Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/376 E. 2022/317 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/376
KARAR NO : 2022/317

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2018
NUMARASI : 2006/274 Esas 2018/561 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT (İSTİRDAT)
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/02/2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/274 Esas ve 2018/561 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde; müvekkili …’ın … Sok. No:.. adresindeki dükkanda güzellik salonu işlettiğini, davalının, …’ın oğlan kardeşinin nişanlısının babası olduğunu, …’ın yalnız olduğu bir sırada müvekkilinin iş yerine gelen …’ın konuşmak istediğini söyleyerek kapıyı açmasını istediğini, bunun üzerine müvekkilinin kapıyı açtığını, … ile birlikte …, …, …., …. … isimli şahısların da arkasından içeri girdiğini, daha sonra da müvekillerinden …’a tehdit ve baskı ile 8.000,00-TL’lik senet imzalattıklarını, dışarıdan dükkana gelenler olduğunu ancak … ve arkadaşlarının gelenlerin hiç birisini içeri almadıklarını, sadece …’ın babası olan diğer müvekkili …’ı içeri aldıklarını ve …’a tehditle imzalattıkları senedi bu kez …’a kefil olarak zorla imzalattıklarını, daha sonra da nişanı bozduklarını bildirip gittiklerini, sonraki günlerde de telefon ile arayarak tehdit etmeye devam ettiklerini, bunun üzerine belirtilen şahıslar aleyhine Karşıyaka C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, Karşıyaka C. Başsavcılığı’nın 2006/18650 soruşturma nolu dosyası ile soruşturma devam ettiğini, Savcılığa suç duyurusunda bulunulduktan sonra tehditle imzalattırılan senedin vadesinin 30/07/2006 olarak düzenlendiğini ve … Çiğli şubesinden tahsil için işleme konulduğunu, müvekkillerine ihbarname gönderildiğini, bu ihbarname üzerine Savcılığa başvurulduğunu, senedin işleme konulabileceği ve senede el konulması talebinde bulunulduğunu, 09/08/2006 günü ise müvekkiline Karşıyaka 4. Noterliğinden düzenlenen 02/08/2006 gün 27887 yev.nolu protesto evrakı tebliğ olduğunu, müvekkillerinin … isimli şahsa hiçbir borçları bulunmadığını, söz konusu senedin tehdit ve baskı ile müvekkillerine imzalattırıldığını, olay sırasında iş yerinde yalnız bulunan ve genç bir bayan olan müvekkili …’ın dükkanına gelen ve kendisine tehditle senet imzalattıran bu kadar kişiye karşı koymasının mümkün olmadığını, müvekkilinin çok büyük korku yaşadığını ve senedi imzalamak zorunda kaldığını, daha sonra da Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, ancak bunun bile tehditle alınan senedin davalı tarafından işleme konulmasını engelleyemediğini, protesto dışında herhangi bir tebligat olmadığı için senedin icraya konulup konulmadığını bilmediklerini, senet protesto edildiği için müvekkillerinin her an bir ihtiyati haciz işlemiyle karşı karşıya kalabileceklerini, Savcılıktaki tahkikatın devam ettiğini, böyle bir haciz tehdidi altında ise söz konusu senet bedelini ödemek zorunda kalacaklarını, şu andaki mali durumlarının bu miktar senedi ödemeye müsait olmadığından menkul mallarının haczedileceğini ve ileride telafisi imkansız zararlar doğuracağını, bu nedenle dava açmak gerektiğini, müvekkillerinin elinden tehdit ve baskı ile alınmış bu senet bedelinin karşı tarafa ödenmesi halinde yargılama sırasında müvekkillerinin haklılığı ispatlansa bile parayı karşı taraftan tahsil etmenin imkansız hale gelebileceğini, nitekim tehdit ve baskı ile senet imzalatan bir kimsenin mal kaçırma girişimlerinde bulunmasının da kuvvetli muhtemel olduğunu, bu nedenle daha sonra telafisi güç ve imkansız zararların ortaya çıkmasını engellemek için mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında senet bedelinin ödenmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile müvekkellerine tehdit ve zorla imzalatılan ve Karşıyaka 4. Noterliğinin 02/08/2006 gün ve 27887 yev.nolu protesto belgesi ile protesto edilen 03/07/2006 