Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/590 E. 2022/1054 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/590
KARAR NO : 2022/1054

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2018
NUMARASI : 2012/320 Esas 2018/1137 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/320 Esas ve 2018/1137 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2012/9321 Esas sayılı dosyası ile toplam 350.351,66.-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından takibe ve borca itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe ve borca itiraz edilmiş olması nedeni ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; İcra takibinin …. Şti . Aleyhine yapıldığını, davacı ve davalı şirket arasında 2007 yılından bu yana ticari ilişki bulunduğunu, ödemelerin şirket tarafından dikkate alınmadığını, kayıtların cari hesap dışı tutulduğunu, usulsüz tutulan kayıtlar nedeniyle davalı şirketin sürekli borçlandırıldığını, icra takibi ile talep edilen %22 faizin fahiş olduğunu, takipten önceki faiz talebinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, icra dosyası incelenmiş, bilirkişi görüşüne başvurulmuştur.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2012/9321 Esas sayılı dosyası dosyamız içerisine alınmış, incelenmesinde ; alacaklı … Şti. Tarafından davalı …. Şti. Aleyhine 350.351,66.-TL asıl alacak, 2.745,22.-TL olmak üzere 353.745,22.-TL alacak üzerinden icra takibine geçildiği borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olmuş, 18/06/2013 tarihli raporda özetle ; her iki taraf yevmiye ve envanter defterlerinin dönem başı ve dönem sonu noter onay durumlarının olmaması ve defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği hususunun değerlendirilmesinin Mahkememize ait olduğu, Mahkememizce defter kayıtlarına itibar edilmesi halinde davacı defter kayıtlarına göre davacının davalıdan icra takip tarihi itibarı ile 350.346,28.-TL, davalı defter kayıtlarına göre ise davacının davalıdan 350.132,15.-TL alacaklı olması gerektiği belirtilmiştir.
Davalı vekili tarafından iki klasör halinde sunulan ve rapora ek olarak sunulan davacı tarafından peşin satış esasına dayalı olarak düzenlenen faturalar ve davacı şirkete ait tahsilat makbuzlarına dayalı olarak davalı şirket tarafından davacıya yapılan nakit ve çekli ödemelere ilişkin makbuzlar ile davalı tarafından davacıya banka havalesi ile yapılan ödemelere ilişkin belgelerin de incelenmesini talep etmesi üzerine bilirkişiden ek rapor alınmış 03/09/2013 tarihli ek raporda özetle; taraf defterler kayıtlarının özelliği gereği kayıtlarda yer alan belgesiz muhasebe kayıtlarına ( örneğin çekli ödemeler, pos kayıtlarına göre ödemeler ) itibar edilmemiş, belgeye dayalı kayıtlara itibar edilmek suretiyle taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin irdelenmesi sonucunda 2007-2008-2009-2010-2011-2012 yıllarına ait davacı tarafından peşin satış esasına dayalı olarak düzenlenen faturalar, davalıdan yaptığı çek ve nakit tahsilatlara ilişkin olarak davacının düzenlediği makbuzlar, davacının veresiye satışlara ilişkin olarak düzenlediği faturalar ile davalı defter kayıtlarının birlikte değerlendirilmesi sonucu yıllar itibarı ile yapılan değerlendirme sonucunda davacının davalıdan icra takip tarihi itibarı ile alacağının 277.628,33.-TL’den ibaret olması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizce Bankalarla yapılan yazışmalar, Vergi Dairesinden gelen BA formları incelenmesi ve taraf vekillerinin itirazları da değerlendirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınmış, 13/06/2014 tarihli ikinci ek raporda özetle ; Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen BA formlarında davacı ve davalı tarafından düzenlenen faturalar dönemler itibarı ile toplu olarak gösterildiğinden ve her bir dönemin ayrıntılı olarak fatura dökümleri verilmediğinden bu belgeye dayalı olarak defter kayıtlarına dayalı bir inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca davalı tarafından mahkemeye verilen 26/09/2013 tarihli yazıda 03/09/2013 tarihli bilirkişi raporunda pos kayıtları toplamının 183.979,00.-TL den ibaret olduğu ileri sürülmüş ise de bu konuda herhangi bir belge ibraz edilmediği sadece vergi dairesine dönemler itibarı ile verilmiş olan BS formları mavi şeffaf dosya içerisinde verildiği, faturaların toplu olarak verilmesi nedeniyle bu formlarda fatura karşılaştırma imkanının bulunmadığı, dosyada mevcut bankalardan gelen cevabi yazılar ve ekleri ile dosyaya ibraz edilen belgeler kapsamında yapılan inceleme sonucunda da davacının davalıdan icra takip tarihi itibarı ile olması gereken alacağının 109.863,42.-TL olduğu belirtilmiştir.
