Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/34 E. 2021/1598 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/34
KARAR NO : 2021/1598

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2018
NUMARASI : 2017/592 Esas – 2018/508 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT – İPOTEĞİN FEKKİ
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/592 Esas – 2018/508 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı (temlik alan-temlik veren) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin vasisi olduğu ….’in Menderes Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/543 Esas ve 2014/223 Karar sayılı kararıyla kısıtlandığını, ….’e Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi’ nin 10.10.2012 tarihli ve 2898 Numaralı raporuyla bunama/depresif bozukluk, Şifa Üniversitesi Hastanesi’nin 29.04.2013 tarihli raporuyla Alzheimer hastalığı teşhisi konulduğunu, hukuki ve fiili işlem bulunmadığını, davalı …. AŞ’nin İzmir 14.İcra Müdürlüğü’nün 2013/12271 Esas sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçtiğini, takibin dayanağının genel kredi sözleşmesi olduğunu, davalı tarafın kredi sözleşmesine dayanarak ….’e ait İzmir Karabağlar Bozyaka Mahallesinde bulunan …. ada …. parselde bulunan taşınmazı ipotek ettirdiğini, sözleşmenin yapıldığı 02.10.2012 tarihinde ….’in fiil ehliyetinin bulunmadığını, ehliyetsiz olduğunu bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürerek taşınmazın satışının durdurulması, takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Ayrancılar şubesi ile dava dışı …. arasında yapılan genel kredi sözleşmesine davacı ….’in müteselsil kefil olduğunu ve ayrıca taşınmazını ipotek vererek, ipotek borçlusu olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, ipotek miktarının 210.000,00.TL olduğunu, İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2013/12271 Esas sayılı dosyasında yapılan takibe itiraz edildiğini, davacının bunama ve depresif bozukluk hastalığının 02.10.2012 tarihinde bulunmadığını, bu tarihten sonra ortaya çıktığını, eşinin de ipoteğe muvafakat verdiğini, ….’in sözleşme yapılırken akıl sağlığının yerinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2013/12271 Esas sayılı dosyası, Menderes Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/543 Esas sayılı dosyası, İzmir Karabağlar Tapu Sicil Müdürlüğünden dava konusu …. ada ….Parsel …. nolu bağımsız bölüme ait tapu kaydı, Celal Bayar Üniversitesi Hastanesinden alınan rapor, Şifa Üniversitesi Hastanesinden alınan rapor, Bozyaka SKK hastanesi kayıtları ve İstanbul Adli Tıp Kurumunun 4. İhtisas Dairesinin 29.08.2016 tarihli ve 31.10.2016 tarihli raporları incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2013/12271 Esas sayılı dosyası değerlendirildiğinde: Takip alacaklısı …. Bank AŞ, Takip borçlusu …. ve …. aleyhine 10.10.2013 tarihinde 129.268,90 TL asıl alacak ve işlemiş faizle birlikte 142.088,07 TL üzerinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçtiği, borçluya ödeme emrinin gönderildiği, borca itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
İzmir Karabağlar Tapu Sicil Müdürlüğünün 18.04.2014 tapu kayıt belgelerinde Bozyaka …. ada …. parsel …. nolu bağımsız bölümün ….’e ait olduğu ve taşınmaz üzerinde …. Bank AŞ lehine 210.000,00 TL bedelli %40 değişken faizli 1. dereceden ipotek konulduğu belirlenmiştir.
Davacının daha önce tedavi gördüğü Bozyaka Devlet Hastanesinden gelen ve diğer kurumlardan elde edilen hastane kayıtları, ilaç kullanım bilgileri ile Bozyaka Devlet Hastanesinden alınan 19.01.2015 tarihli sağlık kurulu raporu Celal Bayar Üniversitesinden alınan 10.10.2012 tarihli rapor, Şifa Üniversitesi Bornova Sağlık uygulama ve Araştırma Hastanesinin 29.04.2013 tarihli raporu ve bu raporlara istinaden adli tıp kurumunun 29.08.2016 tarihli asıl ve itirazlar üzerine alınan 31.10.2016 tarihli ek raporuna göre ….’in işlemin yapıldığı 02.10.2012 tarihinde mevcut raporlara göre demans hastası olduğu, depresyon tedavisi gördüğü, Şifa Üniversitesi Hastanesinin kayıtlarına göre 29.04.2013 tarihinde kesin tanı Alzheimer teşhisi konulduğu ve bu hastalığın başlangıç tarihi itibariyle 02.10.2012 tarihinde davacı ….’in tasarruf ve fiil ehliyetinin bulunmadığı tespit edildiği belirtilmiştir.
