Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/306 E. 2023/1584 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/306
KARAR NO : 2023/1584
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2019
NUMARASI : 2019/380 Esas 2019/854 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 26/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/09/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/13334 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacı ile davalı arasında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, davacının borçlu olmadığı bir bedeli ödemesinin önüne geçmek amacıyla İzmir 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/211 D.İŞ sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir kararı verildiğinden bahisle davacının İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/13334 sayılı dosyası ve dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/211 D.İş sayılı dosyası ile verilen ihtiyati tedbir kararının devamına ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının imzalamış olduğu senet nedeniyle borçlu olduğunu, imza inkarında bulunmadığını, senedin ödeme aracı olduğunu ve bağımsız borç ikrarını içerdiğini, davalının borç ilişkisini ispat etmesi gerekmediğini, davacının ödeme yaptığını ispat etmesi gerektiğininden bahisle davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: “..Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının dayanak 26.09.2018 vade tarihli senet nedeniyle 15.500,00 TL bedel için davalıya borçlu olup olmadığının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmakla, davalı tarafından davacı hakkında İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/211 D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir kararı alındığı, bu karara dayanarak İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2018/13334 sayılı dosyası ile davacı hakkında 15.500,00 TL asıl alacak ve 103,19 TL kanuni faiz olmak üzere toplam 15.603,19 TL üzerinden takip yapıldığı, davaya dayanak 21/09/2015 düzenleme tarihli 26/09/2018 ödeme tarihli hamili … borçluların ise … ve … olduğu senette borç miktarının 15.500,00 TL olduğu, ödeme hususunda ispat yükü kendisine düşen davacının ödeme konusunda senede karşı senetle senet ispat kuralı gereğince ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği, taraflar arasında senet altındaki imzanın sıhhati konusunda herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, davacının diğer iddialarına taraflar arasında düzenlenmiş kambiyo senedinin sebepten mücerret olması nedeni ile itibar edilemediği, senedin hata veya hile ile düzenlendiğine ilişkin davacı tarafça muteber deliller ibraz edilemediği, bu bakımdan somut olayda davacı tarafın senet nedeni ile ödeme yaptığını belge ile ispat zorunluluğu bulunduğu, mahkememizce ispat yükü kendisine düşen ve delil dilekçesinde açıkça yemin deliline başvurmuş olan davacı tarafa ödemeler konusunda yemin teklif etme hakkının hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında hatırlatıldığı, davacı taraf davalı tarafa yemin teklif etmekle; duruşmada hazır bulunan davalı imzası ile onayladığı ve sebat ettiği yeminli beyanında: “Davaya dayanak 26/09/2018 vade tarihli 15.500,00 TL bedelli senet nedeniyle davacı … tarafından tarafıma herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bu senede ilişkin olarak herhangi bir ödeme almadım” şeklinde yeminde bulunmuş, tüm dosya kapsamına göre ispat edilemeyen davanın reddine ve İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/211 D.İş sayılı dosyası ile konulan tedbirin uygulandığı anlaşılmakla davalıya zararlarının giderilmesi açısından tazminat ödenmesine karar verilmiştir. .” gerekçesi ile;
“1-Davacı tarafından açılan menfi tespit davasının REDDİNE,
Davacı tarafından davalıya alacağının %20 si oranında tazminat ödenmesine,
2-İcra dosyasına İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/211 D.İş sayılı dosyası ile konulan tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, “şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yerel mahkemenin gerekçesinin tamamiyle haksız ve mesnetsiz mahiyette olup, kabul edilmez nitelikte olduğunu, bonoda hile iddiasının her türle delil ile ispat edilebilir olduğunu, öncelikle davalı tarafın müvekkiline daha önce icra takibi başlatan dava dışı …’ın vekili olup müvekkil ile dava dışı … müvekkil aleyhine başlatılan icra takibi konusu borçtan müvekkilini ibra konusunda anlaştıklarını, davalı taraf olan … tarafları ofisine çağırarak hile ile senet imzalattığını, müvekkilinin senet içeriğini, senede konu olan borcu ve vade tarihini dahi bilmeden senedi imzalamak zorunda kaldığını, zira avukat olan davalı tarafın düzenleme tarihi 21.09.2015 tarihi olan senet için ödeme tarihi olarak 26.09.2018 tarihini kabul etmesinin hayatın olağan akışına ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dava konusu bononun hile ile imza edildiğinden bedelsiz olduğunu, bilirkişi raporunda taraflar arasında hukuki ilişki olmadığının tespit edildiğini, dosya kapsamında, taraflarının taleplerine rağmen müvekkili yönünden lehe olan pek çok delilin ikamesinin eksik bırakılığını, beyanla yerel mahkeme tarafından verilen davanın reddi ile davacı müvekkili tarafından davalıya alacağının %20’si oranında tazminat ödenmesine ilişkin hükmün bozulmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davaya konu senetten ve takipten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik menfi tespit davasıdır.
