Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2977 E. 2023/1632 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2977
KARAR NO : 2023/1632
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2019
NUMARASI : 2014/342 Esas 2019/305 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 03/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/10/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde;
“İDDİA : Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesi ile,müvekkilinin halen Çeşme ilçesi iIlıca Mahallesi merkezinde … isimli marketi eşiyle birlikte çalıştırdığını, davacı müvekkilinin İzmir’de faaliyet gösteren içki, meşrubat ve tekel maddelerini toptan ve gezici bir şekilde satan birçık firmalardan aldığı malları bu marketinde sattığını, bu firmalara ait reyon, buzdolapları ve tekel satış camekanları gibi demirbaşlar, emaneten kendisine verildiğini, bu şekilde gıda pazarında satılan emtialar bu emanet dolap, vitrin, ve dondurucularda sergilendiğini, ilgili firmalar emanet reyon, buzdolabı, tekel satış camekanı gibi malzemeleri bıraktıklarında teminat olarak bono senetlerini de aldıklarını, elanet iade edildiğinde bu senetlerinde iade olunacağını,ticari uygulama ve teamülün bu şekilde uygulanması gerektiğini, müvekkil davacı yine emaneten alacağı bir kısım dolap, vitrin ve benzerleri için 2005 yılının yaz başlangıcında yine birkaç açık senet düzenlendiğini ve o sırada yanında çalışan kişilere açık olarak tanzim edilip imzalanan dava konusu 5.000 USD meblağlı açık senet ortadan kaybolduğunu, söz konusu açık senedin tanzim tarihini, vade tarihini, alacaklısını ve bedelin nakden veya malen ödenip ödemediği kısımlarının boş bırıkıldığını, işbu senedin bu haliyle marketten kaybolmuş ve özellikle kıymetli evrak niteliği taşımadığı için davacı müvekkilce kaybolma işinin önemsemediğini, o tarihte müvekkilinin iş yerinde … isimli bir arkadaşı işçi olarak çalıştığını, adı geçen şahsın hem açık senedin hemde emanet bırakma işlerini yürütüldüğüne vakıf olduğunu, Aradan bir yılı aşkın bir süre geçtikten sonra yani 2006 yılının Ağustos ayının ilk günlerinde davalı … olurğunu söyleyen bir bayan davacı müvekkili telefonla arayarak elinde müvekkilinin imzasını taşıyan 5.000 USD dolarlık bono senedinin bulunduğunu, bu senedin ödenemesi gerektiğini söylediğini, müvekkilinin kimseye borçu olmadığnı böyle bir senedi kimseye vermediğini, senedi getirip kendisine göstermesini istediğini, bunun üzerine 10/08/2006 tarihinde müvekkile …-… … şubesinden posta yoluyla gönderdiğini aynı zamanda davalının üzerinde isminin yazılı oludğu ve söz konusu adi senet fotokopisinin posta ile müvekkiline gönderildiğine ilişkin mektup zarfı aslı halen Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/1860 hazırlık dosyasında bulunduğunu, 11/12/2006 tarihinde adi senet niteliği ile tedavüle çıkartılan senedin eksik unsurlarını tamamlayarak İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2006/8519 esas sayılı takip dosyası üzerinden kambiyio senetlerine ilişkin takip yoluyla icra takibi başlatılarak ödeme emri gönderildiğini, davalı, olmayan bir borcun tahisilini sahte senede istinaden talep ettiğini, takibe devam edilmesi halinde müvekkilin haciz tehdidi aytında borcu ödemek zorunda kalacağı ve müvekkil lehine verilecek ilamın infazının mümkün olmayacağı bu sebeple müvekkilinin çok büyük zarara uğrayacağı ihtimaline binaen dava sonuna kadar takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını ve olmayan bir borcun ödenemeyeceğini, bu nedenle takibe konu senet sebebiyle davacı müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığını, sahte senede istinaden açılan takip sebebiyle dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasını, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle ; 2006 yılının 8. Ay başında ( Ağustos ayı) davacıya aradığını borcun vadesinin yaklaştığını borcun vadesinde ödemsenide bir problem olup olmayacağını sorduğunu , vadesinde ödenmezse kendisinin de zorda kalacağını zira kendisinin de paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, davacı karşılık olarak borcunun olmadğınğı, bu yüzden para ödemeyeceğini söyleredek telefonu tapattığını, dana sonra davacıyı yeniden arayarak paranın ödenmemesi durumunda elindeki senedi icra takebine koyacağını söylediğini, davacınında senet üzerindeki yazıların uyuşmadğını bu nedenle de takibbe koyamayacağını koyması halinde da savcılığa başvuracağını ayrıca başına kötü şeyler geleceğini söyleyerek tehditlerde bulunduğunu, diger taraftan da bahzi konu melzemelerin teminat miktarı davacıya ait marketin büyüklüğü göz önüne alındığında hiçsid zaman 5.000,00 USD gibi uçuk bir bedel olmadığını, benzer büyüklükteki bir markette yaptığı araştırmada da bahsi geçen melzemeler için verilen temanatın en fazla 400.00 USD olabileceği malzemeleri getiren firmaların reklamını yapan, içinde yada üzerinde yer alan ürünlerininin bozulmamasını, zarar görmemesini ve satış rahatliğnin sağlaması işlevi de hesaba katıldığını, bu malzemelerin girişi, hazırda senet bulundurmayı gerektirecek bir süreklilik arzetmediğini, teminat bedeli de davacıya ait marketin büyüklüğüde göz önüne alındığında hiçbir zaman 5.000,00 USD olmadığını. Sadece bu gerçek haklılığının ve davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, üzerinde adının, imzasının ve 5.000,00 USD ödeme miktarının yazılı olan bir senedin kaybolması sonrasında diğer unsurlarının eksik olması sebebiyle hiçbir endişe duyulmadığını, buna ilişkin hiçbir önleyici tedbir ve iptal davası açmaya lüzüm görülmemesi ididasının ne kadar inandırıcılıktan uzak, gerçek dışı olduğunu davacının da tacir olduğu düşünüldüğünde kendi beyanı ile ticari teamül ve uygulamayı bildiği gözönüne alındığınıda bu sonucun ortaya çıktığını, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış ve tamamıen gerceğe aykırı beyanlar içeren ve TTK 592 ve HMUK 288 maddeleri ile Yargıtay ‘ın yerleşik içtihatları doğrultusunda dava konosu senedin anlaşma dışında oluşturulduğunun yazılı delille ispatlanmaması sebebiyle iş bu davanın esastan reddini , borçlu olmadığının tespiti konusuyla açılan işbu davanın netici ve talep kısmında ayrı bir yargılama konusu teşkil etmesi gereken senedin iptali de istenmiş olmasından dolayı davanın usulden reddedilmesini haksız ve kötüniyetli olarak dava acarak müvekkilini zarara uğratan davacıya %40 ‘dan aşağı olmamak kaydıyla tazminat hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vetalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına kara verilmeini talep etmiştir.
