Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3040 E. 2023/1264 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3022
KARAR NO : 2023/1263

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI : 2018/962 Esas 2019/1206 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/962 Esas ve 2019/1206 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu müvekkil şirket ile aralarındaki ticari ilişki dolayısıyla müvekkil şirkete borçlandığını, davacı müvekkilin davalının mezkur borcu ödememesi üzerine Selçuk İcra Müdürlüğünün 2017/1078 esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, davalı borçlu takip konusu borca ve faize müvekkil şirkete borçlu olmadıkları gerekçesiyle itiraz ettiğini, davalı borçlunun itiraz sebebi hukuken geçerlilik kespetmediğni müvekkil şirketin davalının talebi doğrultusunda takibe dayanan cari hesaba mesned oluşturan ürünleri davalı şirkete gönderdiğini ve ürünlerin bedeline ilişkin olarak takip konusu cari hesap alacağını oluşturan faturaları düzenlediğini, davalı tarafça düzenlenen faturalara da herhangi bir itirazda bulunulmadığını ve takibe konu fatura bedellerinin müvekkil şirkete ödenmediğini, müvekkil şirkete borcu olan davalı şirketin itirazlarının yersiz takibi uzatmaya yönelik olduğunu, davalının asıl alacağa ve ferilerine ilişkin itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe ve davaya dayanak yapılan cari hesap sözleşmesi ve mutabakatının davacı taraf ile müvekkili arasında olmadığını, karcari hesap alacağı olduğu düşünülse bile buna ilişkin hesap mutabakatının yapılmasının gerektiğini, karşılıklı imzalara da havi olması gerektiğini, ortada müvekkil imzasına havi ne bir cari hesap sözleşmesi ne de cari hesap mutabakatı olmadığını, davacı yanın öncelikle taraflar arasındaki alışverişi gösteren ve taraflarca imzalanan 09/08/2017 tarihli cari hesap sözleşmesini ve buna ilişkin taraflar arasındaki mutabakatın varlığını yazılı ve tarafların imzalarına havi belgelerle ispat etmesi gerektiğini, bu itibarla haksız yersiz hukuki ve yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi ile dava konusu alacak üzerinden %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkile verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, İİK 67. md uyarınca açılmış itirazın iptali istemine yöneliktir.
Harçlandırılan dava değeri 21.535,54 TL ‘dir.
Selçuk İcra Müdürlüğü’nün 2017/1078 Esas sayılı icra takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklının-Davacı, borçlunun-Davalı, takibin 33.585,99 TL asıl alacak tahsili talebi ile ilamsız icra takibi olduğu, takibin dayanağının cari hesap özeti olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya 15/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, takibe davalı-borçlu tarafından18/08/2017 tarihinde takibe itiraz edildiği, takibin durduğu, davanın da yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürmüş oldukları delilleri toplandıktan sonra davalı yanın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması amacıyla davalının yetki bölgesindeki Selçuk Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne talimat yazılmış fakat davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle talimat mahkemesince defter incelemesi yapılamamıştır.
