Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/328 E. 2023/1641 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/328
KARAR NO : 2023/1641
KARAR TARİHİ : 05/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2018/376 Esas 2019/673 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 05/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalının dava dışı borçlu … tarafından kullanılan 17.01.2013 tarihli 50.000,00-TL tutarındaki genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olduğunu, ihtarname ile hesabın kat edildiğini, ödenmeyen kredi borcunun tahsili amacı ile girişilen Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6934 E.s. icra takibinin davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili 10.03.2017 tarihli cevap dilekçesi ile; Aydın ikametgahı dolayısıyla mahkemenin yetkisine itirazda bulunmuş, 6100 s. Yasa’nın 17. md. uyarınca yetki sözleşmesi her iki tarafın tacir veya kamu tüzel kişi olması halinde geçerli olduğunu, müvekkili tacir olmadığından yetki sözleşmesinin geçerli olmadığını, sözleşmedeki Karşıyaka yetkisinin sonradan doldurulduğunu, takibin Aydın İcra Müdürlüğü’nde yapılması gerektiğini, takip talebi ve ödeme emrine dayanak belgelerin eklenmediğini, kefalet sözleşmesinin usulüne uygun düzenlenmediğini, geçersiz olduğunu, limitin sonradan doldurulduğunu, müvekkiline ait el yazısını içermediğini savunarak davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
MAHKEMECE: ”… Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu icra dairesinin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine ilişkin verilen 10.11.2017 tarih 2017/65-502 s. kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 17.05.2018 tarih 2018/821-748 s. kararı ile ve genel kredi sözleşmesinde taraflar arasındaki anlaşmazlıklarda Karşıyaka mahkeme ve icra dairesinin yetkili olduğunun kabul edildiği gerekçesi ile uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu, dosyanın görevli ve yetkili Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmek üzere gerekli işlemlerin tamamlanması için ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekçesi ile kaldırılmış, dosya mahkememize gönderilmiştir.
Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6934 E.s. icra takip dosyası ile; 18.760,10-TL asıl alacak, 3.069,17-TL işlemiş faiz ile 153,46-TL faizin gider vergisi toplamı 21.982,73-TL alacağın, takip tarihinden itibaren yıllık % 35 temerrüt faizi ile birlikte tahsili istemi ile, davacı tarafından davalı … ve dava dışı …, … ve … aleyhine 20.06.2016 tarihinde girişilen ilamsız icra takibi, ödeme emrinin davalı …’e 21.06.2016 tarihinde tebliği, davalının icra dairesinin yetkisine ve takip konusu alacağın tamamına 27.06.2016 tarihli itirazı üzerine durmuş, davacı tarafından 1 yıllık yasal süre içinde dava açılmıştır.
Sözleşmedeki düzenleme nedeni ile, davalının icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine itirazı haklı bulunmamış, uyuşmazlığın esasına girilmiştir.
Yapılan inceleme sonucu bilirkişi … tarafından düzenlenen 10.12.2018 tarihli rapor ile, 27.05.2019 tarihli ek raporda; genel kredi sözleşmesinin 24. sayfasında, davalının adı ve soyadının, adresinin ve telefon numarasının kendi el yazısı ile yazılmış olduğu, kefalet şerhi içindeki 50.000,00-TL kefalet tutarı başkasının el yazısı ile yazılmış olmasına rağmen, altındaki imzaya davalının itirazının bulunmadığı, davalının kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu itirazının haklı olmadığı, 50.000,00-TL limit ile kefil olduğu, davacı banka tarafından kredi ekstreleri değil kredili mevduat hesabı ekstreleri gönderilmiş olduğundan, kredinin açılmış olduğu tarihten sonra yapılan geri ödemelerle miktarın azalmış olduğu görülmekle birlikte, alacak miktarının tespit edilemediği, talep edilen asıl alacak, faiz ve vergisinden oluşan toplam alacak miktarına itiraz olmadığından, hem dava dışı borçlu müşteri … yönünden hem de davalı müteselsil kefil … yönünden takip tarihi itibariyle 18.760,10-TL asıl alacak + 3.069,17-TL işlemiş faiz + 153,46-TL BSMV = 21.982,73-TL toplam alacak ve sorumluluklarının kabulü gerektiği, en yüksek faiz oranı hakkında banka tarafından herhangi belge ibraz edilmediğinden verilen kredi türünün akdi faiz oranı %20 olduğundan, bunun %50 fazlası olarak %30 oranın temerrüt faizi oranı olarak kabulü gerektiği açıklanmıştır.
Bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmamış, banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişi … tarafından düzenlenen 18.09.2019 tarihli raporda; davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … arasında 17.01.2013 tarihinde 50.000,00-TL limit üzerinden genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye aynı limit üzerinden müteselsil kefil sıfatı ile dava dışı … ve … ve davalı …’in imzalarının alındığı, davalı …’in adını soyadını, adres ve iletişim bilgilerini el yazısı ile yazdığı, eş muvafakatinin da alındığı, genel kredi sözleşmesine istinaden davacı tarafından dava dışı …’ya 14.01.2014 tarihinde U2014011400577 numaralı nakit kredi kullandırıldığı, 26.03.2015 tarihli ödeme planı belgesinde de davalı …’in imzasının bulunduğu, genel kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden kullandırılan zirai işletme kredisi bankacılık usul ve uygulamaları doğrultusunda ticari işlem sıfatında olup, kredinin bireysel ihtiyaç nedeniyle değil ticari ihtiyaç nedeniyle kullandırıldığı, davalının 50.000,00-TL üzerinden müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, kredinin ödenmemesi üzerine Aydın 1. Noterliği aracılığı ile keşide edilen 16.03.2015 tarihli 6103 Y.s. ihtarname ile zirai işletme TL kredisinden kaynaklanan toplam 30.375,96-TL borcun 3 gün içinde ödenmesinin ihtaren bildirildiği, 09.12.2015 tarihinde Aydın 1. Noterliği aracılığı ile keşide edilen 28662 Y.s. ihtarnamede toplam 28.115,12-TL borcun 3 gün içinde ödenmesinin ihtaren bildirildiği, ihtarnamenin davalıya 10.12.2015 tarihinde tebliği, 3 günlük süre dikkate alındığında temerrüt tarihinin 17,12.2015 olarak tespit edildiği, 20.06.2016 icra takip tarihi itibariyle bankanın U2015032600200 numaralı kredi ile ilgili 17.537,33-TL asıl alacak, 2.388,68-TL işlemiş faiz, 130,43-TL faizin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam 20,056,44-TL alacağının hesaplandığı açıklanmıştır.
Davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … arasında 17.01.2013 tarihinde 50.000,00-TL limit üzerinden düzenlenen genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil sıfatı ile davalı …’in kefalet imzasının alındığı, kredi sözleşmesine müteselsil kefil sıfatı ile davalı …’in kefalet imzasının alındığı, sözleşmeye istinaden U2015032600200 numaralı zirai işletme kredisinin kullandırıldığı, kredinin ödeme planı belgesinde de davalı …’in imzasının bulunduğu, kredinin ödenmemesi üzerine banka tarafından hesabın kat edilerek asıl borçlu ve kefillere 09.12.2015 tarihinde Aydın 1. Noterliği aracılığı ile 28662 Y.s. ihtarname gönderildiği, ihtarnamenin asıl borçlu ve kefillere tebliğ edildiği, temerrüt tarihinin 17.12.2015 olduğu, 20.06.2016 icra takip tarihi itibariyle bankanın U2015032600200 numaralı zirai işletme kredisi ile ilgili 17.537,33-TL asıl alacak, 2.388,68-TL işlemiş faiz, 130,43-TL faizin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam 20.056,44-TL alacağı bulunduğu” gerekçesi ile,
“Davanın KISMEN KABULÜNE;davalının Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6934 E.s. icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin toplam 20.056,44-TL alacak bedeli üzerinden 17.537,33-TL asıl alacağa 20.06.2016 takip tarihinden itibaren yıllık %35 oranında temerrüt faizi yürütülmek sureti ile devamına,
Hükmolunan asıl alacak bedeli üzerinden taktiren %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine.
