Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/686 E. 2022/306 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/686
KARAR NO : 2022/306

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : 2014/446 Esas, 2018/1243 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/02/2022
Taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili …’e ait olduğunu ileri sürerek 01/09/2011 tanzim ve 01/12/2011 vade tarihli, 130.000 TL bedelli bonoyu İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1 sayılı icra dosyasında takibe koyduğunu müvekkilinin İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesine 2013/9 E.sayılı dosyası ile takip konusu senetteki imzaya, borca itiraz ederek takibin iptalini istediğini, senedin sahte olarak oluşturulduğuna ilişkin şikayeti üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/5076 Sr. Sayılı dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin davalıyı hiç tanımadığını, kendisi ile hiç bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davalıya böyle bir senet vermediğini, davaya konu senet üzerindeki imzanın müvekkilne ait olmadığını, müvekkilinin hiç bir şekilde davalıya borcu bulunmadığını, davalı alacaklının müvekkiline senet tutarı kadar borç olarak verme gücüne sahip olup olmadığının da irdelenmesi gerektiğini , davalının isticvap edilerek senedin doğuş nedeni hakkında beyanda bulunmasının sağlanmasını, beyanla İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2013/1 sayılı takip dosyasında icraya konulmuş olan 01.9.2011 tanzim ve 01.12.2011 vade tarihli, 130.000 TL bedelli senetten dolayı müvekkilinin davalı-alacaklıya borcu bulunmadığının tespitine ve dava konusu senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya emlak satın almak için para verdiğini, müvekkilinin emlak alımı amacı ile verdiği para karşılığında dava konusu bonoyu davacıdan aldığını, davalının müvekkiline uygun bir fiyatta emlak bulamadığını ve müvekkilinin verdiği parayı da geri ödemeyince takip konusu senedi işleme koyduğunu, davalının müvekkilini ödeme yapacağı konusunda bir sene kadar oyaladığını, takibe konu bononun hukuki mahiyeti itibari ile mücerret bir borç kararı olduğunu, davada soyutluk ilkesi kuralı uygulanacağından, ispat yükü de kendisinde olan davacı-keşidecinin borcunun olmadığı konusunda yazılı bir kanıt ile ispat yoluna gitmesi gerektiğini, davacının kanıtlarında herhangi bir yazılı belgeye dayanmadığını, tanık kanıtına dayandığını ancak davanın niteliği gereği vc dava konusunun bono olaması nedeni ile senede karşı ileri sürülen iddiaların tanık ile ispatının mümkün olmadığından tanık dinlenmesine muvaffakatlerinin bulunmadığını, bonodaki imzanın davacıya ait olduğunu beyanla, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, İcra takibinin teminat yatırılmak sureti ile durmuş olması nedeni ile %20 inkar tazmianatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: Davaya konu senetteki imzanın ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan raporlara göre davacının eli ürünü olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin açtığı menfi tespit davasına yerel mahkemenin red kararı vermesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde hiçbir imza incelemesi yapılmadığını, esas yönünden inceleme yapılmadığını, delillerin toplanmadığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının hiç araştırılmadığını, davalının banka kayıtları incelenmediğini, senet metninde nakit ve malen kaydı açıklığa kavuşmadığını, menfii tespit davalarında talep halinde zorunlu hale gelen isticvap müessesesinin atlandığını, yerel mahkemenin hiç bir delil toplamadan, imza incelemesi yaptırmadan, İcra Hukuk Mahkemesinde ve Ceza Mahkemesindeki çelişkileri tarafsız 3 bir kurum aracılığı ile gidermesi gerektiğini, müvekkilinin imza kendisine ait çıksa bile alacaklıya borç senedi olarak ya da ondan aldığı senet karşılığı mal vermediğini, diğer maddi delillerinin toplanmadığını, dosyasındaki çelişkili rapora göre hüküm kurduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını ve toplanmayan delillerin toplanmasının karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklarının halen teminat altında olmadığından davalının adına kayıtlı araç ve taşınmazların dava sonuna kadar 3. kişilere devretmemesi için teminatsız olarak (zira İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 2012/662 D.İş sayılı İhtiyati Haciz Kararı neticesi 13.000,00 TL teminatı halen dosyada mevcut olduğunu ve bunun teminat sayılmasını) ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yerel mahkemenin icra inkar tazminat talepleri yönünden hiç bir karar vermediğini beyanla takibin durması (sonrasında iptali ile) lehlerine hükmedilmesi gereken %20 inkar tazminatının davacıdan alınarak davalı müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava takipten sonra açılan bonodaki imzanın sahteliği ve borçsuzluk iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İzmir 15.İcra Müdürlüğü’nün 2013/1 E.sayılı dosyasında; alacaklısının …, borçlusunun … olduğu, 01/09/2011 Düzenleme tarihli 01/12/2011 Vade Tarihli 130.000,00 TL bedelli senede dayanarak alınmış olan İzmir 5.ATM’ nin 2012/662 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararı ile toplamda 153.421,51 TL alacağın tahsili için bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibi yapılmıştır