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile davacı ile davalı arasında davaya konu senedin düzenlenmesine esas teşkil edecek herhangi bir ticari veya hukuki ilişki bulunmadığını, takip ve davaya konu senetten dolayı davacının davalıya bir borcunun bulunmadığını, davalı tarafın takibe konu yapılan senedin hangi hukuki ilişkiye istinaden düzenlendiğini ispatlamak zorunda olduğundan bahisle davaya konu senet ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve yine davalının takibinde kötüniyetli olduğundan takibe konu tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile takip ve davaya konu senetteki imzanın davacı borçlu tarafından inkar edilmediği, davaya konu bononun ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerdiği, bu nedenle davalının davaya konu senedin temelinde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini ispat etmek zorunluluğunun bulunmadığı, takibe konu bononun kambiyo senedi vasfında olduğundan illetten mücerret olup bu nedenle bonodan dolayı borçlu bulunmadığı yönündeki iddianın davacı tarafça yazılı delillerle ispatlanması gerektiğinden bahisle açılan davanın reddine, davacı borçlunun %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, dava konusu senette keşideci konumunda bulunan davacı borçlu tarafından imzası inkar edilmeyen dava ve takibe konu senetten dolayı davacının, davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davaya konu İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/13334 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinden davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu … ve dava dışı … hakkında 23/10/2018 tarihinde, 21/09/2015 düzenleme, 26/09/2018 vade tarihli ve 15.500,00 TL’lik senede istinaden 15.500,00 TL asıl alacak, 103,19 TL işlemiş adi kanuni faiz olmak üzere toplam 15.603,19 TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür.
Takibe konu senedin incelenmesinden, davacı borçlu … tarafından, davalı alacaklı … lehine düzenlenmiş, 21/09/2015 düzenleme, 26/09/2018 vade tarihli ve 15.500,00 TL bedelli “nakden” ibareli senet olduğu, senet metninin incelenmesinden düzenleme yerini içermediği görülmüştür.
6102 Sayılı TTK’nın 776/1 maddesinde “ödeme yeri ile” “düzenleme yeri ve tarihi” bonoda bulunması gereken zorunlu unsurlar arasında sayılmıştır. Aynı Kanun’un 777.maddesinin 1.fıkrasında; “ikinci ila dördüncü fıkralarında yazılı haller saklı kalmak üzere, 776.maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen senet bono sayılmaz” hükmüne yer verilmiştir. 777.maddenin üçüncü fıkrasında, açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yerin ödeme yeri sayılacağı, 777.maddenin dördüncü fıkrasında ise, düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı belirlenmiştir.
Dava konusu somut olaya gelindiğinde takip ve davaya konu senedin incelenmesinden senet metni üzerinde düzenleme yerinin bulunmadığı görülmüştür. Bu kapsamda takip ve davaya konu senedin yukarıda belirtilen TTK’daki yasal düzenlemeler karşısında kambiyo senedi vasfına haiz olmadığının anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Aynı yasanın 5.maddesi uyarınca ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında ve re’sen nazara alınması gerekmektedir.
Dava konusu somut olayda takip ve davaya konu senedin kambiyo senedi vasfını taşımaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde kambiyo senetlerine ilişkin kuralların, dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu’na ilişkin hükümlerin tartışılması gerekmeyeceğinden davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğu söylenemez. Davanın tarafları gerçek şahıs olup mahkemece yapılan yargılama sırasında tacir araştırması yapılmamıştır. Bu durumda Mahkemece tarafların tacir olup olmadıkları konusunda araştırma yapılmak suretiyle tarafların tacir ve bu kapsamda davanın da ticari dava olduğunun anlaşılması halinde esasa girilerek oluşacak duruma göre karar verilmesi, aksi hale göre uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/11499 esas, 2013/1515 kararı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/1058 esas, 2019/6703 karar sayılı kararıyla, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/2865 esas 2019/1307 karar sayılı kararları da bu yöndedir.)
Bu itibarla, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3. ve 6. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararının re’sen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2019 tarih ve 2019/380 Esas 2019/854 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3. ve 6. maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince dava dosyasının Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Kararın kaldırılması nedeniyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 26/09/2023