Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/518 E. 2022/743 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/518
KARAR NO : 2022/743

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018
NUMARASI : 2015/1296 Esas 2018/396 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/04/2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1296 Esas 2018/396 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…İDDİA: Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesi ile müvekkilinin 11.07.2012 tarihli ve 00417 numaralı 23.600 TL bedelli faturaya istinaden davalı aleyhine izmir 1. İcra Müdürlüğünün 2015/10791 Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, borçlunun itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davacının davalıya 15.000.-TL değerinde muhtelif çatı malzemesi ve 5.000.-TL değerinde su tankı satışı yaptığını, davalının borcunu bugüne kadar ödemediğini, davalının Sivas ili Ulaş ilçesinde bulunan şantiye çatısının yapıldığını, bahse konu alanda keşif yapılması halinde faturaya konu malların tesliminin ispatlanacağını belirterek itirazın iptaline takibin devamına, davalı aleyhine % 20 ‘den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesi ile, davacının açmış olduğu davayı kabul etmediklerini, reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davalının davacıya takip konusu faturadan dolayı borcu olmadığını, borca mesnet gösterilen faturaya dayalı yasal faiz işletilebilmesi için faturanın tebliğinin gerektiğini, bahse konu faturanın davalıya tebliğ edilmediğini ve davalının ticari defterlerinde kaydı bulunmadığını, bu bakımdan asıl alacak, işlemiş faiz ve işleyecek faiz yönünden itirazın haklı olduğunu, davacının belirtmiş olduğu Sivas ili Ulaş ilçesindeki şantiye binası çatısında kullanılan malzemelerin davacıdan temin edilmediğini, bu konuda … Şirketi ile sözleşme yapıldığını, bu firma tarafından 45963 ve 45962 seri numaralı faturalar düzenlendiğini, başlatılan takibin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine, % 20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davanın hukuki dayanağı İİK 67. maddesidir.
Harçlandırılan dava değeri 28.232,07.-TL’dir.
Davacı ve davalı tarafın davacının davalıya çatı malzeme ve su tankı verip vermediği, ve şantiyenin çatısını yapıp yapmadığı, bu suretle alacağa hak kazanıp kazanmadığı kazanmış ise alacağın miktarı hususlarında uyuşamadıkları görülmüştür.
İzmir 1.İcra Müdürlüğü’nün 2015/10791 Esas sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklının-Davacı, borçlunun-Davalı olduğu, takibin 23.600,00-TL asıl alacak, 4.632,07.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.232,07.-TL üzerinden yapılan ilamsız icra takibi olduğu, takibin dayanağının 11/07/2012 tarihli fatura bedeli olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya 08/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, takibe davalı-borçlu vekili tarafından 174/11/2014 tarihinde borcu bulunmadığından bahisle borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz edildiği, ancak itiraz süresi geçtikten sonra itiraz edildiğinden itiraz yasal süresi içerisinde yapmamış olduğundan takibin devamına karar verildiği, davalı vekilinin Kayseri 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/832 Esas 2015/15 sayılı kararı ile takibin taliki veya iptali davası neticesine şikayetin kabulü ile 23/09/2014 tarihli ödeme emri tebliğ işleminin iptaline, tebliğ tarihinin 02/12/2014 tarihi olduğuna, takip kesinleşmemiş olduğundan icra müdürlüğünün bu aşamadan sonraki işlemlerinin iptaline, araçlar üzerindeki haciz ve yakalama kararın kaldırılmasına, gayrimenkuller üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ve banka hesaplarına konulan hacizlerin kaldırılmasına dair karar verildiği, dosya borçlusuna ödeme emrinin yeni adresine ve yeni unvanına gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf akdi ilişkiyi kabul etmemiş olmakla ve aynı zamanda tanık dinlenmesine muvafakat etmemiş olmakla, taraflar arasındaki eser sözleşmesi bulunup bulunmadığının yazılı delil ile ispatı gerektiğinden tarafların defter ve kayıtları üzerinde bu yönde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bu yönde davacının defter ve belgelerinin incelenmesi için Kayseri Nöb. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesinde alınan 31.05.2017 havale tarihli raporda; davacı tarafça takip ve dava konusu yapılan 11.07.2012 tarihli 417 sıra numaralı 23.600.-TL bedelli faturanın … Şirketi adına düzenlendiğini ve bu şirketten alacak olarak kaydedildiğini, fatura üzerinde mal teslimine yönelik herhangi bir isim ve imza bulunmadığını, davacının ticari defterlerinde bahsi konu faturaya yönelik herhangi bir tahsilat kaydının olmadığını, davacının satışa konu teslimi ispatlaması gerektiğini bu bakımdan davalının ticari defterlerinin incelenebileceği sonucuna varıldığını bildirdiği görülmüştür.