tanzim, 30/07/2006 vade tarihli, 8.000,00-TL miktarlı … namına yazılı borçlusu müvekkilleri olan senetten dolayı müvekkillerinin borçlu bulunmadığının tespiti ile, senedin iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; senedin tehditle alındığı ve alındıktan sonra da tehditlere devam edildiği, Savcılık şikayetine rağmen işleme konulduğu iddialarının tamamen gerçekdışı olduğunu, konu senetin … ile müvekkilinin eşi … arasındaki güzellik salonu işletmesi konulu adi ortaklığın tasfiyesine bağlı müvekkilinin alacağından kaynaklandığını, tarafların dünür olacaklarından, davacı …’nun ricasıyla bu ortaklığın kurulduğunu güzellik salonu açılırken ekonomik durumu davacılardan daha iyi olan müvekkilinin masraf yaptığını, davacı …’nun ise, ortaklığa emeğini sermaye olarak koyduğunu, ancak davacı …’nun ortaklık süresince kar payı ve hesap vermekten kaçındığını, en son olarak taraflar arasında ortaklığı tasfiyeye karar verdiklerini ve görüşmeler sonucunda iş yerinin davacı …’ya terkedilmesi, eşi adına ortaklığa sermaye koyan müvekkilinin esasen 9.750,00-TL tutan tasfiye payının pazarlıkla 8.000,00-TL olarak kendisine ödenmesine, alacağın senede bağlanmasına karar verildiğini, senedin tasfiyeye yönelik görüşmede normal ve uygar bir ortamda ve tarafların serbest iradeleriyle davacılarca imzalandığını ve verildiğini, dava dilekçesinde ise, taraflar arasındaki ortaklıktan hiç söz edilmediğini, aileler arasındaki nişanın bozulmasından söz edildiğini ancak nişanın bozulmasıyla sözde tehditle senet alınmasının arasında ne gibi bir bağlantı olduğuna değinilmediğini, ancak davacı …’nun şikayet aşamasındaki ifadesinde ortaklığı kabul ettiğini, müvekkilinin senedi bankaya tahsile verdiğini, vade beklenirken davacıların senedi ödememek için tamamen haksız bir surette C. Başsavcılığına şikayette bulunduklarının öğrenildiğini, burada dikkat çeken hususun senedin tanzim tarihinin 03/07/2006 olmasına, müvekkilinin senedi bankaya 04/07/2006 tarihinde tahsile vermesine rağmen davacıların sözde suç tarihi olarak 06/07/2006 tarihini ileri sürmeleri ve yakınma tarihinin 10/07/2006 tarihi olduğunu, davacıların şikayetin gecikme nedenini açıklamakta zorlanmamak amacıyla, sözde suç tarihini ileriye aldıklarını, ancak müvekkilinin senedi bankaya 04/07/2006 günü tahsile verdiğini bilmeden davranarak iftiralarının ayaklarına dolaştırdıklarını, gerçekten zorla senet imzalatılmış olsa idi, mağdurun derhal şikayette bulunmasının hayatın akışına uygun ve beklenen bir hareket olacağını, davacıların nişanın bozulmasını hazmedemediklerini veya para temin edememeleri sebebiyle senedi ödememek için adli makamları yanıltma ve iftira suçunun unsurlarını taşıyan bir yol seçmeye yöneldiklerini, dava dilekçesinde şu anki mali durumlarının bu miktar senedi ödemeye müsait olmadığından söz edilerek hallerinin ikrar olunduğunu, davanın tamamen kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, %40 inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GERERÇE:
Dava, İİK 72.m. dayalı olarak açılan menfi tespit-istirdat istemine ilişkindir.
Harçlandırılan dava değeri: 8.000,00-YTL, davacının davasını istirdat davasına çevirmesi ile dava değeri 10.164,56-TL.’dir.
Davacılar vekili 28/07/2008 havale tarihli dilekçesi ile; davalı aleyhine açılan menfi tespit davasına konu senet bedelinin Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2006/7949 Esas sayılı dosyasıyla cebri icra tehdidi altında ve ihtirazi kayıtla müvekkili tarafından ödenmesi nedeniyle menfi tespit davasının istirdat davasına çevrilmesine, Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2006/7949 Esas sayılı dosyasına ödenen toplam 10.164,56-TL’nin istirdatı ile davalı tarafından davacılara ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili delil olarak, bankaya ibraz edilen senet aslı, Karşıyaka C. Başsavcılığının 2006/18650 soruşturma nolu dosyası ve tanık anlatımlarına dayanmıştır.
