Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/856 E. 2022/489 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/856
KARAR NO : 2022/489
KARAR TARİHİ: 17/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI : 2016/884 Esas, 2018/1476 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı asıl borçlu şirket … Şti arasında ticari kredi sözleşmesinde, davalılar … ve …’nin müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını, 11/08/2004 tarihli 35.000,00.-TL bedelli kredi limitinin, 05/06/2006 tarihinde 80.000,00.-TL’ye, 15/04/2010 tarihinde 100.000,00.-TL‘ye 24/12/2010 tarihinde 150.000,00.-TL ‘ye ve en son 28/03/2012 tarihinde 250.000,00.-TL‘ye çıkarıldığını, kredi sözleşmesini davalıların kefalet limitlerinin her biri için 104.000,00 TL olduğunu, sözkonusu kredi borcunun geri dönmemesi nedeniyle kat ihtarının gönderilip, kefiller hakkında İzmir 1 ATM’nin 2016/485 D.İş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararı alınarak, İzmir 17.İcra Md’nün 2016/6539 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin davalılar … ve …’nin yetkiye, borca, zaman aşımına itirazları ile durduğunu belirterek, davalı/ borçluların itirazlarının iptaline ve icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı … vekili; Ödemişte ikamet ettiklerini, davacı bankanın da Ödemiş Şb’sinde kredi sözleşmesinin akdedildiğini, bu nedenlerle yetkili mahkemenin Ödemiş Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, esas bakımından ise müvekkilinin davacı bankaya borcu bulunmadığını, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini savunmuştur.
Davalı … vekili; İzmir mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, Ödemiş mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin bankaya borcunun bulunmadığını, davanın öncelikle usulden, mümkün olmaması halinde esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davalıların yetki itirazının sözleşmede İzmir mahkemelerinin yetkiyi düzenlediğinden reddine, bankacı bilirkişi ve hesap uzmanından alınan rapordan, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları 11/08/2004 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi ve 05/06/2006 tarihinde arttırılan limite dayalı olarak asıl borçluya kullandırılan kredi borçlarının ödenmiş olduğu, dava konusunu oluşturan ve asıl borçlu tarafından kullanılan kredilerin önceki kredi borcları kapandıktan sonraki tarihli oldukları, yani dava konusu kredi borclarının davacı barka ile dava dışı şirket arasında akdedilen genel ticari kredi sözleşmesinin 15/04/2010 ve 28/03/2012 tarihli limit arttırımlarından sonra kullandırıdığı, davalıların ise 15/04/2010 ve 28/03/2012 tarihli sözleşmenin limit arttırımlarına ilişkin olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bir imzalarının bulunmadığı, bu nedenle davaya konu banka alacağından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olmadıkları bildirildiği, davacı tarafın itirazı ile alınan ek raporlarının hüküm vermeye ve denetime elverişli olduğu, davacının rapora itirazlarının yerinde olmadığı, davalıların borca itirazlarının yerinde olduğu , davanın reddine karar verilmesi gerektiği,sözleşmede imzaları bulunmamasına rağmen,banka gibi kurumun davanın temeli olan hukuki bir konuda basiretli bir tacir gibi davranmayarak davalılar aleyhine takip yapılması ve takipte ısrar edilmesi nedeni ile davalıların takipte kötü niyetli olduğu gerekçesi ile, davanın reddine, kötü niyet tazminat talebinin, talep eden davalı …’a verilmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; borçlu-davalıların itirazların haksız olduğunun kabul edilerek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin verilen kararın kaldırılmasını, müvekkil banka adına gerçekleştirilen yasal işlemlerin usule uygun olduğunu, davalıların sırf müvekkil bankanın alacağını geciktirmek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini ancak yerel mahkemece hükme gerekçe gösterilen bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunun anlaşıldığını, borçlular hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve kötüniyete hükmedilmesini, davalı borçlulardan … vekili tarafından başlatılan Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün 2018/9173 Esas sayılı dosyası yönünden icra yoluna başvurulmamış olan … vekili tarafından başlatılacak takipler bakımından tehiri icra kararı verilmesine, ayrıca istinaf gerekçelerinin daha ayrıntılı ifade edilebilmesi için istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde müşerek borçlu müteselsil kefillerin icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İzmir 17. İcra Md’nün 2017/6539 sayılı takip dosyasında; takibin İzmir 1 ATM’nin 2016/485 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatıldığı, alacaklısının davacı banka, borçluların iki tanesinin … ve … olduğu, takip konusunun 11/08/2004, 05/06/2006, 15/04/2010, 24/12/2010, 28/03/2012, 11/08/2014 tarihli ve 400.000,00 TL tutarlı genel ticari kredi sözleşmeleri ve Ödemiş 2.Noterliğinin 10/02/2015 tarih 1283 yevmiye nolu, 01/09/2015 tarih 7333 yevmiye nolu ihtarnamelerine dayanılarak 259.850,00 TL asıl alacak, 88.230,00 TL işlemiş faiz, 4.960,00 TL BSMV, 400,00 TL mahkeme vekalet ücreti toplamı, 353.440,00 TL ‘nin tahsili için takip yapıldığı, davalılar … ve …’nin icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettikleri, takibin davalılar yönünden durduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında, borçlu/davalılar cevap dilekçesinde, mahkemenin yetkisine davalıların ikametinin Ödemiş olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuşlardır. Mahkemece, 16/02/2017 tarihli oturumda, akdedilen kredi sözleşmesinde İzmir mahkemelerinin yetkilendirildiği gerekçesi ile, davalıların yetki itirazın reddine karar verilmiştir.
Yine, yargılama sırasında, hesap ve bankacı bilirkişi heyeti tarafından, tarafların dosyaya sunduğu, kredi sözleşmeleri, hesap ekstreleri,t akip dosyaları üzerinde yapılan inceleme sonunda, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları 11/08/2004 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi ve 05/06/2006 tarihinde arttırılan limite dayalı olarak asıl borçluya kullandırılan kredi borçlarının ödenmiş olduğu, dava konusunu oluşturan ve asıl borçlu tarafından kullanılan genel ticari kredi sözleşmesinin ise, 15/04/2010 ve 28/03/2012 tarihli limit arttırımlarından sonra kullandırıdığı, davalıların 15/04/2010 ve 28/03/2012 tarihli sözleşmenin limit arttırımlarına ilişkin olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bir imzalarının bulunmadığı, bu nedenle davaya konu banka alacağından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olmadıkları tespiti bildirilmiştir. Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine alınan ek raporunda, kök rapor ile aynı mahiyette olduğu görülmüş olup, raporun dosya kapsamına uygun olması ve hükme esas alınarak davanın reddi ile, kötü niyet tazminatın hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli, 2016/884 Esas, 2018/1476 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/03/2022