Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/577 E. 2022/842 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/577
KARAR NO : 2022/842

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI : 2017/279 Esas 2018/1502 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/05/2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/279 Esas ve 2018/1502 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari filişki bulunduğunu, müvekkilinin üretmekte olduğu ve tarım makinelerinde kullanılan millerden sipariş üzerine davalı tarafa ürettiğini ve teslim ettiğini, gönderilen mallara dair faturaları keşide ettiğini, faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini, davalı tarafın faturaları ve malları almasına rağmen ödeme gününde ödeme yapmadığını, müvekkili tarafından ödemenin yapılmamasından kaynaklı olarak davalı tarafı temerrüde düşürmek ve alacağın tahsilini sağlamak amacıyla İzmir 31. Noterliğinin 02/01/2017 tarihli 56 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmamasından dolayı davalı aleyhine 07/02/2017 tarihinde 56.478,80 TL alacak için İzmir 20. İcra Dairesinin 2017/2523 esas sayılı icra dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalı tarafın yetkiye de itiraz ettiğini, müvekkilinin ikametgahının İzmir ve ifa yerinin de İzmir olmasından dolayı yetki itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline, davalı tarafın itirazının haksız ve kötü niyetli olmakla alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, masraf ve vekalet ücretlerinin davalıya aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla yetkili mahkemenin Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, İzmir mahkemelerinin yetkili olmadığını, akdi ilişkinin varlığının müvekkili tarafından inkar edildiğini, akdi ilişkinin varlığını kanıtlayan dava değerine göre HMK’a göre kesin delilin davacı tarafından sunulmadığını, yetki itirazının iptali yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkememiz tarafından yetkisizliğe ve yetki itirazının iptali yönünden davanın reddine karar verilmediği taktirde müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını belirterek borca itirazın iptali davası yönünden de davanın reddine karar verilmesine, kötü niyetli davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosya ve ekleri SMM bilirkişilere tevdi edilerek, taraf defterleri üzerinde inceleme yapılarak, davaya konu takip nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
İstinabe yolu ile alınan SMM Bilirkişi …’nin 05/07/2018 tarihli raporunda özetle; Davalının 2015 ve 2016 yılı defterlerinin incelenmesi sonucunda, dava tarihinde davalının usulüne uygun olarak tutulmuş olan resmi defter ve belgelerinden 56.478,80-TL davacıya borçlu olduğunun tespit edildiği, davalının borçlu olduğunun mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatinde olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce alınan SMM Bilirkişi …’ın 04/12/2018 tarihli raporunda özetle; Davacı şirketin 2016 ve 2017 yılı ticari defterleri 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi ve V.U.K. 182, 220, 221 Maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, usulüne uygun olarak tutulduğu ve davacının lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı şirket ticari defterlerinde takibe konu faturaların kayıt altına alındığı, icra takip tarihi itibariyle davacı şirket ticari defterlerinde davalı şirketin 56.478.80-TL borçlu olduğu, 05/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtları ile davacı şirket ticari defter ve kayıtlarının birbirleri ile uyumlu olduğu, davacı şirketin icra takip tarihi itibariyle davalıdan 56.478.80 TL alacaklı olduğu, davacının takip talebinde takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek %11,75 oranında ticari temerrüt faizi isteminde bulunduğu, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 19/1. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun’un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun’un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinin de bulunduğu, dolayısıyla ticari işlerde 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faiz oranı üzerinden faiz istenilebileceği görüş ve kanaatinde olduğunu bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı şirket tarafından, davalı şirket aleyhine İzmir 20.İcra Dairesi’nin 2017/2523 Esas sayılı icra dosyası ile 07/02/2017 tarihinde 56.478,80-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibine başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya usulüne uygun şekilde 10/02/2017 tarihinde tebliğ olunduğu, davalı tarafından 17/02/2017 tarihinde ödeme emrine, borca ve ferilerine itiraz edildiği, anılan takibin durdurulmasına karar verilerek eldeki davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı, icra takibine dayanak yapılan ticari ilişkinin faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, mahkememizce alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibari ile 56.478,80-TL alacaklı olduğu tespit edildiği…” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının İzmir 20. İcra Dairesinin 2017/523 Esas sayılı takip dosyasının itirazının iptali ile takibin aynen devamına, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 11.295.76.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna itiraz süresi dolmadan karar verilmesinin usul kurallarına aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun deliller toplanmadan, davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde gerekli ve yeterli inceleme yapılmadan eksik inceleme ile oluşturulduğunu, yetkili mahkemenin Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu ve yetki itirazlarının reddedilmesinin hatalı olduğunu, icra dairesinin yetkisine yaptıkları itirazın kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davacı ve davalının ticari defterlerine göre, davacının davalıdan 56.478.80.TL alacaklı olmasına, takip yapılan icra dairesi ve yargılama yapan mahkemenin yetkili olmasına ve davalının yetki itirazının reddedilmesinin usule uygun olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih ve 2017/279 Esas 2018/1502 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 3.864,89.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 964,80.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.900,09.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.