Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/44 E. 2023/1154 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/44
KARAR NO : 2023/1154
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2016/897 Esas 2019/1097 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2014/3998 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, takip dayanağının üç adet senet olduğunu, senetler üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığından imzaya itiraz istemiyle İzmir 2 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/716-2016/363 Karar sayılı dosyası ile dava açtıklarını ancak davayı yasal süre geçtikten sonra açmış olmaları nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, takibin kesinleşmiş olması sebebiyle müvekkilinin maaşından haciz yoluyla icra dosyasına para kesildiğini, davanın istirdat davasına dönüştürüleceğini, bu nedenlerle İzmir 28 İcra Müdürlüğünün 2014/3998 Esas sayılı takibine dayanak yapılan üç adet senetteki imzaların müvekkiline ait olmaması sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadıının tespitine, % 20 icra inkar tazminatı ile yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın müşterilerinden olan …’ın, müvekkili bankaya olan borcu sebebiyle ve bu borcuna karşılık olarak müvekkil bankaya kambiyo senedi verdiğini, senette muhatap olarak senet borcunu ödeyecek kişi olarak davacı … gösterildiğini, senetler ve senetlere karşı çekilen ödememe protestolarına karşı davacının herhangi bir itirazının olmadığını, davacının müvekkili bankaya protestolar hakkında bilgi almak için bile başvurmadığını, protestonun çekilmesinden sonra ise davacıya karşı 24/03/2014 tarihinde İzmir 28 İcra Müdürlüğünün 2014/3998 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkili bankanın haksız ve kötü niyetli olarak takip başlattığını bildirdiğini ancak sözkonusu somut olayda müvekkili bankanın iyi niyetli 3. Kişi konumunda bulunduğunu, müvekkili bankaya sözkonusu senet müşterilerinden … tarafından borcuna karşılık olarak verildiğini, öte yandan günümüzde senetlerin ticari hayatın vazgeçilmez unsuru haline geldiğini, artık para yerine senet alışverişi yapıldığını, müvekkili bankanında kendisinin alacağına karşılık olarak senedi doğal hakkı olarak takibe koyduğunu, müvekkili bankanın kendisine verilen senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığını inceleme yükümlülüğünün olmadığını, senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığının müvekkili bankanın bilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davacı tarafın imzaya itiraza ilişkin olarak açtığı davanın da yasal süreden sonra açıldığından rededildiğini, davaya konu senedin müvekkili bankaya alacağına karşılık olarak verildiğini, senedin sahteliğiyle müvekkilinin herhangi bir ilgisinin olmadığını müvekkilinin tamamen iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, bu nedenle davacının tedbir talebinin ve haksız olarak açılan davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Dava; 3 adet bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı iddiasıyla yetkili hamil olan davalıya karşı açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı 3 adet bononun keşidecisi ve davalı ise yetkili hamilde. İmzaya itiraz mutlak defi olup bu defiye karşı iyiniyet savunmasının dinlenilmesi mümkün değildir. Mahkememizce alınan ATK raporu ile bonolardaki keşideci imzalarının davacı keşidecinin eli ürünü olmadığı olmadığı belirlenmiş olup, davacının davasında haklı olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile davacının, İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2014/3998 Esas sayılı icra dosyasında takibe konulan keşidecisi …, lehtarı … olan, 27.02.2013 keşide tarihli, 26.08.2013 vadeli, 25.000,00 TL bedelli bono, keşidecisi …, lehtarı … olan 27.02.2013 keşide tarihli, 02.09.2013 vadeli, 20.000,00 TL bedelli bono ve keşidecisi …, lehtarı … olan, 27.02.2013 keşide tarihli, 10.09.2013 vadeli, 18.000,00 TL bedelli bono ile ilgili olarak davalıya borçlu olmadığının tespitine dava konusu bonoda yetkili hamil olan davalının sözkonusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı anlaşıldığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” gerekçesi ile;
“Davacının davasının KABULÜ ile,
Davacının, İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2014/3998 Esas sayılı icra dosyasında takibe konulan keşidecisi …, lehtarı … olan, 27.02.2013 keşide tarihli, 26.08.2013 vadeli, 25.000,00 TL bedelli bono, keşidecisi …, lehtarı … olan 27.02.2013 keşide tarihli, 02.09.2013 vadeli, 20.000,00 TL bedelli bono ve keşidecisi …, lehtarı … olan, 27.02.2013 keşide tarihli, 10.09.2013 vadeli, 18.000,00 TL bedelli bono ile ilgili olarak davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yasal koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bankalarının müşterilerinden olan …’ın borcuna karşılık olarak müvekkil bankaya 3 adet bono verdiğini, söz konusu senetlerde, senet borcunu ödeyecek kişi olarak davacı …’ın gösterildiğini, senetlerin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davacı tarafça huzurdaki davanın ikame edildiğini, yerel mahkemece …’a ait imza örneklerinin bonolar üzerindeki imza olup olmadığı hususunda inceleme yaptırdığını, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nce yapılan inceleme sonucunda bahse konu bonolar üzerindeki imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel davacı … eli ürünü olmadığı belirtilmekle, söz konusu rapora göre karar vererek davacı …’ın bankalarına borcu olmadığının tespitine karar verdiğini, ancak aynı raporun devamında yeterli yazı örnekleri bulunmadığından yazı yönünden değerlendirme yapılamadığının bildirildiği, rapor incelendiğinde görüleceği üzere imzaların davacının eli ürünü olmadığının kesin olmadığını, bu hususun sayın mahkemece açıklığa kavuşturulması gerekli iken rapora göre hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece eksik inceleme ile dosyada karar verildiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: bonodan kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf , davalı tarafça icra takibine konu edilen toplam 63.000 TL bedelli 3 adet bonodaki imzaların kendisine ait olmadığını, borçlu olmadığını iddia etmektedir.
Davalı taraf ise bonoların, müşterisi tarafından kendilerine borca karşılık verildiğini, iyiniyetli olduklarını savunmaktadır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; ilk derece mahkemesince aldırılan ATK raporuna göre davaya konu bonolarda davacı adına atılan imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edilememesine, raporun denetime elverişli ve açık olmasına, davacının mukayese imzaları ile karşılaştırılarak düzenlenmiş olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih, 2016/897 Esas ve 2019/1097 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 4.303,53‬ TL istinaf harcından başlangıçta alınan 1.075,88 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 3.227,65 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 14/06/2023