Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/617 E. 2022/320 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/617
KARAR NO : 2022/320

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2018
NUMARASI : 2017/1375 Esas 2018/1455 Karar
DAVA : TAZMİNAT (TRAFİK KAZASINDAN VE TAŞIMA SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/02/2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1375 Esas ve 2018/1455 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı … Şirketi vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … adına kayıtlı sürücüsü … olan … plakalı takside yolcu olarak bulunduğunu, … İlçesi … Bulvarı No:… sayılı yere geldiğinde taksiden ineceği esnada dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu müvekkilinin parmaklarından yaralandığını, yaralanmasına bağlı olarak 10.360,00-TL tedavi masrafı ve 1.800,00-TL fizik tedavi olmak üzere 12.160,00-TL masraf yapıldığını, davalı …’e ait aracın …’ye 907695 poliçe numarası ile zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunduğunu, kaza sonrası müvekkili davacı …’in 2 parmağını tamamen kaybettiğini diğer parmaklarında ise fonksiyonel kaybı meydana geldiğini, müvekkilinin ruhsal çöküntü ve bunalım içerisine girdiğini ileri sürerek 10,614,62-TL maddi 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu davalı adına kayıtlı … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası yapıldığını, davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilmediğini, sağlık giderleri olarak müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi vermemişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :

Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ”…Davaya konusu trafik kazasında tarafların kusur durumunun tespiti için alınan rapora göre; “..Davalı … adına kayıtlı, sürücüsü …’in kullanmış olduğu … plaka sayılı aracın kazının oluşumunda %50 (Yüzde yüz) oranında kusurlu, davacı yolcu …’in kazının oluşumunda %50 (Yüzde yüz) oranında kusurlu, dava dışı … plaka sayılı kamyonet sürücüsü …’ın kazanın oluşumunda kusursuz olduğu..” tespit edilmiştir.
Davacının maluliyet oranının tespiti için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan rapora göre; “…kişilik sakatlık oranının %11 olarak bulunduğu, tıbbi iyleşme süresinin 3 ay olduğu..” tespit edilmiştir.
Davacının davalıdan isteyebileceği geçici ve sürekli işgöremezlik miktarının tespiti için yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda; “… Davacının mevcut kusur durumu dikkate alınarak faturalı tedavi giderlerine ilişkin SGK tarafından ödenmeyen-karşılanmayan talep edebileceği tazminat tutarı 5.307,31.-TL olarak tespit edildiği ve tespit olunan tazminat poliçe tedavi giderlerinin teminat limiti içinde olduğu..” tespit edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle açılmış tazminat davasıdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle; kusurun durumu, davacının iş gücü kaybının ne olduğu ve bu bağlı olarak isteyebileceği tazminat tutarının ne kadar olduğu ile davalı … şirketinin bu tazminatın ne kadarından sorumlu olduğudur.
Kara taşıtlarının karıştığı kazalardaki sorumlu kişiler ile sorumluluk sebepleri, araç sürücüsü yönünden 6098 s. TBK.nın 49 vd. Maddeleri, araç sahibi yönünden(işleten) 2918 s. KTK.nın 85. Maddesi ve sigorta şirketleri yönünden ise 2918 s. KTK.nın 91 vd. Maddeleri ile ZMM Genel Şartları hükümleridir.
Bu kişiler arasındaki sorumluluk esası ise zarar görene karşı(dış ilişkide) 6098 s. TBK.nın 61. maddesi uyarınca müteselsil sorumluluk olup, aynı kanunun 163. maddesi uyarınca zarar gören zararın bir kısmını veya tamamını dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Eldeki davada davacı davasını sigorta şirketine karşı açmıştır.
Mahkememizce davacının zararı olup olmadığı ve varsa miktarı ile davalının sorumluluğunun sınırının tespiti için rapor alınmış, az yukarıda açıklandığı üzere davacının kazaya karışan ve davalının sigortacısı olduğu araçta yolcu olduğu, kazada ve meydana gelen zararda %50 oranında kusurunun bulunduğu, davalı tarafın % 50 kusurlu olduğu, alınan adli tıp raporuna göre belirlenen sürekli işgöremezlik oranı ve tıbbi iyileşme süresine göre tedavi masraflarının hesaplandığı, yapılan hesaplamaların, yöenetmeliklere, dosya kapsamına uygun ve denetime açık olduğu, anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalının sigortalısı aracın %50 kusurlu olarak karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı buna göre isteyebileceği tazminat miktarının usulüne uygun tespit edildiği anlaşıldığından mahkememizce davacı tarafından yapılan tedavi giderlerinin davalılardan hükmedilen şekilde alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Yine mahkememizce kusur oranında hükmedilmesi gerektiği, sehven kusuru aşan şekilde tazminata hükmedildiği ancak kısa kararla gerekçe arasında çelişki olmaması gerektiğinden yukarıda yazılı gerekçe yazılmıştır.
Davacı manevi tazminat talep etmiştir.
6098 s. TBK 56. maddesine göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hakim; manevi tazminat, beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K’nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tesbit etmelidir. Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).” Yargıtay HGK, 21.11.2012 tarih, 2012/21-737, 2012/824 K.
Bu açıklamalar ve ilkeler dikkate alındığında; parmak ve elin insanın günlük hayatının devamı, kendini geliştirme, iletişim kurma ve diğer tüm insani eylemleri için kullanılan organlar olması, davacının parmaklarının kesilmesi, bir kısmında fonksiyon kaybı yaşaması ile hayatında büyük kayıplar yaşayacak olması, olaydaki kusur durumu ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak davacı yararına hükmedilen 7.000,00 TL manevi tazminatın, davacının zenginleşmesine, davalıların da fakirleşmesine neden olmayacak şekilde hak ve nesafete ve adalete uygun olduğu kanaatine varılmıştır…” gerekçesi ile Davanın kısmen kabulü ile; 10.614,62-TL maddi tazminatın 08/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı … AŞ’nin poliçe limiti ile sınırlı olması kaydı ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 7.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı … şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının trafik kazası sebebiyle ödemek zorunda kaldığı tedavi giderleri ile ilgili olarak tedavi giderleri Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Teminatı Kapsamında olmadığından müvekkili sigorta şirketin tedavi giderleri konusunda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ayrıca mağdur davacının dosyaya giren 27.06.2018 tarihli kusur raporu ve buna istinaden hazırlanan 14.11.2018 tarihli hesap raporunda da belirtildiği gibi zararın oluşmasında %50 oranında kusurlu olması ve toplam 10.614,62 TL toplam tedavi giderinin %50’si olan 5.307,31 TL’sinden sorumlu olabileceği tespit edilmesine rağmen mahkemece 10.614.31.TL üzerinden kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, trafik kazasından dolayı tüketicinin taraf olduğu taşıma sözleşmesinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Her ne kadar taşıma ve sigorta sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Ayrıca, davaya konu temel uyuşmazlığın, tüketici işlemi sayılan taşıma ilişkisinden kaynaklanması ve anılan davalılar hakkındaki davanın da ticaret ve asliye hukuk mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 355. maddesindeki “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.” şeklindeki düzenlemeyle kamu düzenini ilgilendiren hususların istinaf incelemesi sırasında re’sen gözetileceğine işaret edilmiştir.
Bu açıklamalar uyarınca somut olayda; davalı …’e ait, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …’ in sevk ve idaresindeki … plakalı ticari takside yolcu olan davacının araçtan inmek istediği sırada dava dışı …’ ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucunda cismani zarara uğradığı, meydana gelen olay nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davanın açıldığı ihtilafsızdır. Kaza tarihinde davacı ile davalı … arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı hukuki ilişki bulunmaktadır. Davacının bu sözleşme uyarınca tüketici (yolcu), davalı …’in de mesleki ve ticari faaliyeti kapsamında (kazanın ticari taksinin seyir faaliyeti sırasında meydana gelmesi nedeniyle) hareket eden gerçek kişi olduğu ve dava tarihi gözetildiğinde, davanın temel dayanağının bizatihi sigorta sözleşmesinden değil tüketici işleminden (taşıma sözleşmesinden) kaynaklandığı ve eldeki davanın daha özel nitelikte mahkeme olan tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. (Aynı yönde Bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.02.2019 tarih ve 2017/409 Esas, 2019/159 Karar sayılı ilamı)

O halde yerel mahkemece; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 83/2. maddesinde yer alan ve taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine ilişkin hüküm ile davanın görüldüğü İzmir İli’nde müstakil tüketici mahkemesi’nin bulunduğu da gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesi’nce işin esasının incelenmesi neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararının re’sen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih ve 2017/1375 Esas ve 2018/1455 Karar sayılı hükmünün, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dava dosyasının yetkili ve görevli İZMİR NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekli de gözetilerek davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Karardan bir örneğin istinaf kaydının kapatılması için İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
5-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan istinaf karar harcının davalı sigorta şirketine iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmaksızın karar verildiğinden bu aşama için istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
8-İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı sigorta şirketi tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın davalı sigorta şirketine İADESİNE,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 17.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.