Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/774 E. 2022/1197 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/774
KARAR NO : 2022/1197

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2018
NUMARASI : 2017/258 Esas 2018/380 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/258 Esas ve 2018/380 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen 08/03/2017 tarihli dilekçe ile, davacı ile dava dışı … arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve davalı gerçek kişinin 30.000,00-TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, iş bu borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalıya da ihtarname gönderildiği ancak davalının yine borcunu ödemediğini, bunun üzerine davacı bankanın alacaklarının tahsili amacıyla İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18190 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine kefalet turarı olan asıl alacak ve asıl alacağa tekabül eden faiz, BSMV ve icra giderlerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazında haksız olduğunu, davalı gerçek kişi tarafından Genel Kredi Sözleşmesini imzaladığı tarihte çekilen kredinin ödendiğini, daha sonra çekilen kredilerden sorumlu olmadığını beyan ettiğini, ancak sözleşmenin genel kredi sözleşmesi olduğunu ve takibe konu kredilerin genel kredi sözleşmesi kapsamında verilen ticari kredilerden olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin 30.000,00-TL asıl alacak, 894,81-TL takip tarihine kadar işlemiş faiz, 44,74 BSMV olmak üzere toplam 30.939,55-TL üzerinden devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile, davacı ile … arasında 21/11/2007 tarihinde Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi aktedildiğini ve kredi kullandırıldığını, davalının da Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile 30.000TL limitle imzalandığını, kredi borçlusu …’ın sözleşme hükümlerine riayet ettiğini ve borçlarını ödediğini, kefalet borcunun fer’i bir borç olduğunu, borcun her ne sebeple olursa olsun sona ermesi halinde kefaletin de son bulacağını, davalının müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı 818 sayılı BK dönemi içinde, borç asıl borçlu tarafınca ödendiğinden davalının kefalet borcunun doğmadığını, 2014 yılına kadar başka bir kredi çekilmediğini, bu nedenle BK döneminde geçerli olan kefillik ile ilgili bir borç meydana gelmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hala süren bir kefalet ilişkisi olsa bile kefilden BSMV tahsil edilemeyeceğini, 18.02.2014 tarihinde davacı ile dava dışı … arasında sayı ve tarihi dosya içeriğindeki evraklarda boş bırakılan yeni bir Kredi Sözleşmesi imzalandığını, dosya içinde yer alan bu evraklarda kefil kısmının boş olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının yeni sözleşme ile kefalet ilişkisinin bulunmadığı nazara alınarak, borca taraf olmadığını ve haksız ve dayanaksız bir şekilde açılan davanın reddine karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18190 Esas sayılı dosyası celp edilerek dosyamız içine alınmış, yapılan incelemesinde alacaklının dosyamız davacısı banka olduğu, borçluların dosyamız davalısı gerçek kişi ile dava dışı … ile … olduğu, davacı banka tarafından borçlular aleyhine genel haciz yolu ile başlatılan icra takibine dosyamız davalısı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacı banka ile dava dışı … arasında imzalanan 21/11/2007 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi ile davalılara tebliğ edilen kat ihtarnamesi ve kredi nedeniyle yapılan ödemeler ve hesap dökümlerinin dava dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulduğu görülmüş, ayrıca hesap özeti celp edilerek dosya içine alınmıştır.