Davacının fazlaya ilişkin 1.926,29-TL isteminin reddine.
Redde konu bedel üzerinden davalının yasal koşulları oluşmayan haksız takip tazminatı talebinin reddine.
Kabul edilen bedel üzerinden alınması gereken 1.370,05-TL nispi harçtan, davacı tarafından yatırılan 265,51-TL peşin harcın mahsubu ile, eksik 1.149,66-TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye ırat kaydına.
Davacı tarafından yatırılan 265,51-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya tahsiline.
AAÜT. gereğince, kabul edilen bedel üzerinden 2.725,00-TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya, redde konu bedel üzerinden 1.926,29-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine.
Davacı tarafından sarf edilen 31,40-TL başvuru harcı 9,80-TL vekalet harcı, 950,00-TL bilirkişi ücreti, 41,50-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.032,70-TL yargılama giderinden davanın kabul/ret oranı nazara alınarak taktiren 942,13-TL kısmının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir olmayan çiftçilik ile uğraşan gerçek kişi olduğunu, takip ve dava konusu genel kredi sözleşmesinin kaynağının zirai kredi olduğunu, müvekkilinin bu sözleşmede kefil olarak belirtildiğini, yetki ve kefalet ile ilgili bölümlerin sonradan doldurulduğunu, davaya karşı vermiş oldukları cevap dilekçelerinde ve icra dosyasına yaptıkları vaki itirazda takibe dayanak kredi sözleşmesindeki kefaletin müvekkili için geçerli olmadığını ileri sürdüklerini, İİK 58.madde uyarınca takip talebinde alacaklının yerleşim yerinin gösterilmesinin zorunlu olduğunu, takip talebinde alacaklı adresinin bulunmadığını, yargılama esnasında bilirkişi takip dayanağı belgelerin dışına çıkarak alacak ve faizi hesaplayabildiğini, kredi alacağı takip dayanağı belgelerle sınırlı kalınmadan hesaplandığını, takibe itirazlarının haklı çıktığını, alacağın net şekilde belirlenebilmesinin yargılamayı gerektirdiğini, bu doğrultuda müvekkil aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını, müvekkil lehine yeniden hüküm tesisini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmil edilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine, müteselsil kefil tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davanın açıldığı Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu icra dairesinin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine ilişkin verilen 10/11/2017 tarih 2017/65 esas 2017/502 karar sayılı kararın, Dairemizin 17.05.2018 tarih 2018/821 esas 2018/748 karar sayılı kararı ile kaldırılarak, uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu, dosyanın görevli ve yetkili Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere gerekli işlemlerin tamamlanması için ilk derece mahkemesine gönderildiği görülmüştür.
Davacı taraf, dava dışı … ile aralarında imzalanan genel kredi sözleşmesinde, davalının müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, yapılan itirazın iptali talebi ile dava açmış, davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de 2004 sayılı Kanunun 50. maddesinin yollaması ile 6100 sayılı Kanunun genel hükümlerine göre belirlenecektir. 6100 sayılı Kanunun 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanunun 10. maddesine göre ise sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmış olup, bu sebeple sözleşmeden doğan para borcunun tahsili için başlatılan takipte, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. HMK’nın 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenlenmiş olup, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda, 6098 sayılı Kanunun 89. maddesine göre, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenecek olup aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, yetki itirazının yerinde olmamasına, davalı müteselsil kefil olup, kefalet sözleşmesi kanuna uygun olarak kurulduğundan ve denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 tarih ve 2018/376 Esas 2019/673 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından alınması gereken 1.501,64 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 386,92 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.114,72 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 05/10/2023