Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/534 E. 2021/1606 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/534
KARAR NO : 2021/1606

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2018
NUMARASI : 2018/669 Esas, 2018/1192 Karar
DAVANIN KONUSU : Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YZM TARİHİ : 11/11/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/11/2018 tarih ve 2018/669 Esas, 2018/1192 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı şirketin asıl borçlu, davalının ise, kefili olduğu genel kredi sözleşmesinin ödenmeyen borcun tahsili için başlattıkları takipte, davalı yanın kısmen yaptığı ödemeye rağmen sehven ibra belgesi verildiğini, ödeme iddiasına dayalı itirazın iptalini istemiştir.
Davalılar vekili; borçlarının bulunmadığını, yapılan ödeme karşılığında 30/03/2018 tarihli ibraname verildiğini, TBK 132. Maddesine göre ibra ile borcun ortadan kalktığını ve davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın genel kredi sözleşmesine dayalı olarak davacı bankanın yapmış olduğu takibe itirazın iptali olduğu, taraflar arasında yapılan ibra s özleşmesine göre davacı bankanın davalılardan alacağının olmadığını ve alacağını tahsil ettiğini belirttiğini, mevcut durum itibariyle TBK 132. Maddesine göre, ibra sözleşmesi ile borç tamamen ortadan kaldırıldığından, davanın reddi ile İİK 67/2 maddesindeki şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; 30/03/2018 tarihinde yapılan kısmi ödeme ile hataen dosya kapama ve bilgilendirme belgesinin borçlulara verildiğini, ancak dava dışı müvekkili banka müşterisi olan … ŞTİ’nin hesabına yatırılacak paranın davalı şirket hesabına yatırıldığından bakiye borcun tahsil edilen kadar görüldüğünü, kayıtlardaki hata nedeni ile de borcun kapandığı inancı ile ibra belgesinin verildiğini, ibra sözleşmesinin esaslı hata nedeni ile geçersiz olduğunu, mahkemenin bu hususun açıklanmasına rağmen araştırmadan karar verdiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı ödenmeyen borcun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Alacaklının alacak hakkından vazgeçmesine ve bu suretle borçlunun borçtan kurtarılmasına ilişkin kurulan akde ibra sözleşmesi denir. Alacak hakkı alacaklının tek taraflı bir vazgeçme beyanı ile sona ermez (Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, sh.985). İbra sözleşmesinin kurulması için de icap, kabul ve bu iki irade beyanı arasında uygunluk bulunması zorunludur. Ancak borçlunun ibrayı kabul iradesi daima zımnen açıklanmaktadır. Alacaklının irade beyanı kendisine vardığı ve bundan bilgi edindiği halde uygun bir süre içinde sesini çıkarmayan borçlunun Borçlar Kanunu 6. madde kıyasen uygulanmak suretiyle ibraya razı olduğu kabul edilmelidir. İbra sözleşmesinin geçerli olması için ise sadece tarafların bir sözleşme yapmaları ve tarafların bu sözleşme ile alacağı sona erdirmeyi istemeleri yeterlidir (K.Tunçomağ Borçlar Hukuk Genel Hükümler C.1, İstanbul 1969 sh. 681 vd.).
Somut olayda, dava itirazın iptali istemine ilişkin olmakla birlikte uyuşmazlık, başlatılan takipten sonra alacaklı tarafla 30/03/2018 tarihinde verilen dosya kapama ve bilgilendirme belgesi başlıklı ibranamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İbraname, kural olarak yapılan ödemelerle sınırlı olarak bağlayıcıdır. Davacı taraf, ibranamenin sehven verildiğini ileri sürmektedir. Davacı bankanın tacir olduğu tacirlerin basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu, ibranın irade fesadına yol açacak şekilde verildiğinin ispatına yönelik delil bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/11/2018 tarih ve 2018/669 Esas, 2018/1192 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 14,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, belirlenen bakiye miktar 20,00 TL altında kaldığından, Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca tahsili için müzekkere yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince esas ve harçlar yönünden oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi.11/11/2021