Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/678 E. 2022/304 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/678
KARAR NO : 2022/304
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI : 2016/1198 Esas, 2018/1421 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/02/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından İzmir 23 .İcra Müdürlüğünün 2016/11843 E. dosyasıyla davalı aleyhine 105.259,88 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının iş bu borcun 17.427,23 TL lik kısmına itiraz ettiğini, dava dilekçesinde dökümü yapılan faturalar ve cari hesaplar karşılığı itiraz edilen bedel yönünden de alacaklı olduğunun sabit olduğu, davalı yanca dökümü yapılan faturalarda belirtilen malların tümünün teslim alındığını, ayrıca faturalara herhangi bir itiraz edilmediğini beyan ile davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı şirketin haksız itirazı nedeniyle %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında davalının fabrikaları için koli teminine ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, davacının davalı şirkete göndermiş olduğu kolilerde ayıpların tespit edildiğini, bu ayıpları davacı şirkete bildirdiklerini ve ayıplı kolileri alması ve yenileri ile değiştirmesi bildirildiği halde davacının bunları değiştirmediğini, bunun üzerine kendilerinin daha yüksek maliyetle koli tedarik etmek zorunda kaldığını, bunlara detaylı olarak davacıya iade ve fiyat farkı faturalarının düzenlendiğini, ancak davacının bu faturaları yasal defter kayıtlarına işlememiş olması nedeni ile alacaklı olduğunu iddia ettiğini beyan ile davanın reddine, %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; kolilerde ayıpların bulunduğu hususunun resmi yoldan ihbar edilmediğini, cevap dilekçesinde dökümü yapılan iade, fiyat farkı ve maluliyet faturalarının davalı yana iade edildiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili 2. cevap dilekçesinde; ayıp ihbarının geçerliliği için şekil şartı bulunmadığını, müvekkili şirketin ayıplı ürünlerin ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep ettiğini, davalı tarafından gönderilen faturaların hiçbir haklı gerekçesi olmadan kabul edilmiş olmasını davacı lehine sonuç doğurmayacağını beyan etmiştir.
MAHKEMECE:
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarına göre, davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibari ile 105.259,88 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen defter ve kayıtlarına göre ise: davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 87.832,65 TL alacağının bulunduğu, taraf defterleri arasındaki 17.427,23-TL lik farkın davacı defterlerinde yer alıp davalı defterlerinde yer almayan toplam 17.427,23 TL lik faturalardan kaynaklandığı, davacı tarafça sunulan irsaliyeli fatura ile davacının üzerine düşen ispat külfetini yerine getirdiği anlaşıldığından, davanın kabulüne, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan alacağın %20 si üzerinden hesaplanan 3.485,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından dosyaya ibraz ettikleri delillerin değerlendirilmediğini, delillerin neden itibar edilmediğinin gerekçeli kararda belirtilmediğini, 25.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda tarafların ticari defterlerinin arasında 17.247,23 TL farkın olduğu , bu farkın 16.490,90 TL’lik kısmına ilişkin faturaların davacıya teslim edildiğine dair ispat yükümlülüğünün davalı olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafça ispat yükü yerine getirilerek söz konusu farkın kaynağı olan iade, fiyat farkı, maliyet faturalarının davacı tarafa gönderildiğini, davacı ve müvekkil şirket personelinin mail yazışmalarıyla ispat edildiğini, davacı tarafa ayıplı malların muayene formları davacı şirkete iletildiğini, davacı tarafından ayıplı gönderilen mallar ayıpsız misli ile değiştirilmediğinden kaynaklanan fiyat farkı da davacıya fatura edildiğini, ihraç edilmek üzere kolilenmiş mallarda kolilerin çökmesi, yırtılması gibi aksaklıklar sebebiyle sevkiyat yapılamamasını, bu nedenle davalının ticari itibarını riske soktuğunu, tüm faturalar davalı tarafından davacıya kargo yoluyla gönderildiğini, gönderim bilgisi mail üzerinden verildiğini, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen sevk irsaliyesinde teslim alımına ilişkin imza bulunmadığını, teslim alan hanesinin boş olduğunu, davacının ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, yerel mahkeme tarafından icra inkar tazminatına hükmedilmesi dosya kapsamına aykırı olduğunu, yerel mahkeme hükmünün ortadan kaldırılarak davanın reddini talep etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptaline ilişkindir.
