Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/845 E. 2021/1416 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/845
KARAR NO : 2021/1416
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2019
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 31/08/2016
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2019 tarih, 2016/1079 Esas 2019/995 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2016/10691 Esas sayılı takibinin konusu 04/04/2016 keşide tarihli 22/07/2016 vade tarihli, 398.556,00-TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığını, esasen bonoyu tanzim eden …’in davalı şirket ortağı olduğu dönemde, aynı zamanda davacı şirket müdürü olarak görev yaptığını, bononun bu dönemde tanzim edildiğini, bonoya neden gösterilen 2 adet faturadan düşük bedeli olan 31/03/2016 tarihli faturadan davalı şirketin şu anki müdürünün haberdar olmasına rağmen, diğer 28/02/2016 tarihli 386.450,00-TL bedelli olandan haberdar olmadığını, bu fatura konusu malzemenin davacı şirketin faaliyet alanı ile de ilgili olmadığını, bu fatura nedeniyle şirket kayıtlarına girmiş mal bulunmadığını, dolayısıyla bonoyu tanzim eden kişinin gerçekte olmadığı halde bir ticari ilişkiyi varmış gibi göstererek ve davacı şirketteki yetkisini kötüye kullanarak davacı şirketi davalı lehine borçlandırdığını, bu eylem suç teşkil ettiğinden Torbalı CBS’nun 2016/4190 Hz. ve 2016/4194 Hz.sayılı soruşturmalarıyla şikayetçi olduklarını, ayrıca İzmir Vergi Dairesi başkanlığı Denetim ve Koordinasyon Müdürlüğüne 18/08/2016 tarihli şikayette bulunduklarını ileri sürerek, söz konusu takip ve bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … müdürlerinin aynı kişiler olduğunu, … ‘nin davalı şirket hakkında açtığı İzmir 3. ATM’nin 2016/1079 Esas sayılı Menfi Tespit davasının bulunduğunu, davalı şirketin deniz motoruna ilişkin fatura kesip müvekkili şirket aleyhine ihtiyati haciz yoluyla takibe giriştiğini, müvekkili şirketin deniz motoru alımı işi olmadığını, deniz motorunun müvekkilinin iştigal alanıyla ilgili olmadığını, bu faturaların gerçek bir alışverişi yansıtmadığını, davalı şirket müdürünün bedelsiz fatura düzenlediğini, davacının alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek İzmir 8. İcra Dairesinin 2016/11417 Esas sayılı takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl davada davalı vekili savunmalarında özetle; bononun nedeni olarak gösterilen faturaların gerçek bir alışverişi yansıttığını, davacı şirkete teslim edildiğini gösterir sevk irsaliyelerinin bulunduğunu, faturaların davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğunu, bononun dayanağı 28/02/2016 tarihli fatura zamanında şirketin 4 ortaklı olup …’in tek yetkili olmadığını, iddianın aksine davacı şirket ortakları … ve …’un değişik tarihlerde 200 adet bot sattıklarını satılan botların bir kısım ahşaplarının halen şirkette bulunduğunu, bot motorlarının da davacı işyetinde devamlı bulunduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, davanın reddine karar verilmesinei savunmuştur.
Birleşen dosyada davalı vekili savunmalarında özetle; müvekkili şirketin müdürünün birleşen davacı şirkette ortaklığı yada müdürlüğü bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirkete 28/02/2016 tarihli 146259 nolu faturayla 7 adet deniz motoru satıp bedelinin alınmadığını, bu faturaların müvekkilinin ve davacının defterlerinde kayıtlı olduğunu, ticari defterler incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını belirterek davanın reddine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE:
Asıl davanın konusu bononun dayanağı olduğu kabul edilen her iki faturanın da davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğundan;faturaların davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olması itibariyle içeriğinin teslimine karine teşkil ettiği, davacının bu karinenin aksine fatura içeriğini teslim almadığını usulüne uygun olarak ispatlayamadığı, dolayısıyla davanın sübuta ermediği değerlendirilerek asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen davada davanın konusu İzmir 8. İcra Dairesinin 2016/11417 Esas sayılı takibinin dayanağı 28/02/2016 tarihli faturanın birleşen davacı ve birleşen davalı şirketlerin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, birleşen davacının ticari defterinde faturanın kayıtlı olmasının, fatura içeriğinin teslimine karine teşkil ettiği, birleşen davacının defterlerinin aksine malları teslim almadığını, karineyi çürütür şekilde ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 06.02.2020 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-Dava menfi tespit davası olup,ispat külfetinin alacaklı davalıda olduğunu,davalının alacağını ispatlayacak hiç bir delil sunmadığını,
-Mahkemenin dinlenen tanık beyanlarına gerekçede hiç yer vermediğini,
-Mahkemenin delillerin takdirinde hataya düştüğünü,borcun tamamı inkar edildiğinden ispat yükünün davalıda olduğunu,mahkemenin gerekçelerinin hukuka aykırı olduğunu,398.556 TL bedelli faturanın gerçek bir satış faturası olmadığını,sevk irsaliyesinin usulüne uygun düzenlenmediğinin bilirkişi raporları ile sabit olduğunu,malların teslimine ilişkin hiç bir nakliye faturasının bulunmadığını,malların başkalarına satışına ilişkin fatura ve para girişinin bulunmadığını,malların müvekkil şirkette bulunmadığının haciz tutanakları ile sabit olduğunu,hem faturanın düzenlendiği tarihte hemde bu faturalar karşılığı düzenlenen bononun düzenlenme tarihinde hem davacı şirketin hemde davalı şirketin yetkili temsilcisinin … olduğu,
Tüm bu nedenlerle mahkemece delillerin takdirinde hataya düşüldüğünden mahkeme kararının kaldırılmasını,davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, gerçek bir alım satım karşılığı düzenlenmediği iddia olunan bonodan dolayı menfi tespite ilişkindir.
