Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2986 E. 2023/1066 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2986
KARAR NO : 2023/1066

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : 2014/254 Esas 2019/867 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 02/07/2014
KARAR TARİHİ : 11/07/2019

BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2014/679 ESAS 2014/613 KARAR SAYILI DOSYASI
ESAS NO : 2014/679 Esas
KARAR NO : 2014/613
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ :14/07/2014
KARAR TARİHİ : 11/12/2014

BİRLEŞEN İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2014/1048 ESAS 2014/637 KARAR SAYILI DOSYASI
ESAS NO : 2014/1048 Esas
KARAR NO : 2014/637
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/254 Esas ve 2019/867 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kısmen kabulü kısmen reddine, birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/679 Esas ve 2014/613 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden birleşen davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekilinin 2014/254 Esas sayılı dosyamıza sunduğu dava dilekçesinde özetle;
Davacı … 02.09.2014 harç tarihli dava dilekçesinde, taraflar arasında proje-tasarım-yazılım ve elektronik malzeme alımı konusunda alışveriş mevcut olup cari hesap usulü çalışıldığını, kalan alacakları için İzmir 9. İcra Müdürlüğü “nün 2014/6785 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı yan 08.09.2014 havale tarihli yanıt dilekçesinde, davacının alacağının dayanağı olan belgeyi ibraz etmediğini, davalı aleyhine İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7239 sayılı dosyasında takip başlatmasından sonra davacının da davalı aleyhine takipler açmaya başladığını, davalıya hiçbir borç olmadığını, davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas 2014/637 Karar sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle taraflar arasında proje-tasarım-yazılım ve elektronik malzeme alımı konusunda alışveriş mevcut olup cari hesap usulü çalışıldığını, kalan alacakları için İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7458 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı yan 24.09.2014 havale tarihli yanıt dilekçesinde, davacının alacağının dayanağı olan belgeyi ibraz etmediğini, davalı aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7823 sayılı dosyasında takip başlatmasından sonra davacının da davalı aleyhine takipler açmaya başladığını, davalıya hiçbir borç olmadığını, davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
02.12.2014 tarihinde dosyanın, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/254 Esas sayılı dosyada birleştirilmesine karar verilmiştir.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/679 Esas 2014/613 Karar sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; ,davalıya irsaliyeli fatura ile teslim edilen ticari emtiaların bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7239 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, noterden gönderilen ihtarları da ret ettiğini, … … ağırlık kontrollü RFID sisteminin PLC pano imalatı, yazılımı ve devreye alınması konulu projenin eksiksiz teslim edildiği, itirazın iptali ile takibin devamına. %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı yan 08.09.2014 havale tarihli yanıt dilekçesinde, dava konusu 352980 no lu faturaya konu motor bedeli pahalı olduğu için faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, … firması ile yapılan sözleşme gereği davacıdan talep edilen yazılım işin davacı tarafından süresinde tamamlanmadığını ve yarım bırakıldığını, teslim süresinden 4 ay sonra bu işin … ltd. şti. ye yaptırıldığım ve bu firmaya bedelinin ödendiğini, davacının düzenlediği 35298 no lu faturanın bu işle ilgili olduğu, davacının kendilerinde alacağı olmadığını beyanla, davanın reddi ile, %20 tazminata karar verilmesini, talep etmiştir.
12.12.2014 tarihinde dosyanın, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/254 Esas sayılı dosyada birleştirilmesine karar verilmiştir.
İzmir 9. İcra Müd. 2014/67986 sayılı icra dosyası, 7. İcra Müd . 2014/7498 sayılı takip dosyası getirtilmiştir.
Davacının açmış olduğu İzmir 2. ATM nin 2014/1048 esas sayılı dosyasının dava dosyamızla hukuki ve fiili irtibat olduğu anlaşılmakla birleştirilmiş, davalı … LTD ŞTİ nin açmış olduğu İzmir 4. AtM nin 2014/679 esas sayılı dosyası dava dosyamızla hukuki ve fiili irtibat olduğu anlaşılmakla birleştirilmiştir.
