Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/348
KARAR NO : 2023/1717
KARAR TARİHİ : 10/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2018
NUMARASI : 2016/579 Esas 2018/728 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının ortağı olduğu … Ltd.Şti.’nin davalı …’ın ortağı olduğu … Ltd.Şti.ile yapacağı muhtemel alışverişlere karşılık sahibi olduğu İzmir ili Konak ilçesindeki taşınmaz üzerine … Ltd.Şti. lehine 03.07.2001 tarih ve 5548 yevmiye sayılı resmi senet ile 3 yıl süreli bila faizli ipotek tesis ettiğini, ayrıca dava konusu olan 40.000,00 TL.lık 2 adet senedin aynı amaç doğrultusunda müvekkili tarafından imzalanarak … Ltd.Şti.’nin ortağı olan davalı …’a tanzim ve vade tarihleri boş olarak verildiği, … Ltd.Şti. İle davacıya ait şirket arasında gerçekleştirilen ticari alışverişler sonucu meydana gelen tüm borçların müvekkili tarafından ödendiği, buna rağmen ipotek borcu ile ilgili olarak davalının ortağı bulunduğu … Ltd.Şti,tarafından davacı ve şirketi aleyhine Adana 8.İcra Müdürlüğünün 2004/5748 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibinin iptali için müvekkili tarafından açılan davanın İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/682 Esas-2008/174 Karar sayılı dava dosyasında görüldüğünü, yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin alacaklı … Ltd.Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine ve İpoteğin fekkine karar verildiğini ve işbu kararın Yargıtay tarafından 02.06.2009 tarihinde onanarak 15.09.2009 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafından davalıya aynı amaç doğrultusunda muhtemel alışverişlere karşılık verilen bedeli teminaten yazan 2 adet 40.000,00 TL.lık senedin davalı tarafından vade tarihleri 15.05.2003 ve 15.06.2003 yazılmak suretiyle izmir 12.İcra Müdürlüğünün 2005/3063 sayılı icra takip dosyası ile icraya konulduğunu, işbu İki adet senette her ne kadar senet alacaklısı davalı … yazsa da bu senetlerin iki şirket arasındaki alışverişlere karşılık … Ltd.Şti. ne verildiğini, davalı … ile davacı arasında hiçbir zaman bir alışveriş olmadığını, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılacağının ihtar edilmesinin işbu senetlerin … Ltd.Şti.’ne verildiğini kanıtlamakta olduğunu, ihtarname tarihi itibariyle müvekkili şirketinin davalıya ait şirkete senetli bir borcunun bulunmadığını, ihtarda kastedilen senetlerin işbu davanın konusu olan 2 adet senet olduğunu ayrıca her iki senet içeriğinden anlaşılacağı üzere senetlerin kayıtsız şartsız bir para borcunu içermemekte olduğunu, teminat senedi vasfında olduğu, açıklanan nedenlerle, öncelikle İİK.72/3 maddesi gereğince halen icra dosyasında bulunan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulü ile İzmir 12.İcra Müdürlüğünün 2005/3063 sayılı takip dosyası dolayısıyla davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu 2 adet senedin teminat senedi olması ve davalıya herhangi bir borç olmaması nedeniyle iptaline, davalı haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı lehine İİK.72/5 gereğince %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın dayanak icra müdürlüğü dosyasında taraf ehliyeti bulunmayan kişiye yöneltilmesi sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddinin gerektiğini, bu davada uyulmazlıgın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle de görevsizlik karan verilerek davanın reddedilmesinin gerektiğini, HMK’nın genel yetki kuralı çerçevesinde davalının yerleşim yeri olan Adana mahkemelerinin yetkili olması sebebiyle, yetkisizlik kararı verilmesinin gerektiğini, dava açılma süresinin zaman aşımına uğradığını, müvekkili tarafından karşı tarafa kambiyo senetlerine mahsus yolla İzmir 12,İcra Müdürlüğü 2005/3063 Es. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, takibin usulüne uygun bir şekilde kesinleştiğini, borçlu/davacının sahte bir ibraname hazırladığını, bu ibranameyi kullandığı ve yapılan suç duyurusu sebebi ile de sahtecilikten yargılanmak sureti ile (İzmir 6.Asliye Ceza Mahkemesi 2016/ 7 E.) ceza aldığını, dava dilekçesinde her ne kadar … Ltdt Şti, ile ilgili bir takım davalardan bahsedilmiş ise de; İş bu davaların da müvekkili ile iş bu dosya dolayısı ile bağının kurulamayacağını, iş bu menfi tespit davasında “senede karşı senetle ispat” kuralı gereği yalnızca borçlu tarafından en az senet kuvvetinde bir delil ile ispata muhtaç olduğunu, açıklanan nedenlerle, davanın usulden aksi halde esastan reddine, davacı aleyhine TİK m.72/4 uyarınca %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
MAHKEMECE: “…Bilirkişinin 08/06/2017 havale tarihli raporunda; İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/682 esas-2008/174 karar sayılı dava dosyasının taraflarının … Ltd.Şti. ve … (Davacılar) ile … Met. Ltd.Şti.