Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/139
KARAR NO : 2023/1261
KARAR TARİHİ : 05/07/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2019
NUMARASI : 2014/908 Esas 2019/1127 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin
Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
BAM KARAR TARİHİ : 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2023
Davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2011/11966 sayılı icra takibinde müvekkili şirketler ile diğer müvekkilleri gerçek kişiler aleyhinde çıkartılan ödeme emirlerinin tebliğ edildiğini, müvekkili … ‘in iş için İstanbul da olduğundan borca, takibe itiraz edemediğini, müvekkillerinin banka yazı cevabıda belirtilen rakam kadar borcu olmadığı gibi takibe dayanak kambiyo senedinden ötürü takipte alacaklı olarak görünen … bank ‘ a böyle bir borçları bulunmadığını, davalı banka ile müvekkili … Şti arasında 27/09/2010 tarihinde kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili … ‘in borçlu şirketin yetkilisi olduğunu, şirketin ticari ihtiyaçları için kullanılacak 430.000,00 TL bedelli kredi konusunda banka ile anlaşıldığını, diğer davalı şirket olan … Şti., … ve … ‘in de kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladığını, davalı banka tarafından müvekkili şirketten alacağı teminat amaçlı sonradan davalı tarafça doldurulan 06/12/2011 tarihli 350.000,00 TL bedelli kefil sıfatı ile … ve … , … inin imzaladıkları senedin alındığını, tüm bu süreçte davacı şirketlerin battığını, resmi kapanışlarının yapıldığını, müvekkili … in şirket yetkilisi olup, sabit bir gelirinin olmadığını, müvekkili … ile ilgili olarak icra dosyasından maaş kesintisi yapılması nedeniyle ekonomik olarak yıkılmış olduğunu, bu sebeple adli yardım taleplerinin bulunduğunu, müvekkili şirketlere ve adlarına kayıtlı gayrimenkuller ile ilgili davalı banka tarafından yapılan icra takiplerinin bir kısmının derdest olup bir kısmından da tahsilat yapıldığını, davalı bankanın yazı cevabından bunun anlaşıldığını, davalı bankanın çok fazla tahsilat yaptığını, yazı cevabındaki bakiyeyi kabul etmemekle birlikte 228.117,29 TL cari alacakları kaldı ise TTK ve BK emredici hükümleri gereği gerçek kişi müvekkilleri hakkında kredi sözleşmesi nedeniyle takip yapabilmeleri için ticari şirketlere yapılan takipler neticesi bakiye alacaklarını tahsil edebilecek bir hak ve alacak kalmadığının tespiti ve aciz vesikası alımından sonra takip yapabilecekleri, tek bir sözleşme ve buna bağlı teminat senedi için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılamayacağını, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, müvekkillerine bu senet ile ilgili hiçbir ihtarname yapılmadığını, icra takibinin iptalinin gerektiğini, davalının senette İİK ve TTK hükümlerine aykırı olarak gerçekleştirdiği eylemleri nedeniyle öncelikle icra takibinini teminatsız olarak durdurulması ve borcu olmadığının tespiti amaçlı dava açma zorunluluğu doğduğu belirtilerek , öncelikle icra işlemlerinin durdurulmasına, takibin iptaline, icrai tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya borçlu davacılar … Şti. ve … Şti. ne diğer davacıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla kefaletiyle kullandırılan kredilere istinaden olan borçlarını ödeyeceklerini beyan eden senette imzası mevcut borçluların icra takibine konu senedi düzenleyerek müvekkili bankaya verdiklerini, senedin vadesinde ödenmediğini, bunun üzerine borçlular hakkında İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2011/11966 sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlandığını, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin beyanın gerçekleri yansıtmadığını, senedin ön yüzünde veya arkasında bu hususta hiçbir şerh bulunmadığını, senedin borçlulardan her iki firmanın kredi borçlarına karşılık olmak üzere alınmış olup tahsil edilmesi halinde senet bedelinin kredi borcundan mahsup edileceğini, senedin ödenmemesi ve borçlularca kullanılan kredilere mahsuben de ödeme yapılmaması üzerine ilgili kredi sözleşmeleri hükümleri uyarınca hesabın kat edildiğini ve borçlulara Beyoğlu 35. Noterliğinin 09/12/2011 tarih 44986 ve Beyoğlu 35. Noterliğinin 09/12/2011 tarih 44987 yevmiye numaralı ihtarnamelerinin