Birleşen davanın ise, yine gerçek bir alım satım karşılığı düzenlenmediği iddia olunan faturadan dolayı açılan menfi tespite ilişkindir.
Asıl dava konusu İzmir 8. İcra Dairesinin 2016/10671 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden; … Tarafından … aleyhine 01/08/2016 tarihinde 04/04/2016 tanzim tarihli 22/07/2016 vade tarihli 395.556,00-TL bedelli bonoya dayanılarak, bono bedeli ve fer’ileri toplamı 351.086,57-TL alacağın tahsili talebiyle girişilen icra takibine ilişkin olduğu, takibin halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Asıl davaya konu takibin dayanağı bononun nedeni olarak gösterilen 28/02/2016 tarihli 140258 numaralı 386.450,00-TL bedelli faturanın 131 adet deniz motoru satımına ilişkin olduğu, asıl davanın davalısı olan … tarafından … Aleyhine kesildiği ve yine aynı bononun dayanağı olarak gösterilen 31/03/2016 tarihli 146261 nolu faturanın 12.106,80-TL bedelli olduğu belirlenmiştir.
Birleşen davanın konusu İzmir 8. İcra Dairesinin 2016/11417 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden; … tarafından … aleyhine 22/08/2016 tarihinde 20/02/2016 tarihli 146259 seri numaralı faturaya dayanılarak (Deniz Motoru Satışına İlişkin) girişilen 20.650,00-TL asıl alacağın tahsili talebine ilişkin olduğu, ödeme emrinin tebliği üzerine takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili istinaf etmiş olup,istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği gibi,
Asıl davada, bononun …’in davacı şirketin tek ortağı ve münferit temsilcisi olduğu dönemde düzenlendiği, bononun dayanağı olduğu kabul edilen her iki faturadan düşük bedelli olan faturanın …’in şirketin tek ortağı ve temsilcisi olduğu dönemde düzenlenmekle birlikte yüksek bedelli olan faturanın …’in yanında …, … ve …’un da davacı şirkete ortak olduğu ve …’le birlikte …’nun temsile yetkili olduğu döenmde düzenlendiği belirlenmiştir. Asıl davanın konusu bononun dayanağı olduğu kabul edilen her iki faturanın da davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Faturaların davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olması itibariyle içeriğinin teslimine karine teşkil ettiği, davacının bu karinenin aksine fatura içeriğini teslim almadığını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, dolayısıyla davanın sübuta ermediği anlaşılmaktadır.
Birleşen dosyada ise, birleşen davacının ticari defterinde faturanın kayıtlı olmasının, fatura içeriğinin teslimine karine teşkil ettiği, birleşen davacının defterlerinin aksine malları teslim almadığını, karineyi çürütür şekilde ispatlayamadığı, kaldı ki asıl davada bu kaydın asıl davacının temsilcisi ve asıl davalının ortağı … tarafından yapıldığı ileri sürülmekle birlikte, birleşen davada …’in davacı şirkette ortak olmadığı gibi davacı şirketin ticari defterlerine ne suretle müdahale ettiğinin inandırıcı bir şekilde açıklanamadığı, sonuç olarak davanın ispatlanamadığı görülmüştür.
Ayrıca,Torbalı CBS’nun 2016/4190 Sor.sayılı dosyasında; müşteki … ve … Tarafından şüpheliler … , …, … ve … aleyhine 6102 sayılı kanuna muhalefet suçundan dolayı yapılan şikayetle ilgili olarak yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. İzmir CBS’nun 2016/78917 soruşturma sayılı soruşturması sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Yine,Torbalı CBS’nun 2016/4194 hazırlık sayılı dosyasında, müşteki … ve … tarafından şüpheliler … , …, … ve … aleyhine tehdit, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık, tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçundan dolayı yapılan tahkikatta kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara karşı itirazda bulunulduğu, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/05/2017 tarihli 2017/2424 D.iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmekle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Şu hale göre, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, delillerin toplanıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2019 tarih, 2016/1079 Esas 2019/995 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran asıl ve birleşen dosya davacılarından ayrı ayrı alınması gereken 59,30’ar TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırdıkları 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davacılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına, ancak bu bedel Harçlar tarifesi yönetmeliği gereğince 20,00 TL altında bulunduğundan harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021