Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/780 E. 2022/1244 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/780
KARAR NO : 2022/1244

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2018
NUMARASI : 2016/1334 Esas 2018/967 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1334 Esas ve 2018/967 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkil şirketin, 10.06.2016 tarihinde, davalı firma ile bir taşıma sözleşmesi akdederek 2.550 EURO karşılığında Türkiye’den Almanya’ya yapılacak olan taşıma işini üstlendiğini, sözleşmenin davacı müvekkil tarafından “taşıyan” sıfatıyla, davalı borçlu tarafından ise “taşıtan” sıfatıyla imzalandığını, müvekkil şirketin, “taşıyan” olarak tüm sorumluluğunu yerine getirerek kusursuz bir şekilde edimini ifa ettiğini, bununla birlikte müvekkil şirketin aracı kararlaştırılan yükleme yerinde ve gümrükte kendisinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı bekleme yaşadığını, bu nedenle navlunun yanında sözleşmede anlaşıldığı şekilde bekleme ücretine de hak kazandığını, müvekkil şirketin, sözleşmede kararlaştırılan şekilde malı alıcıya teslim ettiği halde, anlaşılan navlun ücreti ile bekleme ücretinin müvekkil şirkete ödenmediğini, ödemenin gerçekleşmemesi üzerine müvekkil, yapılan taşımanın navlun bedeli ile bekleme ücreti toplamı olan 2.700 Euro’nun ödenmesi için davalıya 24.06.2016 tarihli 052298 seri nolu 2700 Euro bedelli faturayı kestiğini, müvekkilin hem mail yolu ile faturayı davalı tarafa bildirdiğini hem de kanuna uygun şekilde faturayı davalı firmaya tebliğ ettiğini, fatura ile ilgili olarak müvekkil şirketin, faturanın kesildiği 24.06.2016 tarihinde davalı firma ile görüşmeler yaptığını; davalı firmadaki bu konuda yetkili kişilerin, göndericinin ödemesi geldiğinde fatura bedelinin kendileri tarafından müvekkil şirkete ödeneceğini mail ile müvekkile beyan edildiğini, söz konusu maillerin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, kesilen fatura kendilerine tebliğ edildiğinde davalı firmanın, anlaşılanın tersi şekilde, İzmir 4. Noterliği’nin 4168 yevmiye numaralı ve 01.07.2016 tarihli ihtarnamesi ile kendilerinin dava konusu taşıma ilişkisinde yükleyici ya da taşıtan sıfatı olmadığı gerekçesiyle faturayı iade ederek navlunu ödemediklerini, oysa ki müvekkil ile davalı arasındaki sözleşmenin davalı tarafından taşıtan sıfatıyla imzalandığını, müvekkilin ihtarnamede bahsedilen … firmasıyla da alıcıyla da bir sözleşme imzalamadığını ya da anlaşma yapmadığını, müvekkilin arasında iş ilişkisinin, anlaşmanın bulunduğu firma davalı taşıtan … Şti. olduğunu, müvekkile gönderilen ihtarname sonrası müvekkilin alacağını tahsil için icra yoluna başvurmaktan başka çaresi kalmadığını ve İstanbul 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22550 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazında bulunarak bu takibi durdurduğunu ve takibin yetkili gösterilen İzmir 4. İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10159 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında takibe geçildiğini ancak davalı borçlunun bu defa haksız şekilde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafça İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10159 Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı tarafın itirazı kötü niyetli olduğu için İİK. m.67 uyarınca alacağın %20’ sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davacı dava dilekçesinde her ne kadar dava konusu taşıma ilişkisinin müvekkil şirket ile kendi arasında kurulduğunu, taşıma sözleşmesine uygun olarak taşıma işini ifa etmiş olduğunu, gümrükte kendisinden kaynaklanmayan sebeple bekleme yaşandığını ve bu sebeplerle navlun ve bekleme ücretine hak kazandığını, bu tutarların müvekkilden tahsilinin gerektiğini beyan ederek alacak isteminde bulunmuş ise de davacı yanın alacak isteminin kabule şayan olmayıp davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirketin anılan taşıma ilişkisinde, yükleyici ya da taşıtan sıfatı olmayıp, taşıma ilişkisi alacaklı olduğunu iddia eden şirket ile … – … arasında kurulduğunu, bu anlamda yasal muhatabın müvekkil değil, … – … olduğunu, taraflar