keşide edildiğini, senedin teminat amacıyla verilmediğini aksine borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini, bunlardan başka esasen BK’nın borcun yenilenmesini düzenleyen 133. Maddesine göre mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulmasının yenileme sonucu doğurmayacağını, her kambiyo taahhüdünün mevcut bir borç ilişkisinden doğan alacağın ifasını teminen ifası uğrunda düzenleneceğini bu durumda teminat senedinin varlığından söz edilemeyeceğini, borçluların bankaya olan borcunun kredi ilişkisine bağlı para borcunun tahsiline ilişkin olduğunu, takip tarihine kadar kredi borcuna mahsuben yapılan tüm ödemelerin dikkate alınarak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile icra takibine başlandığını, davacı tarafın kendilerine bildirilen tutardan çok daha fazla tahsilat yapıldığı yönündeki beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını belirtmiş, davanın reddine, %20 inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacı tarafça İzmir 23. İM’nin 2011/11966 sayılı dosyasında takip konusu edilen senedin teminat senedi niteliğinde olup kambiyo senedi niteliğinde olmadığı, takibe konu borcun yapılan ödemelerle kapatıldığından bahisle icra dosyası dolayısıyla davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesine yönelik olarak mahkememizde dava açıldığı, davalı banka ile davacı … Şti arasında 27/09/2010 tarihinde 430.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin imza altına alındığı, sözleşmeyi davacılar … , … ve … Şti nin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, yine davalı banka ile davacı … Şti arasında 27/09/2010 tarihli 430.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin imza altına alındığı, diğer davacılarında sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, her iki kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçlulara kredi kullandırıldığı, kredi teminatı olarak dava dışı … ‘in maliki olduğu … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı 1. Kat 4 Nolu bağımsız bölüm taşınmaz ile dava dışı … , … , … , … ve … ‘nun maliki olduğu … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı A Blok 1. Kat 4 Nolu Bağımsız bölüm taşınmazlar üzerine banka lehine ipotek tesis edildiği, bunun yanında kredi sözleşmesi dolayısıyla 350.000,00 TL bedelli bono alındığı, kredi kullanımında aksamalar yaşanması üzerine davalı banka tarafından Beyoğlu 35. Noterliğinin 09/12/2011 tarih 44986 yevmiye numaralı ve Beyoğlu 35. Noterliğinin 09/12/2011 tarih 44987 yevmiye numaralı ihtarnamelerinin keşide edildiği, ihtarnamelerde borcun 1 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamelerin borçlulara 14/12/2011 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 16/12/2011 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı banka tarafından 350.000,00 TL bedelli bono ile ilgili olarak İzmir 23. İM’nin 2011/11966 sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla, İzmir 11. İM’nin 2012/5668 sayılı dosyasında da ipotekli taşınmzalar ile ilgili ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlandığı, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe konu her iki taşınmazın da satışlarının yapılarak paraya çevrildiği, bunun dışında icra dosyası kapsamında davacılar tarafından davalı bankaya muhtelif ödemeler yapıldığı , davacılar tarafından bankaya muhtelif çekler tevdii edildiği ve yapılan ödemelerin kredi borcuna mahsup edildiği, mahkememizce icra takibinden sonra ve menfi tespit davası açılmadan önce borçlu davacılar tarafından yapılan kısmi ödemeler düşülerek belirlenecek bakiye alacak miktarı üzerinden karar verilmesinin gerektiği , TBK nun 100. maddesi gereğince icra takibinden sonra yapılan ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara sayılacağının düzenlendiği ancak söz konusu hükmün emredici bir hüküm niteliğinde bulunmadığı, tarafların bunun aksini kararlaştırabilecekleri, davalı banka vekilinin mahkememize verdiği 01/02/2017 tarihli dilekçesindeki gerek kredi borcuna karşılık verilmiş müşteri çeklerinin tahsili nedeniyle borçlu hesaplarına gelen bedeller gerek kredinin teminatını teşkil eden ipotekli taşınmazların icra takibi sonucunda satışı sonucu bankaya icra müdürlüklerince