DELİLLER: davacının delil listesinde bildirmiş olduğu … … Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak bildirdiği kişilerin hesap hareketlerinin dökümü dosya içerisine alınmış, Çeşme CBS’nın 2006/1860 sor. Nolu dosyası, Çeşme Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007/386 E (bozulmakla 2015/806). Sayılı dosyası, İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2006/8519 E. Sayılı dosyası.
GEREKÇE :
Davacı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2006/8519 E. Sayılı dosyasına dayanak senetten dolayı borcunun olmadığının tespitini talep etmiş olup, davalı savunmasında takibe konu senedin borç ilişkisinden kaynaklandığını beyan etmiştir.
Çeşme 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/10/2017 tarih 2015/806 E. 2017/489 K. Sayılı dosyası incelendiğinde Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda mahkememiz dosyası davalısı …’in 2004 yılında ” … Mah. … Ada, … Parsel, … Bağımsız bölümdeki taşınmaz ile “… Mah. … Ada, … Parsel de bulunan taşınmazlarını sattığı, olayın meydana geldiği tarihlerde hesabında para olduğu, bununla birlikte senet üzerindeki imza ve yazı örneklerinin kendine de ait olmadığı, katılanın eli ürünü olan yazılara rastlanıldığı, ayrıca dinlenen katılan tanıklarının da teminat karşılığında boş senedi dükkanda tutmadıklarını beyan ettikleri, birlikte değerlendirildiğinde sanığın senet üzerinde eli ürünü imza ve yazı örneklerine rastlanılmayışı ayrıca sanığın beyanında ifade ettiği gibi ev sattığı, bu olay nedeniyle elinde para olduğunun dosya kapsamındaki sanığın sunduğu tapu kayıtlarından anlaşıldığı dikkate alınarak sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin, somut ve inandırıcı delile ulaşılamamış olduğundan beraatine karar verildiği, mahkemece verilen bu kararın temyiz incelemesinde onanarak kesinleştiği, anlaşılmakla dava konusunun senet olması ve miktarı dikkate alınarak senedin aksinin ancak yazılı belge ile ispat edilebileceğinden ve ceza dosyası kapsamında tanık dinlenilmiş olması sebebi ile tanıklar dinlenilmeksizin davacı vekilinin delilleri arasında yemin delilininde bulunmuş olması sebebiyle 24/01/2019 tarihli celsede davacıya yemin teklifi hatırlatılmış, davacı vekilinin 07/02/2019 tarihli dilekçesinde yemin teklifinde bulunmayacaklarını bildirmiş olmaları sebebiyle tüm dosya kapsamı ve ceza mahkemesi kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş olması sebebiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davacının açtığı davanın reddine, dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; toptancılara teminat olarak verilmek üzere bonoyu 5000 USD bedel kısmını doldurarak oluşturduğunu, bononun işyerinden kaybolduğunu, daha sonra davalının arayarak bono bedelini ödemesini istediğini, bononun tanzim ve vade tarihi, alacaklı isminin bulunmadığını, bunları kendisinin doldurmadığının ATK raporu ile anlaşıldığını, davalı tarafından kendisinden borç alındığı iddia edilmiş isede paraya sıkışan bir kimsenin 10 gün vadeli borç almayacağını, borç tarihinde bankada mevduatı bulunduğunu, borç almaya ihtiyacı olmadığını, Asliye Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağını beyanla kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
DELLİLER VE GEREKÇE :
Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Davacı tarafça toptancılara teminat olarak vermek için bedel kısmını doldurduğu, diğer zorunlu unsurları boş olan bononun iş yerinden kaybolduğunu davalıya borcu bulunmadığını beyanla borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının oğlunun arkadaşı olduğunu, kendisine 5.000 USD borç para verdiğini karşılığında davaya konu bonoyu aldığını, meblağın ve imzanın davacı tarafından diğer kısımların yanındaki çalışan tarafından doldurulduğunu, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davaya dayanak bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılmasına, davalı hakkında sahte senet düzenlemek suçlamasından beraat kararı verilmiş bulunmasına, göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2019 Tarih, 2014/342 Esas ve 2019/305 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 225,45‬ TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 03/10/2023