İzmir 23.İcra Dairesinin 2016/11843 Esas sayılı dosyasında davacı-alacaklı şirket tarafından, davalı-borçlu şirket aleyhine 31/08/2016 tarihinde 105.259,88 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ olunduğu, davalı şirket vekilinin 09/09/2016 tarihinde takibin tamamına itiraz ettiği, davalı vekilinin ikinci bir dilekçe ile başlatılan takibe 17.427,23 TL’lik asıl alacak ve ferileri yönünden itiraz ettiği, icra dairesince takibin 17.427,23 TL yönünden durdurulduğu anlaşılmıştır.
Davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davalı defterleri üzerinde SMMM bilirkişisi …’dan alınan raporda (talimat yoluyla) ; davalı şirketin usulüne uygun tutulan kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile davacı şirkete 87,832,65 TL borcunun bulunduğu, davacı şirketin davalı şirket hakkında İzmir 23. İcra Dairesinin 2016/11843 E. nolu dosyasında 31/08/2016 tarihinde icra takibi yaptığı, davalı şirket tarafından bu tarihten sonraki tarih olan 20/09/2016 tarihinde davacı şirkete toplam 87.832,65 TL ödemenin yapıldığı, kendi yasal defterlerinde davacı şirketin borcuna kaydetmiş olduğu iade faturalarının fiyat farkı ve maliyet faturalarının davacı şirket kayıtlarından yer alıp almadığı hususuna ilişkin tespit yapılamadığı görüşünü bildirmiştir.
Mahkemece davacı defterleri üzerinde SMMM bilirkişisi …’dan alınan raporda; davacı şirketin usulüne uygun tutulan kayıtlarına göre, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 105.259,88 TL alacağının olduğu, davalının ticari defter kayıtlarında ise icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 87.832,65 TL alacağının olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiği, dolayısıyla tarafların ticari defter kayıtlarında (105.259,88-87.832,65=) 17.427,23 TL farkın olduğu iş bu farkın kaynağı olan ve davacı lehine olan 03.03.2016 tarihli 936,33 TL.lık fatura ve içeriğinin davalıya teslim ettiğini davacının ispatla yükümlü olduğu, davalı lehine olan toplamı 16.490,90 TL olan 13 adet fatura ve içeriğini davacıya teslim ettiğini davalının ispatla yükümlü olduğu, tarafların iş bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 16.490,90 TL. alacağının olduğu, davacının 936,33 TL.lık ispat yükümlüğünü yerine getirmesi halinde alacağının (16.490,90+936,33=) 17.427,23 TL. olacağı, davalının ise ispat yükümlüğünü yerine getirdiği miktarın alacak tutarından mahsubunun gerektiği görüşü bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına mahkemenin yerinde görülen gerekçesine göre; mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarına göre, davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibari ile 105.259,88 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen defter ve kayıtlarına göre ise: davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 87.832,65 TL alacağının bulunduğu, taraf defterleri arasındaki 17.427,23 TL’lik farkın davacı defterlerinde yer alıp davalı defterlerinde yer almayan toplam 17.427,23 TL’lik faturalardan kaynaklandığı, davacı tarafça sunulan irsaliyeli fatura ile davacının üzerine düşen ispat külfetini yerine getirdiği, davalı tarafından iade faturalarının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin belge sunulmadığı, buna göre davacının 17.427,23 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 1.190,45 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 298,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 892,45 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2022