Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1125 E. 2021/1314 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1125
KARAR NO : 2021/1314
KARAR TARİHİ : 29/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2020
NUMARASI : 2019/282 Esas-2020/147 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/20221

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/02/2020 tarih ve 2019/282 Esas-2020/147 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili Karşıyaka ATM’ye sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin asıl borçlu …. AŞ’nin kefili olarak bonoyu imzaladığını 27/11/2015 düzenleme tarihli 27/11/2016 vade tarihli 300.000-USD bedelli bonoya dayanılarak Karşıyaka 2.İcra Dairesi’nin 2018/7029 esas sayılı dosyasından sadece müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, dava dilekçesi ekindeki prokol gereği bononun teminat amaçlı verildiğini, bu nedenle kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediğini, bunun yanı sıra asıl borçlu şirket hakkında takip yapılmadan sadece kefil olarak davacı hakkında takip yapılamayacağını yukarıdaki talepleri kabul edilmez ise bono metnindeki TL ibaresinin çizilerek USD yazıldığını, çizilen kısımda davacının imza ve parafının bulunmadığını, bu nedenle de borcun en fazla 300.000-TL olabileceğini beyanla asli talep olarak davacının takip konusu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, feri talep olarak aynı bono nedeniyle 300.000-USD değil 300.000-TL borçlu olabileceğinden aradaki fark kadar davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının delil olarak dayandığı protokolü kabul etmediklerini, davacının bonoda aval veren konumunda olduğunu aval verenin sorumluluğunu kefilden farklı ve TTK 702/2 maddesine dayalı olduğunu, borçlu olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını, asli talep ve feri talebin birbiriyle çeliştiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMESİNCE : Davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğu bu nedenle borçlu olmadığı yönündeki asli talebinin incelenmesinden; davacının senette aval veren konumunda olduğu, hakkında TTK 778/3 maddesinin yollamasıyla TTK 702/2 maddesinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. TTK 702/2 maddesinde “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Dava konusu bononun şekli noksanlığın bulunmadığı, davacının şekle ait bir noksanlık ileri sürmediği, bunun dışında senedin teminat senedi olduğunu kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediğini ve borçlu olmadığını ileri sürdüğü, TTK 702/2 maddesi karşısında davacının şekle ait noksanlık dışında bir sebeple borçtan kurtulamayacağı kanaatine varılmakla davacının bu iddiaya dayalı davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının bono bedelinin rakamla yazılan kısmında TL ibaresinin çizilerek USD yazıldığı, bu konuda kendisinin imza ve parafının bulunmadığını, borcun en fazla 300.000-TL’lık kısmından sorumlu olabileceği şeklindeki terditli talebinin incelenmesinden; davacının delil olarak dayandığı ve kabulünde olan protokolde bono bedelinin 300.000-USD olarak yazılı olduğu dikkate alındığında davacının terditli bu talebinin de sübuta ermediği, kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın çelişkili olduğunu, protokoldeki imzanın sahte olduğu iddiasından bahsedildiği halde, senedin bedeli hakkında hüküm kurulduğunu, takibe konu senedin bedelinin 300.000,00 TL veya 300.000 USD olduğu hususunda ihtilaf bulunduğu, senet metninde teminat senedi ibaresi bulunmasa da protokölden teminat senedi olduğunun anlaşıldığını , mahkemece protokoldeki imzaların geçerliliğine ilişkin inceleme yapılmadığını mahkemece geçersiz kabul edilen protokole dayanarak senet bedeli hakkında karar verildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Karşıyaka 2. İcra Dairesi’nin 2018/7029 esas sayılı takip dosyasında ; ….Tic AŞ tarafından … aleyhine bonoya dayanılarak toplam 347.666,71-USD alacağın tahsili amacıyla kambiyo senettlerine mahsus icra takibi yapıldığı görülmüştür.
Davaya konu ve takip dayanağı bononun 27/11/2015 tanzim tarihli 27/11/2016 vade tarihli keşidecisi …. AŞ, kefilinin …, lehdarının …. AŞ olduğu, 300.000-USD bedelli bono olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça bononun teminat senedi olduğuna ilişkin delil olarak sunulan protokolün incelenmesinde, protokol başlıklı belgenin …. AŞ ile …. Tic AŞ arasında düzenlendiği, protokolün ikinci maddesinde “taraflar arasında yapılan muhtelif tarih ve muhtelif numaralı sözleşmeler gereğince satıcı tarafından alıcıya 300.000-USD mal satışı yapılmıştır” sözleşmenin 3.maddesinde “yapılan satışların sözleşmenin tamamen ifasına kadar teminat altına alınması amacıyla alıcı tarafından satıcı lehine 300.000-USD bedelli bono tanzim edilerek verilmiştir” hükmüne yer verildiği, sözleşmenin 4.maddesi ile sözleşmenin gereği gibi veya hiç ifa edilmemesi halinde teminat evrakıyla alacağın tahsil yoluna gidileceğinin kabul edildiği görülmüştür.
Davacı, dava konusu 300.000-USD bedelli bononon bu protokolde ortaya konulduğu üzere teminat senedi olduğunu iddia etmiş, davalı ise protokoldeki müvekkili şirkete atfen atılan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, imzayı kabul etmediklerini beyan etmiştir.
Davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğu bu nedenle borçlu olmadığı yönündeki asli talebinin incelenmesinden; davacının senette aval veren konumunda olduğu, hakkında TTK 778/3 maddesinin yollamasıyla TTK 702/2 maddesinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
TTK 702/2 maddesinde “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu bononun şekli noksanlığın bulunmadığı, davacının şekle ait bir noksanlık ileri sürmediği, bunun dışında senedin teminat senedi olduğunu kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediğini ve borçlu olmadığını ileri sürdüğü, TTK 702/2 maddesi karşısında davacının şekle ait noksanlık dışında bir sebeple borçtan kurtulamayacağı kanaatine varılmakla davacının bu iddiaya dayalı davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının bono bedelinin rakamla yazılan kısmında TL ibaresinin çizilerek USD yazıldığı, bu konuda kendisinin imza ve parafının bulunmadığını, borcun en fazla 300.000-TL’lık kısmından sorumlu olabileceği şeklindeki terditli talebinin incelenmesinden;davacının delil olarak dayandığı ve kabulünde olan protokolde bono bedelinin 300.000-USD olarak yazılı olduğu dikkate alındığında davacının terditli bu talebinin de sübuta ermediği, bu talebinde reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklamalar ışığında, davacının asli ve terditli talebi yerinde görülmediğinden HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/02/2020 tarih ve 2019/282 Esas-2020/147 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, belirlenen bakiye miktar 20,00-TL altında kaldığından Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca tahsili için müzekkere yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/09/2021