Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/95 E. 2021/1546 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/95
KARAR NO : 2021/1546
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2018
NUMARASI : 2017/1205 Esas 2018/1083 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2018 tarih, 2017/1205 Esas 2018/1083 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı … arasında Genel Kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşmeye istinaden dava dışı borçluya kredi kullandırdıldığını ve ödemenin aksaması üzerine ihtarname keşide edildiğini, ihtar sonrası borçlular hakkında Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2016/3580 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine,karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle ; müvekkilinin tüccar statüsüne sahip olmayıp, borca konu kredinin de şahsa verildiğini, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, davacının alacağına dayanak gösterdiği Genel Kredi Sözleşmesinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının yasal dayanaktan yoksum olduğunu, 6098 TBK 583. Maddesindeki şekil şartlara sözleşmede uyulmadığını, eş muvafakati alınmadığını, müvekkillerinin kefaletlerinin sınırlarının tayin edilmediğini, asıl kredi borçlusu ile alacalklı banka arasında yeni tarihli kredi sözleşmesi yapılmış olması karşısında eski sözleşmeye dayanılarak müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, hesap ekstresinde kredi açılış tarihinin 02/01/2015 tarihi olarak görüldüğünü, takip konusu kredilerin yeni sözleşmeye göre kullandırıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Dosya içerisinde mevcut tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının kefil olarak imzalamış olduğu kredi sözleşmesinden dolayı sorumlu olduğu ve kredi sözleşmesinin 2009 tarihli olup davalının ileri sürmüş olduğu kredi sözleşmesi kefalet akdine ilişkin itirazların geçerli olmadığı bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 19.12.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle:
-Mahkemenin görevsiz olduğunu,kredinin bireysel kredi olup,davalıların tacir olmadığını,davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğunu,
-Mevcut kefaletin üst sınırının belirtilmemiş olduğunu,kefalet üst limitinin,tarihinin,müteselsil kefilliğin kefilin el yazısıyla yazılmamış olduğunu,eski tarihli kefalet sözleşmesi gereği,yeni sözleşme uyarınca kefilin sorumluluğunun doğmadığını,kefalet sözleşmesi için yeni yasada eş rızası arandığından,bu durumun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle eş rızası alınmadığından kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu,
-Kredi ilişkisinin yenilenmesi sebebiyle eski sözleşmeden dolayı müvekkilinin sorumluluğunun devam etmediğini,önceki borcun kapatılmış olduğunu,
-Takip konusu alacağın muaccel ve likit olmaması ve kanuna aykırı şekilde fahiş faiz taleplerinin yerinde olmadığını,icra inkar tazminatı istenemeyeceğini,
Tüm bu sebeplerle,mahkeme kararının usulden ve esastan kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevaplarında özetle;davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı banka, müvekkili banka ile dava dışı … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının da sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine ilamsız takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili istinaf etmiş olup, istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2016/3580 Esas sayılı dosyasında; alacaklı banka tarafından borçlu … aleyhine toplam 6.963,56.-TL üzerinden icra takibine geçildiği, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurduğu, süresinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı Bankanın Kemalpaşa Şubesi ile dava dışı borçlu … arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış, davalı/borçlu … ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bahse konu sözleşmeyi imzalamıştır. Uyuşmazlık genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ticari mahiyetteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan davalar ticaret mahkemesinde görülmesi yerindedir.
Davaya konu genel kredi sözleşmesi incelendiğinde; asıl borçlu kredi limitinin 35.000-TL olarak belirlendiği, davalının imzasının bulunduğu sözleşmenin ilk sayfasında sözleşme bedelinin 35.000-TL olarak gösterildiği, davalı kefil için ayrıca limit gösterilmediğinden; sözleşme tutarının aynı zamanda kefilin sorumlu olduğu tutar olduğu, kefalet sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanununa göre geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle yürürülükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda eş rızasının aranmadığından davalının kefaletinin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Kullandırılan kredilerden kaynaklanan borçların ödenmemesi nedeniyle kredi hesapları 21.11.2016 tarihinde kat edilmiş, bu şekilde davacı banka alacağı muaccel hale gelmiştir. Alacak likittir.
TTK’nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükme bağlanmış, aynı maddenin 3. fıkrasında ise tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklı tutulmuş, başkaca bir istisna getirilmemiştir. Aynı Kanun’un 9. maddesinde, ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan yasa hükmünde sözü edilen ilgili mevzuat olarak 3095 sayılı Yasa hükümlerinin amaçlandığının ve 6102 sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olduğundan ticari işlerde bu hükümlerin uygulanması gerektiğinin, başka bir anlatımla 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağının kabulü gerekmektedir. Uygulanan faiz ve faiz oranları sözleşme hükümlerine ve bankacılık uygulamalarına uygundur.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre, dava konusu kredinin, davalının müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, dava dışı borçluya, yeni bir kredi kullandırılmadığı, dava dışı borçlu ile yeni bir sözleşme imzalanıp bu sözleşme kapsamında kredi kullandırılmasının somut olayda söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup, sonuç itibariyle bu rapor doğrultusunda karar verilmiş olmakla, kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davalının istinaf sebepleri yerinde olmadığından; istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2018 tarih, 2017/1205 Esas 2018/1083 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 468,83-TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 117,50-TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 351,33-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 04/11/2021