Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2945 E. 2023/1052 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2945
KARAR NO : 2023/1052
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2019
NUMARASI : 2016/74 Esas 2019/1024 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, bu ilişkiden 43.162,60 TL’lik davalı borcu kaldığını, bakiye borcun tahsil edilememesi üzerine davalıya İzmir 3. Noterliğinin 18/11/2015 tarihli 14757 yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiğini, borcun 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiğini, ihtarnamenin işyerinde evrak almaya yetkili olduğunu beyan eden … imzasına 19/11/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının ihtarnameye karşı sessiz kaldığını ve herhangi bir ödemede bulunmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İzmir 6 İcra Dairesinin 2015/18424 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ancak davalının müvekkiline herhangi bir borcu olmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, ayrıca yetki itirazında bulunduğunu, davalının çekilen ihtarname ve temerrüde düşürüldüğü gibi borcun varlığı, her iki tarafın muhasebe kayıtların sabit olduğunu, itirazın tahsilatının geciktirmeye yönelik olup kötü niyetli olduğunu bu nedenlerle davalarının kabulü ile İzmir 6 İcra Dairesinin 2015/18424 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: davacının, dava dilekçesinde belirttiği hususu kabul etmediklerini, davacı şirketin müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, müvekkilinin davacı şirket ile 2011 yılının Mayıs ayında çalışmaya başladıklarını, davacının 2014 yılının Ağustos ayında … Alışveriş merkezinde yer açacağını, müvekkiline ürünlerini zaten sattığını, müvekkilinin ürünlerin teşhiri için açacağı mağazaya müvekkili tarafından stand yapılmasını istediğini, davacı şirket ile yapılan görüşmede dekorasyon maliyetinin ancak uzun süreli ürünlerinin satılması ve stand maliyetini de çek olarak ödemesi karşılığında yaklaşık 40.000 TL harcama yapılarak davacının istemiş olduğu ürün standı yapıldığını, davacının müvekkiline ürün standı ve mal alımı için verdiği 29/02/2016 keşideli 15.000 TL bedelli, 30/03/2016 keşideli 20.000 TL bedelli, 30/04/2016 keşideli 20.000 TL bedelli çekleri davacının geri istemesi üzerine müvekkilince iyi niyet çerçevesinde geri iade ettiğini, müvekkilinin, davacının işyerine yapılan stant nedeni ile 40.000 TL civarında zarara uğradığını, bu zararın hesap edilerek yargılama sonrasında davacının bir alacağının çıkması halinde takas mahsubunun bu tutar üzerinden yapılmasını , ayrıca müvekkilinin ticari adresi dikkate alınarak yetki itirazında bulunduklarını dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini aksi halde davanın reddine, kötü niyetli başlatılan icra takibi nedeni ile davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Dava; alım satım ilişkisi kapsamında bir adet faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması halinde dava şartının bulunup bulunmadığı yönünden öncelikle bu hususun incelenmesi gerektiği, davalı tarafından taraflar arasındaki akdi ilişkinin reddedilmediği,bu halde yetkili icra dairesinin İİK.nun 50.md. uyarınca HMK.nın yetkiye ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması suretiyle tespitinin gerektiği, alacağın cari hesap bakiyesinden kaynaklandığı, HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan İzmir İcra dairelerinin yetkili olduğu sonuç olarak yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunduğu, dava şartının mevcut olduğu görülerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı takibe itirazında borca itiraz etmiş, herhengi bir sebep bildirmemiştir. Davaya ve takibe konu cari hesaba dayanak faturların davacının ve davalının usulüne uygun tutulmuş defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalar nedeniyle takip ve rapor tarihinde davacının defterlerine göre davalıdan 2.611,06 TL, davalının defterlerine göre ise 8.099,40 TL alacaklı olduğu görülmüştür. Davacının defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 9 adet 8.000,00’er TL bedelli çekler nedeniyle davacı kendi defterlerine göre davalıdan alacaklı görünmektedir. Davacı alacağının bir kısmına dayanak olan 9 adet 8.000,00’er TL bedelli çeklerin davacı şirket tarafından keşide edilmediği, çek hesabı sahibinin davacı şirketin yetkilisi olan gerçek kişi … olduğu, söz konusu çeklerin hamiline keşide edildiği, çekleri tahsil eden hamil cirantanın … olduğu, çeklerde davalı şirketin cirosunun bulunmadığı, her ne kadar