harçları kesilerek ödenen bedeller gerekse de kefilin maaşına konan hacze istinaden icra müdürlüğünce bankaya yine harçları kesilerek ödenen bedellerin her iki kredi borçlusu firmanın banka sisteminde kayıtlı ana para tutarlarına mahsup edildiği beyanı göz önüne davalının TBK nun 100. maddesi düzenlemesinin aksine yapılan ödemelerin asıl alacaktan mahsubunu kabul ettiği , bu husus göz önüne alınarak kısmi ödemelerin ana paradan düşülerek yapılan hesaplama sonucu davacıların davalı bankaya dava tarihi itibariyle 11.303,32 TL asıl alacak, 95.048,64 TL işlemiş faiz ve 4.752,43 TL BSMV olmak üzere toplam 111.104,39 TL borçlu oldukları, fazla istenen 221.410,17 TL borçlu olmadıkları incelenen tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile;
“Davanın KISMEN KABULÜ ile İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2011/11966 sayılı dosyası dolayısıyla davacıların 18/07/2013 dava tarihi itibariyle davalı tarafa
11.303,32 TL asıl alacak,
95.048,64 TL işlemiş faiz,
4.752,43 TL BSMV olmak üzere toplam 111.104,39 TL borçlu olduklarının 221.410,17 TL borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
Fazlaya ilişkin isteğin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tebligatların usule aykırı olarak muhtara yapıldığını, haberlerinin olmadığı tebligatlara itiraz imkanları da olmadığını, sözleşmede olmayan adreslere ve muhtara yapılan tebligatlar neticesi temerrüde düşürülmeden takibe geçilmesinin İİK’na ve tüm mevzuata aykırı olduğunu, sanki temerrüde düşürülmüş gibi temerrüt faizi hesaplamasının yapılmasının da hukuka aykırı olduğunu, dosyada 3.396,15 TL borcu vardır raporundan sonra aldırılan raporlarla 111.000 küsür borcu vardır şeklinde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil Bankaya borçlu davacıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile kefaletiyle kullandırılan kredilere istinaden olan borçlarını ödeyeceklerini beyan eden senette imzası mevcut borçluların, icra takibe konu senedi düzenleyerek müvekkil Bankaya verdiklerini, her iki firmanın birbirlerinin kredi borçlarının aynı zamanda kefili olduğunu, icra takibine dayanak teşkil eden senet geçerlik şartlarını haiz olup yapılan icra takibi usul ve yasaya uygun olduğunu, bu takibe istinaden iki adet taşınmazın satışının gerçekleştirilmiş olduğunu, kredi borcundan ilgili bedellerin mahsup edildiğini, bankanın alacağı ilgili takip tarihleri itibariyle doğru ve geçerli olduğunu, Yerel Mahkemece bilirkişi raporlarında belirtilen dava tarihi itibariyle olan alacak tutarlarının dikkate alındığını, ancak hüküm tesis edilirken takip talebinde yer alan tutarların esas alındığını, davanın itirazın iptali davası olmayıp borçlu tarafça açılan menfi tespit davası olduğunu, yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dava: kambiyo senedinden kaynaklı yapılan takip nedeni ile açılan menfi tespit davasıdır.
Her ne kadar davacı … ‘in, dosya istinaf aşamasındayken nüfus kaydına göre 20/04/2021 tarihinde öldüğü görülmüş ise de; incelenen nüfus kaydına göre yasal mirasçılarının eşi olan diğer davacı … ile 2011 doğumlu oğlu … olduğu, … ‘in velayetinin de davacı … ‘te olduğu anlaşılmakla taraf teşkili hususunda usuli bir eksiklik olmadığı kanaatine varılmış, buna göre istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davacıların yasaya uygun şekilde tebligat yapılarak temerrüde düşürülmüş olmalarına, gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan 29/11/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; davalı vekilinin 01/02/2017 tarihli dilekçesinde belirttiği üzere mahkemece bu dilekçe doğrultusunda yapılan ödemelerin ana paradan mahsubuna karar verilerek hüküm kurulmuş olmasına göre davacılar vekilinin ve davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/10/2019 tarih, 2014/908 Esas ve 2019/1127 Karar sayılı kararına davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar tarafından alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 135,50 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 15.124,53 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 3.782,00 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 11.342,53 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 05/07/2023