Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/892 E. 2022/916 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/892
KARAR NO : 2022/916
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI : 2016/947 Esas 2018/1415 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Alım Satım)
BAM KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/05/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yerel mahkemece, ”Davacı vekili; İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1280 sayılı takip dosyası ile davalının müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, müvekkiline usulsüz yapılan tebligat sonucu icra takibinin kesinleştiğini, davalı yanca icra takibine dayanak konusu …, … ve … plakalı araçların satışından eksik kaldığını iddia ettiği alacağını talep etmiş olduğunu, davalı yanın böyle bir alacağının bulunmadığını, tarafların Noter huzurunda işlemi gerçekleştirdiklerini, davalı yanın satış bedellerini tamamen aldığını yazılı beyanı ile imzalamış olduğunu, müvekkilinin takip konusu araçları davalıya ait imzalı olan 26.12.2013 ve A8688 nolu, 18.02.2014 tarih ve A91426 nolu, 21.02.2014 tarihli A91438 nolu irsaliyeli faturalar ile teslim almış olduğunu, müvekkilinin araçların satışına ilişkin bedeli ödediğine dair …bank A.Ş.’ye ait 2580-3836090-351 nolu hesabından, davalıya ait …Bankası A.Ş.’nin TR… IBAN nolu hesabına ve elden yapılan ödemeler ile araç satışına ilişkin ödemelerde bulunarak borcunu ifa etmiş olduğunu belirterek müvekkilinin davalı yana ve İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1280 sayılı dosyasında borçlu bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Mahkememizde açılan bu davanın menfi tespit davası olduğu, ispat mükellefiyetinin davacıya ait olduğu, davacının davaya konu araçları noter sözleşmeleri ile satın aldığını, karşılıklı imzaların atıldığını, araçların karşılığında faturaların düzenlendiğini hiçbir borcunun olmadığını iddia ettiğini, davacının 45.100-TL elden ödedim iddiasında bulunduğunu. bu parayı elden ödemesinin hukuken mümkün olmadığını, bu meblağın ancak banka kanalı ile ödenebilecek bir meblağ olduğunu, davacının diğer ödemelerini banka kanalı aracılığı ile yapmış olduğunu, davacının davaya konu icra takibinde belirtilen meblağ kadar borçlu olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, tensip ara kararı ile davacının ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş, mahkememizce belirlenen %15 teminat miktarı davacı vekili tarafından yatırılmış, mahkememizce ilgili icra dairesine paranın alacaklıya ödenmesi hususunda tedbiren durdurma yazısı yazılmış, mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava, İİK nun 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı … -… vekili tarafından, davacı … aleyhine davaya konu İzmir 4.İcra Dairesi’nin 2016/1280 Esas sayılı icra dosyası ile 07/06/2016 tarihinde 45.100,00- TL asıl alacak, 4.333,31-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.433,31-TL üzerinden …, …, … plakalı araçların satışından kaynaklanan bakiye alacağın ilamsız haciz yolu ile tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekil eldeki dava ile, davalı şirket vekili tarafından kendisi aleyhine girişilen İzmir 4. İcra Dairesinin 2016/1280 Esas sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı borçlu olmadığını sadece yazılı delil ile kanıtlamak zorunda bulunduğundan, mahkememize davacı yanca bu yönde yazılı bir delil sunulmadığından ve dava dilekçesine ekli olarak sunulan deliller itibariyle de davayı ispata yarar herhangi bir yazılı delil bulunmadığından, yine davacı yanca mahkememize sunulan banka dekontları toplamının 289.900.00 TL olduğuna, iflas eden … tarafından düzenlenip davacıya verilen ibraname başlıklı belgenin geçerliliği bulunmadığına göre mahkememizce ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiş, iş bu dava sebebiyle yapılan yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış, davalı yararına nispi vekalet ücreti takdir olunmuştur…” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak, yerel mahkeme tarafından müflis … yetkilisi …’un imzasına havi 21/02/2014 tarihli ibraname belgesinin geçerliliğinin bulunmadığını ifade etmesinin hukuka aykırı olduğunu, ibranameyi imzalayan müflise isticvap davetiyelerinin tebliğ edilemediğini ve yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; araç satımı alacağının bakiye bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili; İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2016/1280 sayılı takip dosyasının usulsüz tebligat ile kesinleştiğini, ödeme emri nedeni ile borcu bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davalı müflis şirketin iflas idaresi vekili, şirketin 29/07/2015 tarihinde iflas ettiğini, iflas idaresinin göreve başlamasından sonra müflis şirketin kayıtlarının incelendiğini, satılan araçlarla ilgili davacıya bilgi sorulduğunu, ödemesine dair banka dekontlarının sunulduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Yargılama sırasında; davacı taraf, delil olarak icra takip dosyası, banka dekontları, araç satış sözleşmeleri, faturalar, bilirkişi incelemesi ve yemin deliline dayanmıştır. 31/01/2017 tarihinde ise, dosyaya ”belge ve ibraname;” başlıklı … imzalı, imzalayanın alacağı kalmadığını bildirir belge dosyaya sunulmuştur.
Davalı taraf, dosyaya sunulan ibranamenin davadan önce ve takip dosyasına sunulmadığını, her zaman düzenlenebilecek, söz konusu ibra belgesini kabul etmediklerini bildirmiştir.
Mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2016/1280 sayılı takip dosyasında 07/06/2016 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde asıl alacağın 45.100,00 TL olduğu, işlemiş faizi ile birlikte talep edilen alacağın dayanağı olarak 3 aracın satışından bakiye alacağın gösterildiği, takibin kesinleştiği, takip dayanağı … plakalı aracın 175.000,00 TL bedel ile … plakalı aracın 100.000,00 TL bedel ile ve … plakalı aracın 65.000,00 TL bedel ile toplam 335.000,00 TL ye satıldığının noterde düzenlenen araç satış sözleşmeleri ve ekindeki faturalardan anlaşıldığı, bu satışa istinaden banka havaleleri ile 175.000,00 TL ve 119.900,00 TL nin davacı tarafça gönderildiğinin tespit edildiği, ancak geriye kalan 45.100,00 TL’nin ödenip ödenmediği hususunda ihtilaf bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacının, müflis şirketten toplam 335.000,00 TL bedelli 3 araç satın aldığı tarafların kabulündedir. Davacı, banka dekontları ile yapılan ödemeler yanında müflis şirketin yetkilisinin imzaladığı ibra belgesi ile borcu kalmadığını ileri sürmektedir.
Dosya üzerinde, SMM bilirkişisinden aldırılan raporda, davalı tarafından düzenlenen 3 adet araç satış faturasının davacı resmi defter ve kayıtlarına işlenmiş olduğu, hesap ekstresinde 3 adet araç alımı ile ilgili olarak bedelin ödendiğine dair kaydın dayanak belgesinin bulunmadığı, davacı tarafından sunulan 2 adet banka dekontu ile ibraname belgesi toplamının 335.000,00 TL olduğu, ibranamenin teyit işleminin yapılması halinde iflas idaresinin alacağının olmadığı bildirilmiştir.
O halde, uyuşmazlık dosyaya mübrez 21/02/2014 tarihli ibranamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya kesin olarak ortadan kaldıran böylece borcu sona erdiren bir sebeptir. İbra, niteliği itibariyle bir tasarruf işlemi olduğu, yani bir hakkı doğrudan doğruya etkileyerek onu ortadan kaldırdığı için, ibranın geçerliliği alacaklının alacak üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmasına bağlıdır.
Dava dışı … Şti. İzmir 1. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/292-2015/654 E.K.sayılı ilamı ile iflas etmiş, iflas idare memurlarının iflasından sonra bakiye alacağın tahsili için, davacı … aleyhinde başlattığı 07/06/2016 tarihli ilamsız icra takibinin kesinleştiği, banka havalesi ve elden ödemeleri olduğunu ileri süren davacının 21/02/2014 tarihli ibra belgesini ibraz etmediği, gerek icra takip dosyasında ve gerekse eldeki menfi tespit davasında, ibra eden dava dışı …’un sözkonusu alacak üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı görülmüştür.
İbra belgesinde ismi bulunan müflis şirket yetkilisi …, davacı tarafından sunulan ibraname başlıklı belgedeki imzanın aidiyeti hususunda beyanda bulunmak üzere, ”imzanın kendisine ait olup olmadığı hususunda dinleneceği” şerhi bulunan tebligatın usulüne uygun ve bizzat tebliğine rağmen belirlenen gündeki duruşmaya katılmamıştır.
Her ne kadar, ibra belgesini veren şirket yetkilisi usulüne uygun tebliğe rağmen dinlenilememiş ise de; 07/06/2016 tarihinde başlatılan icra takip dosyasına, 21/07/2016 tarihinde açtığı menfi tespit davasında dava dilekçesinde ve yargılama sırasında verdiği delil listesinde delilleri arasında ibra belgesine dayanmayan davacının, yargılama sırasında 21/02/2014 tarihli ibra belgesini sunması, bu belgeye davalı … idaresinin muhavakatının bulunmaması nazara alındığında, yerel mahkemenin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir.
İbraname, dava tarihinden önce düzenlenmiş ise, dava dilekçesi veya sunanın sıfatına göre, davaya cevap aşamasında veya en geç ön inceleme aşamasında sunulması, yargılama sırasında düzenlendiğinde ise, her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. İbraname, yargılama bittikten sonra düzenlenmiş ise, karar istinaf ve Yargıtay kanun yollarına başvuru sırasında da dosyaya bildirilebilir. Ödeme ve ibra belgesinin her zaman ileri sürülmesi mümkün olmasına rağmen, her zaman düzenlenebilecek bir belge olması nazara alındığında ileri sürüldüğü tarih, düzenleme tarihine göre önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davacı tarafın icra takibinden dolayı ödeme nedeni ile borcu bulunmadığından bahisle açtığı menfi tespit davasında 21/02/2014 tarihli ibranameyi icra takibinin 07/06/2016 tarihinde başlatılmasına rağmen icra takip dosyasına sunmadığı gibi 21/07/2016 tarihinde açtığı menfi tespit davasında dava dilekçesinde ve ekindeki delillerinde dayanmadığı, dosyaya 31/01/2017 tarihinde sunulduğu, ibra beyanına dayanak makbuz veya başkaca bir ödeme belgesinin olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/12/2018 tarih ve 2016/947 Esas 2018/1415 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 26/05/2022