Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/958 E. 2022/758 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/958
KARAR NO : 2022/758
KARAR TARİHİ: 21/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2018
NUMARASI : 2017/870 Esas, 2018/1138 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/04/2022
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile distribitör arasında 21/03/2013 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre, sözleşme süresince müvekkiline ait ürünleri bulundurma ve satmayı, bu ürünlerden 150 ml satmayı taahhüt ettiğini, ancak satış belgelerinin sürelerinin uzatılmadığından davalının kusuru ile sözleşme hükümlerinin ihlal edildiğini, müvekkilinin 07/09/2016 tarihinde ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin ihlali nedeni ile 80.000 USD cezai şart ve müvekkili tarafından yapılan 111.986,12 TL katkı payını tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; sözleşmenin belirtilen satış miktarının tamamlanması ile kendiliğinden sona ereceğinin belirtildiğini, TAPK kanununun değişmesi ile sözleşmenin geçersiz hale geldiğini, iş yerini açarken davacı tarafın masa, sandalye…. Malzemeler için 41.000 TL yardım yaptığını, başka bir ödeme olmadığını, mücbir sebepten dolayı satış belgelerinin sürelerini uzatamadığını, cezai şart alacağının sözleşmeye sonradan eklendiğini, davacı şirketin ve dava dışı distribitörün fatura ve irsaliyelerine kendi kaşesini haberi olmadan basıldığını belirterek, davanın reddi ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; ”mahkememizce yapılan incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda davacı şirketin davalı ile dikey anlaşma niteliğinde açık nokta satış sözleşmesi yaptığı bu sözleşmenin 2. maddesinde 150.000 Litrelik mal alımının davalı tarafından taahhüt edildiği ancak davalının 150.000 Litrelik mal almaksızın sözleşmeyi kendi kusuruna dayalı olarak sona erdirmesine sebebiyet verdiği, davalının işyerinde TAPDK satış belgesi yenileme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmeyi ifa edemez hale getirdiği ve kusurlu olduğu tespit edilmekle, davacının fesihte haklı sebebe dayandığı, sözleşme kapsamında davalıya teslim etmiş olduğu fatura konusu yardımların miktarının 111.986,12 TL mali katkı sağladığı, bu kapsamda davalıdan 111.986,12 TL lik yardım / yatırım iadesinin ve 80.000,00 USD cezai şart bedelinin tahsili için İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/13609 Esas sayılı dosyasında takibe geçtiği, davalının takibe itirazında haksız olduğu sözleşmeyi feshine kendisinin sebebiyet verdiği, mücbir sebep itirazını TBK m. 112’ye göre ispatlayamadığı, belirlenmiş olup bu miktar alacağın davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davalının cevap dilekçesinde cezai şarta ilişkin olarak yapmış olduğu itirazın bulunmadığı, bu miktarın sonradan sözleşmeye eklendiğini belirtmiş ise de miktar yönüyle ahlaka, adaba ve kanunun emredici hükümlerine aykırı düşen cezai şarta ilişkin taleplerde Yargıtay, borçlu tacir tarafından taahhüt edilen cezai şartın, ekonomik özgürlüğü yok edip etmeyeceği, ekonomik geleceği tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği, ahlak ve adaba aykırı bulunup bulunmayacağı gibi hususların değerlendirilmesi ve TBK m. 27/2’ye göre tacirin ekonomik mahvına sebep olabilecek nitelikte olan cezai şartın indirilmesi kabul edilmektedir. Ancak somut olayda taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin 150.000 litre hedef miktarı üzerinden yapıldığı, sözleşmenin süresi ve davacının bu miktar üzerinden elde edebileceği kar dikkate alındığında, 80.000,00 USD nin ölçüsüz olmadığı davalının da tacir olarak akdin ifa edilmemesi durumunda ödeyeceği cezai şartı kabul ettiği, davacının da cezai şart alacağını talep ettiği (TBK m. 179), sözleşmenin fesih halinde dahi cezai şartın talep edilebileceğinin sözleşmenin 18. maddesinde yer aldığı, tarafların tacir olması nedeniyle cezai şart miktarının, TTK m. 22 gereğince TBK m. 182/son fıkraya göre indirim yapılamayacağı, ancak tacirin mahvına sebep olması halinde indirim yapılabileceği, mevcut durumda da sözleşmenin süresi, satım konusu 150.000 Litrelik hedef miktar dikkate alındığında, davacının elde edeceği karın ortadan kalktığı, anlaşıldığından davacının cezai şart talebinin kabulüne, davacının 80.000 USD cezai şart talebinin 3095 sayılı Kanun m.4/a’da ki faiz oranı uygulanarak, takibin devamına” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak, TAPK deki değişiklikten sonra sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmedeki hükümlerin yasal mevzuata aykırı olması nedeni ile 07/09/2016 tarihinde sözleşmenin tek taraflı