Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/549 E. 2022/931 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/549
KARAR NO : 2022/931

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2018
NUMARASI : 2017/1299 Esas 2018/1269 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/05/2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1299 Esas ve 2018/1269 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, davalıdan “0” km 2017 model … 3.0 aracı 248.000 Euro bedelle davalıdan satın alarak , … plakalı 2013 model … aracını 150.000. Euro bedelle satıcıya verdiğini, müvekkili davacı ile davalının her iki aracın karşılık olarak takas edilmesi ve satış bedellerinin mahsup edilmesinde anlaştıklarını, takas ve mahsuplaşma sonucu müvekkilinin davacının 98.000.Euro borcu kaldı ise de bunun 18.000.Eurosunun ödendiğini, bakiye 80.000 Euro içinde, satıcı tarafından karşılanarak ödenmesi gereken Özel Tüketim Vergisi olan 415.250,00.-TL ‘nin alıcının bu miktarı ödeyemeyeceğini beyan etmesi üzerine, satışın bir an önce gerçekleşmesi amacıyla müvekkili tarafından karşılanması sonucu, yeniden takas ve mahsuplaşılarak, müvekkilinin davacı alıcının 80.000.Euro borcunun satıcının 415.250,00.-TL borcu ile takas ve mahsup edildiğini ve sonuç olarak satıcı-davalının müvekkiline 96.000.-TL borcunun kaldığını, bu hususların 20.08.2017 tarihli sözleşme ile kayıt altına alındığını, davalıların bakiye 96.000,00 TL borçlarını ödememeleri sonucu İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2017/13648 Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini, hukuki dayanaktan yoksun davalıların itirazlarının iptaline, icra dosyasının devamına, müvekkili lehine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesi ile, davacı ile yapılan 20.08.2017 tarihli sözleşmeden anlaşılacağı üzere 96.000.-TL nin satıcı firma tarafından ödenecek ve araç satışları yapılacaktır şeklinde açıkça yazıldığını, müvekkili tarafından araç satışları yapılırken 96.000.-TL elden davacıya ödendiğini ve işlemlerin gerçekleştirildiğini, şayet davacıya ödeme yapılmamış olsaydı satış işlemlerinin gerçekleşemeyeceğini, müvekkili tarafından satılan aracın ÖTV ‘sinin ödendiğini, bu ödemeye dair evrakında dilekçenin ekinde sunulduğunu, sözleşmede de ÖTV ve 96.000.-TL ödendiğinde satış işlemi olacağı belirtilmişken ve ÖTV ödenip işlemler tamamlandıktan sonra davacının 96.000.-TL almadan satışların yapıldığı hususunun gerçeği yansıtmadığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, davacıya % 20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 67. md uyarınca açılmış itirazın iptali istemine yöneliktir.
Harçlandırılan dava değeri 96.000,00.-TL’dir.
İzmir 20.İcra Müdürlüğü’nün 2017/13648 E sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklının dosyamız davacısı, borçluların dosyamız davalıları olduğu, takibin 96.000,00.-TL asıl alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi olduğu, takibin dayanağının 20.08.2017 tarihli sözleşme uyarınca alacak olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı borçlu …’e 21/10/2017 tarihinde, … Şti ‘ne 21/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, takibe borçlular vekili tarafından 25.10.2017 tarihinde borcu bulunmadığından bahisle itiraz edildiği, takibin durduğu, davanın da yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı tarafın aralarında gerçekleşen satım sözleşmesinde satıcı ve alıcı olarak karşılıklı olarak birbirlerine edimlerini yerine getirip getirmediklerini aynı anda ifa kuralının aksinin söz konusu olup olmadığı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, davalının ödemesi gereken miktarın davacı tarafından ödenip ödenmediği hususlarında uyuşamadıkları görülmüştür.
