Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2950 E. 2023/1108 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2950
KARAR NO : 2023/1108
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI : 2017/617 Esas 2019/983 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 06/01/2016 tarihli, 61.698,66 TL miktarında fatura, 13/01/2016 tarihli, 57.389,30 TL miktarında fatura, 16/01/2016 tarihli, 46.966,36 TL miktarındaki 3 adet faturanın davalı tarafa verildiği, söz konusu faturaların ödeme günü gelmesine rağmen ödenmediği ve herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bunun üzerine İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4209 esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takip dosyasına hiç bir borcu olmadığını iddia ederek takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, davacı vekili olarak davalı borçlunun asıl alacağa itirazının iptali maksadıyla dava açmak zorunluluğunun doğduğunu, davalının icra takibinde asıl alacağa yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesinin talep ve dava edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplamda 279.453,74 TL miktarlı faturaların davalı şirket tarafından düzenlendiğini, resmi yasal defterlerine işlenerek intikal ettirildiğini, faturaların miktarı karşılığında 17/01/2017 tarihinde … Bankası A.Ş. … Şubesine ait … seri nolu, 31/03/2017 tarihli 279.453,74 TL miktarlı çek verildiğini, çek bedelinin davacı tarafından tahsil edildiğini, cari hesaba karşı davalının borcunun kalmadığını, bu durumun davalı şirkete ait ticari defterler ile de sabit olduğunu, davalı şirketin defterleri yeminli mali müşavir tarafından incelendiğinde, bu faturaların sahte olmasından şüphelenerek defterler üzerindeki kayıtların düzeltilmesi yönünde bildirimde bulunduğunu, davalı şirkette Vergi Dairesine vermiş olduğu düzeltme beyannamesi ile dava konusu faturaların tamamının kayıtlardan çıkartmış olduğu böylece faturalardan ötürü mahsubu yapılan K.D.V. İndiriminden yararlanma hakkından sarfı nazar etmiş olduğunu, sahte ve şüpheli olarak dava konusu faturalardan ve hukuki işlemlerden ötürü hakkında Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2018/524 CBS soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, ödeme yapılan çekle ilgili bankaya müzekkere yazılmasını ve çekin teslimine dair 17/01/2017 tarihli tediye makbuzunun ve davalı şirket tarafından verilen düzeltme beyanname içeriği ve davalı şirkete ait Vergi Dairesi kayıtları, davacı hakkında yapılan suç duyurusu ile ilgili Savcılık Soruşturma dosyası mevcut olduğunu, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, bu sebeplerden ötürü davacının haksız davasının reddi ile davacının kötü niyetli olması sebebi ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesinin istendği görülmüştür.
MAHKEMECE:
” Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; Davacı ile davalı arasında icra takibinde gösterilen 5 faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali istemi ile iş bu davanın açıldığı, davalı tarafça davacı tarafın dayandığı faturalara karşılık çek ile ödeme yapıldığının beyan edildiği, davacı tarafından söz konusu çekin kendileri tarafından teslim alınmadığı ve tahsil edilmediği yönünde beyanda bulunulduğu, davalı tarafça ödeme iddiasında bulunulduğu dikkate alınarak iddianın ispatı yükümlülüğünün davalı tarafta olduğu, davacıya teslim edildiği iddia edilen çekin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmaya konu edildiği ve çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, iddia edildiği üzere çekin davacıya teslimi ve davacı tarafından ciro edildiği hususunu ispatlar herhangi bir delilin tespit edilemediği, her ne kadar davalı defterlerinde ödeme hususu görülmekte ise de düzenlenen bilirkişi raporuna göre söz konusu çek ile ödemenin davacı defterlerinde tespit edilemediği, kaldı ki söz konusu çekteki imzanın davacıya ait olmadığının belirlendiği dikkate alınarak, davalının iddiasını ispatlayamadığının kabulü gerektiği, her ne kadar davacı tarafından dayanılan faturalara faiz işletilmesi sureti ile takip tarihine kadar işlediği beyan edilen faiz yönünden de istemde bulunulmuş ise de açılan davada davacı tarafça icra takibine konu edilen asıl alacak kadar olan 279.453,74 TL bedelin dava konusu edildiği, bu bedele davalı tarafça itiraz edilmediği, bu hali ile davalının icra takibine itirazında haksız olduğunun kabulü gerektiği, alacağın niteliği itibari ile likit olduğunun kabulü ile buna göre icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile,
“DAVANIN KABULÜNE,
İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2017/4209 esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptaline,
Takibin 279.453,74 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Hükmedilen asıl alacağa icra takibinden itibaren faiz işletilmesine,
İcra inkar tazminatı isteminin kabulüne,
Hükmedilen alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, “şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davada davacı …’nın alacağının tamamına ilişkin talep hakkı bulunmadığı göz önünde bulundurulmayarak hüküm tesis edildiğini, kararın kaldırılmasını gerektiğini, vergi hukuku dalında uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mali müşavir bilirkişi raporları ile yetinilmesine itiraz ettiklerini, davalının 2016 yılında düzenlediği faturaların sahte faturalar olduğundan bahisle açılmış bir kamu davası bulunduğunu, mahkeme tarafından ödeme konusunun araştırılması değil davaya ve icra takibine konu faturaların sahte olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, zira davacı tarafından haksız bir kazanç elde edilmeye çalışıldığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satıma dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafın faturaya dayalı alacağını tahsil için İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2017/4209 dosyası ile takip başlattığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu, davalı cevap dilekçesinde toplamda 279.453,74 TL miktarlı faturaların miktarı karşılığında çek verildiğini, çek bedelinin davacı tarafından tahsil edildiğini, borcunun ödendiğini, faturaların sahteliği hususunda suç duyurusunda bulunduklarını savunmuştur.
İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2017/4209 esas sayılı takip dosyasının incelemesinde, alacaklının dosya davacısı olduğu, borçlunun dosya davalısı şirket olduğu 5 adet faturaya dayalı olarak 279.453,74 TL asıl alacak 5.832,83 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 285.286,57 TL’nin tahsilinin genel haciz yoluyla istendiği, davalı şirket tarafından süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca faize ve bütün ferilerine itiraz edildiği vaki itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, dava tarihi olan 02/06/2017 tarihinden sonra 24/07/2017 tarihinde alacağın devrine ilişkin temlik sözleşmesinin icra dosyasına sunularak …’ın dosya alacaklısı olarak eklenmesinin istendiği, temlik sözleşmesinde icra dosyasındaki alacağın 280.000 TL kısmının devir edildiği görülmüştür.
Somut olayda ; dava açıldıktan sonra icra dosyasındaki alacağın 280.000 TL kısmının devir edildiği anlaşılmakla, alacağı temlik alan …’ın davaya devam edip etmeyeceğinin belirlenmesi, temlik alanın taraf sıfatını kazanması halinde davaya dahil edilerek devam edilmesi, alacağın tamamının temlik edilmiş olması durumunda ise taraf (davacı) sıfatı yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerekirken bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/10/2019 tarih ve 2017/617 Esas 2019/983 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.