Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3007 E. 2023/1070 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3007
KARAR NO : 2023/1070

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
NUMARASI : 2018/252 Esas 2019/778 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

Taraflar arasında görülen menfi tespit davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; “…Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı şirket aleyhine yukarıda müdürlüğü ve numarası yazılı ilgili icra dosyası üzerinden 08.08.2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılmış olup, Tebligat Kanunu 35. maddeye göre yapılan tebligat neticesinde kesinleşmiştir. Yapılan icra takibinde borcun sebebi ilamsız icra takibine ilişkin ödeme emrinde “11/03/2014 tarihli asıl alacak 36.521,00-TL, 18/03/2014 tarihli asıl alacak 37.878,00-TL, 04/03/2014 tarihli asıl alacak 35.317,40-TL” olarak gösterilmiştir. Ancak bu alacak kalemlerinin dayanağının ne olduğu belirsiz olup, icra dosyasından da tarafımızca bu husus anlaşılamamıştır. İlgili icra dosyası Tebligat kanununun 35. maddesine göre müvekkil şirketin kapalı durumda olan işyerine tebligatın yapıştırılması neticesinde, haberdar olunmadığı için itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir. Müvekkil şirket icra takibinden, Davalının müvekkil şirketin yetkilileri aleyhinde ki şikayeti üzerine İİK. 337/a maddesinin Ticareti Terk Etmek hükmüne ilişkin açılan İzmir 6. İcra Ceza Mahkemesinin 2017/1034 E. Sayılı dosyası ile İİK. 331. Maddesinin Alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudunu eksiltmek hükmüne ilişkin açılan İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesinin 2017/1005 E. sayılı dosyası ile haberdar olmuştur. Davacı şirket, birçoğunda ibraname verilerek tahsil edilmiş olan ama şirket içerisinde kalan elinden ne şekilde çıktığını belirleyemediği, özellikle davalı şirketin ciro ettiği senetler üzerinden açılan icra takipleri ile uğraşmaktadır(ck-2~). Bu bağlamda davalı şirketinde ciro ettiği senetlere istinaden açılan İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2015/5676, 2015/5678, 2015/5761, 2015/5762 Esas sayılı icra takiplerinden dolayı müvekkil şirketin ecza deposu faaliyetlerini yürüttüğü işyerinde yer alan mallar haczedilmiş ve yediemine kaldırılmış olup, hacizlerin toplam değeri haciz tutanağında 187.581,82-TL olarak gösterilmiştir(ek-3). Şirketin işleyişini sekteye uğratan temeli itibariyle sakat olan işbu haciz işleminden dolayı fiili anlamda ecza depo faaliyetlerinin yürütüldüğü işyeri kapalı durumdadır. Ticaretin terk edilmesi şirketin tasfiye edilmesi ile mümkün olduğundan dolayı, müvekkil şirketin şüpheli alacaklarına ilişkin tahsil edilemezliğin aciz belgesine bağlanması ile şirket bilançolarının sıfırlanmak suretiyle tasfiye işlemlerini sonlandırarak Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulması istenmektedir. Sicil kaydının silinmesi için istenenler zaman alıcı işlemler silsilesi olduğu için bu zaman dilimini fırsat bilen kötü niyetli şahıs ve şirketler, yukarıda da belirttiğimiz üzere şirket yetkilileri aleyhinde açtıkları icra ceza dava dosyalarıyla haksız icra takiplerini hem icra hem de ceza zoru ve tehdidi altında müvekkil şirkete ödetmeye çalışmaktadırlar. Bu gibi haksız şekilde açılan, Tebligat Kanunu 35. maddeye göre yapılan tebligatlarla kesinleşen icra takiplerinde hem haciz yolu ile hem de fiili olarak yapılan ödemeler ile müvekkil şirket haksız, karşı tarafın sebepsiz zenginleşmesine sebep olan, bazı noktalarda usulü hükümlere de uydurularak ödemeler yapmak zorunda bırakılmıştır. Dava konusu ilgili icra takibi de kötü niyetle açılmış icra takiplerinden biridir.
Keza davalının beyan ettiği 2014 yılına ait icra takibi sebebi olan faturalardan müvekkil şirket yetkilileri hiçbir şekilde haberdar olmamakla birlikte, beyan edilen faturalar müvekkil şirketin defter kayıtlarına hiçbir zaman girmemiştir. Bu husus özellikle faturaların var ise irsaliyeleri ile tarafların defter kayıtlarının incelenmesi ile açığa çıkacaktır.
