Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/432 E. 2022/22 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/432
KARAR NO : 2022/22

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2018
NUMARASI : 2018/609 Esas,
DAVA : MENFİ TESPİT – İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ : 06/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/01/2022

Taraflar arasında görülen menfi tespit davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sırasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sırasında verilen 29.05.2018 tarihli ara kararda ”…Davacı vekili mahkememize verdiği 21/05/2018 tarihli dilekçesinde; Davacı şirket çalışanı … ve … Şti aleyhine İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2017/8531 sayılı dosyasıyla davalı … tarafından icra takibi başlatıldığını, akabinde davacı şirkete 89/1 ,89/2 ve 89/3 örnek evraklarının gönderildiğini ve şirket çalışanı olmayan … tarafından bu evrakların tebliğ alındığını, müvekkilinin evraklardan haberi olmadığını, 3. Haciz ihbarnamesinin kesinleşmesi ile de müvekkili şirkete haciz uygulandığını, müvekkili şirketin ne çalışanı …’e ne de diğer borçlu … Ltd. Şti’ ne herhangi bir borcunun bulunmadığını, …’ın şirketin sigortalı çalışanı olduğunu ve diğer borçlu şirket ile ise müvekkilinin herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, tebligatların müvekkilinin çalışanına yapılmadığını ve usulsüz olduğunu, şirketin haksız yere uğrayacağı zararın büyüklüğü de dikkate alınarak tedbiren müvekkili aleyhinde haciz işlemlerinin durdurulmasına öncelikle teminatsız olarak , şayet bu talep kabul görmez ise teminatlı olarak tedbir kararı verilmesi ve davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep zorunluluğunu doğduğunu belirtmiş öncelikle teminatsız olarak şayet bu talep kabul görmez ise teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verilmesine , müvekkili aleyhindeki tüm haciz işlemlerinin durdurulmasına ve müvekkili şirketin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2017/8531 sayılı dosyasının incelenmesinde; Alacaklının Dönüşüm … Şti , borçlunun … Şti, borç miktarının 301.919,40 TL olduğu, davacı şirkete 1. Haciz ihbarnamesinin 22/11/2011 tarihinde , 2. Haciz ihbarnamesinin 08/12/2011 tarihinde , 3. Haciz ihbarnamesinin de 22/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, takibin halen derdest olduğu belirlenmiştir.
İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/58 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Şikayet edenin … Şti , karşı tarafın … Şti, talebin İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2017/8531 sayılı dosyasından şikayet eden şirkete gönderilen 2. Haciz ihbarnamesine ilişkin tebligatın usulsüzlüğü ve tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak 29/01/2018 olarak tespiti istemi olduğu, mahkemece 26/04/2018 tarihinde süresinde açılmayan davanın reddine , tedbire ilişkin talebinin de bu aşamada reddine karar verildiği belirlenmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2017/8531 sayılı dosyasında müvekkili aleyhinde yapılan haciz işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesine yönelik olarak talepte bulunulmuş ise de dava dilekçesi ve ekleri ile İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2017/8531 sayılı dosyası ve İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/58 sayılı dosyasının incelenip değerlendirilmesi sonucu davacı aleyhinde yapılan haciz işlemlerinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yasal koşullarının oluştuğunun belirlenemediği…” gerekçesi ile Yasal şartları oluşmayan davacının ihtiyati tedbir isteğinin REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ne çalışanı …’ e ne de diğer borçlu … Ltd. Şti.’ ne herhangi bir borcunun olmadığını, borçlulardan …’ ın müvekkili şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, diğer borçlu şirketin ise müvekkili şirket ile hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, müvekkili şirkete gönderilen 89/1, 89/2 ve 89/3 örnek evrakları tebliğ alan …’ nın müvekkili şirket çalışanı olmadığından tebligatların tamamının usulsüz olduğunu, müvekkilinin hiçbir borcu olmamasına rağmen ticari hayatının çok olumsuz etkileneceğini, oluşacak zararın geri döndürülemeyeceğini, teminat karşılığında tedbir kararı verilmesinin alacaklı tarafı da zarara uğratmayacağını ileri sürerek yerel mahkemenin 29.05.2018 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Talep, menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik ara karara ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir.Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
İİK’nın 72. maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” denilmek suretiyle icra takibi öncesinde ya da icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında hangi koşullarda ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ihtiyati tedbirin reddine ilişkin 29.05.2018 tarih ve 2018/609 Esas sayılı ARA KARAR, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu harçtan peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL harcın ihtiyati tedbir talep eden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati tedbir talep eden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.