Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/946 E. 2022/829 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/946
KARAR NO : 2022/829
KARAR TARİHİ : 29/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2018
NUMARASI : 2012/334 Esas 2018/1363 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 29/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/04/2022
Davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili banka ile , dava dışı asıl borçlu …. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, ödeme taahhüdünün yerine getirilmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2012/1351 sayılı dosyasından 688.221,70 TL üzerinden icra takibine başlandığını beyanla borçluların itirazı üzerine duran takipte itirazların iptali ile takibin devamına %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkili … Şti.’ne tesis edilip kullandırılan 200.000,00 TL bedelli sözleşmeye diğer davalılarla kefil olduğunu, ilk kullandırılan ve kapatılmış olan 200.000,00 TL kredinin dışında müvekkilinin onayı olmadan kredi limitleri yükseltildiğini ve yeni sorumluluklar yaratıldığını, 200.000,00 TL kredi ödenmiş ve müvekkilinin sorumluluğunun bittiğini, davacı bankaya borcu bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle ; karşı tarafın dayanak aldığı kredi sözleşmesinde imza dışındaki bütün yazı ve rakamlar karşı tarafça doldurulduğunu, sözleşmede düzenleme tarihi 16/11/2009 yazıldığı 1. maddede 800.000,00 YTL yazılı olduğunu, bu tarihte yürürlükteki para birimi TL olup geçerli para birimi olmadığını, sözleşmenin 2009 tarihinde tanzim edilmiş olmasının imkansız olduğunu, karşı taraf sözleşmeye gelişi güzel limit ve para cinsi yazarak çelişkiyi gidermeye çalıştığını, sözleşmenin ilk borçlusu …’a ait kefil olunan rakam 1.900.000,00 TL YTL yazıldığını, diğerleri farklı el yazısıyla TL yazıldığını, bu hususlar sözleşmeyi geçersiz kılmasını gerektirecek bir usulsüzlük olduğunu, hesap ekstrelerinde görüleceği üzere davacıya 1.000.000,00 TL üzerinde ödeme yapıldığını, 06/03/2007 ve 09/10/2007 tarihinde düzenlenen sözleşmelerde imzası bulunmadığını, tarafına ait imza bulunmadığından imza inkarında bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle ; davaya ve takibe konu sözleşmelerde tahrifatlar yapıldığını, davacı banka gerçeğe aykırı olarak tarih ve rakam eklediğini, müvekkilinin kefil oduğu krediler ödendiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, sözleşmeler incelendiğinde, şirket ortaklarından …’nin imzasının bulunduğunu ancak, o tarihlerde …’ın Avusturalya’da bulunduğundu, sözleşmeleri imzalamasının mümkün olmadığını, …’nin de imzasının sahte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle ; takibe ve davaya konu sözleşmeler incelendiğinde davacı banka tarafından sözleşmelerde tahrifat yapıldığını, davacı banka sözleşmelere gerçeğe aykırı tarih ve rakam eklediğini, …. Şti. ortağı olması nedeniyle kullanılan kredilerde kefaleti olmuş ve kefil olduğu kredileri ödediğini, sorumluluğunun bittiğini, takip dayanağı 06/03/2007 ve 16/11/2009 tarihli sözleşmelerde imzası bulunmadığını, çünkü o tarihlerde Avusturalya Sidney’de bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline kat ihtarnamesi, ödeme emri ve kefaletinin bulunduğu iddia edilen genel kredi sözleşmeleri tebliğ edilmediğini, banka ile dava dışı dershane arasında birden çok sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmelerde müvekkilinin imzasının bulunup bulunmadığı inceleme sonucu ortaya çıkacağını, ödeme emrinde alacağa hangi oran ve hangi tarihler arası faiz işletildiğinin açıkça belirtilmediğini, müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı sorumlu olduğu borç bilindiği kadarı ile asıl borçlu şirket tarafından kapatıldığını, sorumluluğunun kalmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: Dava konusu olayda, taraflar arasında 06/03/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 09/10/2007 tarihli limit artırımından kaynaklanan 782.163,48 TL borç toplamına karşılık 29/04/2009 tarihinde 6003451908 nolu kredi hesabından aylık %1,75 akdi faiz oranı ile 800.000,00 TL kredi kullandırıldığı ve bu krediye aylık 22.118,00 TL taksitle ödenmek üzere 60 ay geri ödeme planına bağlandığı ve bu tarihe kadar asıl borçlu şirkete verilen kredilerin tek hesapta yapılandırıldığı ve bunun ardından yapılandırılan kredilerin 29/08/2009 tarihli 3 taksiti ödendikten sonra takip eden taksitlerinin gecikmesi üzerine yeniden yapılandırılan kredilerle ilgili olarak, dava dışı şirket ile en son akdedilen 16/11/2009 düzenleme tarihli 1.990.