Davacının yargılama devam ederken 30.03.2015 tarihinde ölmesi nedeniyle mirasçıları …. ve vasi olan oğlu …. davaya dahil edilerek yargılamanın devamı sağlanmıştır.
yargılamanın devamı sırasında Mahkemece toplanan delillerle 2014/758 Esas 2016/1211 Karar sayılı 08.12.2016 tarihli kararla davacıların davasının kabulüyle ….’in ipotek sözleşmesiyle teminat verdiği 02.10.2012 tarihli 200.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle demans ve Alzheimer hastalığı nedeniyle bu kredi sözleşmesine borçlu olmadığının tespitine ve taşınmaz üzerine konulan 210.000,00 TL bedelli ipotek kaydının kaldıırlmasına karar verilmiştir.
Bu kararın davalı taraça temyizi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2017/609 2017/409 Karar sayılı 18.05.2017 tarihli karar ile davada davacıların talebinin ipoteğin fekkine ve menfi tespite ilişkin olması, alınan harcın dava değeri olarak gösterilen 80.955,55 TL üzerinden alındığı, ancak takibin 142.088,07 TL olduğu, ipoteğin fekkine ilişkin talebin ise, ipotek değeri olan 210.000,00 TL (üst sınır ipoteği) ile sınırlı olduğu, bu nedenle 492 Sayılı Harçlar Kanunu m.27 , 30 gereğince eksik harcın tamamlanması aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı kaldıırlmış ve dosyanın eksikliği giderilmesi için Mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
Bozma üzerine İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 29.05.2017 tarihli tensip ve 28.12.2017 tarihli celsede ipotek bedeli olan 210.000,00 TL yönünden eksik harcı tamamlaması için süre verildiği, dava değerinin takip çıkışı 142.088,07 TL ipotek bedeli 210.000,00 TL olması nedeniyle toplam 352.088,07 TL olması gözetilerek dosyanın heyete tevdiine karar verdiği ve 09.05.2018 tarihli celse için dosyanın heyetçe görülmesi gerektiğinden dosyanın heyete tevdiine karar verildiği belirlenmiştir.
Davacı taraf 08/01/2018 tarihinde eksik olan harcı tamamlamış ve eksik harç miktarı olan 4.631,29 TL’yi 08/01/2018 tarihinde yatırmıştır.
Davacının ölümünden önce vasisi tarafından açılan davada Bilindiği üzere; sözleşmenin yapıldığı veya ipotek sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle, sözleşmeyi yapan düzenleyen kişinin işlem yapma/akit yapma ehliyetinin bulunması gereklidir. Ehliyet kişinin medeni haklara sahip olabilmesi ve bunu kullanabilmesi (hak/fiil ehliyeti) olarak düzenlenmiştir. Sağ olan her gerçek kişi hak ehliyetine sahiptir. Hak ehliyeti aynı zamanda taraf ehliyetini gösterir. Fiil ehliyeti ise dava ehliyetine de sahip olmayı gerektirir. Tam ehliyetli (…., …. ve kısıtlı bulunmayan) kişilerin sözleşme yapma, hukuki fiil ve işlemlerde bulunma hakkına sahipken, sınırlı fiil ehliyetli kişiler ise dava olmadığından ancak kanuni temsilcileri vasıtasıyla dava açma hakları bulunmaktadır. Somut olayda ise; davacının fiil ehliyetinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle; yapılan hukuki işlemlerle bağlı olması kabul edilemez.
TMK m. 14’te ayırt etme gücü bulunmayanların fiil ehliyetinin olmadığı belirtilmiş olup, TMK m. 15’te de fiil ehliyeti bulunmayanların fiillerinin hukuki sonuç doğurmayacağı yer almıştır.
Sözleşme yapma ehliyeti olmayan davacının yapmış olduğu sözleşmenin (genel kredi sözleşmesindeki kefaletin ve ipotek sözleşmesindeki teminata ilişkin beyanının) hukuki sonuç doğurması mümkün değildir. Yani tasarrufi işlem yapma ehliyeti yoktur.