İzmir 8.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/9 E.sayılı dosyasında; davacı … tarafından, davalı … aleyhine İzmir 15.İcra Müdürlüğü’nün 2013/1 E.sayılı dosyasına ilişkin 01/09/2011 tanzim tarihli, 01/12/2011 vade tarihli 130.000,00 TL bedelli senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı, takip alacaklısı olarak görünen kişiye böyle bir borcunun olmadığı iddiası ile imzaya ve borca itiraz edilerek takibin iptali dava açıldığı,
C.Başsavcılığı Sahtecilik Bürosunun 2013/5076 sayılı soruşturma dosyasından gönderilen 07/06/2013 tarihli İzmir Kriminal Polis Lab.’nca yapılan ekspertiz raporu, mahkemece yaptırılan Adli Tıp raporu ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik-Grafoloji Bölümü raporları, dosya ve takip dosyasının incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda davacının davasında haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, kararın temyizi üzerine “takibin durdurulmasına ” şeklinde düzeltilerek kararın onandığı görülmüştür.
Davacı … tarafından davalı … aleyhine Resmi Belgede Sahtecilik suçundan başlatılan soruşturma dosyasında iddianamenin düzenlenerek dosyanın İzmir 27.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1041 Esas sayısına tevdii olduğu, ceza yargılamasının bu dosya üzerinden devam ettiği, ceza dosyanın yapılan incelenmesi sonucunda; Dava konusu bono senedine ilişkin borçlu imzasının İzmir 8.İcra Hukuk Mahkemesince Marmara Üniversitesi Grafoloji Bölümünce incelenerek 01/06/2015 tarihli raporda senetteki keşide imzasının … eli ürünü olmadığı yönünde rapor verdiği, bu rapora istinaden ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesince yapılan inceleme sonucunda 28/04/2014 tarih 2014/38420/37089 sayılı raporda senedin keşide imzasının … eli ürünü olduğunun belirlendiği, raporlar arasında bulunan çelişki nedeniyle mahkemece suça konu belge üzerinde ki çelişkilerin giderilmesi amacıyla ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden yeni rapor aldırıldığı, ATK nca düzenlenen 20/04/2017 tarih 201/26668/2380/2448 sayılı raporda; suça konu senet üzerindeki imzanın …’ ün eli ürünü olduğu, senetteki yazıların ise … ve …’ ün eli ürünü olmadığının belirtildiği, mahkemece sanık … ‘nun beraatine karar verildiği, kararın 15/05/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İcra Mahkemesince, bonodaki imzanın keşideci davacıya ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle icra takibinin durdurulmasına karar vermiş olması takip hukukunu ilgilendirmekte olup davacının maddi hukuk açısından menfi tespit davası açmasına engel teşkil etmez.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat karar’ı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-92 E 2018/1362 K sayılı kararı).
İzmir Asliye Ceza mahkemasinde davacı sanık … hakkında sahte resmi evrak tanzimi suçlaması ile yapılan yargılamada ATK’nca düzenlenen 20/04/2017 tarih 201/26668/2380/2448 sayılı raporda; suça konu senet üzerindeki imzanın …’ ün eli ürünü olduğu yazıların sanık ve müştekiye ait olmadığının anlaşılmış olmasına göre sanık davalı hakkında beraat kararı verildiği, maddi bir vakıanın varlığına yani imzanın davacıya ait olduğuna ilişkin kesinleşmiş kabule göre imzanın aidiyeti hususunun hukuk mahkemesince yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Davaya konu bononun kambiyo senedi vasfını taşıyıp kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği gibi nakden de düzenlenmiş olduğu, bu konularda bir ihtilaf bulunmadığı, kambiyo senetlerinin vasıfları mücerretlik ilkesi gereğince tanzim edenleri bağlayıcı bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiş ise de ; mahkemece ihtiyati tedbir talebi üzerine ara kararla icra hukuk mahkemesi tarafından takip geçici olarak durdurulduğundan davacı vekili tedbir talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olmakla takip durmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2018 tarih, 2014/446 Esas, 2018/1243 Karar sayılı karşı davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin ayrı ayrı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/02/2022