Davalının Vergi Dairesi’ne sunmuş olduğu BA formları Selçuk Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celp edilmiştir. Dosya içerisine alının BA formları ve tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirme yapılarak davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, rapor alınmıştır. 12/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda; ” davacının 2011 yılı envanter defteri ile 2015 yılı yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin yaptırılmadığı diğer 2011-2012-2013-2014-2016-2017-2018 yılına ilişkin sunulan yasal defterlerinin Aralık ayının gönderim süresinin henüz dolmadığı, davacının incelenen yasal defter dökümlerine göre 2011-2012-2013 ve 2014 yılı sonu bakiye görünen 4.771,48 TL bedeli oluşturan fatura içeriği malların davacı yanca davalıya teslim edildiği kanaatine varılmış olup , 2015 yılı içinde toplamı 9.795,18 TL ‘lik ve 2016 yılı içinde toplamı 4.790,80 TL dökümü yapılan fatura ve eki sevk irsaliyelerinde yazılı olan açıklama ve imzaların davalıya fatura içeriği mal teslimi yapıldığının ispatı olarak kabul edilmesi durumunda ve davalıdan alınan 60.000 TL ‘lik çekin karşılıksız çıkıp tahsil edilmediğinin ispatlanması durumunda davacının davalıdan takip ve dava konusu ettiği ( 33.587.97-1.350 ) =32.237,97 TL tutarında alacaklı olduğuna kanaat getirebilecek olup mahkemece kabul edilmeyen her bir tutarın ise bu alacak tutarından düşünülmesi gerekeceği davacı yanca 60.000 TL lik çekin tahsil etmediğini ispatlaması gerektiği aksi takdirde davacının talep edilenler kapsamında davalıdan alacaklı olmadığı “… görüş ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Bilirkişi raporunda belirtilen çekin tahsil edilip edilmediği, karşılıksız kalıp kalmadığı hususu … Bankası A.Ş’den sorulmuş, gelen yazı cevabında çekin karşılıksız işlemi gördüğü ve banka aracılığıyla herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Davalının şahıs olması nedeniyle davalının tacir olup olmadığı ve dolayısıyla mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi için vergi dairesi, ticaret sicil müdürlüğü ve esnaf odasına müzekkere yazılmış olup; gelen yazı cevaplarında davalının ticaret sicil kaydının bulunduğu, 1. Sınıf tüccar olması sebebiyle bilanço esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir. Gelen yazı cevaplarına göre davalının tacir olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu mahkememizce de benimsenerek davanın kısmen kabul kısmen reddi…” gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Davalının Selçuk İcra Müdürlüğünün 2017/1078 Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine itirazının kısmen iptali ile, 32.237,97-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2- İİK madde 67. gereğince hüküm altına alınan alacağın %20 ‘si oranında hesaplanan 6.447,59-TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen reddedilen bölümü ile ilgili kısmının hukuka ve maddi gerçekliğe aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kabul ve red gerekçesinin dayanaklarının kararda belirtilmediğini, eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, cari hesap alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından istinaf aşaması sırasında 29.12.2021 tarihinde verdikleri dilekçe ile davadan ve istinaf kanun yolundan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili tarafından da istinaf aşaması sırasında 30.12.2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat eden davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve devamındaki maddeler uyarınca davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesini içerir nitelikte davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran taraf işlemi niteliğinde olup hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilmesi mümkündür. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatına bağlı değildir. Vekil aracılığıyla davadan feragat edilmesi halinde vekilin vekaletnamesinde davadan feragate ilişkin özel olarak yetkilendirilmiş olması gereklidir.
Açıklanan bu nedenlerle; her ne kadar İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.10.2019 tarih ve 2018/962 Esas 2019/1206 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya istinaf aşamasında iken vekaletnamesinde davadan feragat hususunda özel olarak yetkilendirilen davacı vekili tarafından 29.12.2021 tarihinde davadan feragat dilekçesi ile davadan feragat edildiği anlaşılmakla davadan feragat beyanı uyarınca ilk derece mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri gereğince re’sen kaldırılmasına ve davanın feragat nedeniyle reddine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki belirtilen şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

I-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.05.2019 tarih ve 2016/1146 Esas 2019/649 Karar sayılı hükmünün davacı vekilinin vaki davadan feragat beyanı uyarınca 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/(1)-b-2. maddeleri uyarınca RE’SEN KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 119,93.-TL ilam harcından peşin olarak yatırılan 439,79.-TL harçtan mahsubu ile bakiye 319,86.-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar ittihazına mahal olmadığına,
e-Davalı tarafın vekalet ücreti talebinden vazgeçmesi nedeniyle davalı lehine ücreti vekalet takdirine mahal olmadığına,
f-HMK.’ nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
III-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
IV-İstinaf başvurusu nedeniyle alınan istinaf karar peşin harcının yatıran taraflara iadesine,
V-İstinaf kararının niteliği ve tarafların beyanı dikkate alınarak taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren taraflar üzerinde bırakılmasına,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.