arasındaki elektronik yazışmalar incelendiğinde, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında navlun faturasının 10/07/2016 tarihli yazışmalarda, navlun faturasının müvekkiline değil alıcıya kesileceği, müvekkilinin davacı şirkete komisyon faturası keseceğinin taraflar arasında karara bağlandığını, bu hususun dahi tek başına müvekkilinin taşıma ilişkisine yükleyici olarak değil, taşıma işleri komisyoncusu olarak dahil olduğunun delili olduğunu, ayrıca yine taraflar arasındaki mailler incelendiğinde, yüklemenin karşı ödemeli olarak organize edildiği, ancak davacı şirketin bu talimata uygun davranmayarak yükü ödeme almadan alıcıya teslim ettiğini, bu sebeple alacak iddiasını dayandırdığı navlun ücretinin tahsilini imkansız kıldığını, kusurdan doğan sorumluluk gereği taşımanın yasaya ve aradaki ticari ilişki ve sözleşmeye uygun ifa edilmemesi sebebiyle navluna hak kazanamayacağının açık olduğunu, davacının iddia ettiği gümrükte bekleme durumunun da yine davacının talimatlara ve taşıma işinin niteliğine uygun davranmamasından kaynaklandığını, bu nedenle de sorumluluğun davacı şirkete ait olduğunu, izah edilen nedenlerle, davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının davacı yana yükletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; İzmir 4. İcra Müdürlüğü 2016/ 10159 Esas sayılı dosyası, İstanbul 4. İcra Müdürlüğü 2016/22550 Esas sayılı dosyası, 10.06.2016 tarihli taşıma sözleşmesi, 24.06.2016 tarihli 052298 seri nolu 2700 EURO bedelli fatura, İzmir 4. Noterliği’nin 4168 yevmiye nolu 01.07.2016 tarihli ihtarnamesi, müvekkil şirket ile davalı firma arasındaki yapılan işe ait mail dökümleri, davalı ve müvekkil şirkete ait ticari defterler ve kayıtlar, tanık, keşif, bilirkişi, yemin, her türlü hukuki delile dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; taşımaya ilişkin kara konşimentosu, gümrük beyannamesi ve sair evraklar, taraflar arasındaki yazışmalar, İzmir 4. Noterliği’nin 01/07/2016 tarih 4168 yevmiye sayılı ihtarnamesi, İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10159 Esas sayılı takip dosyası, bilirkişi incelemesi, ibrazı mümkün her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10159 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; takip alacaklısı … vekilince 24/08/2016 tarihinde takip borçlusu … aleyhine 2.700,00-Euro asıl alacak, 12,95-Euro işlemiz faiz alacağı olmak üzere toplam 2.712,95-Euro alacak üzerinden takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 31/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, takip borçlusu vekilinin 07/09/2016 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, süresinde yapılan itiraza binaen takibin 07/09/2016 tarihinde durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafların dosyaya sundukları ve celbini talep ettikleri kayıtların ve belgelerin dosyaya teminine müteakiben dava dosyası rapor aldırılmak üzere İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği, mahkemece dava dosyasının Hukukçu Mali Müşavir … ve Kocaeli Üni. Hukuk. Fakül. Öğrt. Üys. Yard. Doç. Dr. …’dan oluşan heyet tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme sonucu dosyaya sunulan 17/11/2017 tarihli raporda ve 03/08/2018 tarihli ek raporda özetle; davacı ve davalı yan arasındaki taşıma sözleşmesinin 10/06/2016 tarihli olduğu ve taşıma işi bedelinin 2.550,00-Euro olarak kararlaştırıldığı, davacı yanın alacağına dayanak ettiği toplam 2.700,00-Euro tutarlı faturanın davalı yana tebliğ edildiği, iş bu faturanın davalı tarafından davacı yana iade edildiği, davacının taşıyan davalının taşıtan sıfatına sahip olduğu, dosyada mevcut mail kayıtlarından taşıma ücretinin gönderilenden tahsil edileceğinin kararlaştırıldığının anlaşılmasına rağmen bu ücret alınmadan yükün teslim edilmiş olmasının taşıtan sıfatı ile davalıya tazminat hakkı vereceği ve fakat taşıma borcundan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacı yanın ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda davalı yandan takip tarihi itibarı ile kaydi olarak 8.326,59-TL alacaklı olduğu, davalı taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu, davacı