Dava; ticari ilişkiden dolayı fatura alacağından kaynaklı İİK 67/2 uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Tarafların tüm delilleri toplanmış, defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmış, ayrıca 3 kişilir bilirkişi heyeti marifetiyle keşif yapılmak suretiyle, rapor tanzim edilmiş ve Bolu’ da ki , malzeme ambarı için … sistemi tanımlı ekipmanların bulunduğu … pişirici cihazları işletmesinde makina bilirkişi marifetiyle mahkeme heyeti ile keşif yapılmış makine mühendisi tarafından 11/01/2018 tarihli rapor tanzim edilmiştir. Davalı karşı davacı vekili sözlü yargılamaya geçildiği belirtilen son celse suç duyurusunda bulunmak istediklerini belirtmiş henüz ceza davası açmadıklarını , ceza davasının bekletici mesele yapılmasını talep etmiş, davacı karşı davacı vekili , alınan raporların yeterli olduğunu, davanın geldiği durum itibariyle sözlü yargılamaya geçildiğnii, henüz bir ceza davası açılmadığını, açılacak olan ceza davasının bile zamanaşımına uğradığını, 2014 yılından beri davanın devam ettiğini, mahkememizce de : Tüm davaların açılış tarihinin 2014 yılı olduğu, yargılama süresinde defalarca bilirkişi heyet raporlarının alındığı, alınan en son ek raporun yeterli olduğu dikkate alınarak, usul ekonomisi de dikkate alınarak, yargılamanın tamamlandığı, karar verilme aşamasına gelindiğinde , davalı karşı davacı tarafından belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılıktan dolayı ilgili faturalara dayanılarak suç duyurusunda bulunulacağı belirtilmiş ise de dosyanın gelmiş olduğu aşama ve daha öncesinde suç duyurusunda bulunmayıp herhangi bir dava da açılmadığı görülmekle, yargılamanın uzamasına neden olmamak amacıyla, davalı karşı davacı vekilinin gerek yeni bir rapor alınması gerekse suç duyurusunda bulunacakları yönündeki talepleri doğrultusunda , açılacak ceza dosyalarının beklenmesi yönündeki taleplerinin bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Bolu ‘ da yapılan keşif ve keşif sonucu tanzim edilen 11/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda keşif sırasında ekipman ve yazılım programalarında … firmasına ait logoların dosyada yapılan incelemeler ve delil niteliğndeki yazışmalar, bilirkişi raporları ile keşif sırasında bilirkişiye verilen montaj sonrası işletmeyi alma eğitimini içeren videoların yer aldığı flash bellekin izlenip değerlendirmeler sonucu birleşen davaya konu malzeme ambarı için … sisteminin montaj ve hizmete alınma işi için … Pişirici cihazları işletmesi ile … Firmasının aralık 2013 tarihinde anlaşma yaptığı, … Firmasının bu işi yapması için davalı … firmasına verdiği , davalı firmanın sistemi çalışır vaziyette teslim etmeden nisan 2014 tarihinde işin bırakıldığı, işin tamamlanarak hizmete alınmasının ana yüklenici … firması tarafından yapıldığı anlaşılmakla, dava dosyamızla birleşen İzmir 4. ATM nin 2014/679 esas 2014/613 karar sayılı dosyasındaki davacı … nin açmış olduğu davanın reddi ile , alınan bilirkişi raporu ve ek rapor dikkate alınarak İzmir 4. ATM nin 2014/254 esas sayılı dosyanın kısmen kabulü ile , davalının İzmir 9. İcra mdü. 2014/6786 sayılı dosyadaki itirazının asıla lacak olan 195.025,96 TL yönünden itirazın iptali ile, Takibin 195.025,96 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmek suretiyle devamına, Hüküm altına alınan 195.025,96 TL lik asıl alacak cari hesap alacağı olup, likit ve hesaplanabilir olduğundan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, İşlemiş faize yönelik talebinin temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz istenemeyeceğinden reddine, Reddedilen miktar yönünden kötüniyet tazminat şartları oluşmadığından davalı lehine kötüniyet tazminat talebinin reddine, karar vermek gerekmiş…” gerekçesi ile,
1-İzmir 4. ATM nin 2014/254 esas sayılı dava dosyamızdaki davanın KISMEN KABULU İLE;
Davalının İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2014/6786 sayılı dosyasındaki itirazının asıl alacak olan 195.025,96 TL yönünden itirazın iptali ile,
Takibin 195.025,96 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmek suretiyle devamına,
Hüküm altına alınan 195.025,96 TL lik asıl alacak cari hesap alacağı olup, likit ve hesaplanabilir olduğundan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
İşlemiş faize yönelik talebinin temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz istenemeyeceğinden reddine,
Reddedilen miktar yönünden kötüniyet tazminat şartları oluşmadığından davalı lehine kötüniyet tazminat talebinin reddine,
2- Davacının açmış olduğu, dava dosyamız ile birleşen İzmir 2. ATM nin 2014/1048 e 2014/637 karar sayılı dosyasındaki davanın KABULÜ ile,
İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2014/7498 sayılı takip dosyasındaki davalının toplam 34.623,88 TL ( 11.542,76 TL nin asıl alacak, 23.081,12 TL si KDV alacağı olmak üzere ) lik alacağa yönelik itirazının iptali ile,
