Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2980 E. 2023/1078 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2980
KARAR NO : 2023/1078
KARAR TARİHİ : 07/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI : 2018/727 Esas 2019/1080 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 07/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hasep alacağının tahsili amacıyla İzmir 9.İcra Müd.nün 2018/4550 sayılı takip dosyası ile icra takibi başaltıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız ve kötü niyeetli olduğunu, bu nedenlerle davalının itirazının iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilemsine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 13/06/2013 tarihli Ticrai Şartlar Anlaşması kapsamında ticari ilişki başladığın, ancak verilen ticari karar sonucu 05/12/2014 tarihinde davacı ile tüm ticari ilişkisin kesildiğini, taraflar arasında alacak borç ilişkisi kalmadığını, bu tarihten itibaren davacı şirket ile hiçbir sözleşme yapılmadığını, ürün alımı gerçekleştirmediğini, davacının iddia ettiği üzere 30/03/2018 tarihinde davacı şirketin cari hesap alacağının bulunmasının mümkün olmadığını, davacının borcun dayanağı olduğunu iddia ettiği mal teslimine ilişkin belge ve fatura sunmadığını, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4550 E sayılı dosyası, 13/06/2013 tarihli Ticari Şartlar Anlaşması, 05/12/2014 tarihli davacı ile ilişik kesme formu, tarafların ticari defterleri, bilirkişi incelemesi delil olarak değerlendirilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4550 E sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı tarafından davalı şirket aleyhine 37.682,89.-TL cari hesap alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğu, davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/78 Talimat sayılı dosyasından alınan davalı defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişkisi dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davalının 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (02/04/2018) itibariyle davalının davacıya borcunun olmadığı …” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için davacı defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “… Davacının incelemeye konu 2014 yılı yasal defterlerinden yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış sahifelerinin yerinde olmadığı buradan hareketle davacının yasal defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edip etmediği hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, davacının yasal defterleri ile uyumlu muavin kayıtlarının tetkikinde, davacının 2013 yıl sonu itibariyle 2014 yılına devreden davalıdan olan alacak bakiyesinin 12.01.500 hesap kodunda yer aldığı şekil ile 47.367,29.-TL olduğu, yine çalışmanın sona erdiği 24/04/2014 tarihi ve takip tarihi itibariyle 37.682,89.-TL alacaklı olduğu …” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince açılmış cari hesap alacağına dayalı yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı ile davalı tarafın aralarındaki satım sözleşmesi uyarınca davacının davalıdan cari hesaba konu miktarda alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, satım sözleşmesi gereği teslim yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, takibin yetkili icra müdürlüğünde yapılıp yapılmadığıdır.
Davalının yetki itirazının TBK 89. madde ve HMK 10. maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalara göre, taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunduğu, davacı defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davacının 2014 yılı yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, her ne kadar davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 37.682,89 TL alacaklı olduğu belirlenmiş ise de; davacının 2014 yılı yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunmaması nedeniyle davacı lehine delil teşkil etmeyeceği, oysa usulüne uygun olarak tutulan ve davalı lehine delil teşkil eden davalı defterleri uyarınca davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olmadığı belirlendiğinden, ayrıca davacı delillerinde açıkça yemin deliline başvurulduğu hususu da belirtilmediğinden davacının davasını ispatlayamadığı değerlendirilerek davanın reddine, davacının kötü niyetli takip başlattığı hususu kanıtlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile,
1-Davanın reddine,
Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu ret kararında; müvekkiline ait 2014 yılı defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının bulunmadığını, bu sebeple lehine delil teşkil etmeyeceğini, oysa davalıya ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulup lehine delil teşkil ettiğini belirterek müvekkilinin davasını ispat edemediğini belirttiğini, ilk derece mahkemesinin kararının eksik incelemeye dayalı olup kaldırılması ve ilk derece mahkemesine iadesinin gerektiğini, müvekkiline ait ticari defterlerin müvekkili lehine delil teşkil edebilecek nitelikte iken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak iadesine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaba dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiştir.
28/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
Davacı tarafın cari hesaba dayalı alacağını tahsil için İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4550 sayılı dosyası ile takip başlattığı, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için dava açılmış olup, davalı taraf cevap dilekçesinde borcun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların aykırı olmamasının gerekmesine, taraf defter kayıtlarının uyuşmamasına, davacının alacağını ispatlayamamış olduğunun anlaşılmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarih ve 2018/727 Esas 2019/1080 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 07/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.