Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/913 E. 2021/1511 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/913
KARAR NO : 2021/1511

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2018
NUMARASI : 2017/1275 Esas, 2018/1021 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
KARAR YZM TARİHİ : 26/10/2021
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/10/2018 tarih ve 2017/1275 Esas, 2018/1021 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin, 06/10/2013 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti ile, tedarik sözleşmesi imzaladığını, sözleşmenin 7.maddesine göre ise, … Şirketinin yetkili ortağı olan …’nin sözleşmeye şahsi olarak kefil olup, 350.000,00 TL değerinde bonoyu müvekkili kooperatife teslim ettiğini, söz konusu sözleşme kapsamında … Şirketine toplamda 3.225.744,10 TL’lik ödeme yapıldığını, karşılığında ise 3.041.702,29 TL’lik mal ve para iadesi alındığını, dava dışı gözlük firmasından 184.041,81 TL alacaklı olduklarını, yine bu ticaret kapsamında, gözlük firmasından ciro yoluyla alınan 18.000,00 TL değerinde bir adet çekin ödenmediğini, … mirasçıları ve gözlük şirketinin yetkilileri … ve … ile yapılan 23/12/2016 tarihli protokol kapsamında kendilerine iade edilerek ve cari hesaba borç olarak eklendiğini ve böylece alacaklarının 202.041,81 TL olduğunu, 03/04/2017 tarihinde … mirasçılarının kendilerine 10.100,00 TL ödeme yapmaları nedeniyle gözlük şirketinden bakiye alacak miktarının 191.941,81 TL olduğunu, … mirasçıları … ve … ile düzenlenen 23/12/2016 tarihli ödeme protokolü hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle, İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2017/6902 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin semersiz kaldığını, … Ltd. Şti’den 191.941,81 TL alacağın kefalet hükümleri uyarınca müteveffa … mirasçıları olan …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile, takip dosyasının açılış tarihi olan 22/05/2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davacı şirket ile müvekkillerinin murisi arasında geçerli bir kefalet sözleşmesinin olmadığını, davacı tarafından kefalet sözleşmesi olarak nitelenen bononun üzerinde yazı ve tarihlerin müvekkilerinin murisine ait olmadığını, TBK m.583 gereğince ortada geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 07/10/2013 tarihinde başlayıp, 31/12/2014 tarihinde sona erdiğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece dosya kapsamına göre, davanın, ticari satış sözleşmesinden doğan alacak istemine ilişkin olduğu, davalıların murisi …’nin, davacı kooperatif ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmeden kaynaklı borca kefil olduğuna dair iddianın istapatına yönelik bir adet 25/12/2015 vade tarihli, 350.000,00 TL bedelli, keşidecisi …. Ltd. Şti olan, lehdarı … olan ve “06/10/2013 tarihli sözleşme gereği teminat senedidir, başka amaçla kullanılamaz” ibaresi yazılı bulunan bir adet senet sunulduğu, senet üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre, senette yer alan tanzim ve vade tarihlerinin yer aldığı yazıların muris … eli ürünü olmadığı, diğer yazı ve rakamların ve imzaların davalıların murisi eli ürünü olduğunun tespit edildiği, işbu senedin teminat senedi olduğu, kayıtsız şartsız borç ikrarına haiz kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı, işbu nedenle senetteki … imzasının aval şerhi olarak kabul edilemeyeceği, senetteki tanzim ve vade tarihlerinin davalıların murisi eli ürünü olmaması sebebiyle, kefaletin, TBK’nın 583.maddesindeki şekil şartlarını taşımadığı, işbu nedenle murisin kefaletinin geçerli olmadığı, murisin dava dışı şirketin borçlarına kefil olduğuna dair başkaca belge de sunulamadığı gerekçesi ile, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; dava konusu olayda bir kefalet sözleşmesi yerine kambiyo vasfına haiz olmayan bir senedin söz konusu olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre, bonolara kefil sıfatıyla atılmış imzaların adi kefalet olarak nitelendirildiğini, adi kefaletle birlikte müteselsil kefaletin şartlarının da gerçekleştiğini, kefilin alınan kredi nedeni ile ortaya çıkan yararlar elde edildikten sonra kredinin açılmasında kendi kefaletinin etkili olduğunu bildiği halde şekle aykırılığa dayanmasının uygun olmaması gerektiğini, burada kefil kefalet sözleşmesini şekle bağlayan kuraldan bu kuralın amacı dışında yararlanmak istediğini, bu nedenle, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, davacı kooperatif ile dava dışı …. Ltd. Şti arasında imzalanan sözleşmenin teminatı olarak verilen senete dayalı olarak, ödeme karşılığı mal alınamadığından bahisle yapılan ödemelerin senette kefil olarak imzası bulunan murisin mirasçıları olan davalılardan tahsili istemin ilişkindir.