Dosyada mevcut raporlarda incelenerek raporlar arasındaki çelişkiyi giderir, taraf vekillerinin rapora itirazlarını tek tek cevaplar mahiyette uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, 29/09/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle ; Davacı defterlerinden alınan cari hesap ekstrelerinde yapılan incelemelerde; Davalıya ait cari hesabın Alıcılar Hesabı altında ve Satıcılar hesabı altında takip edildiği ve takip tarihi olan 06.03.2012 tarihi itibariyle Alıcılar hesabı altında davalının 350.346,28 TL borçlu olduğu, davalı defterlerinde ve 18.06.2013 tarihli bilirkişi raporu ekinde bulunan cari hesap muavinlerinde yapılan incelemelerde Davacıya ait cari hesabın Satıcılar Hesabı altında 320 08 nolu hesapta takip edildiği, Davalının 2011 yılı yevmiye defterinde 31.12.2011 tarihli 232 sayılı yevmiye fişinde Transfer açıklaması ile 350.232,15 TL borç bakiyesinin kapatıldığı ancak bu işleme ait belge bulunmadığı için önceki bilirkişi tarafından bu işlemin kabul edilmeyerek bakiyenin 350.232,15 TL olarak dikkate alındığı, davalı vekilinin itirazı ile davacı kayıtlarında bulunmayan ödeme işlemlerine ait liste ve belgeler ibraz edildiği, davalı vekili tarafından 263.069,30 TL davalı ödemesinin davacı kayıtlarında yer almadığı, davalı defterlerine bir kısım hareketlerin kaydedilmemiş olması nedeniyle, heyetimizce yapılan incelemeler davacı kayıtlarındaki cari hesap hareketlerinin, dosya ekinde yer alan fatura fotokopileri, davalının yasal defter kayıtları, davalının ibraz ettiği ödeme belgelerinin tek tek karşılaştırılması şeklinde yapıldığı, davacı kayıtlarındaki incelemeler kasa hesabı, alınan çekler hesabı, bankalar hesabı kayıtları ile kontrol edildiği, tarafların uzun yıllar süren ticari alışveriş sürecinde cari hesap hareketlerinde mutabakat yapmayarak cari hesap bakiyelerini kontrol etmedikleri anlaşılmakta olup, cari hesap ilişkisinin karmaşık hale geldiği ve bu durumdan her iki tarafında sorumlu olduğu, tüm işlemlerin kontrolünün ancak kayda esas olan bütün fatura ve ödeme belgelerinin bir araya getirilerek altı yıl süren cari hesap işlemlerinin tekrar belgeler üzerinden oluşturulması ile mümkün olabileceği ancak bu şekilde bir çalışmanın şirketlerin bünyesinde görevli personel tarafından yapılabileceği görüşüne varılarak, heyetimizce yapılan inceleme çalışmaları yasal defterler ve ibraz edilen belgeler üzerinde sınırlı olarak yapılabildiği, cari hesap hareketleri incelemelerinde;
• Taraflar arasındaki 6 yılı kapsayan işlemlerde hareket çokluğu,
• Kayıtlar arasındaki tarih kaymaları,
• Kayıtların açıklamalarındaki çek numarası, makbuz numarası gibi karşılaştırma yapmayı engelleyen açıklama eksikleri,
• Davalı kayıtlarının incelemeye elverişli olmaması,
• Cari hesap hareketlerinde benzer tutarda çok fazla işlem olması,
• Her iki tarafında karşılıklı olarak birbirine fatura düzenlemesi ve bunların bir kısmının nakit işlemler şeklinde kaydedildiği fakat makbuzlarının ibraz edilemediği,
Davalının vekilinin 19.09.2014 tarihli itirazında 263.498,36 TL Davalı ödemesinin Davacı kayıtlarında yer almadığı, yapılan itiraz doğrultusunda heyetimizce ödeme belgelerinin dava kayıtları ile karşılaştırılması sonucunda Pos ödemeleri, Çek ve havale İle yapılan ödemelerin (Detayı raporun IV.5 bölümünde yer alan) 239.093,80 TL’sinin davacı kayıtlarında yer almadığı, davalı vekilinin beyanında yer alan 2008-2009-2010 yılı pos tahsilatlarının büyük bir çoğunluğunun davacı kayıtlarında yer aldığı ancak havale açıklaması ile kaydedildiği, yine itirazda yer alan çek bedellerinin davacıda kayda alınmış olduğu, yasal defterler, dosya eki ve tarafların ibraz ettikleri belgeler üzerinde tespit edilebilen farklılık nedenleri ile hatalı işlemler ve ilave edilmesi gereken işlemlerin düzeltmeleri sonrasında olması gereken cari hesap bakiyesi 111.551,36.-TL şekilde tespit edildiği, takip tarihi itibariyle davacı …. Şti.’den 111.551,36 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazı üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış 19/10/2017 tarihli ek raporda özetle ; takip tarihi olan 06/08/2012 itibariyle davacı … Şti. Nin davalı …. Şti. Den 3.738,59.