Davalı vekili delil olarak; icra takip dosyası, taraflar arasındaki adi ortaklıkla ilgili, iddia ve davacı …’ın şikayet aşamasındaki kabul beyanı, iddianame, davalı …’ın ortaklığa konu dükkanın kira sözleşmesindeki kefilliği, adi ortaklığa dair video kaseti ve tanık anlatımına dayanmıştır.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/18650 soruşturma sayılı dosyasıyla Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/515 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, dosyanın iddianamesinin incelenmesinde; müştekisinin … ve …, şüphelilerinin …, …, …, … olduğu, eldeki davanın davalısı olan … hakkında Ölümle Tehdit eyleminden dolayı cezalandırılması isteminde bulunulduğu, yapılan yargılama sonucunda sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanıkların itirazları üzerine dosyanın Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, 26/06/2008 tarihli kararı ile reddire karar verildiği ancak katılanlar vekilinin yaptığı itirazın ise Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesince 10/07/2008 tarihli kararı ile itirazın kabulüne karar verildiği, bunun üzerine Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/424 Esas sırasına kaydının yapıldığı ve yapılan yargılama sonucunda sanıklar hakkında mahkumiyetlerine ve verilen mahkumiyet kararlarının ertelenmesine karar verildiği, temyiz istemi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/07/2013 tarih, 2011/13599 E 2013/21027 K sayılı ilamı ile bozulmuş , Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesi 02/10/2013 tarih 2013/451 – 420 E-K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı vererek dosyanın Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği tespit edilmiştir.
Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/545 Esas 2014/203 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; “…Böylelikle; sanıklar …, …, …, … ve …’ın aşamalardaki savunmaları, müdahiller … ve …’ın aşamalardaki anlatımları, soruşturma ve kovuşturma aşamasında dinlenen tanık …’nın anlatımları ve tüm dosya kapsamı bütünüyle değerlendirildiğinde; her ne kadar sanıkların tamamı üzerine atılı suçlamaları inkar etmiş iseler de, sanıkların aynı savunmalarında suç tarihinde müdahillerin dükkanına gittiklerini, olay yerinde olduklarını kabul ettikleri, müdahiller … ve …’ın aşamalardaki istikrar gösteren anlatımlarında olayı aynen yukarıda belirtildiği şekilde anlattıkları gibi müdahillerin bu anlatımlarının kovuşturma ve soruşturma aşamasında dinlenen ve mahkememizce tarafsız ve samimi bulunarak beyanlarına itibar edilen tanık … tarafından da doğrulandığı, olayın öncesi, başlangıcı, gelişmesi, sonuçlanması itibariyle dosya kapsamındaki tüm anlatımlar ve deliller birlikte irdelendiğinde, suç tarihinde meydana gelen olayın “müdahil … ile …’ın baba kız oldukları ve müdahil …’in oğlu olan …’ın sanıklardan …’ın kızı olan … ile nişanlı oldukları, bu şekilde dünür hısımlığı olan müdahil … ile sanık …’ın birlikte kuaför dükkanı açmaya karar verdikleri, bu amaçla muhitlerindeki … … sokak No:.. adresindeki dükkanı kiraladıkları, dükkanın resmi kayıtlarının müdahil … üzerine olduğu, dükkanın kira kontratının müdahil …’nun üzerine olmasına rağmen kefil olarak sanık …’ın da imzasının bulunduğu, sanık …’ın eşi olan …’ın da bu dükkanda gayri resmi olarak ortak olduğu ve sanık …’ın beyanına göre; bu dükkanın açılışı sırasında dükkanın müştemilatı ve malzemeleri hususunda sanık …’in nakit veya kredi kartı kullanarak harcama yaptığı, dükkanın çalışması sırasında da nakit ihtiyacı oldukça nakit yardımı yaptığı, suç tarihinden öncesinde bu dükkanda bulunulduğu sırada nişan ve düğün merasiminin yapılması, gelinlik seçimi hususunda sanık …’in eşi olan … ile müdahil …’in eşi olan … ve gelin adayı olan … arasında tartışma meydana geldiği ve bu tartışma sırasında müdahil …’nun da tartışmaya dahil olup, sanık …’in eşi olan …’nin kolundan tutup “bu dükkanda hakkın yok” diyerek dışarıya attığı, bu olaydan sonra sanık …’in müdahil … ile olan bu iş ortaklığını bitirmeye karar verdiği ve bu durumu gidip babası olan sanık …’a söylediği ve yanlarına sanık …’ı da alarak