Davalı tarafın defterleri incelenmiş, rapor alınmıştır. Alınan 29.03.2017 tarihli raporda; taraflar arasında ihtilafın davacının davalı adına tanzim ettiği fotokopisi dosyada mevcut olan 11.07.2012 tarih 00417 seri nolu KDV dahil 23.600.-TL lik “1 adet muhtelif çatı malzemesi, su tankı” açıklamalı faturadan kaynaklandığını, söz konusu faturanın davalı yana tebliğ edildiğine dair dosya içeriğine sunulmuş herhangi yazılı bir belgenin mevcut olmadığını, davacının fatura içeriği malzeme ve su tankını bahse konu edildiği şekli ile davalıya ait şantiyeye hangi kargo/taşıma /nakliye firması veya araçla sevk ve teslim ettiğine dair herhangi bir yazılı belge sunmadığının görüldüğünü, gerek faturanın içeriği malların davalıya sevk ve teslimi gerekse faturanın davalı yana tebliği hususlarında takdirin mahkemeye ait olduğunu, davacının davalı yan adına tanzim ederek icra takibine konu etmiş olduğu fotokopisi dosyada mevcut faturanın davalının yasal defterlerinde davacı lehine herhangi bir biçimde yer almadığını, bunun haricinde de davalının yasal defterlerinde davacının herhangi bir başka işlemden kaynaklanan bir ticari çalışmasının da bulunmadığı dikkate alındığında davalının davacı yana takibe ve davaya konu fatura bedellerinden veya herhangi bir ticari çalışmadan dolayı yasal defterleri dahilinde takip ve dava tarihi itibariyle borcunun olmadığı görüşüne varıldığını bildirdiği görülmüştür .
Davacı taraf malzeme ve yaptığı işin bedelini talep etmiş, davalı ise akdî ilişkiyi inkar etmiştir. Akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacıdadır. Bir başka deyişle davacı malzeme (çatı malzemesi ve su tankı) beraberinde söz konusu çatı montaj yapımını ve su tankının takma işini meydana getirdiğini ve iş bedelini hakettiğini usulüne uygun yasal delillerle kanıtlama yükümlülüğü altındadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. O halde, davacı akdî ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı taraf, davalıya bu işi yaptığını, faturaya konu malzemeleri teslim ettiğini ve bedelin ödenmediğini iddia etmekte olduğundan iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ispat etmek zorundadır. Davacı taraf kesin delil niteliğinde olan yemin deliline dayanmışsa da yemin deliline başvurmamış, tanık dinlenmesini ve keşif yapılmasını talep etmişse du bu talebi reddedilmiş, taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunu ispat açısından HMK. 200/2. maddesi gereğince tanık dinlenmesine karşı tarafın açık muvafakatı bulunmadığından tanık dinlenmemiştir. Tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarında da takibe konu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmaması, davalıya faturanın tebliğine dair belge olmayışı, nitekim faturaya konu malların davalıya teslimine ilişkin yazılı delil ibraz edilmemesi karşısında davacı iddiasını usulünce kanıtlayamamış olup davanın reddi gerekmiş, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ayrıca ispatlanamadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir…” gerekçesi ile Davacının davalıya karşı açtığı itirazın iptali davasının REDDİNE, Kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından reddine,
karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından gerekli araştırmaların yapılmadığını, eser sözleşmesi gereğince yapılan işi yerinde görüp tespit edilebileceği aşikâr iken mahkemece gösterilen delillerin toplanıp değerlendirme yükümlülüğü bulunmasına rağmen keşif ve mahallinde tanıklarının dinlenmesi taleplerinin gerekçe gösterilmeden reddedilmesinin ve eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, sadece davalının ticari defterlerindeki kayıtlar dikkate alınarak müvekkilinin ticari defterlerindeki kayıtların dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağından kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacının, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi yazılı delillerle kanıtlayamamasına, delil listesinde açıkça yemin deliline dayanan davacıya mahkemece yemin teklif hakkı hatırlatılmasına rağmen davacının yemin deliline başvurmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2018 tarih ve 2015/1296 Esas 2018/396 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harçtan peşin olarak alınan 44,40.TLharcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 21/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.