Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/303 E. 2022/176 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/303
KARAR NO : 2022/176

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2018
NUMARASI : 2016/586 Esas 2018/535 Karar
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/02/2022
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/586 Esas 2018/535 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkil şirket ile davalı firma arasında yapılan taşıma sözleşmesi gereğince, muhattap firma ilgili faturalardaki müvekkil şirkete ait ait ürünleri … Mah. … cad. … Sitesi … … adresndeki … Ticaret Pazarlama – …’a gönderilmesi işini muhattap firma üstelnemisen karşın sözleşmeye aykırı davranarak müvekkile maddi zarar vermiştir. Bu zararın tazmini için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kayrdıyla müvekkil şirketin uğradığı 23.482,28 TL maddi zarar ile nakliye ücreti olan 1000 TL olmak üzere toplam 24.482,28 TL tutarındaki paranın malların teslim tarihi olan 05/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile bilrlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, açılan davanın reddini talep etmişlerdir.
Dava; taşıma sözleşmesine aykırı davranıldığından bahisle malların ziya olması nedeni ile davacının uğradığı maddi zarar ile nakliye bedelinin davalıdan tahsiline yönelik açılan alacak davasıdır.
İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2015/10938 sayılı takip dosyası getirtilip incelenmiştir.
Sevk irsaliyeleri, faturalar dosya içinde hazır edilmiş, bilirkişi heyetinden rapor alınmış, itirazlar doğrultusunda da ek rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taşıma sözleşmesi ile taşıyıcının üstlendiği edimi yükü gönderilene teslim aldığı gibi teslim etmesi gerekir. Ziya halinde sorumluluk her ne kadar TTK madde 880 ve 882 hükümleri ile sınırlandırılmış ise de taşıyıcının bu davranışı TTK 886 hükmü kapsamında değerlendirilmiş, davacı tarafından ispat edilen tüm zarar sevk irsaliyesinin kapsamı olan malların fatura değeri karşılanmalıdır. Taşıma işi ticari faaliyettir ve taraflar basiretli tacir gibi davranmak zorundadır. Taraflar basiretli davranarak, basiretli tacir konumundaki taşıyıcı “gönderilene” doğru kişiye zamanında ve eksiksiz yükü teslim etmesi gerekir.
Mahkememizce İzmir Kamyoncular ve Kamyonetçiler Esnaf Odası’ndan İzmir’den Diyarbakır’a kamyon nakil süresi sorulmuş buna göre TTK 880 uyarınca temerrüdün 30/05/2015 tarihinden itibaren oluştuğu kabul edilerek bu tarihten itibaren avans faizi ile davacının ispatlamış olduğu 24.482,28 TL lik zararının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, temerrüt tarihinin kabul tarihi feri nitelikte olduğundan davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığı…” gerekçesi ile Davanın KISMEN KABULÜ ile, 24.482,28.TL’nin TTK 874 uyarınca 30/05/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun “taşıma hukuku” kurallarına ve Borçlar Kanunu’nun “tazminatta yansıma yasağı” ve “tazminatta illiyet bağı” ilkelerine aykırı olarak, davalı taşıyıcı’nın, alıcı’nın mal bedelini ödememesinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 05.05.2015 tarihinde 102604, 102605 ve 102606 sıra nolu sevk irsaliyesi, 190469, 190470 ve 190471 sıra no’lu sevk irsaliyeleri ile toplam 23.482,28-TL değerindeki yükün alıcı …’a sağlam ve eksiksiz biçimde teslim edildiğini, yükün zarar, zıyan yahut teslim edilmemesine ilişkin TTK m.868 yahut m.889’da tanımlanan bildirim süresi içerisinde taşıyıcıya bildirim yahut itirazda bulunulmadığını, taşıyıcı davalı tarafından kesilen 31.05.2015 tarihli, 1.400,00-TL bedelli taşıma faturasına TTK m.21’de belirtilen 8 günlük sürede herhangi bir itirazda bulunulmayarak hizmetin ayıpsız olarak ifa edildiğinin davacı tarafından kabul edilerek fatura bedelinin davacı tarafından eksiksiz ve itirazsız olarak gecikmeksizin ödendiğini, davacının, satış bedeli için dava dışı …’a icra takibi açmış ise de taraflar arasındaki ticari hesap sebebiyle …, “Borcu bulunmadığını belirterek” ödeme emrine itiraz etmesi üzerine davacının taşıma işinin tamamlanmasından bir yıl sonra Karşıyaka 5. Noterliğinin 2016/12972 sayılı ihtarnamesi ile “malların … işletmesinin sahibi …’a teslim edildiğini ancak …’nin borcunu ödemediği”, “…’nin ticari defterlerine faturayı işlemediği için alacağın tahsili için dava açılamadığı” ifade ederek yük bedeli ve ödenen taşıma ücretinin davalı taşıyıcıdan talep edilmesinin hukukun ilke ve emredici hükümlerine aykırı olduğunu, davacının alacağının taşımadan değil satış sözleşmesinden kaynaklandığından davacının alacağını tahsil için yargı yollarına başvurmadıkça hatta satıcı aleyhinde açılacak icra takibi sonucunda aciz vesikası almadıkça zarardan bahsedemeyeceğini, dava konusu tazminatın, davalı taşıyıcının taraf olmadığı satış bedeli olduğundan taşıyıcı davalıya dava yöneltilmesinin mümkün olmadığını, tazminat konusunun satış sözleşmesinden değil taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilse dahi, yük zıya olmadığından sorumluluğunun bulunmadığını, TTK m.850’de taşıma sözleşmesinde taşıyıcının yükümlülüğünün “yükü taşımak ve alıcıya teslim etmek” olarak tanımlanmış olduğundan başkaca bir yükümlülüğünün bulunmadığını, taşıyıcının “yükün teslim edildiğine dair makbuz almak” gibi bir yükümlülüğünün, TTK’nın taşımaya ilişkin hükümlerinin hiç bir yerinde belirtilmediğini, davacı satıcının, TTK m.871’e göre borcu ödemekten kaçınma imkanı olmayan alıcıya karşı dava yoluna dahi gitmeden taşıyıcıya işbu davayı yöneltmesinin mümkün olmadığını, taşıyıcının yük değeri ile sorumlu olması halinde taşıma sektörünün fiilen ayakta kalmasının mümkün olmadığını, dünyada uygulanan hukuk, uluslararası anlaşmalar ve Türk Ticaret Kanunu’nda taşıyıcının sorumluluğunun tam zıya halinde dahi taşıyıcı sorumluluğunun yükün ağırlığı ile sınırlandırıldığını, 6102 s. TTK m. 886 ile sınırlı sorumluluğun ortadan kalkmasının çok daha özel bir kusur türünü ifade eden “kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile işlenmiş bir fiil”e dayandırılmış olduğunu ve bu fiilin ispat yükünün davacının üzerinde olduğunu, taşıyıcının yükü teslim etmemesi yahut yükün zıya olması durumunda taşıyana bu durum hak düşürücü süreler içinde bildirilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, taşıma sözleşmesine aykırılık nedeniyle maddi zararın tazmini ve nakliye bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas alınan rapor ve ek raporun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, taşıyıcının yükü alıcıya teslim ettiğini yasal belgelerle ispatlayamaması nedeniyle gönderenin zararını karşılamakla yükümlü olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2018 tarih ve 2016/586 Esas 2018/535 Karar sayılı hükmü, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 1.672,38.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 453,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.218,48.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 03.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.