-TL alacağının bulunduğu tespit edilmiş olup, işlemiş faiz talebi yönünden yapılan incelemede davalıya gönderilmiş bir ihtarname bulunmadığı dolayısıyla davalının temerrüde düşürülmediği, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin ek rapora itirazlarının değerlendirilmesi için dosya bilirkişi heyetine tevdi olmuş 31/07/2018 tarihli 2. heyet ek raporunda özetle ; davacı ve davalının itiraz dilekçelerinde somut bilgi ve belgeye dayalı itiraz bulunmadığından ek rapordaki 3.768,59.-TL davacı alacağına ilişkin tespitlerinde bir değişiklik olmadığı, ancak davalının iddiaya konu 135.316,79.-TL tutarındaki kapalı fatura olarak tanzim olunan faturaların bedelinin ödenmiş olup olmayacağı konusundaki taktirin Mahkememize ait olduğunu, Mahkememizce kapalı faturaların üzerindeki slipler kadarının değil de tamamının ödendiği kanaatine varılması durumunda kapalı fatura tutarlarının tamamının cari hesaba dahil edilmesi ve ek raporda tespiti yapılan davacı alacağından mahsup edilmesi sonucunda (135.316,79.-TL – 3.738,59.-TL) = 131.578,20.-TL bu defa davacı alacağına ulaşılacağı belirtilmiştir.
Dosya, içerisinde bulunan tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde ; tarafların ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, yasal onaylarının süresi içerisinde yaptırılmadığı ve kayıtların gelişigüzel tutulduğu, alınan bütün bilirkişi raporlarında tespit edilmiş olup davacının ticari defter ve belgelerine göre her nekadar başlangıçta takip konusu olan 350.351,66.-TL alacaklı olarak gözüktüğü anlaşılmış ise de daha sonra alınan bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporlarına göre davalının davacıya olan borcunun bir kısmını nakit olarak ödediği ve buna ilişkin sunmuş olduğu makbuzlardan bu hususun anlaşıldığı, yine alınan rapor ve ek rapora göre davalının bir kısım ödemeyi kendi çeki ve müşteri çekleriyle yaptığı ve buna ilişkin getirtilen banka kayıtları sonucu davalının vermiş olduğu çeklerin bedelinin ödendiği ve bu bedeller düşüldükten sonra yeni borç miktarının belirlendiği, tarafların defterlerini usulüne uygun olarak tutmaması nedeniyle kendi kayıt ve belgelerinin aleyhine delil olarak kabul edileceği ve davalarını veya savunmalarını her türlü delil ile ispatları mümkün olacağından davalının dosyaya sunmuş olduğu banka havaleleri ve davacının kesmiş olduğu faturaya eklenen slip miktarları kadar ödeme yapmış olduğu kabul edilerek kapalı faturalar her nekadar ticari teamüllere göre borcun ödendiği manasına gelmekte ise de bunun davalı tarafından ıspatlanması gerektiği ve söz konusu faturalardaki üzerine iliştirilen slip miktarı kadar ödeme yapıldığı…” gerekçesi ile davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İzmir 22.İcra Müdürlüğü’nün 2012/9321 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 3.738,59-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili bakımından iptaline, takibin bu bedel üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3.738,59-TL toplam alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takibine konu yapılan alacağın 350.351,66.TL olduğunu, yapılan yargılama sonucunda tarafların tüm ticari defter kayıt ve belgeleri incelenerek davacının davalıdan 3.738,59 TL alacaklı olduğuna ve bu bedel üzerinden takibin devamına ve %20 icra tazminatının davalıdan tahsiline dair karar verildiğini, icra inkar tazminatına hükmolunabilmesi için alacağın likit ve borçlu tarafından takibe yapılan itirazın kötü niyetli olması gerektiğini, alacağın likit ve vaki itirazın kötüniyetli olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece, kapalı faturaların hukuki mahiyetinin davalı aleyhine takdir olunarak mevcut kararın tanzim edildiğini, “Kapalı Fatura”, ticari teamül ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tanzim edildiği anda bedelinin ödenmiş olduğunun karine olarak kabul edildiği aksinin davacı tarafça ispatlanması gerektiği bir belge olduğunu, Yargıtay uygulamaları ile hukuk sisteminde yerleşmiş kapalı fatura mefhumunun yerel mahkemece göz ardı edilerek hüküm tesisinin usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, fatura alacaklarının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi heyet rapor ve ek raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, takip konusu alacağın likit ve belirlenebilir olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2018 tarih ve 2012/320 Esas 2018/1137 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 255,38.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 64,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 191,38.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.