Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/196 E. 2023/1570 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/196
KARAR NO : 2023/1570
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2019
NUMARASI : 2016/270 Esas 2019/762 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete sattığı medikal mallar nedeni ile toplamda 5 adet fatura düzenlendiğini, bu malların bedelinin davalı tarafından zamanında ödenmediğini, mal bedeli alacağının tahsili için Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/470 E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve yersiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dayanağı Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2016/470 E.sayılı dosyasının mükerrer bir dosya olup, buna yönelik olarak takibin iptali talepli açılan dava sonucunda Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesince tesis edilen 2016/166 E. – 199 K.sayılı dosyasının kesinleşmediğini, yine aynı konuda Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2015/12921 E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, derdestlik söz konusu olduğunu, oysa ilk takipten açıkça feragat edilmeksizin aynı alacak için yeni bir takip yapılamayacağını, dava ve takip dayanağı faturaların usulüne uygun şekilde müvekkiline tebliğ edilmediğini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, alacaklı tarafa vadesi gelmiş herhangi bir borcun bulunmadığını, kaldı ki müvekkili şirketin teslime ilişkin yetkili kişisinin imzasını içermeyen ve usulüne uygun tebliğ edilmeyen faturalar ile ilgili ispat yükünün davacıya ait olduğunu, faturaların tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağını, açılan davanın haksız olduğunu bildirerek davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: ”…Uyuşulmayan noktalar ve çözülmesi gereken sorun; taraflar arasında medikal mal satımına ilişkin ticari ilişkinin kurulup kurulmadığı, ticari ilişki kurulmuşsa icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan mal bedeli alacağının bulunup bulunmadığı, varsa tutarının ne kadar olduğu, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürülüp düşürülmediği, temerrüde düşürülmüşse takip tarihi itibari ile işlemiş faiz alacak tutarının ne kadar olduğu noktalarındadır.
TBK.’nun 207.maddesine göre, satım sözleşmesi karşılıklı borçları içeren bir mübadele sözleşmesi olup, bu sözleşme ile satıcı satış konusu malı, alıcı da bu mal karşılığını teşkil eden semeni (parayı) vermeyi taahhüt etmiştir.
İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir (HMK m.190/1).
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri vs. amaçla yapılan hukukî Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri vs. amaçla yapılan hukukî işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL’yi geçtiği takdirde senetle (kesin delille) ispat olunması gerekir(HMK m.200/1).
Öte yandan tacirler ticari delil sistemi gereğince defterler ve faturalar aracılığıyla yaptığı iş ve hizmetleri, hukuki ilişkilerini ispat edebilirler. Ancak bunun için her iki tarafın tacir olması, her iki tarafın da defterlerine kaydı gereken bir ticari iş olması, defterlerin usulüne uygun tutulması, tüm defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesi, karşı tarafın usulüne uygun olarak tutulmuş defterlerinin aksi kayıt içermemesi gerekir (HMK m.219 vd.).
Maddî ve hukukî olgular ışığında somut olaya dönüldüğünde:
Davacı tarafından 2015 yılı ticari defterlerinin bilirkişi incelemesine sunulmadığı ve bu yıl içerisinde medikal satımına ilişkin ticari ilişkinin kurulup kurulmadığının tespitinin mümkün olmadığı, kaldı ki 2016 yılı davacı defterlerinin 2016 yılı açılış fişinde davalıya ilişkin herhangi bir 2015 yılından devir bakiye alacağın bulunmadığı, kapanış fişinde de davalıya ilişkin herhangi bir kaydının yer almadığı, dava ve takip konusu toplam 12.313,30 TL tutarlı olup 5 adet faturanın düzenlendiği tarihlerin 2015 yılı olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan, … Ltd. Şti.tarafından düzenlenmiş irsaliyeli faturalarda alıcı davalı ismi teslim alan davalı adına … ve … ismi ve imzası mevcut ise de bu irsaliyeli faturalarda yer alan teslimlerin takip ve dava dayanağı yapılan fatura konusu mallar olup olmadığının tespiti mümkün olmadığı gibi, bu faturalar içeriği davacıya ait ticari defter kayıtları ile de teyit edilememiştir. Böylece davacı tarafın, ticari defterleri ile satım ilişkisini ve dava konusu alacağın varlığını ispatlayamaması üzerine davacı vekiline yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, ancak 16.09.2019 Uyap tanzim tarihli dilekçe ile yemin teklif etmeyeceğini bildirmiştir. Bu durumda, davacı tarafından dava ve icra takibi konusu alacağın varlığı ispatlanamamıştır.
Bu açıklamalar ışığında, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu hususunun ispatlanamadığı da göz önüne alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir. gerekçesi ile; ” davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2015/12921 Esas sayılı takip dosyasından mükerrer tahsilata neden olunmaması adına feragat edildiğini, ortada tek bir icra takibi olmasına karşılık karşı tarafın mükerrerlik iddiasının dinlenilmemesi gerektiğini, taraflar arasında mal alım-satımına dayalı bir ticari ilişki bulunduğunu, faturaların varlığının da tek başına bu ticari ilişkinin kanıtı olmayacağı varsayılsa bile davalı şirketin bu ticari ilişkiyi hiçbir beyanında inkar etmediğini, taraflar arasında mevcut ticari ilişki nedeniyle de müvekkilin karşı tarafa bir takım mal sattığını ve bu satış işlemi nedeniyle de irsaliyeli fatura düzenlediğini, söz konusu malların da davalı şirkete … kargo firması ile gönderildiğini ve davalı şirketin bahsi geçen malları imza ve kaşe karşılığı kargo firmasından teslim aldığını, müvekkilinin kendi üstüne düşen edimini yerine getirmesine rağmen davalı şirketin muaccel olmuş borcunu ödememiş olduğunu ve halen ödememek için de hukuki dayanaktan yoksun iddialar öne sürdüğünü, her iki tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de taraflar arasında mal alım-satımına dayalı bir ticari ilişki olduğunu, faturalarda bahsi geçen malların davalı şirkete satılıp malların davalı şirkete teslim edildiğini ve tüm bu açıklanan nedenlerle davalı tarafın itirazlarının ve beyanlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, itirazların yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, davalı/borçlunun mevcut takibi uzatma çabasını ortaya koyduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satıma dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiştir.
28/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
Somut olayda ; Davacı tarafından 2015 yılı ticari defterlerinin bilirkişi incelemesine sunulmadığı ve alınan bilirkişi raporunda bu yıl içerisinde mal satımına ilişkin ticari ilişkinin kurulup kurulmadığının tespitinin mümkün olmadığı, 2016 yılı davacı defterlerinin 2016 yılı açılış fişinde davalıya ilişkin herhangi bir 2015 yılından devir bakiye alacağın bulunmadığının belirtildiği, irsaliyeli faturalarda yer alan teslimlerin takip ve dava dayanağı yapılan fatura konusu mallar olup olmadığının tespiti mümkün olmadığı gibi, bu faturalar içeriğinin davacıya ait ticari defter kayıtları ile de teyit edilemediği anlaşılmakla davacı tarafın, ticari defterleri ile satım ilişkisini ve dava konusu alacağın varlığını ispatlayamadığından davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacı tarafından malın teslim edildiğinin kanıtlanamamış olmasına ve yemin deliline başvurmamış olmasına, denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın red edilmiş olmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2019 tarih ve 2016/270 Esas 2019/762 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 225,45 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 21/09/2023