Davacı kooperatif ile dava dışı … Ltd. Şti arasında 06/10/2013 tarihinde tedarik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davacının alıcı ve dava dışı şirketin satıcı olduğu, sözleşmenin 7 maddesinde, satıcı şirket yetkilisinin şahsi kefaleti olacağı teminat senedinin alıcı/davacı tarafa verileceğinin akdedildiği, davalıların murisi …’nin dava dışı satıcı şirketin yetkilisi olduğu, sözleşmenin 07/10/2013-31/12/2013 tarihleri arasında geçerli olduğu hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Dava konusu 06/10/2013 tanzim tarihli, 350.000,00-TL bedelli bono ön yüzünde, teminat senedi olduğunun belirtildiği, tanzim ve ödeme tarihleri dışında kalan diğer yazı ve rakamlarla, borçlu (keşideci) şirket ve kefil (aval veren) adına atılmış ikişer adetten toplam dört adet imzanın ise mukayeseye esas belgelerindeki örnek yazı, rakam ve imzalarına atfen, müteveffa … eli ürünü olduğu yargılama sırasında tespit edilmiştir.
Davacı kooperatif ile dava dışı … Ltd. Şti arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda kalan alacağın miktarı ve ödenmesi hususunda 23/12/2016 tarihli “protokol” düzenlendiği, altında davalılar … ve … imzalarının bulunduğu tarafların kabulündedir.
Davacı taraf, sözleşme, teminat bonosu, takip dosyası, veraset ilamı, sulh protokolü, tutanak, cari hesap dökümü, ihtarname, gözlük şirketine ve müvekkili şirkete ait ticari defterler, banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi incelemesi ve yemin delillerine dayanmıştır. Davalılar ise, sözleşme, teminat senedi, takip dosyası, bilirkişi incelemesi ve sair her türlü delile dayanmıştır.
Somut olayda, cari ilişki kapsamında yapılan ödemeler karşılığında mal teslim edilmemesine dayalı ödenen bedelin tahsili istemli alacak davasıdır.
Uyuşmazlık, davacı satıcının alacağı bulup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf, bononun teminat amaçlı düzenlenmesi nedeni ile, kambiyo vasfında bulunmadığını, kefaletin adi kefalet olduğunu, alacağının tespitini talep ederek açtığı davada bono dışında delillere dayanmıştır. Davacı delilleri toplanmamıştır.
Davacı taraf, dava dışı …. Ltd. Şti’ye yönelik takibin semeresiz kaldığını ileri sürmüştür. Davacı tarafın ilgili takip dosyası getirtilmemiştir.
TTK m. 614 senette kefilin sorumluluğu, “aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olur” şeklinde belirtilmiştir. Kefalet fer’i bir borçtur ve esas borçlu için borç sona ererse kefil içinde sona erer.
Sonuç olarak, davacı alacağın tespit ve talebinde, sadece bonoya dayanmadığı, cari ilişkinin ve ticari kayıtların incelenmesi ile alacağın varlığı ve varsa miktarının tespitinin gerekeceği, bonodaki kefaletin irdelenmesinde ise TBK 584 maddesi kefalet hükümlerinin uygulanamayacağı hususları birlikte değerlendirilerek, dosyanın HMK nun 353/1-a-6 maddesi gereğince karar verilerek, aşağıdaki şekilde hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/10/2018 tarih ve 2017/1275 Esas, 2018/1021 Karar sayılı sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine,
6-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.26/10/2021