feshedildiğini, cezai şartın zor durumda olan ekonomik geleceğin tehlikeye düşürdüğünü, ölçüsüz olduğunu, icra inkar tazminatın hükmedilmesinin hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, sözlü yargılama için söz hakkı verilmediğini, tutanağın mevcut duruma aykırı düzenlendiğini, davanın reddi kararın kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; taraflar arasında akdedilen açık nokta satış sözleşmesine aykırılık nedeni ile katkı payı alacağının ve cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında, talimatla SMM bilirkişisinden alınan raporda dava dışı davacı firmanın distribütörü olan … Şti nin defter ve kayıtları yerinde incelenmiş, davalı tarafın düzenlediği 40.986,12 TL tutarlı katılım payı faturasının ve 71.000,00 TL tutarlı katılım payı faturasının kayıtlı bulunduğu, bu faturalara karşılık davalıya mal verildiği, aralarında alacak borç bakiyesinin bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Yine, yargılama sırasında hukukçu ve SMM bilirkişisi marifetiyle davacıya ait ticari defter ve kayıtlarının incelemesinden, satış geliştirme faaliyeti destek payı açıklamalı, toplam 124.975,71 TL lik üç faturanın kayıtlı olduğu, bu durumda davacının davalıya katkı payı gönderdiği, sözleşmenin rekabet hukuku açısından miktar zorlama anlaşmaları kapsamında kalıp, RKHK 4. Maddesine aykırılık teşkil ettiği buna dayalı asgari şart talebinin geçersiz olup, davalının iş yerini kapatmasında kusurlu olduğu karinesinin aksinin ispat edemediği ve takdirin mahkemede olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı asıl işveren, dava dışı … Şti bayi/distribütör olup, davalı alt bayidir. Kayıtlara göre davalı … bar işletmecisi olup, esnaf veya tacir olup olmadığı hususları araştırılmamıştır.
Davalı taraf, katkı payı alacağının uhdesine geçmediğini, bu açıklama ile düzenlediği faturalar karşılığında masa, sandalye…. verildiğini, düzenlenen faturalar altındaki imzanın ise kendisine ait olmadığını, nakdi yardım almadığını savunmuştur.
İzmir 25. İcra Müdürlüğüne ait 2016/13906 sayılı takip dosyasında davacının alacaklı, davalının borçlu olup, takip dayanağının açık nokta satış sözleşmesi olarak gösterildiği, cezai şart ve yatırım iadesi asıl alacak olarak belirtilerek, ödeme emrine borçlunun süresinde icra takibe, borca, ferilerine ve icra müdürlüğünün yetkisine süresinde itirazlarının olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında 21/03/2013 tarihli açık satış sözleşmesinin imzalandığı, tarafların kabulündedir. Sözleşme, davacı tarafça 07/09/2016 tarihinde tek taraflı olarak feshedilmiştir. Davacının katkı payı alacağı olarak nakden ödeme yaptığını bildirmiş olmasına rağmen dosya kapsamına göre, … mobilyadan gönderilen masa, sandalye, şişelik, bardaklık…. mal tesliminin yapıldığı ve tutarının 40.986,12 TL olduğu da görülmüştür. Sevk irsaliyeli fatura altında davalı tarafın imzası bulunmamakta ise de; mal teslimi davalının kabulündedir. Ancak, 12/04/2013 tarihli 40.980,00 bedelli irsaliyeli fatura altında davalının işletmesine ait kaşe ve imzası bulunmakta ise de; yargılama aşamalarında davalı taraf imzanın kendisine ait olmadığını savunmuş, ancak imza incelemeleri yaptırılmamıştır. Ayrıca, dava dışı … Şti ye davalı tarafça kesilen faturalarda da imza bulunmamaktadır.
Kabule göre ise, cezai şart alacağı miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde olmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalının faaliyetinin esnaf faaliyeti olup olmadığı, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirip gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişip erişmediği değerlendirilip, gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak öncelikle davalının tacir/esnaf olduğunun ve mahkemenin görevli olup olmadığının kesin bir şekilde belirlenmesinden sonra taraflar arasındaki sözleşmenin devam edip etmediği, fesih koşullarının bulunup bulunmadığı, katkı payı ve cezai şart alacağına davacının hak kazanıp kazanmadığı, cezai şart tenkis şartlarının bulunup bulunmadığı gibi hususların da üzerinde durularak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik belge ile ve herhangi bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın 6100 sayılı HMK’nın 355., 353/1-a-3. ve 6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/11/2018 tarih ve 2017/870 Esas, 2018/1138 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davalı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalıdan alınan 6.721,46 TL istinaf karar harcının istek halinde İADESİNE,
5-İstinaf yoluna başvuran davalıdan alınan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
7-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 21/04/2022