Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/403 E. 2023/1814 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/403
KARAR NO : 2023/1814
KARAR TARİHİ : 19/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019
NUMARASI : 2017/407 Esas 2019/1215 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2023

Davacı vekili ve Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; Müvekkili banka alacağının sağlanması için İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2016/5446 esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davalı müvekkilinin kefillik şartlarının oluşmadığını, kefillik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğunun azamî miktarının kefalet tarihininin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu, ayrıca evli eşlerin kefalet sözleşmesi akdetmesi durumunda aranan “rıza” koşulu gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde yer alan istisnalar hariç olmak üzere, sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında diğer eşin rızasının alınmış olmasının şart olduğunu, davalı müvekkilinin, davacı banka tarafından gönderilen sözleşme ve eklerinin incelenmesi sonucunda, bir takım imza ve yazıların kendisine ait olmadığını, bilgisi ve rızası dışında sonradan doldurulduğunu fark ettiğini, gerçekten de davalı müvekkilinin ne sözleşme imzalanmasından önce ne sözleşme imzalanması esnasında ne de kendisine karşı ikame imzalanmasından önce ne sözleşme imzalanması esnasında ne de kendisine karşı ikame edilen icra takibi ile gönderilen ödeme emri ile sözleşme örneği ve eklerinin verilmediğini, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: “…Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince açılmış icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında uyuşmazlığın, davacı ile dava dışı … arasında yapılan ve davalının müşterek borçlu mütessil kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredi nedeniyle banka alacağının ne kadar olduğu, asıl borçlu ile kefilin borcunu ödeyip ödemediği, davalının geçerli bir kefaletinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı itibariyle; davacı ile dava dışı … arasında 09/03/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’ın da bu sözleşmenin kefili olduğundan bahisle hakkında İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5446 sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, davalı- borçlunun takibe itiraz ederek takibi durdurduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan bilirkişi raporu uyarınca; inceleme konusu Genel Kredi Sözleşmesinde 1. sayfada yer alan “…” isim yazısı, adına atılı imzalar ve diğer belgelerde … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazı ve imzaların …’ın eli ürünü olduğu belirtilmiş ise de; inceleme konusu Genel Kredi Sözleşmesindeki diğer yazılar ve diğer belgelerde yer alan yazılar ile …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı belirlendiğinden, kefaletin geçerlilik şartlarının 6098 sayılı TBK’nun 583. maddesinde belirlendiği, bu çerçevede kefilin sorumlu olacağı azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil ibarelerinin davalının el yazısı ile yazılmasının geçerlilik koşulu olduğu, oysa davaya konu genel kredi sözleşmesindeki bu yazıların davalının eli ürünü olmadığı anlaşıldığından kefaletin geçerliliği için TBK 583. maddesinde aranan şekil şartlarının yerine getirilmemiş olduğu değerlendirilmekle davanın reddine, davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı kanıtlanamadığı” gerekçesi ile, ” davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece, borcun dayanağı olan Genel Kredi Sözleşmesindeki yazı ve imzaların davalıya ait olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alındığını, alınan raporda, anlam ve anlatım bozukluğu içeren ve neyin davalının eli ürünü olduğunu, neyin olmadığını ilk bakışta anlamanın mümkün olmadığı bir raporun mahkemece kararına dayanak olarak gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini, kefaletin geçerli şekilde kurulmasını sağlayacak tüm yazı ve imzaların, davalının kendi eli ürünü olduğunu, bu nedenle, borçtan sorumlu olan davalının aleyhine açılan itirazın iptali davalarının kabulü gerekmekteyken aksi kanaatle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, öncelikle, kararın davalı tarafça İzmir 25. İcra Dairesinin 2019/16432 Esas nolu dosyasından müvekkil aleyhine ilamlı takibe konu edildiğinden, tehir-i icra kararı verilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı kanıtlanamadığından gerekçesine dayanarak İİK m.67/2 uyarınca talep edilen kötüniyet tazminatının reddine karar verildiğini, hatalı hukuki incelemeye dayalı olarak usul ve yasaya aykırı bir şekilde verilen yerel mahkeme kararının kötüniyet tazminatı bakımından kaldırılmasına ve kararın düzeltilerek red olunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı taraf, davacı ile dava dışı kişi arasında yapılan ve davalının müşterek borçlu mütessil kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredinin ödenmediği, başlatılan icra takibine de itiraz ettiği iddiasıyla dava açmış, davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
TBK’nın 583. Maddesi ” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” şeklindedir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kefilin sorumlu olacağı azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil ibarelerinin el yazısı ile yazılmasının geçerlilik koşulu olup davaya konu genel kredi sözleşmesindeki bu yazıların davalının eli ürünü olmadığının denetime elverişli İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulundan alınan 01/10/2019 tarihli raporla tespit edilmesine, İcra ve İflas Kanununun 67/2.maddesine göre tazminata hükmedilmesi için davacının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlanması gerekmekte olup, sözleşmedeki imzanın davalının eli ürün olduğu belirlenmiş olup, davacının kötü niyetle icra takibinde bulunduğunun sabit olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekili ve davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2019 tarih ve 2017/407 Esas 2019/1215 Karar sayılı kararına karşı davacının ve davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 225,45 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 225,45 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 19/10/2023