Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/197 E. 2023/1293 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2020/197
KARAR NO : 2023/1293

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2017/113 Esas 2019/1130 Karar

DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/113 Esas ve 2019/1130 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın, müvekkili aleyhine İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2016/17050 sayılı dosyası ile takip yaptığını, takipte dayanak alınan 244/2 nolu kredi sözleşmesinde müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının, müvekkili banka ile yapmış olduğu 244 genel kredi sözleşmesine göre sorumlu olduğunun 244/2 nolu kredi sözleşmesi ile tekrar 650.000,00 TL ‘lik sözleşme yapıldığını, 244 nolu kredi borcunun devam ettiğini, bu kredi için alınan ipoteğin fesh edildiğini, 244 nolu kredi sebebi ile davacının sorumluluğunun devam ettiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
Davacı vekili dava dilekçesinde; 08.05.2008 tarihli, 244 nolu genel ticari kredi sözleşmesi, 28.08.2012 tarihli 244/2 nolu genel ticari kredi sözleşmesi, müvekkile ait iken sattığı … ili, … ilçesi, … Mah. … ada, … parselde bulunan zemin kat, 1 nolu bağımsız bölümü tapu kaydı, ipotek akit tablosu ve ipotek fek kayıtları, İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2016/17050 Esas sayılı dosyası, davalı banka kayıtları, … Şti kayıtları, bilirkişi incelemesi, yemin ve sair hususları delil olarak bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 08.05.2008 tarih ve 244/1 nolu genel kredi sözleşmesi, 28.08.2012 tarih ve 244/2 nolu genel kredi sözleşmesi, muacceliyet ihtarnamesi ve hesap özeti, İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2016/17099 Esas sayılı icra dosyası, İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2016/17050 Esas sayılı dosyası, banka kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık ve sair hususları delil olarak bildirmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Delillerin toplanmasından sonra mahkememizin 15.03.2018 tarihli oturumunda bilirkişi incelemesine karar verilmiş, bilirkişi ibraz ettiği 02.10.2018 havale tarihli raporunda dosya kapsamı hakkında beyanda bulunduktan sonra sonuç olarak, 30.12.2016 takip tarihi itibariyle 450.606,48-TL asıl alacak, 22.275,61-TL işlemiş akdi faiz, 1.113,79-TL faizin % 5 gider vergisi, 400-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 474.395,88-TL banka alacağının bulunduğu, davacının 200.000-TL kefalet limitinin dikkate alınması halinde, 200.000-TL asıl alacak, 2.666,67-TL işlemi faiz, 133,33-TL faizin % 5 gider vergisi, 400-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 203.200-TL banka alacağından sorumluluğunun bulunduğu, davalı bankanın takip tarihinden itibaren asıl alacaklara yıllık % 32 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve talep yetkisinin bulunduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili 24.10.2018 tarihli rapora beyan dilekçesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 22.10.2018 tarihli rapora beyan dilekçesinde yeni bir bilirkişi raporu alınmasını, aksi halde ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Dosya kapsamı itibariyle toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu yeterli görüldüğünden yeni bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Mahkememizin 29.01.2019 tarihli oturumununda davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi ibraz ettiği 18.04.2019 havale tarihli ek raporunda, kök raporda yapılan tespit ve değerlendirmelerde değişikliği gerektirecek bir hususun olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekili 17.07.2019 tarihli ek rapora beyan dilekçesinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ek rapora beyan vermemiştir.
Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre; davacı, davalı bankanın İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2016/17050 sayılı dosyasında yaptığı takipte dayanak alınan 244/2 nolu kredi sözleşmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, alınan bilirkişi raporuna göre davalı banka ile dava dışı … Şti arasında 244/1 nolu 150.000-TL bedelli kredi sözleşmesi düzenlendiği, kredi limitinin 690.000-TL’ye yükseltildiğini davacının 08/05/2008 tarihinde 200.000-TL kefalet limiti ile kredi sözleşmesine müşterek borçlu-müteselsil kefili olduğu, 03/03/2009 tarihi ve sonrasındaki limit artışlarında davacının sorumluluğunun bulunmadığı, davalı banka ile dava dışı … Şti arasında 28/08/2012 tarihinde yapılan genel kredi sözleşmesinde davacının kefalet imzasının bulunmadığı, bu sözleşmeden sorumluluğunun bulunmadığı, 08/05/2008 tarihli kredi borcunun kapandığını belirtmiştir. Bilirkişi raporunda 28/08/2012 tarihli kredi sözleşmesinin 48. maddesine