Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/74 E. 2023/1260 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/74
KARAR NO : 2023/1260
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI : 2017/1031 Esas 2019/1141 Karar

DAVANIN KONUSU : Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklı Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı işçi … tarafından müvekkili ve … A.Ş aleyhine açılan işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasının yargılaması sonucunda İzmir 7.İş Mahkemesi’nin 2014/571 E. – 2016/124 K. Sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, mahkeme kararı neticesinde müvekkili şirket tarafından kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti, ilam vekalet ücreti ve yargılama gideri olarak toplam 16.501,50 -TL ödeme yapıldığını, ödemenin 5.000,00.-TL’sinin müvekkilinin … nezdinde olan alacaklarından karşılandığını, kalanın ise … aracılığıyla müvekkili şirket tarafından ödendiğini, … A.Ş.nin kendisine ait … Hastanesinde temizlik işlerini süreli olarak hizmet alım sözleşmeleriyle şirketlere vermekte, şirketlerin ise alt işveren olarak hastanede temizlik işlerini yürütmekte olduğunu, hizmet alım sözleşmelerindeki sürelerin bitmesi sonucu işin yeni bir sözleşmeyle başka bir şirkete verildiğini, değişen alt işverenler arasında ise işyeri devrinin gerçekleştirildiğini, … şirketinin sözleşme süresinin bitmesi nedeniyle işyerini kendisinden sonra … A. Ş. ile sözleşme imzalayan müvekkili şirkete devrettiğini, devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işverenin birlikte sorumlu olacağını, dava dışı işçinin SGK kayıtlarına göre 14.10.2010 -14.11.2012 tarihleri arasında … Şirketinde, 15.11.2012- 14.04.2014 tarihleri arasında ise müvekkili şirkette çalıştığını, ancak dava dışı İşçi … ‘ın işçilik alacaklarını devreden ve devralan işverenler yanında geçirdiği sürelerin toplamı üzerinden, yalnızca müvekkili işverenden talep ettiğini, bu nedenle işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının şimdilik 1000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak rücuen müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK ’da düzenlenen hususlardan doğan davaların ticari dava sayılacağını, TTK Md 5/2 maddesi uyarınca ticari davalara ticaret mahkemesinde bakılacağını, tarafların tacir olduğundan ve meydana gelen husumetin tarafların ticari işletmelerine ilişkin akdettikleri sözleşmelerinden doğan rücuen alacak temeline dayalı olan dava konusu uyuşmazlığa bakmakla görevli olan mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın esasına girilmeden davanın görev sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini, bu yönde müvekkili firma aleyhine bir başka işçisi sebebi ile açılan İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/460-490 K. Sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiğini, esas yönünden ise; çalıştığı süreye ait işçinin müvekkil şirketçe ödenmesi gereken herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, dava dışı işçinin hizmet akdinin müvekkil firmadan sonra iş alan davacı gibi taşeronlar nezdinde devam ettiğini, kesinti olmaksızın hizmet akdi devam ettiğinden müvekkil firmanın sorumluluğunun bulunmadığını, hizmet akdini müvekkili feshetmediğinden feshe bağlı alacaklardan da müvekkili firmanın sorumlu olmadığını, davacının kıdem tazminatından müvekkil firmanın sorumlu tutulması ve tüm kıdem yükünün müvekkil firma üzerine yıkılmak istenilmesini de kabul etmediklerini, kaldı ki, müvekkilden talep edilen işçi alacaklarının zamanaşımına uğradığını, bu sebeple zamanaşımı definde bulunduklarını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilin sorumluluğunun dava dışı işçinin hizmet akdinin sona erdiği tarihten başlayarak 2 yıl geçmekle sona ermiş olduğundan da davalı müvekkilin sorumlu olmadığını, müvekkil firma ile davacı arasında işyeri devri bulunmadığını, taraflar arasında herhangi bir anlaşma / sözleşme ilişkisi de bulunmadığını, taraflar arasında fiili, hukuki veya organik bağ da olmadığını, ortakları arasında herhangi bir ortaklık / akrabalık/arkadaşlık vb bir ilişki olmadığını, bu sebeple açılan davayı kabul etmediklerini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davanın, önce İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığı, İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesince 29/06/2017 tarih 2017/126 esas, 2017/218 karar sayılı karar ile Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, kararın 12/09/2017 tarihinde kesinleştiği, dosyanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek bu mahkemece yargılamaya devam olunduğu anlaşılmaktadır.
MAHKEMECE: “… Davanın temelini oluşturan İzmir 7.İş Mahkemesinin 2014/571 Esas ve 2016/124 Karar sayılı dosyası, … ve … arasındaki hizmet alım sözleşmesi ,yine … ile … arasındaki Temizlik Hizmet alım sözleşmesi dosya içersinde mevcuttur.