Takibin 34.623,88 TL lik alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle devamına,
Hüküm altına alınan 34.623,88 TL lik alacak cari hesap ve KDV alacağı olup, likit ve hesaplanabilir olduğundan İİK 67/2 uyarınca % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Dava dosyamızla birleşen İzmir 4. ATM nin 2014/679 esas 2014/613 karar sayılı dosyasındaki davacı … LTD. ŞTİ. nin açmış olduğu davanın REDDİ ile,
Kötüniyet tazminatının şartları oluşmadığından davalı lehine, kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığına, karar verilmiş, verilen bu karara karşı birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden birleşen davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden birleşen davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı faiz talebinde bulunmamasına rağmen yerel mahkemece talep ve gerekçe olmaksızın alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verildiğini ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla takip talebinde reeskont faiz talep edilmesine rağmen avans faizine karar verilmesinin de talebe bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, müvekkilinin davacıya iddia edildiği gibi bir borcunun söz konusu olmadığını, davacının iddiasını ispatlayamadığını, yerel mahkemenin kararını oluşturan bilirkişi raporlarının, genel itibariyle hukuka aykırı ve birbirleri arasında çelişkili tespitler ile tanzim edildiğini, yerel mahkemece, birbirleri arasında çelişki olan mevcut bilirkişi raporları ile yetinip hukuka aykırı bir karar verdiğini, müvekkili şirketin, kesilen 29.792,56-TL tutarlı faturadan kaynaklı herhangi bir hizmet almadığını, … açıklamalı 25.247,93 TL + KDV, KDV dahil 29.792,56 TL bedelli faturaya ilişkin “…” tarafından dava açıldığını ve açılan davanın sonuçlandığını, … firmasının … ve …’e ait olduğunu, … firmasının ise şahıs firması olduğunu, aynı konuya ilişkin olarak iki farklı firmadan dava açılarak, davacı yan tarafından haksız kazanç elde etme amacı güdüldüğünü belirterek yerel mahkeme kararının birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

İstinaf incelemesine konu dava, birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden cari hesap ve KDV alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
”…İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Eldeki davada, uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olup, uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgilidir. Bu nedenle fatura, faturaların delil olma niteliği üzerinde de durmakta yarar vardır.
Dava konusu faturanın düzenleme tarihi itibariyle somut olay bakımından uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) fatura tanımlanmamıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdî bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdî ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdî ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticarî defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdî ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticarî defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
Davanın açıldığı tarihte ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”.şeklindedir
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir;“Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun icra takibi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 222/3 maddesine göre, usulüne uygun tutulan ticarî defter kayıtlarının sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiğinden mahkemece sadece davalı defterlerine dayalı olarak davanın reddi isabetli değildir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.2021 tarih ve 2017/(19)11-2742 Esas 2021/853 Karar sayılı Kararı)
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi heyet rapor ve ek raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davalı tarafından davacı alacak miktarının ödendiğinin kesin delillerle ispatlanamamasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, takip konusu alacağın likit ve belirlenebilir olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih ve 2014/254 Esas 2019/867 Karar sayılı hükmü içerisinde birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden verilen hüküm usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 2.365,15.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 3.331,30.TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 966,15.TL harcın birleşen davalı …’ye iadesine,
3-İstinaf başvurusu sırasında birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1048 Esas ve 2014/637 Karar sayılı dava dosyası yönünden davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 01/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.