Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/733
KARAR NO : 2022/379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2018
NUMARASI : 2017/663 Esas, 2018/1135 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 24/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/02/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin ile davalı arasında satıma dayalı ticari ilişki kapsamında düzenlenen ve ödenmeyen 19/01/2017 tarihli 47.572,88 TL bedelli fatura ile 17/01/2017 tarihli 8.407,50 TL bedelli faturalara binaen 55.980,38 TL alacaklı olduğunu, fatura konusu malların davalı tarafa teslim edildiğini, davalı tarafça itiraz dilekçesinde malların davacı şirketin pazarlama elemanı olduğu iddia edilen … imzası ile iade edildiğinin ileri sürülmekte ise de, iade faturasının düzenlenmesinden sonra malların davalı tarafa yeniden teslim edildiğini, malları iade alan …’ın davacı müvekkil şirket çalışanı olmadığını, zira iade faturalarının altında teslim eden …-Teslim Alan … imzalarının bulunduğunu, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle İzmir 4.İcra Md’nün 2017/7825 E sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin borçlu/davalının itirazı ile durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yetkili mahkemenin müvekkilinin ticari faaliyette bulunduğu Espiye Giresun Mahkemeleri olduğunu belirterek, yetki itirazında bulunmuş, malların imza karşılığı iade edildiğini, iade alan kişinin de davacı yanında çalışan … olduğunu, ürünleri teslim almadıklarını belirterek, yetki itirazı nedeniyle olmaz ise, davanın esastan reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalıya sattığı 47.572,88 TL bedelli ürünler ile 8.407,50 TL bedelli ürünler toplamı 55.980,38 TL bedelli ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği noktasında toplandığı, davalı tarafın, malları iade faturaları ile iade ettiğini belirterek iade faturası asıllarını sunduğu, davacı tarafın ise iade faturasının altındaki davalının, yeniden teslim aldığını belirten imzasının bulunduğunu, malların kendilerine iade edilmek istenilmiş ise de, iade faturaların altındaki yerlerin imzalanarak malların yeniden davalıya teslim edildiğini iddia ettiği, davacının sunduğu Ek 3 başlıklı delilde, ‘Not: iade faturasıdır’ yazılı iki adet belgelenin en altında teslim alan ve teslim eden imzaları bulunduğu, belge asıllarının altında, teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş olduğu, davacı tarafça her ne kadar malların tümünün davalı tarafa teslim edildiği iddia edilmiş ise de, iade faturalarının içeriğinde malların davacı yanında çalışan ..’a iade edildiği, bundan sonra yeniden teslimat yapıldığına dair bir geçerli belge bulunmadığı, davacı tarafça sunulan iade faturalarının fotokopilerinin altındaki imzaların, iade faturalarının asıllarında bulunmadığından malların davalıya yeniden teslim edildiğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yolun başvurmuştur.
Davacı vekili; faturalara konu malların davalı yana teslim edildiğini, ancak mallara ilişkin kesilen iade faturalarının ve mal iadelerinin müvekkiline gönderilmediğini, davalı borçlunun malların teslimini …’a teslim ettiğini ileri sürmüş ise de; müvekkili şirketinin böyle bir çalışanın olmadığını, davalı yanın teslim ettiğini ileri sürdüğü mallara ilişkin düzenlenen iade faturalarının altı kısmında teslim eden … ve teslim alan … un isimlerinin yazılı olduğunu, dolayısıyla malların davalı yanda kaldığını, yerel mahkemece yalnızca davalı yanın delillerinin değerlendirilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki davalı yanın malları teslim aldığını ve faturulara da itiraz etmediğini, malların tesliminden sonra vadesinin de anlaşılamayacağından mal iadesinin de mümkün olmayacağını, ayrıca yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile de anlaşılacağı üzere, davalı yanın müvekkiline borçlu olduğunun sabit olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararını kaldırılmasını istinaf başvurusu sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, iki adet faturaya dayalı başlatılan takibe davalı/borçlunun vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili, mal satış ve teslimine rağmen düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini, iade edilmek istenen malların davalı tarafa yeniden teslim edildiğini belirterek, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı vekili ise, teslim edilen fatura konusu malın iade faturası ile teslim satıcıya iade edildiğini ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Takip dayanağı 47.572,88 TL ve 8.407,50 TL tutarındaki faturaların, iade faturalarının asıllarında … teslim eden ve … teslim alan olarak imzaladığı, davacı tarafça iade faturalarının sunulan fotokopileri, davalının BS formlarında fatura konusu bedelin bulunduğu, … ın fatura tarihlerinde davacı şirkette çalıştığına dair SGK dökümleri dosya içerisinde mevcut olduğu görülmüştür.
Mahkemece, 11/01/2018 tarihli duruşmada, tarafların tacir olup takibe konu faturalarda yetki sözleşmesi gereğince İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu, İzmirde takip yapılabileceği ve dava açılabileceği gerekçesi ile yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2017/7825 sayılı takip dosyasında, alacaklısının … Şti olduğu, borçlusunun … olduğu, 47.572,88.-TL tutarındaki 014853 nolu fatura ile 8.407,50.-TL tutarındaki 014845 nolu faturaya dayanılarak 55.980,38.-TL asıl alacak üzerinden alacağın tahsili için 16/05/2017 tarihinde ilamsız icra takibin yapıldığı, borçlu tarafından süresinde borca,fer’ilerine ve yetkiye itirazda bulunulduğu ve takibin durduğu görülmüştür.
Talimat ile SMMM marifeti ile, davalı defterlerinin incelenmesinden, davacı tarafından düzenlenen 2 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı … firması tarafından davacı … Şti adına düzenlenen iade faturalarının ortaklara borç olarak kaydedildiği, davacıdan alacak olarak takip edilmediği veya davacının alacağına mahsup edilmediği, malların davanın stok listesinde yer almadığı, davacı tarafça iade faturalarına itiraz edilmediğinin tespit edildiği,Davacı defterlerinde ise; davacı … Şti’nin davalı …’tan 19/01/2017 tarihi itibari ile 55.980,38 TL alacaklı olduğu, iade faturalarının davacı şirketin kayıtlarında yer almadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Takip dayanağı fatura içeriğinin davacı satıcı tarafından davalı tarafa teslim edildiği, vade anlaşılmazlığı nedeni ile davacı tarafa iade edilmek istendiği tarafların kabulündedir.
Uyuşmazlık, fatura içeriği ürünlerin davacı tarafa iade edilip edilmediği ve davalının borcu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı satıcı, davalı ise alıcı olup, satım konusu kağıt ürünleridir. Davacının 17/01/2017 tarihinde ve 19/01/2017 tarihinde düzenlenen fatura içeriği ürünlerin, fatura tarihlerinde sevk irsaliyeleri ile,davalı tarafa teslim edildiği, 23/02/2017 tarihinde davalı tarafından, sevk irsaliyeli iade faturası ile davacı tarafın çalışanı olduğu SGK kayıtları ile anlaşılan …’a teslim edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin verdiği karar da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/10/2018 tarih ve 2017/663 Esas, 2018/1135 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 24/02/2022