Davalı şirket bu bağlamda şikayette bulunduğu icra ceza mahkemelerine ilişkin dilekçelerinde 109.716,40-TL bedelli faturalardan kaynaklı cari hesap ekstresi borcu nedeniyle ilgili icra takibini başlattığını beyan etmiştir. Müvekkil şirketin ödeme emrinde belirtilen “11/03/2014 tarihli asıl alacak 36.521,00-TL, 18/03/2014 tarihli asıl alacak 37.878,00-TL, 04/03/2014 tarihli asıl alacak 35.317,40-TL” alacak tutarlarına ilişkin hiçbir şekilde davalıya borcu bulunmayıp, davalının beyan ettiği faturaların varlığından hiçbir şekilde haberdar bile değildir. Davalı şirket tamamen kötü niyetli olup, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak icra takibi başlatmıştır. Davalı şirket sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde kötü niyetli olarak tahsil amacı taşımaktadır. Bu bağlamda Sayın Mahkemenizce davalı tarafın kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesi gerekir. Bu sebepler ile birlikte müvekkil şirketin açtığımız işbu davada Hukuk Muhakemeleri Kanunu 114. maddesine istinaden hukuki yararı bulunması sebebiyle Sayın Mahkemenizden ilgili icra takibine ilişkin müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespiti ile ilgili icra dosyasının iptaline, davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine ve % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini…” şeklinde beyanda bulunarak davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, vekillikten daha sonradan çekilen davalı vekili Av. …, cevap dilekçesinde; davanın reddini reddini talep etmiştir.
Dava; davacı tarafından, İzmir 7. İcra Müd nün 2017/10529 esas sayılı dosyadaki takibe konu edilen fatura miktarları ve faiz miktarı olmak üzere toplam 143.420,47-TL lik kesinleşmiş icra takibinde, harca esas değer olarak belirtilen fatura miktarı olan 109.716,40-TL lik fatura tutarından borçlu olmadıkları yönünde tespit ile, icra dosyasının iptaline karar verilmesi yönünde açılmış davadır.
İzmir 7. İcra Müd nün 2017/10529 esas sayılı takip dosyası, İzmir 1. İcra Ceza Mah nin 2017/1005, İzmir 6. İcra Ceza Mah nin 2017/1034, İzmir 22. İcra Müd nün 2015/5762 esas sayılı takip dosyası getirtilip incelenmiştir.
Davacı defterleri üzerinde SMM bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak kayıtlar üzerinde inceleme sonucunda rapor alınmıştır.
Davalıya defter ve belgelerini ibraz etmesi, açıklamalı defter ibraz davetiyesi çıkartılmış, 2 haftalık kesin süre içinde davalı, defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.
İzmir C. Başsavcılığı’nın 2014/32144 sayılı soruşturma dosyasında, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar getirtilip incelenmiştir.
İNCELENMESİNDE; müşteki … AŞ ve … olduğu, şüphelilerin …, …, …, … olup, kamu kurum ve kuruluşları vb. Tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarına ilişkin 10/04/2014 suç tarihi itibariyle, 17/06/2014 tarihinde takipsizik kararı verildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; incelenen İzmir 7. İcra Müd nün 2017/10529 esas sayılı takip dosyası, İzmir 1. İcra Ceza Mah nin 2017/1005, İzmir 6. İcra Ceza Mah nin 2017/1034, İzmir 22. İcra Müd nün 2015/5762 esas sayılı takip dosyası, İzmir C. Başsavcılığı’nın 2014/43183 sayılı soruşturma dosyasındaki davalıların ve muhasebecilerinin beyanları, davacı defterlerinin usul ve yasaya uygun tutulduğu ve bu halde defterlerin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine ve VUK na usulüne uygun olarak kaydedildiği, davacı lehine delil olarak kabul edilebileceği ve İzmir 7. İcra Müd nün 2017/10529 sayılı takip dosyasında, toplam 109.716,40-TL lik alacağın davacı şirket yasal defter kayıtlarında bulunmadığı, davacı şirketin, davalı şirketten 59.072,00-TL asıl alacağının bulunduğu, davalının borçlu görüldüğü anlaşılmakla, davanın kabulü ile, davalı takibinde alacaklı olmamasına rağmen, aksine borçlu olmasına rağmen davacı aleyhine İzmir 7. İcra Müd nün 2017/10529 sayılı dosyasında bile bile takip yapmakta haksız ve kötüniyetli olduğundan % 20 kötüniyet tazmitanın davalıdan alınıp davacıya verilmesi…” gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile, Davacının İzmir 7. İcra Müd. 2017/10529 esas sayılı dosyasındaki asıl alacak miktarı ve ferileri ile birlikte 109.716,40.TL’lik miktar üzerinden borçlu olmadığnın tespitine, Davalı haksız ve kötüniyetli olduğundan % 20 kötüniyet tazmitanın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın eksik olmakla birlikte tereddüte mahal verecek şekilde olduğunu, hem dava dilekçesinde hemde cevaba cevap dilekçesi sonuç kısmında taleplerinin “-İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2017/10529 Esas sayılı icra takibine ilişkin ödeme emrinde belirtilen asıl alacak miktarı 109.716,40-TL, işlemiş faiz miktarı 33.704,07-TL olmak üzere toplam 143.420,47-TL takip çıkışı ile birlikte tüm fer’ileri bakımından müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine” yönelik olduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde asıl alacak miktarı olan 109.716,40-TL dava değeri olarak belirtilmişse de Yerel Mahkemede görülen ilk celse duruşmasında dava esas değerinin sorulduğunu ve duruşma zaptında aynen geçtiği şekilde “dava değeri 109.716,40 TL + işlemiş faiz alacağı birliktedir” şeklinde taraflarınca beyanda bulunulmasına rağmen kamu düzenine ilişkin olan Harçlar Kanunu gereğince taraflarına re’sen verilmesi gereken süre verilmemek suretiyle icra takibinde kesinleşen takip çıkışı toplam miktarı olan 143.420,47-TL üzerinden değilde 109,716,40-TL üzerinden müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin hukuka, yasaya ve kamu düzenine aykırı olduğunu, dava dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda da asıl alacak tutarlı faturaların ticari defter kayıtlarında bulunmadığından faizlerinde oluşmayacağının belirtildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, alacağın tahsili istemi ile yapılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bilindiği gibi; konusu para veya para ile değerlendirilebilen bir şey (malvarlığı, mamelek hakkı) olan (yani, konusu belli bir değerle ilgili bulunan) davalarda karar ve ilam harcı nispidir. Nispi karar ve ilam harcının dörtte biri dava açarken davacıdan peşin olarak alınır. Peşin olarak ödenecek olan bu dörtte bir karar ve ilam harcı, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanır. Ayrıca, harç ikmal edilmemesinin yasal sonuçları da 492 sayılı Yasanın 30 ve 32. maddesinde duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirtilmiştir.
Öte yandan; Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır.
Harçlar Yasası’nın 30 ve 32. madde hükümleri gereğince, harca tabi bir davada harç tamamlatılmadan davanın esasına girilemez, ancak bu eksikliğin giderilmesi için ilgili tarafa süre verilmelidir. Mahkemece davacıya harcı tamamlatması için usulüne uygun olarak süre tanınması, yatırılması gerekli harcın miktarının hesaplanarak ilgili muhtıraya derc edilmesi, harcın yatırılması halinde işin esasına girilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, harcın belirlenecek süre içerisinde yatırılmaması halinde ise Harçlar Yasası’nın 30. maddesi gereğince, dosyanın, işlemden kaldırılıp (HMK. 150 m.), yasal süresi içinde yenilenmediği takdirde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı vekili tarafından İzmir 7.İcra Müdürlüğü’nün 2017/10529 Esas sayılı icra takibine ilişkin 109.716,40-TL asıl alacak ve 33.704,07-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 143.420,47-TL takip çıkışı ile birlikte tüm fer’ileri bakımından müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine” yönelik açılan menfi tespit davasının dava dilekçesinde harca esas dava değerinin 109.716.40-TL gösterildiği ve bu miktar üzerinden nisbi peşin harcın yatırılmış olduğu, mahkemece de davanın kabulü ile, davacının İzmir 7. İcra Müd. 2017/10529 esas sayılı dosyasındaki asıl alacak miktarı ve ferileri ile birlikte 109.716,40.TL’lik miktar üzerinden borçlu olmadığnın tespitine karar verildiği, eksik harçla davaya devam olunamayacağından mahkemece davacıya dava dilekçesinin konu ve sonuç bölümünde açık bir şekilde belirtildiği gibi takipte talep edilen toplam bedel üzerinden borçlu olmadığının tespiti yönündeki talebi doğrultusunda eksik peşin harç ikmal ettirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu yönün gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup (Bknz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 26/04/2016 tarih ve 2016/774 Esas 2016/7461 Karar sayılı ilamı), doğru görülmemiştir.
Bu itibarla davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).a.4. ve 6. maddeleri gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2018/252 Esas 2019/778 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 01/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.