Kayıtlar ile belgeler toplandıktan sonra dosya, icra takibine dayanak alacak yönünden davalının kefil sıfatı ile sorumluluğunun, sözleşmelerin ve yapılan işlemlerin tarihleri gözetilmek suretiyle bulunup bulunmadığı, iddia edilen alacağın doğup doğmadığı doğmuş ise miktarı ve ferilerinin hesaplanması hususunda bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 03/11/2017 havale tarihi rapor dosyaya sunulmuş, raporun yapılan incelemesinde, taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalının 30.000,00-TL kefalet limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzasının olduğu, ilk sözleşme ile bağlantı kurularak devamı niteliğinde düzenlenen 2 ayrı sözleşmede davalının kefalet imzasının bulunmadığı, yine sözleşmenin 71. Maddesi ve banka genelgesine göre, davacı bankanın takip tarihinden itibaren davalı yönünden 18.427,50-TL asıl alacağa yıllık %54, 11.572,50-TL asıl alacağa 5464 sayılı yasanın 26.3 madde hükümleri gereği TCMB tebliğleri ile belirlenen yıllık %30,24 oranında temerrüt faizi ile belirlenen %30,24 oranında temerrüt faizi ile faizin %5 gider vergisini uygulama ve talep yetkisi bulunduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, dava dışı kişi ile davacı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, dava dışı borçlunun kredi borcunu ödemediği ve kredi borçlusu yönünden borcun ödenmesi ile ilgili işlemlerin sonuçsuz kaldığı iddiası ile davalı aleyhine kefalet tutarı olan 30.000,00-TL asıl alacak ve asıl alacağa tekabül eden faiz, BSMV ve icra giderlerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemi ile iş bu davanın açıldığı, davalı tarafça davanın reddinin istendiği, davalı tarafça kefalete dayalı kredilerin kapandığı iddiası ile sorumluluğunun bulunmadığı beyanında bulunulduğu, sözleşmenin süresiz olduğu ve sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818. sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre davalının kefaletinin geçerliliğini koruduğunu kabulü gerektiği, zira daha sonra imzalanan sözleşmelerin bu sözleşmenin devamı mahiyetinde imzalandığının bilirkişi tarafından tespit edildiği, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalının kefalet limiti kadar söz konusu kullanılan krediden sorumlu olduğunun kabulü gerektiği, sorumlu olduğu tespit edilen 30.000,00-TL kefalet tutarına, faiz miktarının ve bu faize uygulanacak gider vergisinin bilirkişi tarafından hesaplandığı, buna göre toplam 30.784,61-TL bedel üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiği, alacağın likit olduğu ve hesaplanabilir nitelikte olduğu dikkate alınarak inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği…” gerekçesi ile davanın KISMEN KABULÜ ile, İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18190 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptaline, Takibin 30.000,00-TL asıl alacak 747,25-TL işlemiş akdi faiz, 37,36-TL faizin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 30.784,61-TL bedel üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile devamına, Takip tarihinden itibaren davalı yönünden 18.427,50-TL asıl alacağa yıllık %54, 11.572,50-TL asıl alacağa yıllık %30,24 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5 gider vergisinin uygulanmasına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, İnkar tazminatı isteminin kabulüne, Hükmedilen alacak üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın hatalı olup, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporlarına karşı itirazları değerlendirilmeden ve Yargıtay’ın emsal içtihatlarına da aykırı biçimde yeni bir rapor alınmadan hüküm kurulduğunu, kefilin, sadece imzaladığı GKS’ye istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olduğunu, 6098 sayılı TBK’ da da kabul edildiği üzere kefilin, kefil olduğu GKS dışında başkaca herhangi bir borçtan sorumlu tutulamayacağını, kefil olduğu GKS’de bu yönde bir madde (doğmuş veya doğacak tüm borçlarının teminatı olarak) bulunmasının da bu sonuca etkili olmadığını, müvekkilinin davacı bankayla imzalamış bulunduğu davaya konu 2007 tarihli GKS dışında, asıl borçluyla imzalanmış müvekkilinin imzası dahi bulunmayan 2014 tarihli GKS’ dan sorumlu tutulmasının hiçbir hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmenin sadece son sayfasını imzaladığından şekil açısından kesin hükümsüzlüğe hiç değinilmediğini, 818 sayılı BK. dönemine tekabül eden 21.11.2007 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinden kaynaklı borçların asıl borçlu tarafınca ifa edilerek borçtan kurtulunduğunu, icra inkâr tazminatına itirazında kötüniyetli olmadığı için icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine kefilin yaptığı vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davalı kefilin, kefil olarak imzaladığı 21.11.2007 tarihli sözleşmeden dolayı doğmuş ve doğacak borçlardan dolayı 30.000.00.TL kefalet limiti ile sınırlı olarak sorumlu olmasına, somut uyuşmazlıkta takip konusu alacağın likit ve belirlenebilir olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2018 tarih ve 2017/258 Esas 2018/380 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 2.113,48.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 446,35.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.667,13.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 30/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.