Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2948 E. 2023/1041 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2948
KARAR NO : 2023/1041
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2019
NUMARASI : 2017/429 Esas 2019/967 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 74 yaşında ve ticaret erbabı olmadığını, geçimini çok sayıda taşınmazdan elde ettiği kira gelirleri ile temin ettiğini, 2005 yılından bu yana ticareti bıraktığını, davacının bir cep telefonundan arandığını 10.000,00 TL bedelli bir senedinin olduğu, senedi ödemesinin istendiğini, daha sonra değişik numaralardan da bu senet için arandığını, senedin … Bankası … Şubesinde olduğunu, hemen ödenmemesi halinde protesto edileceğinin söylendiğini, hatta banka şubesinde bir personelin isminin kullanıldığını, personelin telefon görüşmesinde haberdar olmadığını, çok uzun zamandan beri senet imzalamayan müvekkilinin senedin kendisine ait olmayacağını düşünerek, gelen telefonları dikkate almadığını, davacının bankayı arayarak senedin varlığını teyit ettiğini ve hatta senedin protesto edildiğini öğrendiğini, dava konusu senedin ortaya çıkmasından hemen sonra İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2017/5720 sayılı dosyası ile 980.167,07 USD (3.577.602,51 TL) alacak için bonoya dayalı bir icra takibi başlatıldığını, 10 örnek ödeme emri ile 15/04/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, bu senedin de tamamen düzmece olduğunu, takibe konu senede ait hiç bir yazı veya imzanın davacıya ait olmadığını, her iki senette yer alan yazıların büyük bir kısmının bire bir aynı kişinin eli mahsulu olduğunu, davacının davalıyı, davalının da davacıyı tanımadığını, bu nedenle lehtarı … olan 20/11/2016 tanzim- 30/03/2017 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli bononun protestosunun Merkez Bankasına bildirilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla dava sonuna kadar durdurulmasını daha sonra dava dilekçesindeki eksikliğin giderilmesi için davalıya ilişkin TC Kimlik numarası ve tebligata yarar adresin … Bankası … Şubesinden istenilmesini, daha sonra dava konusu senet nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ile senedin iptaline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın gerçek dışı iddialarla dolu ve hukuki dayanaktan yoksun bir dava olduğu, davalı tarafından dava konusu bononun tahsil amacıyla bankaya verildiği, bononun bankaca protesto olduktan sonra, senet aslı protesto evrakları ile birlikte iade alındığını, davacının senedi unuttuğunu söylerek çalışanı vasıtası ile 10.000,00 TL’yi davalıya elden gönderdiğini ve senedi davalıdan aldırdığını, davacının bu davayı neden açtığını anlayamadığını, davanın reddini ve yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Davanın niteliği itibariyle davacı taraf banka şubesine ibraz edildiği belirlenen ve bu konuda işleme alınan bonoda herhangi bir yazı veya imzanın kendisine ait olmadığı, böyle bir bono bedelini ödemediği yönünde beyanda ve iddia da bulunmuş olup, bononun aslı temin edilemediğinden imza ve yazı incelemesi yapılamadığı tespit edilmiştir.
Her ne kadar üzerinde imza ve yazı incelemesi yapılmamış olsa dahi; söz konusu bononun varlığı yönünden varlığının ispatına yarayacak herhangi bir delil davalı tarafından dosyaya sunulmamıştır. Ancak bankaya ibraz edildiği tespit edilen bir belge olduğu ve davacı tarafından davalıya ödeme yapıldığı hususu davalı tarafça beyan edilmiş olmakla, bu beyanın dayanağı delillerin sunulmamış olması nedeniyle davacının iddiasının ispatlandığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Zira davalı tarafça bononun davacıdan teslimi, bono bedelinin davalıya ödenmesi ve bono aslının teslimine ilişkin herhangi bir delilin davalı tarafından dosyaya sunulmadığı, bu durumda dava konusu edilen, bankaya tevdii edilip sonrasında iade alınan belgedeki imza ve yazıların davacı eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, sonuç itibariyle davanın davacı yönünden ispatlanmış sayılması gerektiği ve kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur” gerekçesi ile;
“DAVANIN KABULÜNE,
Davacının, dava konusu edilen 20/11/2016 tanzim tarihli, 30/03/2017 ödeme tarihli keşidecisi davacı …, alacaklısı … olarak gösterilen 10.000,00 TL bedelli, … Bankası … şubesine tahsil için tevdi edilip sonrasında davalı tarafından teslim alınan bono yönünden borçlu olmadığının TESPİTİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya evraklarından da anlaşılacağı üzere 10.000,00 TL bedelli ve borçlusu … olan bir senet olduğunu, cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere senedin bankaca protesto edildikten sonra senedi protesto evrakları ile beraber müvekkilinin teslim aldığını, daha sonra müvekkilinin … ile telefonda görüşmesi sonucu …’nın senedi ödemeyi unuttuğunu söyleyerek çalışanı vasıtası ile 10.000,00 TL’sinin müvekkiline parayı elden gönderdiğini ve senedin parayı getiren ve çalışanı olduğunu söyleyen kişiye verildiğini, mahkemece söz konusu bononun olmadığı şeklinde verilen kararın hatalı olduğunu istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davalının bankaya tahsil amacıyla verdiği senedi tekrar protesto edildikten sonra bankadan teslim aldığını belirtmesine, ancak senedin başka bir şahsa davacıya verilmek üzere ödeme karşılığı verildiğine ilişkin savunmasını yazılı ve kesin delillerle ispat edememesine göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2019 tarih, 2017/429 Esas ve 2019/967 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 683,10 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 171,00 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 512,10 TL’nin davalı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 25/05/2023