Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/693 E. 2022/793 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/693
KARAR NO : 2022/793
KARAR TARİHİ: 28/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2018
NUMARASI : 2017/199 Esas, 2018/509 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 28/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece;”..Davacı vekili; davalı ile 09/10/2013 tarihli ciro esasına dayalı promosyonlu satış sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince davacının satış kotasını doldurmasına rağmen sözleşmedeki makinanın davacıya verilmediğini, yine davalı şirket adına yazılan ve karşılıksız çıkan müşteri çeklerinin de iade edileceğinden bahisle iade edilmediğini, icraya konulduğunu, bu nedenle fiyat farkı faturası kesildiğini, icra takibi yapıldığını, davalının Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 2016/6071 sayılı takip dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; sözleşme koşullarının yerine getirmeyenin davacı olduğunu, borcun hala ödenmediğini, sözleşmede belirtilen ürünlerin tamamının satılması ve bedelinin ödenmesi gerektiğini, ürün bedellerinin ödenmediğini, fiyat farkı kesilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, karşılıksız çekler yönünden de icra takipleri yapıldığını hala tahsil edilmediğini, hala 331.750 TL cari hesap alacağı bulunan davacının ödeme borcunu yerine getirmediği gibi fiyat farkı faturası kesmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava, İİK.nun 67.maddesi uyarınca açılmış olup fatura alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine yöneliktir.
Harçlandırılan dava değeri: 200.000,00-TL dir.
Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda 20.01.2017 tarih, 2016/643 – 2017/13 s. görevsizlik kararı verilmiş, dosya mahkememize gönderilmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacının dava ve takip konusu yaptığı alacağın varlığı ve miktarı konusunun uyuşmazlık konusu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili delil olarak; Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 2016/6071 sayılı takip dosyası, takibe konu fatura fotokopisi ,taraflara ait defter ve kayıtlar, promosyonlu belirli süreli ve kotalı mal satış sözleşme örneği, davalı şirketin davalı şirkete gönderdiği Bakırköy 46. Noterliğinin 11.04.2016 gün 5805 yevmiye nolu ihtarname örneği, davalı şirketin anılan çekler için açtığı İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2016/1288 sayılı takip dosyası, İstanbul 28. İcra Müdürlüğünün 2016/10211 sayılı takip dosyası, İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2016/9859 sayılı takip dosyası, Bakırköy 13. İcra Müdürlüğünün 2016/4553 sayılı takip dosyası, Bakırköy 13. İcra Müdürlüğünün 2016/7526 sayılı takip dosyası, Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2016/6046 sayılı takip dosyası ve bilirkişi incelemesine dayanmış dayanak belgelerini dosyaya sunmuştur.
Davaya konu Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6071 E.s. takip dosyası ile; 200.000,00-TL cari hesap alacağın, yıllık %10 faizi ile birlikte tahsili amacı ile davacı tarafından davalı aleyhine 13.04.2016 tarihinde girişilen ilamsız icra takibi ödeme emrinin 19.04.2016 tarihinde tebliği, davalının 21.04.2016 tarihli borca, faize itirazı üzerine durduğu tespit edilmiştir.
Davalı defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış. Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda özetle ; davalı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, davalı tarafından davacı şirket adına yürütülen cari hesabın, hesap planında 120-0-04-699 hesap kodu ile izlendiği ve son hesap bakiyesi olan 331.750,10 TL tutarın karşılıksız çıkan ve icra takibinde olan çekler nedeni ile açılmış olan icra takip dosyaları bazında 128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabına aktarılarak 01.10.2016 tarihi itibari ile kapandığı, söz konusu bakiye bedelin daha önce bu hesaba aktarılan 42.560,00-TL tutar ve 2016/9859 E. no’lu İcra dosyasından tahsil edilen 25.500,00-TL tahsilat ile sonu bakiyenin 348.810,10-TL olduğu tespit edilmiş, yasal defterlerde gerekli kontroller yapılmış ve davalı şirketin bu tutar kadar davacı şirketten gecikme faizi, kur farkı ve benzerleri hariç olmak üzere mal bedeli olarak alacaklı olduğu, davacı şirketin davalı şirkete kesmiş olduğu 200.000,01-TL tutarındaki faturanın, sözleşme koşulları incelendiğinde ve ilgili şirketler arasındaki işlemler kontrol edildiğinde haksız olarak kesildiği, bu konuda iki temele dayalı olarak da haksızlık olduğu, birincisi sözleşmede işe başlarken … A.Ş. tarafından imzalanırken yazılı olan madde gereği satış miktarının ve ödemelerin gerçekleşmemesi durumunda makinenin teslim edilmeyeceği, yine bu maddenin devamında belirtilen kısmi gerçekleşme durumunda davacının herhangi bir şekilde kısmi promosyon talebinde bulunamayacağı olduğu, söz konusu fatura iki şirket arasında imzalanan sözleşmeye uygun olmadığı gibi, bu sözleşme dışında davacı şirketin iddialarını destekleyecek başka bir delil, belge de mahkemeye sunulmadığını bildirmiştir.