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmesi imzalatıldığı ve bu sözleşmeyi davalılar …, …, …, …, …, … ve … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları ve her bir davalının kefalet limitlerinin gösterildiği, diğer yandan davalılardan …’nin 16/11/2009 tarihli bu en son sözleşmede kefil sıfatı ile imzası olmasa da, bu davalının 16/11/2009 tarihli en son kredi sözleşmesi ile yapılandırılan önceki kredilerin dayanağını teşkil eden 06/03/2007 tarihli genelkredi sözleşmesi ile 09/10/2007 tarihli limit artırımında imzalarının olduğu ve bu davalı tarafından yapılan imza itirazı üzerine yapılan incelemede imzaların bu davalıya ait olduğunun tespit edildiği, davalılar tarafından verilen müteselsil kefaletlerin geçerli olduğu ve söz konusu kefaletlerin davacı banka tarafından icra takip konusu yapılan kredi alacağını kapsadığı ve takip konusu alacak miktarının davalıların ayrı ayrı her birinin kefalet limitleri içinde kaldığı böylelikle 688.221,70 TL banka alacağından tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile sorumlu oldukları, müşterek borçlu ve müteselsil kefil …’nin temerrüdünün 01/02/2012 tarihi itibariyle oluştuğundan bu davalı yönünden toplam 685.174,34 TL banka alacağından sorumlu olduğu anlaşılmakla tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporlarına göre davanın kabulüne ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU: Davalı … süresinde istinaf dilekçesinde özetle; Takibe dayanak genel kredi sözleşmesinin ilk sayfasının 01/01//2009 tarihinden sonra birinci sayfanın ise 2009’dan önce doldurulduğunu, (bu durumun YTL ve TL ifadelerinden anlaşıldığını) sözleşme metninde yazılan para birimimin geçerli bir para birimi olmaması nedeniyle HMK 207. madde gereğince itibar edilemeyeceğini, …’ın kefalet limitinin YTL olarak düzenlenmesine sözleşmenin bir bütün olmasına göre GKs’nin tamamının 2009 dan önce düzenlendiğini, kefalet limitini gösterdiği iddia edilen eklerin yazım şekillerinden sonradan sıkıştırıldığının anlaşıldığını, özleşmenin bu haliyle kefalet limit belirsiz ve geçersiz bir sözleşme olduğunu, davacı banka ile dava dışı şirket arasında 2009 yılından önce imzalanan birden fazla kredi sözleşmesi bulunduğunu, ve dava konusu kefalet sözleşmesinin bunlardan hangisine bağlı olduğunun belli olmadığını, sözleşmenin düzenleme tarihinin gerçeğe uymadığı ve sözleşmenin gerçek düzenleme tarihinde kefalet limitinin yazılı olmadığı kefalet sözleşmesinin 2009’dan önceki bir kredi hesabına bağlı olduğu bu kredi hesabının da ödendiği, imzaya itirazları olmadığı halde mahkemece uyuşmazlığın tespitinin yanlış yapıldığını, alınan bilirkişi raporunun itirazları kapsamadığını, bilirkişilerin uzman olmadığı gerekçesi ile kredi sözleşmelerinin düzenleme tarihi, kefalet miktarları kısımlarında ilave ve ekleme yapılıp yapılmadığı itirazları ile ilgili uzmanlık alanları olmadığından değerlendirme yapılmadığı, gerekçeli kararda da YTL ve TL para birimlerinin kullanılmasının hukuki sonuçlarının değerlendirilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep ettiğini, takibe dayanak genel kredi sözleşmesinin ilk sayfasının 01/01//2009 tarihinden sonra birinci sayfanın ise 2009’dan önce doldurulduğunu (bu durumun YTL ve TL ifadelerinden anlaşıldığını,) sözleşme metninde yazılan para birimimin geçerli bir para birimi olmaması nedeniyle HMK 207. madde gereğince itibar edilemeyeceğini, …’ın kefalet limitinin YTL olarak düzenlenmesine sözleşmenin bir bütün olmasına göre GKs’nin tamammının 2009’dan önce düzenlendiğini, kefalet limitini gösterdiği iddia edilen eklerin yazım şekillerinden sonradan sıkıştırıldığının anlaşıldığını, sözleşmenin bu haliyle kefalet limit belirsiz ve geçersiz bir sözleşme olduğunu, davacı banka ile dava dışı şirket arasında 2009 yılından önce imzalanan birden fazla kredi sözleşmesi bulunduğunu ve dava konusu kefalet sözleşmesinin bunlardan hangisine bağlı olduğunun belli olmadığını, sözleşmenin düzenleme tarihinin gerçeğe uymadığı ve sözleşmenin gerçek düzenleme tarihinde kefalet limitinin yazılı olmadığı kefalet sözleşmesinin 2009’dan önceki bir kredi hesabına bağlı olduğu bu kredi hesabının da ödendiği, imzaya itirazları olmadığı halde mahkemece uyuşmazlığın tespitinin yanlış yapıldığını, alınan bilirkişi raporunun itirazları kapsamadığını, bilirkişilerin uzman olmadığı gerekçesi ile kredi sözleşmelerinin düzenleme tarihi, kefalet miktarları kısımlarında ilave ve ekleme yapılıp yapılmadığı itirazları ile ilgili uzmanlık alanları olmadığından değerlendirme yapılmadığı, gerekçeli kararda da YTL ve TL para birimlerinin kullanılmasının hukuki sonuçlarının değerlendirilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava genel kredi sözleşmesine istinaden kefiller aleyhine yapılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2012/1351 esas sayılı dosyasında, davacı …. tarafından, dava dışı kredi borçlusu …. Şti. ve davalı müteselsil kefiller, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında genel kredi sözleşmesi, ihtarname ve banka kayıtlarına istinaden ilamsız icra takibi yapıldığı başlatılan 7 örnek genel haciz yolu ile 596.549,66 TL asıl alacak, 91.202,26 TL işlemiş faiz + BSMV, 449,78 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 688.221,70 üzerinden icra takibi yapıldığı, takibe süresinde itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Mahkemece bankacı bilirkişi … ve Hukukçu bilirkişi …’dan alınan raporda özetle; taraflar arasında 06/03/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 09/10/2007 tarihli limit artırımından kaynaklanan 782.163,48 TL borç toplamına karşılık 29/04/2009 tarihinde 6003451908 nolu kredi hesabından aylık %1,75 akdi faiz oranı ile 800.000,00 TL kredi kullandırıldığı ve bu krediye aylık 22.118,00 TL taksitle ödenmek üzere 60 ay geri ödeme planına bağlandığı ve bu tarihe kadar asıl borçlu şirkete verilen kredilerin tek hesapta yapılandırıldığı ve bunun ardından yapılandırılan kredilerin 29/08/2009 tarihli 3 taksiti ödendikten sonra takip eden taksitlerinin gecikmesi üzerine yeniden yapılandırılan kredilerle ilgili olarak, dava dışı şirket ile en son akdedilen 16/11/2009 düzenleme tarihli 1.990.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmesi imzalatıldığı ve bu sözleşmeyi davalılar …, …, …, …, …, … ve … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları ve her bir davalının kefalet limitlerinin gösterildiği, davalılar tarafından verilen müteselsil kefaletlerin geçerli olduğu ve söz konusu kefaletlerin davacı banka tarafından icra takip konusu yapılan kredi alacağını kapsadığı ve takip konusu alacak miktarının davalıların ayrı ayrı her birinin kefalet limitleri içinde kaldığı böylelikle 688.221,70 TL banka alacağından tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile sorumlu oldukları, müşterek borçlu ve müteselsil kefil …’nin temerrüdünün 01/02/2012 tarihi itibariyle oluştuğundan bu davalı yönünden toplam 685.174,34 TL banka alacağından sorumlu olduğu görüşünü bildirmiştir.
… ile dava dışı … Şti arasında 16/11/2009 tarihli kapakta 1.990.000 TL limit, 1. Sayfada ise 800.000 YTL limit yazan genel kredi sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmenin 43. Maddesinde bu GKS’nin daha önce bankanın yukarıdaki şubelerince akdedilmiş bulunan genel ve özel nitelikteki tüm taahütname ve sözleşmelerin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu düzenlenmiştir. Davalılar tüm sözleşme hükümlerinin geçerli olacağını kabul ve taahhütü ile 16/11/2209 tarihli GKS’ne müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlardır.
Banka tarafından keşide edilen 09/01/2012 tarihli hesap kat ihtarı davalı …’a mernis adresine 13/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Asıl borçlu şirkete çıkarılan tebliğ iade dönmüştür.
43. maddesinde bu GKS’nin daha önce bankanın yukarıdaki şubelerince akdedilmiş bulunan genel ve özel nitelikteki tüm taahütname ve sözleşmelerin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu düzenlenmesine ve davalıların tüm sözleşme hükümlerinin geçerli olacağını kabul ve taahhütü ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamış olmalarına göre daha önce doğmuş borçlardan da sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Sözleşmedeki tarihin TBK’nın yürürlük tarihinden önce olmasına göre olaya 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır. 818 sy gereğince kefaletin geçerliliği için yazılı olması ve kefalet edilen miktarın sözleşmede açık bir şekilde belirtilmesi gereklidir.
Kredi sözleşmesinde müteselsil kefil için sözleşmede ayrıca bir kefalet limitinin olmadığı hallerde geçerli bir kefalet mevcut olup sözleşmedeki kredi limitinin kefalet limiti olarak kabulü gerekir.
Kredi sözleşmesinde kefalet limitlerinin sonradan eklendiği kabul edilse dahi sözleşme içeriğinde 800.000 YTL kredi kullandırıldığı bildirilmiş olmasına göre kefalet limitinin mevcut olduğu ve talep edilen alacak miktarının kefalet limiti dahilinde kaldığı kabul edilmelidir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; göre davacı … vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/11/2018 tarih 2012/334 Esas 2018/1363 Karar sayılı kararına karşı davalı …’ın istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … taraftan alınması gereken 47.012,42 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 11.753,50 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 35.258,92 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/04/2022