Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/409 E. 2023/1912 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/409
KARAR NO : 2023/1912
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2018/1309 Esas 2019/1045 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının tüm uyarılara rağmen cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödememesi nedeniyle aleyhinde İzmir 25 İcra Müdürlüğünün 2018/2275 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının borca yapmış olduğu itirazın gerçeği yansıtmadığını, davalının cari hesapta görülen faturalara konu malları müvekkili şirketten satın ve teslim aldığını, bu nedenle davalının takibe konu cari hesap alacağının kaynaklandığı faturalar nedeniyle müvekkili şirkete borçlu olduğunu, davalının işlemiş faize olan itirazını kabul ettiklerini, ancak icra takibi açılmakla borçlunun temerrüde düştüğünden icra takip tarihinden sonra işleyecek faize olan itirazını kabul etmediklerini, tarafların tacir olması nedeniyle talep edilen alacak için avans faizi talep etmelerinin de yasal olduğunu belirterek davalının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2018/2275 Esas sayılı icra dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacak için takip tarihinden itibaren TC Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı yıllık % 9,75 oranından az olmamak üzere değişen oranlardaki avans faizi ile davalının sorumlu olmasına, davalı aleyhinde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ile ekleri davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup davalı şirket tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

MAHKEMECE: ”…Davalı vekili her ne kadar icra takibinin yetkisine itiraz etmiş ise de dava konusu alacağın cari hesap alacağından kaynaklanan itirazın iptali davası olduğu, TBK 89/1 md’si uyarınca, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği nazara alınarak davalı vekilinin yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosya ve ekleri SMMM bilirkişiye tevdi edilerek uyuşmazlık hakkında rapor tanzim ettirilmiştir.
Davaya konu İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2275 Esas sayılı icra dosyasının inelenmesinde: davacı-alacaklı şirket tarafından, davalı-borçlu şirket aleyhine 16/02/2018 tarihinde 30.570,20-TL asıl alacak, 375,64-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.945,84-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 28/02/2018 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı şirket vekilinin 07/03/2018 tarihinde borca, faize, yetkiye, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği, icra dairesince takibin durdurulduğu ve eldeki davanın yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
SMMM bilirkişi … mahkememize ibraz ettiği 08/08/2019 havale tarihli raporunda ; davacı … Ltd. Şti. ‘ne ait 2015-2016 yıllarına ait ticari defterler incelemeye tabi tutulduğu, davacı firmanın e-defter mükellefi olduğu görülerek, 6102 sayılı Y. TTK nun 64/3. Mad. göre ticari defterlerin e-defter beratlarının süresinde alınmış olduğu, ticari defterlerin 6100 sayılı HMK nun 222. Maddesine göre delil niteliğini haiz olduğu, dava dosyasına sunulu BA-BS formlarının tetkikinde davacı mal ve hizmet teslim tutarlarının 5.000,00-TL (KDV Hariç) altında olduğu görülerek mübrez listede mal ve hizmet teslimlerine ilişkin BA-BS formuna kayıt yükümlülüğü gerektiren KDV Hariç 5.000,00-TL haddini aşan tutarda satışların bulunmadığı, dava dosyasında alacağa konu mübrez faturaların davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, mal satışlarınn işyeri teslimi ve araçlara takılan va ayarlanan lastik satışları olduğu, satış faturalarının e. fatura olalarak tanzim edilderek davalıya elektronik fatura sistemi üzerinden teslim edilmiş olduğu, davacı şirketin ticari kayıtlarına dayalı olarak takip tarihi itibariyle … Ltd. Şti.’nin davalı borçlu şirket … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nden 30.570,19-TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dava; İİK nun 67.maddesi uyarınca satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının iddiasına ve ibraz ettiği faturalara göre davalı şirkete ait araçlara rot balans ayarı, lastik ve plastik sibop satışının yapıldığı anlaşılmıştır. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Alacak kalemlerinin ticari defterlere kaydedilmiş olması ve fatura içeri tek başına malların veya hizmetin teslim konusunda delil teşkil etmez. Davacının sözleşmenin varlığını ve teslim olgusunu yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiği; davacının yazılı delile dayanmadığı; delil listesinde de yemin deliline dayanmadığı” gerekçesi ile, ispatlanamayan davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 08/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkil şirketin davalıdan 30.570,19 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ancak kanunda aksine bir hüküm olmadıkça taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlü olduğunu, alacak kalemlerinin ticari deftere kaydedilmiş olmasının ve fatura içeriğinin tek başına malların ve hizmetin teslimi konusunda delil teşkil etmeyeceğini, davacının sözleşmenin varlığını ve teslim olgusunu yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiğini, davacının yazılı delile dayanmadığı anlaşıldığından ispatlanmayan davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin lastik ticareti yaptığını, mahkemenin hizmetin ve malın alındığıyla ilgili bir şüphesi varsa bu açıdan dosyayı tekrar bilirkişiye göndererek belirtilen konular konusunda ikinci bir rapor alması gerektiğini, ancak eksik inceleme ile yazılı bir belge ile hizmet alındığını, ayrıca müvekkilinin defter kayıtlarında bulunan 18 adet malın ve hizmetin teslim alındığıyla ilgili yazılı belgenin tekrar sunulduğunu, 61 adet faturanın hiç birinin iade olmadığını ve davalı tarafından kabul edilerek deftere işlendiğini, bu nedenle dosyanın tekrar bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin davanın reddi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Ayrıca dilekçe ekinde … adına 920 TL, … adına 505, … adına 890 TL, … 1430 TL, … adına 1570, … adına 1180 TL, … adına785 TL, … adına 615 TL, … adına 70 TL, … adına 267 TL, … adına 2676 TL, … adına 2220 TL, … adına 782, … adına 1540 TL, … adına 60 TL, … adına 782, … adına 782 TL olmak üzere toplam 17.074 TL tutarında imza bulunan fotokopi belge, … plakalı araç için imza bulunmayan 1150 TL tutarında belge fotokopisi sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaptan kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
TMK’nın 6. maddesinde ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denmektedir. İspat yükü başlıklı HMK’nın 190. maddesi ” (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Bilindiği gibi taraflarca hazırlanma ilkesinin uygulandığı davalarda deliller kural olarak taraflarca ikame edilir. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31. maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukukî açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
İsticvabın düzenlendiği; 169. Maddesi ” (1) Mahkeme, kendiliğinden veya talep üzerine taraflardan her birinin isticvabına karar verebilir.
(2) İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur.” şeklindedir.
Somut olayda; davacının delil olarak dayandığı e-faturalarda hizmet verilen araç plakaları, model, kilometre bilgileri ve bir kısmında teslim alan kişilerin ismi bulunmakta olup davalı cevap sunmayarak bu hususta açıklamada bulunmamıştır.
Alacak kalemlerinin ticari defterlere kaydedilmiş olması ve fatura içerikleri tek başına malların veya hizmetin teslim konusunda delil teşkil etmeyecek ise de davacı taraf davalı şirketin araçlarına bir yıllık süreçte lastik satımı ve lastik bakım hizmeti verdiğini, 61 adet fatura düzenlendiğini, bunlardan 18 adetinde teslim alan imzasının da bulunduğu iddia etmiş ve daha öncesinde delil olarak dosyaya sunulmuş bulunan e-faturaların imza içeren fotokopilerini sunmuştur.
Hal böyle olunca; e-faturalarda belirtilen hizmet verildiği iddia olunan araçların şirketlerine ait olup olmadığı ve teslim alan kişilerin şirket çalışanı olup olmadığı hususunda HMK’nın 169. maddesi gereğince davalıya meşruhatlı isticvap davetiyesi çıkarılarak belirtilen faturalarla ilgili açıklama yaptırıldıktan sonra gerekirse e-faturalarda belirtilen araçların fatura tarihi itibariyle davalı şirket adına kayıtlı olup olmadığının ilgili trafik biriminden, teslim alan kişilerin davalı şirket çalışanı olup olmadığının SGK’dan sorularak toplanacak delillerin değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda yapılan açıklamalara göre, delillerin toplanarak sonuca varılması için yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK nın 355 ve 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/11/2019 tarih ve 2018/1309 Esas 2019/1045 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
7-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 26/10/2023