üçü birlikte suç tarihinde müdahil …’nun dükkanına gittikleri, oraya vardıklarında o sırada sanık …’in baldızının evinde olan diğer sanıklar; … ve…’ın da oraya geldikleri, sanık …’in bu sırada evinin balkonunda bulunan müdahil …’yu görüp, dükkanı açmasını, birşeyler konuşacağını söylemesi üzerine, müdahil …’nun dükkanı açtığı, sanık …’in arkasından da diğer tüm sanıkların dükkanın içine girdikleri ve sanık …’in müdahil …’ya “artık ortaklığı bitiriyoruz, senet imzalayacaksın” dediği, müdahil …’nun da hesap yapılıp, borç tespit edilirse senet verebileceğini, çünkü kimin ne kadar harcama yaptığının belli olmadığı için senet imzalamayacağını söylemesi üzerine sanık …’in dükkana 8000 TL tutarında harcama yaptığını, bu nedenle bu miktarda senet imzalamasını söylediği, müdahil …’nun buna itiraz etmesi üzerine, sanıklar … ve …’in müdahil …’nun üzerine yürüdükleri, sanık …’in müdahil …’ya “seni duvara çarparım, seni öldürürüm, sizi satın alırım” diyerek tehdit ettiği, dışarıdan müdahil …’nun annesi ve ablasının dükkana girmek istedikleri, ancak sanıkların onları içeri almadığı, fakat müdahil …’nun babası olan diğer müdahil …’i içeri aldıkları, sanık …’in dükkanda vadesi 1 ay sonraya gelen 8000 TL tutarında bir senet düzenlediği, sanıklar … ve …’in müdahil …’dan bu senedi imzalamasını istemeleri üzerine müdahil …’nun korkup senedi imzaladığı, müdahil …’e de kefil olarak imzalattıkları, müdahil …’nun senedi imzalamasından sonra, sanık …’in müdahil …’ya “sen beni tanıyor musun, ben çocuklarımın arkasındayım, biz insanın kanını emeriz” diyerek yürüdüğü” şeklinde meydana geldiği yönünde mahkememizde tam ve kesin vicdani kanaat oluşmuştur. Mahkememizin bu sonuç ve kanaatine aykırı düşen tüm anlatımlara ise mahkememizce itibar edilmemiştir ve böylelikle; yukarıda ayrıntısıyla anlatıldığı üzere, sanık … ile müdahil … arasında kuaför dükkanının kuruluş aşamasında ve devamında yapılan masraflara dair bir ihtilaf bulunduğunun dosya kapsamından sabit olduğu, zira bu ihtilafın müdahil … tarafından da bizzat kabul edildiği, hatta müdahil …’nun beyanında sanık … ile aralarındaki ortaklığın bozulmasından sonra yapılacak hesap sonucu çıkacak borç miktarını ödeyebileceğini kabul ettiğini ifade ettiği, bu halde sanık … ile müdahil … arasında bir alacak borç ilişkisine dayalı ihtilaf bulunduğu, ancak sanık …’in ortaklığın ve nişanın bozulması iradesinden sonra diğer sanıklar olan …, …, … ve … ile biraraya geldiği ve hep birlikte müdahil …’nun dükkanına giderek, orada müdahil …’ya alacağına yönelik olarak tehdit etmek ve üzerine yürümek suretiyle 8000 TL’lik senedi zorla imzalattıklarının anlaşıldığı, bu senedi sanıkların müdahil …’nun babası olan diğer müdahil …’e de aynı şekilde imzalattıklarının anlaşıldığı, sanıkların bu şekilde bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işledikleri, ancak aralarındaki hukuki ilişki nedeniyle, sanıklar hakkında TCK 150/1 madde delaletiyle tehdit suçuna ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerektiği ve sanıkların bu şekilde birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçunu işledikleri anlaşılmakla, sanıkların bu suçtan dolayı aşağıda belirtildiği şekilde cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir.
Ancak her ne kadar sanıklar hakkında müdahiller … ve …’e yönelik bu eylemleri nedeniyle, sanıkların bu eylemlerinin ayrı ayrı tehdit suçunu oluşturduğu şeklindeki bir nitelendirmeyle, sanıkların hem müdahil …’ya hemde müdahil …’e karşı tehdit suçundan dolayı ayrı ayrı cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de; sanıkların yukarıda ayrıntısıyla anlatılan müdahillere yönelik olan eylem ve sözlerini aynı kasıt altında, aynı anda, aynı ortam içinde araya belirli bir süre girmeden tek bir fiille işledikleri anlaşıldığından, sanıkların bu tehdit eylemlerinin her bir müdahile yönelik ayrı ayrı tehdit suçunu oluşturmayacağı, sanıkların bu eylemlerine ilişkin zincirleme suça dair TCK 43/2 maddesinin uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla sanıklar hakkında zincirleme suça ilişkin TCK 43/2-1 maddesinin uygulanması yoluna mahkememizce gidilmiştir.