Somut olayda, davacı tam ehliyetsiz olup, ayırt etme gücü olmayan ergin kişi durumundadır. Bu durumda; tam fiil ehliyetini gerektiren işlemleri yapamayacaktır. Akitler, tasarruf işlemler, tek taraflı hukuki işlemler yapamayacaktır.
Bu nedenle; söz konusu 02.10.2012 tarihli sözleşme ile ve sözleşmeye istinaden yapılan dava ve takip konusu olan ipotek sözleşmesiyle bağlı değildir.
Davacının dava dilekçesinde yer aldığı üzere İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2013/12271 Esas sayılı dosyasıyla yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi ile takibe konu olan ipotek senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir.
Borçlu davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan takibi, borçlunun fiil ehliyetine sahip olmadığını bildiği halde haksız ve kötü niyetli olarak takip yaptığı tespit edilemediğinden davacı lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmediği…” gerekçesi ile Davacıların davasının KISMEN KABULÜ ile; Davacıların dava konusu olan İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2013/12271 E sayılı dosyasında takibe konu olan ipotek sözleşmesi ve bu sözleşmenin dayandığı genel kredi sözleşmesinde borçlu olarak ipotek veren ….’in 02.10.2012 tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığı ve yapılan işlemlerin niteliğini ayıracak temyiz gücünün bulunmadığı tespit edilmekle …. Bank Ayrancılar Şubesi ile borçlu …. arasında yapılan 02.10.2012 tarihli 200.000,00.TL bedelli genel kredi sözleşmesinden ve bu sözleşmeye istinaden borçlu …. lehine verilen İzmir Karabağlar Bozyaka Mah. …. ada …. parsel …. nolu bağımsız bölüm üzerine konulan 210.000,00.TL bedelli ipotek sözleşmesinden borçlu olmadığının tespitine, taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına, Davacının kötü niyet tazminat şartlarının İİK m. 72/5 fıkra gereğince gerçekleşmediğinden reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı (temlik alan – temlik veren) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı (temlik alan – temlik veren) vekili istinaf dilekçelerinde özetle; Mahkemece araştırılması gereken tüm hususların araştırılmadığını, eksik inceleme yapıldığını, ….’ in dava dışı …. tarafından kullanılacak olan kredi karşısında eşinin de muvafakatı ile …. lehine ipotek tesis ettirdiğini, sözleşmenin imzası sırasında eş de dahil olmak üzere herhangi bir itirazın söz konusu olmamasına ve hatta yapılan işleme muvafakat verilmesine rağmen işlemden 8 gün sonra kişinin bunama/depresif bozukluk tanısı ile rapor almasının son derece düşündürücü olduğunu, alınan raporun yeterli olmadığını, yargılamada davacının davasını ”iyi niyetli” olarak ikame ettiğine, ipoteği bir edim karşılığı kabul edip etmediğine ilişkin herhangi bir araştırmanın yapılmadığını, ipotek sözleşmesine muvafakat eden eş bakımından sözleşmenin geçerli olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca hukuki işlem tarihi ve öncesinde kişinin akıl sağlığının yerinde olmadığına ilişkin bie raporun bulunmaması halinde işlem tarihinde kişinin akıl sağlığının yerinde olmadığı varsayımı ile hüküm kurulamayacağını, vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, ehliyetsizlik nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibine dayanak genel kredi sözleşmesindeki kefaletin ve ipotek sözleşmesinin geçersiz olduğundan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle Dairemizin 18.05.2017 tarih ve 2017/609 Esas 2017/490 Karar sayılı kaldırma kararına uygun olmasına, Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ nun 29.08.2016 tarih ve 2016/4289 Karar sayılı ve 31.10.2016 tarih ve 2016/5037 Karar sayılı raporlarına göre kredi sözleşmesinin imzalandığı ve ipoteğin tesis edildiği 02.10.2012 tarihinde kredi sözleşmesine müteselsil kefil olan ve ipotek tesis eden müteveffa ….’ in hukuki ve fiili işlem yapma ehliyetine haiz olmadığına, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporlarının oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, harçlandırılan dava değerine ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretinin takdir edilmesine göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı (temlik alan-temlik veren) vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2018 tarih ve 2017/592 Esas – 2018/508 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı (temlik alan-temlik veren) vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı (temlik alan) harçtan muaf olduğundan harç alınmasına mahal olmadığına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı (temlik alan-temlik veren) tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.