göre sözleşmeler arasında bağlantı olduğundan bahisle 200.000-TL limitle kefalet sorumluluğunun devam ettiğini belirtmiş ise de 28/08/2012 tarihli sözleşmenin 48. maddesinde önceki sözleşmeler tarih ve miktar itibariyle belirli olmadığı, bu sözleşmede davacının imzasının olmadığı, sözleşmeden sorumlu olmayacağı, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Yasanının 583/3 maddesine göre alacaklı ve borçlu sonradan kefilin durumunu ve sorumluluğunu ağırlaştıramayacaklarından davacının 28/08/2012 tarihli kredi sözleşmesi ile ilgili sorumluluğunun bulunmadığı ve 08/05/2008 tarihli kredi borcu da kapanmış bulunduğundan davacının sorumluluğu sona erdiğinden, yapılan icra takibinde banka yapmış olduğu işlemlerde dikkatli davranması gerektiği, sorumlu olmayan kişiler hakkında takip yapmasının banka için ağır kusur teşkil ettiği, bu sebeple İİK 67/2 maddesine göre % 20 kötü niyet tazminatının davalı bankadan tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşıldığı…” gerekçesi ile, 1-Davacının İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2016/17050 Esas sayılı dosyasındaki takip sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, takdiren % 20 (40.000-TL) kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı … ‘nın müvekkili Bankanın … Manisa Şubesiyle dava dışı borçlu Firma arasında imzaladığı 08.05.2008 tarih ve 244/1 nolu Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile 200.000,00-TL ile sınırlı olarak imzaladığını, ayrıca davacı … i’nin bu kredi sözleşmesinin teminatı olarak 09.05.2008 tarih ve 5854 yevmiye numaralı … İli, … İlçesi, … Mah., … Pafta, … Ada, … Parsel, 1 Nolu bağımsız bölümde kain mesken niteliğindeki taşınmazı 1. Dereceden 300.000,00-TL ile müvekkili Banka lehine ipotek verdiğini, müvekkili Banka ile kredi müşterisi arasında risk/teminat dengesi gözetilerek kredinin işleyişi içinde 25.09.2013 tarihinde fek edildiğini, müvekkili Banka tarafından ipoteğin fek edilmesinin tahsilat yapıldığı veya kredinin kapandığı anlamına gelmediğini, kredi sözleşmesinin mevcut koşullarda ve teminatlarla devam ettiğini, kefaletin tek bir kredi kullandırım işlemi ile sınırlı olmadığını, belli bir kredi limiti dahilinde müteaddit defa kredi kullandırımına yönelik kefalette bulundukları hususunda bilgi sahibi olduklarını, TTK’nun 98. maddesinde belirtilen cari hesap sözleşmesinin sona erme şartlarının gerçekleşmediğini, müvekkili banka aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, kredi sözleşmesine dayalı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından istinaf aşaması sırasında 30.05.2023 tarihinde verdiği dilekçe ile davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili tarafından da istinaf aşaması sırasında 07.06.2023 tarihli dilekçe ile davadan feragat eden davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve devamındaki maddeler uyarınca davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesini içerir nitelikte davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran taraf işlemi niteliğinde olup hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilmesi mümkündür. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatına bağlı değildir. Vekil aracılığıyla davadan feragat edilmesi halinde vekilin vekaletnamesinde davadan feragate ilişkin özel olarak yetkilendirilmiş olması gereklidir.
Açıklanan bu nedenlerle; her ne kadar İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/113 Esas ve 2019/1130 karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya istinaf aşamasında iken vekaletnamesinde davadan feragat hususunda özel olarak yetkilendirilen davacı vekili tarafından 30.05.2023 tarihinde davadan feragat dilekçesi ile davadan feragat edildiği anlaşılmakla davadan feragat beyanı uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri gereğince re’sen kaldırılmasına ve davanın feragat nedeniyle reddine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

I-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/113 Esas ve 2019/1130 karar sayılı hükmünün davacı vekilinin vaki davadan feragat beyanı uyarınca 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
b-Davalının yatırmış olduğu 3.371,10 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar ittihazına mahal olmadığına,
e-Davalı tarafın vekalet ücreti talebinden vazgeçmesi nedeniyle davalı lehine ücreti vekalet takdirine mahal olmadığına,
f-HMK.’ nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
III-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
IV-İstinaf başvurusu nedeniyle alınan istinaf karar peşin harcının yatıran tarafla iadesine,
V-İstinaf kararının niteliği ve tarafların beyanı dikkate alınarak davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren davalı üzerinde bırakılmasına,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.