çekleri tahsil eden … davalı şirketin yetkili temsilcisi ise de; gerek çeklerdeki ciro silsilesinde davacı ve davalı şirketin yer almaması gerekse söz konusu çeklerin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmaması karşısında, söz konusu çeklerin davacı şirket tarafından mal alımı için davalı şirkete avans olarak verildiğine dair somut delil bulunmadğı, çekler davacı şirket defterlerinde kayıtılı olsa da tek taraflı tutulan defter kayıtlarının, çeklerin davacı şirket tarafından davalı şirkete avans çeki olarak verildiğini ispata yeterli ve elverişli olmadığı, davacının bu çeklerin kendi namına davalı şirkete avans çeki olarak verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacı tarafça yazılı delil sunulmadığı, davacı dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla söz konusu çekler nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı, mal alım-satım ilişkisi nedeniyle davalı defterlerine göre davalıdan 8.099,40 TL alacaklı olarak görünse de, kendi ticari defter ve kayıtlarına göre bu ilişkiden bakiye 2.611,06 TL alacağının bulunduğu tespit edilmekle davacı alacağının 2.611,06 TL olduğu kabul edilmiştir. Davacı tarafından davalı adına keşide edilen İzmir 3. Noterliği’nin 18.11.2015 tarihli temerrüt ihtarnamesinin davalıya 19.11..2015 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamedeki 7 günlük ödeme süresinin 26.11.2015 tarihinde dolduğu, böylelikle davalının 27.11.2015 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, icra takibinin 16.12.2015 tarihinde başlatıldığı, takip talebinde reeskont faizi talep edilmekle takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı (2.611,06 x 19 gün x 9 /36500)=12,23 TL’dir. Buna göre davacının davasının kısmen kabulü ile 2.611,06 TL asıl alacak ile 12,23 TL işlemiş faiz olamak üzere toplam 2.623,29 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, şartları gerçekleştiğinden kabulüne karar verilen kısım üzeriniden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile;
“Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Davalının, İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/18424 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 2.611,06 TL asıl alacak ile 12,23 TL işlemiş faiz olamak üzere toplam 2.623,29 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına,
Hüküm altına alınan 2.611,06 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin kararında, “dava konusu çekleri tahsil eden …’ın şirket yetkilisi olmasının taraf şirketler arasında alacak-borç ilişkisinin varlığını ispata yeterli ve elverişli olmadığı, söz konusu çeklerin davalı şirkete verildiğine dair somut bir delil bulunmadığı ve konuya ilişkin yazılı delil sunulmadığı” gerekçeleri ile talebin kısmen kabulüne karar verildiğini, oysa ki; dosya kapsamından dava konusu çeklerin davalı şirkete verildiği ve çekler her ne kadar şahsen ibraz edilse de bedellerinin şirket adına tahsil edildiği anlaşılabildiğini, çeklerin davalı şirket çalışanı … tarafından teslim alındığını, çeklerin şirketlerince davalı şirkete verildiğinin bizzat davalı tanıklarınca ortaya konulduğunu, alacağın temliki sözleşmesi karşısında dava konusu alacağın şirketlerince davalı şirketten talep edilmesinde sakınca bulunmadığını, yerel mahkemenin yazılı delil olmadığına dair gerekçesinin yerinde olmadığını, yeteri kadar somut delil bulunmasına rağmen davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın kaldırılması gerektiğini, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacak nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf davalıdan icra takibinde belirttiği miktar kadar alacaklı olduğunu iddia etmektedir.
Davalı taraf ise davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını savunmaktadır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davacının defterine kaydedilen davalı defterinde kayıtlı olmayan 9 adet 8.000 er TL bedelli çeklerin keşidecisinin davacı şirket olmamasına, dava dışı … olmasına, davacının istinaf dilekçesinde sunduğu ve yargılama aşamasında ve dava dilekçesinde hiç bahsetmediği alacağın temliki sözleşmesinin iddianın genişletilmesi niteliğinde olmasına, davacı defterlerine göre 9 adet 8.000 er TL bedelli toplam 72.000 TL değerindeki çekler düşüldüğünde davacının, ticari defterlerine göre davalıdan 2.611,06 TL alacaklı (asıl alacak) olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2019 tarih, 2016/74 Esas ve 2019/1024 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 135,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 01/06/2023