Davacı defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış. Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda; davacı şirketin muhasebecisi ile sorun yaşadığı, bahse konu defterlerin şirketin o dönemdeki muhasebecisinin elinde olduğu ve bu nedenle savcılığa şikayette bulunulduğunun bildirilmesi üzerinde tarafınca herhangi incelemenin yapılamadığı beyan edilmiştir.
Davacı vekili tarafından müvekkiline ait defter ve kayıt suretleri mahkememize ibraz edilmiştir. Davacı defter ve kayıt suretleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından sunulan belgelerle davalı’dan 229.199,83-TL alacaklı olduğu, davalı defterlerinde ise davacı şirketin 348.810,10-TL icra takibinde borcunun olduğu ve bu borç içeriğinin sadece mal bedellerinden oluştuğu bildirilmiştir.
Dosya içerisine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da görüldüğü üzere, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacın takip ve dava konusu yaptığı faturaların fiyat farkı faturası olduğu, taraflar arasında fiyat farkı uygulamasına dair bir anlaşmanın olduğu davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmış, davanın ve %20 tazminat talebinin İİK 67.mad. uyarınca davacının haksız olarak takip başlatıldığı, ancak kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddine…” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak; karşılıksız çıktığı söylenen müşteri çeklerinin verilmediğini, makinenin iadesi karşılığı verileceği hususunda anlaştıklarını, bu çeklerin takibe konu edildiğini, müvekkili şirketin kotadan doğan alacağı bulunduğunu, sözleşmenin başlangıcında 2013 tarihinde satılan ürünün, sözleşmenin sona erdiği 2015 yılında dahi sözleşme ile belirlenen fiyattan satıldığını, fiyat farkı doğduğundan piyasa fiyatın araştırılması gerektiğini, davalı şirketin hem ciro yaptırılıp hem hak edişi ödemediğinden, sebepsiz zenginleştiğini, davanın kabulü gerektiğini ve kararın kaldırılmasını ileri sürmüştür.
Dava, satıma dayalı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında 09/10/2013 tarihli ciro esasına dayalı promosyonlu satış sözleşmesinin imzalandığı hususunda ihtilaf yoktur. İmzalanan sözleşmenin davacıya yüklediği iki koşulu bulunmaktadır. ilki, davacının 30 ayda 60.000M2 0,30 mm kalınlığında ofset baskı kalıbı ürünü alması, diğeri ise, m2 olarak sözleşme ile belirlenen KDV hariç 6,9 USD. fiyatla faturalanan bedelleri 120 gün içinde ödemesini yapmaktır. Her iki şartın yerine getirilmesi halinde, davacının kullanımında bulunan ofset baskı makinesi, davalı tarafça bedelsiz olarak, promosyon olarak, davacı tarafa devredilecektir. Yine sözleşmede, kota taahhüdünün yerine getirilememesi halinde, davalının makine kira bedeli veya kullanım bedelini, davacının ise promosyon bedelini talep edemeyeceği hususları da düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına ve sözleşmeye göre, davacının alıcı, davalının satıcı/işveren olduğu, sözleşme şartlarından ilkinin davacı tarafça yerine getirildiği tarafların kabulündedir. Ancak, ödeme şartı yerine getirilmediği gibi, ödeme için verilen çeklerde karşılıksız çıkmıştır. Çeklerin karşılıksız olduğunu, davalı taraf ileri sürdüğü gibi, davacı taraf ta karşılıksız çıkan çeklerin iade edilmediğini belirterek, bu hususu tekrar etmiştir. Davacı, miktar taahhüdünü tamamlamasına rağmen, alımlarına devam etmiştir, davalı şirket tarafından alacağını tahsil için başlattığı takiplerden dolayı, İstanbul 37 İcra müdürlüğünün 2016/9859 sayılı takip dosyasında 25.500TL tahsilat alınmıştır. Bu süreçte davacı taraf, makinenin iade edilmesi halinde çeklerin de iade edilmesi gerektiği halde, icra takiplerine konu edildiğini, davalı tarafın yapılan satıştan dolayı cirosunu artırdığını, fiyat farkı faturalarının ödenmediğini belirterek, cari hesap alacağına dayalı başlattığı icra takibine itirazın iptalini talep etmiş ise de, anılan sözleşme ile, fiyat farkı alacağının düzenleneceğinin kararlaştırılmadığı gibi, satılan miktar karşılığı promosyon talep edilemeyeceğinin sözleşmede yer aldığı, davacının fiyat faturasına dayalı alacak talebinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği, davalı şirketin davacı tarafın alımları ile, cirosunu arttırmış ise de; mal bedelini ödemeyen davalının ayrıca fiyat farkı alacağı talebinin TMK. 2 maddesine uygun düşmeyeceği, kimsenin kusurundan menfaat temin edemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, yerel mahkemenin verdiği karar da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih ve 2017/199 Esas 2018/509 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2022