Ve sanıklar hakkında yukarıda açıklanan gerekçelere binaen aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Sanık …’ın üzerine atılı bulunan her iki mağdur müdahile yönelik asli iştirak halinde yağma suçu yönünden eyleminin bu haliyle bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla asli iştirak halinde birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçunu oluşturduğu kanaatine varıldığından TCK 150/1 madde delaletiyle eylemine uyan TCK 106/2-c madde gereği sanığın şahsi ve sosyal durumu, suçun işleniş şekli birlikte gözetilerek takdiren 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Sanık aynı kasıt ile birden ziyade mağdura karşı bu suçu işlediğinden ve zincirleme suç şartları oluştuğundan, TCK 43/2-1 madde gereği, cezasından takdiren ¼ oranında artırım yapılarak 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Sanığın duruşmadaki hali, yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri hafifletici sebep kabul olunarak TCK 62/1 madde gereği takdiren cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak bu suçtan NETİCETEN 2 YIL 1 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığın, TCK 53. maddesinin 1. fıkrasının a,b,c,d,e bentlerinde belirtilen haklarından TCK 53/2 madde gereği mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, 1-c bendinde belirtili kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise TCK 53/3 madde gereği koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına…” karar verildiği tespit edilmiş olup,10/05/2018 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 2006/167 D.İş sayılı dosyası dosyamız içerisine alınmış olup, incelenmesinde; ihtiyati haciz talebinde bulunanın …, karşı tarafların ise … ve … olduğu, borçlularınnun 8.000,00 TL senet bedeli ve ile alacaklı vekili için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 100,00 TL vekalet ücretini karşılayacak miktarda haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının kanun sınırları dahilinde borca yeter miktarının İİK.nun 257/1.maddesi uyarınca ihtiyaten haczine karar verildiği tespit edilmiştir.
Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 2006//7949 Esas sayılı dosyası dosyamız içerisine alınmış olup, incelenmesinde; mahkememizce verilen 2006/167 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararından sonra haciz uygulandığı, davalı … ve …’a takip talebi yapıldığı ve dosyada borcun ödendiği tespit edilmiştir.
Dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu olan senedin Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/545 Esas 2014/203 Kararı ile maddi vakanın “…her iki mağdur müdahile yönelik asli iştirak halinde yağma suçu yönünden eyleminin bu haliyle bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla asli iştirak halinde birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçunu oluşturduğu…” şeklinde belirlenmesi karşısında senedin BK. 29/1m. uyarınca borçlandırıcı bir belge olarak kabul edilemeyeceği, davacının bu senet dayanak yapılarak belirtilen icra takibinde borçlu olmadığı bedeli 10.164,56-TL olarak ödendiği, bu bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle isteyebileceği, İİK 72.m. uyarınca davacı yararına %20 tazminat verilmesi gerektiği…” gerekçesi ile Davanın 10.164,56-TL üzerinden KABULÜNE, 10.081,06.TL’nin 07/09/2006, 49,00.TL’nin 11/09/2006, 34,50-TL’nin 14/08/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Davacı yararına %20 (2.032,91-TL) tazminat verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada kanıtlanmış bir ikrah durumunun olmadığını ve aksi bir an için varsayılsa dahi ikrah şartlarının oluşmadığını, sadece ceza mahkemesi kararına dayanılarak karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, ceza mahkemesi kararıyla müvekkili hakkında tehdit suçundan ceza tertip edilmişse de, ceza mahkemesinin hiçbir kanıta dayanmaksızın, salt kanaat ile karar verdiğini, ayrıca ceza mahkemesinin, taraflar arasında bir hukuki ilişki olduğunu, bir borç ilişkisi olduğunu tespit ettiğini, ceza mahkemesi kararına göre bile ikrah şartları mevcut olmadığından istirdata hükmolunamayacağını, bono borcu mücerret borç ikrarı olduğundan ve ispat yükü kendisine düşen davacının, borçlu olmadığını yazılı belgeyle kanıtlamak zorunda olduğunu, ceza mahkemesinin kararının hukuk mahkemesi hakimin bağlamayacağını, ihtilaf yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmolunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, İİK 72.maddesine dayalı menfi tespit-istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalı hakkında Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/545 Esas ve 2014/203 Karar sayılı kesinleşmiş mahkumiyet kararına, Hukuk Hâkiminin, Ceza Mahkemesinde kesinleşen maddi olgu ile bağlı olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2018 tarih ve 2006/274 Esas – 2018/561 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 694,34.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 649,94.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 17/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.