İzmir 7. İş Mahkemesinin 2014/571 E 2016/124 K sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının dava dışı … olduğu, davalısının … Aş ve … Şti olduğu, dava konusunun işçi işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davası olduğu, mahkemece kıdem tazminatı ve izin ücreti alacağının, fazla çalışma ücreti alacağı, tatil ücreti alacağı davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği, kararın 15/04/2016 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davalının dosyaya sunduğu Temizlik Hizmeti Alım Sözleşmesinin incelenmesinde; taraflarının, İdare adı altında … Şti ve yüklenici adı altında … Şti olduğu, sözleşme konusu işin İdare’nin tüm kurum ve binalarının Genel temizlik işi olduğu, işin teknik özelliklerinin sözleşmede ayrıntılı olarak belirtildiği, 23.madde de yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının düzenlendiği, buna göre yüklenicinin personelle ilgili sorumluluklarının ilgili kanun ve mevzuatın emredici hükümlerine uymak ve uygulamakla yükümlü olduğu, bu konu ile ilgili doğacak sorunlardan idarenin sorumlu tutulamayacağı ve idareden rücu edilmiş ise her türlü ceza, maddi ve manevi sorumluluğun aynen yükleniciden rücu edileceği, sözleşme tarihinin 01.06.2017 olduğu, yani dava konusu tarihi kapsamadığı, anlaşılmış, davalının İdare ile yaptığı 2010 tarihli sözleşmeyi özellikle mahkemeye sunmadığı, ancak beyanları ile işçinin çalıştığı tevilli yolla ikrar ettikleri kanaatine varılmıştır.
Davacının sunduğu Temizlik Hizmet alım sözleşmesinin incelenmesinde; taraflarının, İdare adı altında … Şti ve yüklenici adı altında … Şti olduğu, sözleşme konusu işin İdare’nin tüm kurum ve binalarının Genel temizlik işi olduğu,işin teknik özelliklerinin sözleşmede ayrıntılı olarak belirtildiği, 23.madde de yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının düzenlendiği, buna göre yüklenicinin personelle ilgili sorumluluklarının ilgili kanun ve mevzuatın emredici hükümlerine uymak ve uygulamakla yükümlü olduğu, bu konu ile ilgili doğacak sorunlardan idarenin sorumlu tutulamayacağı ve idareden rücu edilmiş ise her türlü ceza, maddi ve manevi sorumluluğun aynen yükleniciden rücu edileceği açıkça belirlenmiş, sözleşmenin tarihinin ise 15.10.2012 tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Halbuki davacı, dava dışı İdare ile önce Temizlik hizmeti için davalı … ile anlaşıldığını, bu anlaşma sonlandıktan sonra davacı İdarenin, bu kez davacı firma ile anlaşmaya varıldığını ve dava dışı işçinin SGK kayıtlarına göre 14.10.2010 ve 14.11.2012 tarihleri arasında … firmasında çalıştığını, İzmir 7.İş mahkemesinin kararı ile İşçinin müteselsil sorumluluk gereği … de çalıştığı döneme ait işçilik alacaklarını da müvekkilinin ödemesi nedeni ile rücuan bu bedeli talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosya SMM bilirkişiye tevdi edilmiş, rapor alınmıştır. İş Mahkemesi dosyasındaki SGK kayıtları da değerlendirilerek yapılan hesaplama sonucunda sonuç olarak dava dışı işçinin önce 10.10.2010-14.11.2012 tarihleri arasında … ’de ve sonra 15.11.2012 ve 15.04.2014 tarihleri arasında … temizlik firmasında çalıştığı, işçilik alacaklarından tamamen çalıştığı dönemdeki yüklenici firmaların sorumlu olduğu, İzmir 7 .İş Mahkemesi ilamı gereği davalı … ’nin ödemesi gereken tutarın 6.058,21 TL olduğu, … ’in ödemesi gereken tutarın 5.819,62 TL olduğu, halbuki davacının kendi dönemini aşan şekilde bu bedelin tamamını ödediği anlaşıldığından 6.058,21 TL bakımından davalıdan rücuen tazminat talebinde bulunabileceği, davacının 6.058,21.-TL asıl alacağı ve 2.345,57.-TL işlemiş faiz bakımından toplamda 8.403,88.-TL olarak dava miktarını ıslah ettiğini bildirmiş ise de; davacının işlemiş faiz yönünden davalıya çekilen bir ihtarname mevcut olmadığından, yalnızca asıl alacağı bakımından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.” gerekçesi ile;
“Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 6.058,21.-TL alacağın 30/03/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ile müvekkil şirket arasında bir asıl-alt işveren ilişkisi bulunmamakla beraber davacı tarafın müvekkil şirkete rücu etme hakkı da bulunmadığını, davacı ve müvekkil şirketin personelleri devreden ve devralan şirket olmaktan ibaret olup aralarında rücu ilişkisini doğuracak herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, taraf olmadıkları dosyada sorumluluklarının da bulunmadığını, alacağın zaman aşımına uğradığını, dava dışı işçiye yapılan ödemenin ve yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dava; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; dava dışı işçinin davacı ve davalı işverenler nezdinde çalıştığının, dosyadaki delillerle tespit edilmiş ve taraflarca da kabul edilmiş olmasına, tarafların alt işveren olarak kendi dönemlerindeki işçilik alacaklarından sorumlu olmalarına, davacının, davalının da sorumlu olduğu döneme ilişkin ödeme yapmak zorunda kalmış olmasına, TBK nun 82. Maddesi gereğince davacı tarafça, geri isteme hakkı olduğunu öğrenmesinden itibaren 2 yıl içinde davanın açılmış olması nedeniyle, davalının zaman aşımı def’inin yerinde olmamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2019 tarih, 2017/1031 Esas ve 2019/1141 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 413,83 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 103,45 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 310,38 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 05/07/2023