Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/402 E. 2023/1813 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/402
KARAR NO : 2023/1813
KARAR TARİHİ : 19/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI : 2018/630 Esas 2019/1167 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili verdiği dilekçe ile; müvekkili şirketin … 5 renk tipi makinanın alımı için davalı ile aralarında makina satış sözleşmesi akdettiklerini, sözleşme nedeniyle, müvekkili şirketin 10.000,00 Euro peşinat ödemeyi, davalının da 30 Ekim 2008 tarihinde makinayı teslim etmeyi kabul ettiğini, müvekkili şirketin 10.000,00 Euro peşinatı ödemesine rağmen makinanın bu güne kadar teslim edilmediğini,müvekkili şirketin sözleşmeden dönerek 10.000,00 Euronun iadesini talep ettiğini, peşinatın geri alınması için davayı aleyhine İzmir 16. İcra MD’nün 2017/14240 E sy takip dosyasında takip yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, alacağın satım sözleşmesinden kaynaklandığını ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, makinanın teslim tarihinin 30.10.2008 tarihi olduğunu, icra takip tarihinin ise 08.11.2017 olduğunu, alacağın zamanaşımına uğramadığını, davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, bu nedenlerle davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş olmakla yapılan açık yargılama sonunda;
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını,müvekkili Şirketin adresi olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın görülmesi gerektiğini,dava dilekçesi ekindeki sözleşme ve dekonta bakıldığında; sözleşmenin … San. Ve Tic. A.Ş. ile yapılmadığını, sözleşmenin hiçbir yerinde … ibaresi geçmediğini, hakeza Tic. A.Ş. ile yapılmadığını, sözleşmenin hiçbir yerinde … ibaresi geçmediğini, hakeza sözleşmede şirket kaşelerinin de bulunmadığını, sözleşmenin … ile yapıldığını, bu doğrultuda ödemenin de … hesabına yapıldığını,davacı ile akdi ilişkiye girmediklerini,bu nedenle davanın tarafı da olamayacaklarını, pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, husumet itirazı yerinde görülmezse davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zamanaşımı süresi geçtiğinden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: “… Makina satış sözleşmesinin incelenmesinde; … ve … arasında yapıldığı, davacı firmanın da isminin yer aldığı,ancak sözleşmenin hiç bir yerinde davalı firmanın adının geçmediği gibi, … adı altındaki isim ve imzanın bulunduğu yerde … adına hareket ettiğine dair bir ibare ya da kaşe yer almadığı görülmüştür.
Davacının sunduğu 10.000,00 Euro ya ait ödeme belgesinin incelenmesinde; parayı gönderenin davacı İmaj basım olduğu, alıcının … olduğu bu belgede de Makina satışı sözleşmesine istinaden gönderildiğine dair bir bilgi yer almadığı anlaşılmıştır.
İzmir 16. İcra MD’nün 2017/14240 E sy takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … Ltd Şti, borçlusunun … San ve Tic Aş olduğu, takip konusunun makina satış anlaşması gereği ödenen peşinat bedeli olan 10.000.-EURO’nun tahsili için takip yapıldığı, borçlunun herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle takibe, borca, faize itiraz ettiği ve borcun zamanaşımına uğradığını beyan ettiği görülmüştür.
Yetki itirazı bakımından yapılan değerlendirmede; davanın sözleşme ve para alacağına dayalı olarak açıldığı, sözleşmenin ifa yeri olan ve ayrıca alacaklı davacının ikametgahı olan İzmir’de takip yapılabileceğinden ve dava açılabileceğinden davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya içeriğine göre, davacının sözleşmeye dayalı olarak davalının teslim etmediği mal için ödediği peşinat bedelinin iadesini talep ettiği, ancak sözleşmenin incelenmesinde alıcının davacı olduğu, satıcının ise … olduğu, sözleşmenin hiç bir yerinde davalı firmanın adının geçmediği, …’nin davalının temsilcisi olarak imza attığına dair bir beyan ya da kaşenin de bulunmadığı, peşinatı alanın da …’nin kendisi olduğu, davalı şirket adına yapılan ödeme olmadığı, davacının ödeme yaparken sözleşmeye istinaden mal bedelinin peşinatı gibi bir açıklamanın da ödeme belgesinde yer almadığı, dolayısı ile davacının muhatabının … olduğu anlaşılmakla davalının Pasif husumet ehliyeti bulunmadığı” gerekçesi ile, davanın HUSUMET NEDENİYLE REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalı şirketle anlaşarak aralarında makine satış sözleşmesi akdettiğini, sözleşmeye göre makineyi 30 Ekim 2018 tarihinde teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalı şirketin makineyi müvekkil şirkete bugüne kadar teslim etmediğini, müvekkil şirketin bahsi konu sözleşmeden döndüğünü ve sözleşme nedeni ile ödediği 10.000,00 Euronun iadesini talep ettiğini, bununla birlikte mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının ticari defter kayıtlarında herhangi bir muhasebe kaydına rastlanılmadığının belirtildiğini, rapora karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, ayrıca davaya konu sözleşmenin davalı şirket adına yapıldığını ve husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın esas bakımından incelenmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı taraf, davalıya makine satım sözleşmesi uyarınca ödeme yapıldığını, malın teslim edilmediğini, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi talebiyle yapılan icra takibine de itiraz ettiği iddiasıyla dava açmış, davalı, sözleşmenin tarafı olmadığını, aksi halde alacağın zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 365. Maddesi ” Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır. ” şeklindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 40. maddesinde; “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar. Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur” düzenlemesi bulunmaktadır.
Dosyada mevcut “Makine Satış Anlaşması” başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; tarih kısmında … (İzmir) yazısının bulunduğu, alt kısımda satıcı firma yetkili bölümünde … ve …, alıcı firma yetkili bölümünde … isim ve imzasının bulunduğu, özel şartlar bölümünde 10.000 E (Peşinat) ibaresinin yer aldığı, sağ üst köşede “…”, alt sağ köşede “…” ibaresinin bulunduğu görülmüştür.
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre sözleşmede satıcı firma yetkilisi olarak imzası bulunan …’nin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunun, bu hususta davalı tarafın bir itirazının bulunmadığının anlaşılmasına göre; …’ye isticvap davetiyesi çıkartılarak sözleşmedeki imzanın şirket adına atılıp atılmadığının sorulması, şirket adına attığını beyan etmesi işin esasına girilerek karar verilmesi yerine eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/10/2019 tarih ve 2018/630 Esas 2019/1167 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
7-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 19/10/2023