Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/411 E. 2023/1723 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/411
KARAR NO : 2023/1723
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI : 2018/1255 Esas 2019/835 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 31/10/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin müvekkili şirketten muhtelif ürünler satın aldığını, ürünlerin davalı şirkete teslim edildiğini ancak davalı yanca cari hesaba ilişkin borcun ödenmediğini, İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12178 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafça 19.10.2018 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak takibe, borca, faize ve fer’ilerinc itiraz edilerek takibin durdurulduğunu beyanla öncelikle davalı borçlunun borca yeter tutarda menkul, gayrimenkul ve 3. kişilerdeki hak vc alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazının iptali ile İzmir 18. İcra Mtidürlüğü’nün 2018/12178 E sayılı takibin, takip tarihinden itibaren takip dosyasında belirtilen faiz oranı uygulanmak suretiyle devamına, haksız ve kötü niyetli olarak takibin durmasına neden olunduğu için borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf dilekçeler aşamasında davaya cevap vermemiştir.
MAHKEMECE: “…Taraf defterleri usulüne uygun tutulduğundan mahkememizce sahibi lehine delil vasfını taşıdığı kanaatine varılmış, davacı şirket ticari defterlerine göre, davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 5.994,30 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerine göre de davalının davacıya icra takip tarihi itibari ile 2.994,30 TL. borçlu olduğu, karşılıklı hesap bakiyelerinde fark çıkmasına neden olan işlemin davalının ticari defter kayıtlarında elden yapılan 3.000,00 TL ödemeden kaynaklandığı, davalı tarafça dosyaya sunulan 20.04.2018 tarihli 3.000,00 TL bedelli tediye makbuzunda davalı tarafça davacıya ödeme yapıldığına dair bir kayıt olmadığı, tam tersine davacı tarafça davalıya yapılan ödemeyi içerdiği, dolayısıyla davalının dosyaya sunduğu bu tediye makbuzunun mahkememizce kabulünün mümkün olmadığı, davalının cari hesaba konu faturaların tamamına ilişkin davacı tarafa eksik ödeme yapmış olduğu, ödeme yaptığına ilişkinde davalı tarafça başkaca bir belge sunulmadığı anlaşıldığı” gerekçesi ile, “davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun İzmir 18. İcra Dairesi’nin 2018/12178 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacak belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ve çok büyük hatalar içerdiğini, müvekkilinin ve davacı şirketin defterlerinin incelendiğini ve defterler arasında farklılık olduğunun tespit edildiğini, davacı ve davalı şirketler arasındaki defter kayıtlarının örtüşmediğini, bu farklılığın, müvekkili tarafından 20/04/2018 tarihinde elden ödenen 3.000,00 TL’ye ilişkin tediye makbuzunun davacı defterlerine kaydedilmemiş olmasından kaynaklandığını, söz konusu ödemeye ilişkin olarak tediye makbuzunun da ticari defterler ile birlikte dosyaya sunulduğunu ve bu durumun bilirkişi tarafından da tespit edildiğini, yerel mahkeme tarafından tediye makbuzunda davalı tarafça davacıya ödeme yapıldığına dair bir kayıt olmadığını, davacı tarafça davalıya yapılan ödemeyi içerdiğini, dolayısıyla davalının dosyaya sunduğu bu tediye makbuzunun mahkemece kabulünün mümkün olmadığı” gerekçesi ile davacının tüm taleplerinin kabulüne karar verildiğini, tediye makbuzu ödemeyi yapan kişi tarafından kesilen bir makbuz olduğunu, müvekkilin yapmış olduğu 3.000.00 TL elden ödemeyi 20/04/2018 tarihli tediye makbuzu bu belge ile ispat ettiğini, ticari defterlerine de bu belgenin işli olduğunu, defterlerin usulüne uygun olduğunu, bu durumun bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, yerel mahkemenin tahsilat makbuzu ile tediye makbuzu kavramları arasında yanılgıya düştüğünü, yerel mahkemenin davacının talebinin kısmen red ve kısmi kabul kararı verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, hükmün ortadan kaldırılarak davacının haksız olan taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı taraf, davalının muhtelif ürünler satın aldığını, ürünlerin davalıya teslim edildiğini ancak davalı yanca cari hesaba ilişkin borcun ödenmediğini, icra takibine de itiraz edildiği iddiasıyla dava açmış, davalı, cevap sunmamıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davaya konu malların teslim edildiğinin ve dosyada mevcut 20/04/2018 tarihli makbuzun kısmı ödemeyi kanıtlamayacağının anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/09/2019 tarih ve 2018/1255 Esas 2019/835 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 409,47 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 102,37 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 307,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 10/10/2023