Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/542 E. 2023/1900 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/542
KARAR NO : 2023/1900
KARAR TARİHİ : 25/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2019
NUMARASI : 2018/565 Esas 2019/796 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilleri arasında pamuk alım satımı yapıldığını, davalıların çırçır fabrikasında işlenmek üzere müvekkillerinin ortağı olduğu … San. Tic. Ltd. Şti’den 2010 yılında 1.047,602 kg pamuk satın aldıklarını, bu pamuklarının bedelinin 1.353.362,00-TL olup, davalıların bu bedelin 1.113.215,00-TL’sini ödediklerini, bakiye 240.147,00-TL’nin de ödenmesi için Karşıyaka 3. Noterliği’nin 20/10/2015 tarihli 23872 yevmiye nolu ihtarnamesinin borçluya tebliğ edildiğini, ancak davalılar tarafından ödeme yapılmadığı için Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/3738 Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiğini, borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalılar aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı Vekili cevap dilekçesinde; icra takibine konu alacağın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazının kabulü ile esasa girilmeden işbu dosyanın zamanaşımı nedeni ile usulden reddini, müvekkillerinden … ile davacılar arasında hiçbir ticari ilişki veya alışveriş olmadığını, …’in Kollektif Şirketi’nden 31/03/2010 tarihinde ayrıldığını, … ile hiçbir alakası kalmadığını, davacıların ise takibe dayanak yaptıkları Karşıyaka 3. Noterliği’nin 20/10/2015 tarih ve 23872 yevmiye nolu ihtarnamesini müvekkillerinden … şirketten ayrıldıktan çok sonra düzenleyerek keşide ettiklerini, bu nedenle davalılardan … yönünden davanın esasa girilmeden husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca icra takibine konu edilen ihtarnamenin … San. Tic. Ltd. Şti tarafından keşide edildiğini, ancak icra takibi ve iş bu davanın … ve … tarafından açıldığını, diğer davalı … Koll. Şti’nin davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, kötüniyetli davacılar aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE:
“…Dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı …’in şirket ortağı olması nedeniyle davalı olarak gösterildiği, pamuk alım satım ilişkisinin davacılar ile davalı şirket arasında gerçekleştiği, …’in şahsi olarak borçlandığını gösterir borç doğurucu hukuki işlemin yapıldığına dair dosyaya delil sunulmadığı anlaşıldığından davanın bu davalı yönünden reddine,
… Şirketi yönünden ise dosyaya sunulu müstahsil makbuzları, müstahsil makbuzlarının uygulamada ki kullanılış şekline dair yapılan araştırma neticesi elde edilen bilgiler ve tanık anlatımları ile pamuk tesliminin yapıldığı ıspatlanmış olup ödemeye dair davalılarca herhangi bir delil sunulmadığı, müstahsil makbuzları üzerindeki ibarenin ödemenin yapıldığını ispat için yeterli olmadığı tesbit edilmiş olup, davacıların takip konusu yaptıkları alacaklarını müstahsil makbuzları ile ispatladıkları, davacıların ortağı oldukları … Ltd.şti tarafından temerrüt ihtarının çekilmesi nedeniyle davacılar yönünden temerrüt faizi isteminin geçerli bir temerrüt ihtarnamesi olmadığından faiz alacağına yönelik itirazın yerinde olduğu , alacak likit olduğundan davacı yararına iptal edilen kısım üzerinden İİK 67.madde uyarınca %20 tazminat verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.” gerekçesi ile;
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre:
A)Davanın … Şirketi yönünden KISMEN KABULÜ ile,
Davalının Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/3738 Esas sayılı icra takip dosyasında 240.147,00-TL’ye yapmış olduğu itirazın iptaline,
Davacı yararına itirazı iptal edilen miktar üzerinden %20 (48.029,40-TL) tazminat verilmesine,
Fazlaya ilişkin (28.186,02-TL) istemin REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını, taraflarınca yapılan zaman aşımı itirazı nedeni ile işbu davanın esasa girilmeden usulden reddi gerekir iken aksi yöndeki kararın hukuka aykırı olduğunu, dosyada alınan 16/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelemeler ve sonuç bölümünde; müstahsil makbuzlarının malın bedeli ödendiğinde düzenlenmesinin mecburi olduğu, resmi defter sunulmadığından ödeme hususunda inceleme yapılamadığının bildirildiğini, bu ibarenin doğru ve davaya temel teşkil eden bir sonuç ve kanaat olduğunu, davacının dosyaya sunmuş olduğu Müstahsil Makbuzları gereğince müvekkil davalıya teslim etmiş olduğu ürünlerin bedelinin ödendiğinin yine müstahsil makbuzları gereğince sabit olduğunu, dosyada alman 16/05/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının davasını ispat edemediğini, akabinde yerel mahkemece hukuka aykırı olarak davaya konu alacak ile ilgili olarak tanık dinlenmesine geçildiğini, yerel mahkemenin tanık dinlenmesine ilişkin ara kararına taraflarınca itiraz olunup, ara karardan rücu talep edildiğini, davacı tarafça yasal süresi içerisinde tanık ismi bildirilmediğini, ancak yerel mahkeme taleplerinin red ederek davacının delil bildirme süresinden sonra bildirmiş olduğu tanıkları dinlediğini, yapılan yargılamanın usule aykırı olduğunu, davaya konu alacağın tanık ile ispat edilemeyeceğini, ayrıca yerel mahkemenin yaptığı yargılamada kabul anlamına gelmemesi kaydı ile davacı tarafın dava ettiği alacak miktarının hesaplamasını yapmadığı veya bilirkişi marifeti ile yaptırmadığını, davacının talebi ile bağlı kalıp eksik inceleme ile hakka ve hukuka aykırı karar tesis ettiğini, müvekkili şirketin, davacı taraftan satın aldığı ürün bedellerini dosyaya sunulan müstahsil makbuzları gereğince ödediği, başkaca bir alacak-borcun bulunmadığının mevzuat gereğince sabit olduğunu, müvekkili şirket yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekir iken, davanın kısmen kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hakka ve hukuka aykırı olduğunu, davacının davasını ispatlayamadığını, bu nedenle işbu kararın istinaf incelemesi yolu ile kısmen kaldırılması ve davanın müvekkil şirket yönünden de reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: itirazın iptali davasıdır.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 1. maddesinde görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
6335 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gerekir.
TTK’nın 4.maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar nispi ticari davalardır. Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa ilişkin tüm davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır. Nispi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması veya sayılması davayı ticarî dava haline getirmez.
Somut olayda davacılar gerçek kişi, davalı şirket ise ticaret şirketi olup tacirdir.
Dava alım satımdan kaynaklı itirazın iptali davası olup mutlak ticari davalardan değildir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince esastan inceleme yapılarak karar verilmiş ise de; mahkemece davacı gerçek kişilerin tacir olup olmadıkları araştırılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; davacıların tacir olup olmadığının ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünden sorulması, davacıların kayıtlı olduğu Vergi Dairesinden davacıların hangi usulde defter tutmakla yükümlü olduğu ve yıllık gayrısafi geliri araştırılarak davacıların tacir olmadığının anlaşılması halinde davaya bakmakta Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olacağından davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmesi, aksi halde Ticaret Mahkemesi görevli olacağından esas hakkında yeniden karar verilmesidir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca açıklanan gerekçeler doğrultusunda diğer istinaf nedenleri incelenmeden kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi kanaatiyle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/12/2019 Tarih, 2018/565 Esas ve 2019/796 Karar sayılı hükmün HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince dava dosyasının Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 25.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.