tarafın taşıma borcunu ifa ettiği, taşıma ücretinin tahsil edilmemiş olması sebebiyle davalı tarafın taşıtan sıfatı ile sorumlu olduğu, davalı tarafın taşıma ücretinden sorumluluğunun dolaylı temsilci olması hasebiyle taşıma işleri komisyoncusu olması halinde de değişmeyeceğini beyan ettikleri görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; taşıma sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasında 10/06/2016 tarihinde yapılan taşıma sözleşmesinde, davacı şirketin 2.550,00-Euro karşılığı, … Mahallesi … Caddesi No:… Silivri adresinden, … adresine taşıma işini üstlendiği ve sözleşme kapsamında taşıma işinin davacı tarafça yerine getirilerek yükün teslim edildiği, her ne kadar taraflar arasındaki mail yazışmalarında navlun ücretinin gönderilenden tahsil edileceğinin kararlaştırılmasına rağmen, bu ücret alınmadan yükün teslim edildiği, iş bu durumun sözleşmeyi taşıtan olarak imzalayan davalının sözleşmede kararlaştırılan navlun ücretini ödemek sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, iş bu nedenle davalının takibe konu navlun ücreti olan 2.550,00-Euro luk alacağa ilişkin itirazında haksız olduğu, davacı tarafın navlun ücreti dışında bekleme ve sair sebeplerle davalıdan başkaca bir alacağı bulunduğuna dair kanıt sunulamadığı…” gerekçesi ile Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, Davalı borçlunun İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10159 Esas sayılı takip dosyasındaki 2.550,00-Euro asıl alacağa itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca yabancı para alacakları için en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak sureti ile takibin devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Kabul edilen alacağın %20 si miktarındaki 1.667,64-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Reddedilen alacağın %20 si miktarındaki 106,56-TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşımada davalı müvekkilin yükleyici veya taşıtan sıfatının olmadığını, taşıma ilişkisinin …-…. arasında kurulduğunu, taraflar arasında yapılan e mail yazışmalarında (örn:10.07.2016 tarihli yazışma) navlun faturasının müvekkili şirkete değil …’e kesileceğinin, davacı şirket tarafından davalı müvekkiline ancak komisyon faturası kesilebileceğinin davacı tarafından kabul ve beyan edildiğini, bu mail yazışmalarının dahi davacı yanın müvekkili şirketin yalnızca taşıma işleri komisyoncusu olarak hareket ettiğinin kabul edildiğini göstermekte olduğunu, hiçbir suretle kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için davacının iddiaları dinlenilse dahi navlun ödemesi alınmaksızın yük teslim edilerek taşıyanın taşıyıcının talimatlarına aykırı hareket ettiğini, bilirkişinin eksik inceleme yaptığını, taşıtan …’e kesilmiş bir fatura olup olmadığının fatura koçanları tetkik edilmeden sadece ticari defter üzerinden incelenmesinin eksik ve hatalı olduğunu, taşıma işleri komisyoncusunun taşıtan olarak kabul edilip taşıma işi bedelinden sorumlu olduğu tespitinde bulunulamayacağını, taşımanın talimatlara uygun gerçekleştirilmemiş olmasının taşıma bedelini talep hakkını yok etmediğinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişinin müvekkili şirket tarafından defter sunulmadığı yönündeki beyanlarının dosyada yapılan eksik ve yanlış incelemenin göstergesi olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığı için kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasında yapılan 10.06.2016 tarihli yazılı taşıma sözleşmesinde taşıtan olarak davalının imza ve kaşesinin bulunmasına, davacı taşıyan tarafından taşıma sözleşmesi doğrultusunda taşımanın gerçekleştirilmesine, yargılamada eksiklik bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, takip konusu alacağın likit ve belirlenebilir olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2018 tarih ve 2016/1334 Esas 2018/967 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 572,31.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 142,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 429,91.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 05/07/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.