(davalı) olduğu, davanın da davacı şirketin davalı şirketten her hangi bir borcu olmadığı ve iki şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı da davacı …’ ın davalı şirkete vermiş olduğu taşınmaz ipoteğinin fekki davası olduğu ve davanın da kabulü ve ipoteğin fekkine karar verilmesi ile kesinleştiği, iş bu davamızın konusunun 2 adet senetle ilgili 5 ATM dosyasında ne bilirkişilerce nede dava sürecince (beyanlar haricinde) senetlerin taşınmazlarla birlikte şirketler arasındaki muhtemel alışverişlere istinaden teminat olarak verildiğine dair her hangi bir tespitin olmadığı gibi senetlerin teminat senedi olduğuna dair her hangi bir sözleşmenin de olmadığı, bundan dolayı da davacının davalıya vermiş olduğu bonoların açık bono olarak değerlendirilebileceği, açık bononun TTK 680 (TTK 592) gereğince geçerli olduğu, bonoda düzenleyenin imzası dışındaki tüm unsurları daha sonra doldurulabileceği, icra dosyasına ibraz edilen bononun TTK 776 (TTK 688)’da belirtilen tüm zorunlu unsurları taşıdığı ve bu nedenle geçerli olduğu, dolayısıyla, davacının, davalıya verilen bonoların teminat senedi olduğu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğu, davacının iş bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, davaya konu İzmir 12. icra Dairesi’nin 2005/3063 E. Sayılı takip dosyası dayanağı senetler nedeniyle icra takip tarihi itibariyle senetler miktarınca borçlu olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Dava, İİK nun 72/3. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili eldeki dava ile, davacı tarafından davalıya verilen iki adet bonoya dayalı olarak başlatılan İzmir 12.Icra Dairesi’nin 2015/3063 esas sayılı icra takibi nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı vekili ise; bononun kambiyo evrakı niteliğinde olması sebebiyle ispat külfetinin davacı- borçluda olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık, davacının söz konusu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Menfi tespit istemine konu, 15/05/2003 ödeme, 14/03/2003 keşide tarihli, 40.000 TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarı ise davalı olan bono ile 15/06/2003 ödeme, 14/04/2003 keşide tarihli, 40.000 TL bedelli keşidecisi davacı, lehtarı ise davalı olan bonolardır.
Davalı … tarafından, davacı aleyhine davaya konu İzmir 12.Icra Dairesi’nin 2015/3063 esas sayılı icra dosyası ile 30/06/2004 tarihinde 80.000- TL asıl alacak ile 39.590.00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 119.590.00-TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Kambiyo senetleri taraflar arasındaki temel ilişkiden bağımsız olup, senet borçlusu tarafından senedin gerçek bir borç ilişkisini göstermediği, senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, aynı kuvvet ve nitelikteki delillerle kanıtlanmalıdır.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.
Davaya konu icra takibi kambiyo senetlerinden bonoya dayalı olup, davacı borçlu olmadığını senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, sadece yazılı delil ile kanıtlanmalıdır. Mahkememize davacı yanca bu yönde yazılı bir delil sunulmadığından, ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş, iş bu dava sebebiyle yapılan yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış, ayrıca koşulları oluşmadığından (davacının kötü niyeti kanıtlanmadığından)” gerekçesi ile, ” davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her davanın ve olayın kendi özelliği içinde değerlendirilmesi gerektiğini, her ne kadar davacı davasını ispat ile mükellef ise de, senetlerin metninde ” teminaten ” yazılı oluşu ve tarafların arasında hiçbir alışveriş olmaması karşısında, bu senetlerin mücerret borç ikrarı içerdiğini davalının kanıtlaması gerektiğini, davalının sahibi olduğu şirket, davacıya göndermiş olduğu 18.06.2004 tarihli bu ihtarname ile dava konusu senetlerin teminat senedi olduğunu ikrar ettiğini, ihtarnamenin davacı yararına HMK 202 nci maddesi gereğince delil başlangıcı sayılması gerektiğini ve taraflar arasındaki İzmir 5.asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/682 Esas sayılı kesinleşmiş kararının yazılı ve kesin delil sayılması gerektiğini, taraf şirketleri arasında olacak ve bu nedenle doğabilecek borçlar için ipotek isteyen davalının sahibi olduğu şirketin sahibi davalının bu kez davacıya ipoteksiz metninde teminaten yazan senetlerle çok büyük bir miktarda borç verdiğini, bu nedene red kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonodan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine karşı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı taraf, davaya konu iki adet senette her ne kadar senet alacaklısı davalı … yazsa da bu senetlerin iki şirket arasındaki alışverişlere karşılık … Ltd.Şti. ne verildiğini, davalı … ile davacı arasında hiçbir zaman bir alışveriş olmadığını, senetlerin kayıtsız şartsız bir para borcunu içermemekte olduğunu, teminat senedi vasfında olduğunu iddia ederek menfi tespit talebi ile dava açmış, davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalıya (alacaklıya) düşer. Alacak kambiyo senedine dayanıyorsa kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan ispat yükü davacı borçludadır. Ancak davalı (alacaklı) maddi vakıayı açıklarken ispat yükünü üstlenebilir.( Yargıtay 11. Hukuk Daresinin 2021/4112 esas, 2022/8251 karar sayılı emsal ilamı)
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 esas, 2021/1090 karar sayılı kararında da değinilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, elinde kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir bono bulunan davalının ayrıca alacağının nereden kaynaklandığını açıklama mecburiyeti bulunmadığı gibi bonoda yazılı miktarda alacaklı olduğunu kanıtlama yükümlülüğünün de bulunmamasına, ispat yükü üzerinde olan davacının davasını usulüne uygun deliller ile kanıtlayamadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/06/2018 tarih ve 2016/579 Esas 2018/728 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 225,45 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 10/10/2023