Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/633 E. 2022/69 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/633
KARAR NO : 2022/69
KARAR TARİHİ: 27/01/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2018
NUMARASI : 2017/980 Esas 2018/994 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ: 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 27/01/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; davacı ile davalı arasında 06/03/2015 tarihli yakıtmatik sözleşmesi olduğunu, davacının bu sözleşmede yetkili satıcı konumuda, davalının ise müşteri konumunda olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin halen devam ettiğini, taraflar arasında yapılan alım satımlar için cari hesap mevcut olduğunu, 10/03/2017 tarihinde borcun sıfırlandığını ancak sonrasında davalı tarafından ödemelerin sürekli aksatıldığını, borç bakiyesinin farklı miktarlar ile devam ettiğini, 26/07/2016 tarihinde takas işleminin yapıldığını ve davalının ödemediği 4.260,89-TL bakiye alacağın bulunduğunun tespit edildiğini, ödenmeyen bu miktarın faizlerle birlikte 4.698,21-TL’ye ulaştığını, bunun üzerine davalı hakkında İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2017/11112 Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı tarafından süresinde takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazında haksız olduğunu, itirazın iptali istemi ile iş bu davanın açıldığını, tarafların tacir olduğunu ve ticari defter tutma yükümlülüklerinin olduğunu, tarafların defterlerinin incelemesi sonucunda davacının haklılığının ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; davaya cevap vermemiş olup,duruşmalarda davanın reddini savunmuştur.

MAHKEMECE:
Davacı ile davalı arasında 06/03/2015 tarihli Yakıtmatik Sözleşmesi olduğu, bu sözleşme uyarınca davalının borçlu olduğu iddiası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibine, davalı tarafından süresinde itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın iptali istemi ile iş bu davanın açıldığı, davalı tarafından tensiben verilen 2 haftalık kesin süreye rağmen davaya cevap verilmediği, davalı tarafından icra takibine konu edilen cari hesabın bulunduğu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtların verilen kesin süreye rağmen dosyaya sunulmadığı, davacı tarafından dayanılan ticari defter ve kayıtların e-defter şeklinde harici belleğin dosyaya sunulduğu, bilirkişi tarafından davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan hesaplamada davacının davalıdan 4.260,89-TL asıl alacak, 390,83-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.651,72-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, icra takip dosyasında her ne kadar faiz isteminde de bulunulmuş ise de, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair ve icra takibine kadar faiz yürütülmesine dayanak bir işlemin yapılmadığı, bu nedenle faiz isteminin yerinde olmayacağı, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın dosya kapsamı ve kayıtlara uygun şekilde denetlenebilir nitelikte olduğu ve bu nedenle hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu, belirlenen hususlar dikkate alınarak, bilirkişi tarafından hesaplanan bedel kadar davalının itirazında haksız olduğu, düzenlenen rapora davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı, alacağın niteliği dikkate alındığında likit ve hesaplanabilir olduğu görülmekle, inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 07.02.2019 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;Davacı yan tarafından başlatılan İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2017/ 11112 E. Sayılı Örnek -7 İcra takip dosyasına müvekkil adına vekili olarak, borca faize ve ferilerine ve yetkiye süresi içerisinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu,işbu itiraz sonucu davacı yan tarafından itirazın iptali davası açılmış olup, dava dilekçesi ve tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmemiş, davalı asile tebliğ edildiğini,öncelikle işbu yargılama, icra takibinin taraflarınca yapılan itirazlar sonucunda açılan itirazın iptali davası olup, İcra takibinden bağımsız olarak düşünülemeyeceği gibi, icra takibi başlatılmadan itirazın iptali davasının açılması da mümkün olmadığını,bu sebeple icra takibine vekaletname ibraz edilerek yapılan itiraz sonucu, işbu itirazın iptali davası açılması durumunda, söz konusu tebligatların taraflarına yapılması gerektiğini,yüksek yargı kararlarının bu yönde olduğunu,Yerel Mahkemenin usulü işlemleri tamamlanmadan davanın esasına girerek hüküm vermesinin, usul ve yasalara aykırı olduğunu,müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini,bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevaplarında özetle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddini talep etmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı ile aralarında yakıtmatik sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince davalının müşterisi olduğunu,sürekli olan alım satımlar için cari hesap ilişkisi oluştuğunu, davalının cari hesaptan kaynaklanan 4.260,89-TL borcunu ödemediği için ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatı istemiştir.
Davalı taraf davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili istinaf etmiş olup istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Davalı vekili icra takibine vekil vasıtasıyla itiraz ettiğinden, takibe yapılan itirazın iptali davasında da, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatini bildirir tebligatın davalının vekiline yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de; davalı vekilinin dosyaya vekalet sunmuş olduğu, ön inceleme duruşmasına ve sonraki duruşmalara katıldığı görülmüştür. Dolayısıyla davalının hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiğinden bahsedilmesi yerinde değildir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davacı ile davalı arasında 06/03/2015 tarihli Yakıtmatik Sözleşmesi olduğu, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, cari hesap ilişkisinin oluştuğu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtların sunulması için davalı vekiline kesin süre verilmiş ise de; ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafından sunulan harici belleğe göre, ticari defter ve kayıtların e-defter şeklinde tutulduğu, harici bellek ile dosya içerisine getirtilen tarafların BA ve BS formları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi raporuna göre, BA ve BS formlarının birbirini doğruladığı, bilirkişi tarafından davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar ile BA ve BS formları üzerinde yapılan hesaplama neticesinde; davacının davalıdan 4.260,89-TL asıl alacak, 390,83-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.651,72-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf, icra takip talebinde işlemiş faiz isteminde bulunmuş ise de, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair ve icra takibine kadar faiz yürütülmesine dayanak bir işlemin yapılmadığı, bu nedenle faiz isteminin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca bilirkişi tarafından hesaplanan bedel kadar davalının itirazında haksız olduğu, düzenlenen rapora davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı, alacağın niteliği dikkate alındığında likit ve hesaplanabilir olduğu, dolayısıyla icra inkar tazminatı isteminin yerinde olduğu görülmüştür.
Bu durumda HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 08/10/2018 tarihli, 2017/980 Esas 2018/994 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 291,06-TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 73,00-TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 218,06-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 27/01/2022