Beşiktaş 6. Noterliği’nin 25.08.2017 tarih 34878 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinde satıcının davacı, alıcının davalı şirket olduğu, bedelin 615.000,00 TL olduğu ve davalı tarafça bedelin ödenerek aracın teslim alındığının belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafından 25.08.2017 tarihli 615.000,00 TL faturanın iş bu noter satış sözleşmesine istinaden davalı şirket adına düzenlendiği görülmüştür. Davalı şirket tarafından 25.08.2017 tarihinde davacı şirket adına araç satış sözleşmesine binaen 1.020.000,00 TL üzerinden fatura düzenlendiği görülmüştür. Davacının davalı şirkete bu araç satımı ile ilgili olarak 24.08.2017 tarihinde 415.250,00 TL para gönderdiği havale makbuzundaki açıklama neticesinde görülmüştür. Davacı tarafından davalı … adına 28.07.2017 tarihinde araç alım peşinat ödemesi olarak 54.400,00 TL ödeme yapıldığı banka dekontundan görülmüştür. Tarafların kabulünde olan sözleşme başlıklı belgede satıcının davalı şirket olduğu, davalı şirketi temsilen davalı … ve alıcının imzasının bulunduğu sözleşmede, 20.08.2017 tarihinde davalı tarafın davacıya 0 km 2017 model … marka aracı 248.000 Euro bedelle sattığı, takasında Beşiktaş 6. Noterliği’nin 25.08.2017 tarih 34878 yevmiye numaralı araç satışının davacı tarafından davalıya yapıldığı, bu aracın 150.000 Euro olarak kabul edildiği, bu durumda davacının 98.000 Euro borcu kaldığı, kalan bedele istinaden 18.000 Euro alındığı, davacının 80000 Euro borcunun kaldığı belirtilmiş, satılan 0 km aracın ötv sinin 415.250,00 TL olduğu ve davacı tarafça karşılanacağı , bunun neticesinde davacının borcu olan 80000 Euro ve davacının ödediği 415.250,00 TL bedel sonrası geriye kalan miktarın 96.000,00 TL olduğu ve bu bedelin davalı şirket tarafından ödenecek olduğu, her iki aracın da satış işlemlerinin yapılacağının belirtildiği görülmüştür.
Satış sözleşmesi, TBK’nın 207. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.Satım sözleşmesi, tarafların karşılıklı icap ve kabul iradelerinin birleşmesiyle vücut bulan sözleşme türlerindendir. Satım sözleşmesinde karşılıklı edimler söz konusudur. Satıcı öncelikle malı teslim ettiğini kanıtlamalı, mal teslim edildiği sabit olduğu taktirde de alıcı bedeli ödediğini ispatlamalıdır. Taraflar arasında bu yönde bir ispat yükümlülüğü mevcuttur. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında, bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. TBK. 207/2. maddesine göre sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkca satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Taraflar arasında karşılıklı iki adet araca ilişkin alım satım akdi olduğu, davalı şirketin davacı şirkete 0 km araç sattığı, davacının da aracını davalı şirkete sattığı, bu suretle bir takas işleminin yapıldığı, bu takas suretiyle satış işlemi öncesinde taraflar arasında yazılı sözleşme yapıldığı, takas nedeniyle araç bedellerinin birbirinden mahsubu ve davacının ödediği ötv sonrasında davalı şirketin 96.000,00 TL borcunun kaldığı, bu bedelin davalı tarafça ödeneceği, iki aracında satışının yapılacağı belirtildiği, nitekim satış işlemlerinin yapıldığı görülmektedir. Alım satım ilişkisinde mal ve bedelinin aynı anda ifa edildiği dolayısıyla peşin satış karinesi bulunduğundan aracın peşin değil veresiye satışla devredildiği hususunun ispat yükü davacıdadır. Davacı tarafın sunduğu sözleşmede bunun aksi belirtilmediği gibi davacının açıkça yemin deliline de dayanmadığı görülmekle davacının davalılardan herhangi bir alacağının bulunmadığı…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya karşı davalılar vekili tarafından verilen cevap dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verildiğini, müvekkili davacı tarafından davalılara yapılan ödemelerin, davalıların iddialarının gerçek dışı olduğunu açıklıkla ortaya koymasına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, davalıların 20.08.2017 tarihli sözleşme uyarınca, 96.000,00.TL borcu olduğunu ikrar ettiğini ve ancak ödedikleri yönündeki iddialarını ispat yükü davalılarda iken ispatlayamadıklarını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, araç satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde cevap dilekçesinin verilmesine, 20.08.2017 tarihli sözleşme ile davalıların 96.000.00.TL borcu ödediklerinde araçların satış işlemlerinin yapılacağının kararlaştırılmasına ve bu sözleşmeden sonra 25.08.2017 tarihli noter araç satış sözleşmesinde bedelin alındığının resmi olarak beyan edilip imzalanması nedeniyle bu resmi belgenin aksini yani bakiye bedelin ödenmediği iddiasında bulunan davacının bu iddiasını kesin delillerle ispatlayamamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2018 tarih ve 2017/1299 Esas 2018/1269 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 1.632,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.551,30.TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.