Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/294 E. 2022/9 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/294
KARAR NO : 2022/9

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2018
NUMARASI : 2017/1137 Esas, 2018/1098 Karar
DAVA : Taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında satın alındığı belirtilen adetrans arttırıcı isimli malzemenin gerekli vasıfları taşımadığı iddiasına dayalı olarak açılan tazminat
DAVA TARİHİ : 12/10/2017
—————————————————————————————————————–

BİRLEŞEN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2017/1197 ESAS – 2018/220 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 06/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/01/2022

Davacı-karşı davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili şirket ile Hollanda da yerleşip …-… firması arasında “Hafif Beton Plaka Üzerine Seramik Yapıştırma” projesi kapsamında yapılan sözleşmede müvekkili fabrikasında Hafif Beton Plaka ve Seramik Malzemenin birbirine yapıştırılarak yer döşeme malzemesi üretilmesi konusunda anlaştıklarını, bu iş için uygun yapıştırıcının üretimi ve tedariki konusunda davalı … ‘nden teklif alındığı, üretilecek betonun özelliği kullanılacak seramik yapı bu ürünlerin ebatları kullanılacak yer ve özelliklerinin davalıya bildirildiğini, davalının kabulü ile ürün konusunda çalışmanın başladığını, amaca uygun yapıştırıcının “adetrans arttırıcı” isimli ürün olduğunu yapıştırıcı özelliğinin minimum 10 yıl olarak belirtildiği, müvekkilinin gönderdiği numuneler üzerinde test yapılarak bu sonucun elde edildiğinin bildirildiğini, davalının 14.04.2017 tarihinde bu durumu garanti ettiğini, üretilen malzemelerin Hollanda’ya gönderildiğini, ancak Hollanda’daki firmanın hafif beton ve seramik arasındaki yapıştırıcının etkisini kaybettiği ve üretilen malzemenin kullanılamayacak şekilde birbirinden ayrıldığını, hem müvekkiline hem de davalıya bildirdiğini, alıcının uluslararası labaratuvarlarda yapıştırma kapasitesi yönünden testler yaptırdığını ve yapıştırıcının yapıştırma kapasitesinin yetersiz olduğunun tespit edildiğini, dava dışı …-… firmasının müvekkilinden mal bedeli ve zararını talep ettiğini, davalıya Kemalpaşa 1. noterliğine 17.08.2017 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, davalının da cevabi olarak İzmir 26. noterliğinden 15.09.2017 tarihinde cevap verdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olup davalının teminat verdiği özelliklerin yapıştırıcıda bulunmaması nedeniyle, ayıplı bir ürün olduğunu, davalının bu ayıpları gideremediğini, ürünlerin müvekkili tarafından kullanılamayacağını ve kabule icbar edilemeyeceğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini, davalının kalan alacağını talep etmek için müvekkiline karşı İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2017/12605 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; …-… firması ile davacı arasında yapılan sözleşmede müvekkilinin taraf olmadığını, sözleşmenin koşullarının müvekkiline bildirilmediği, davacı şirketin Adtrans adlı malzemeyi 02.03.2017-22.05.2017 tarihleri arasında 13 defa satın alıp kullandığını, ayıp ihbarında bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki ilişkinin sadece malzeme satışından ibaret olduğunu, müvekkilinin ürettiği 4 çeşit yapıştırıcının davacının elemanları tarafından üretim hattında denendiği ve bu malzemenin tercih edildiği, belirtilen tarihler arasında toplam 2.288 kg yapıştırıcı satın alındığını, bu ürünlerde kullanılan ham maddenin Alman … firmasına ait olduğunu, davacıya verilen ürünlerin garantisinin bulunmadığı, müvekkilinin sadece satım sözleşmesi yaptığını, müvekkilinin üretici firma olmadığı, bu işlemi davacı yaparak beton plaka ve seramik malzemeyi birbirine yapıştırdığı, yapıştırma işleminin davacı tarafın elemanları tarafından yerine getirildiği, müvekkilinin dava dışı … firması ile yapılan sözleşmeye taraf olmadığını, davacının yapıştırma işlemini yaparken belirli standartlara uymadığını, bu nedenle yapışmanın gerçekleşmeyebileceğini ancak bunun davacının sorumluluğunda olduğunu müvekkili tarafından bilinemeyeceğini, davacı tarafın 27.06.2016 tarihli bir raporu sunduğunu, bu raporun hazırlanmasında müvekkilinin haberinin olmadığını, bu raporda davacı fabrikasında yapılan testlerde sorunun adtrans arttırıcı malzemeden değil, davacının üretim hatalarından ileri geldiğinin tespit edildiği, bu nedenle haksız ve gerekçesiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu dosya ili birleşen dosyada;
DAVA:
Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; davalı şirketin 01.01.2017 tarihinden tibaren müvekkili şirketten muhtelif defalar mal alımında bulunduğunu, bedelini cari hesap usulüne göre peyder pey ödediğini, 17.07.2017 tarihinden itibaren mal alımını durdurduğu gibi biriken 17.950,84 TL yi de ödemediğini, alacağın tahsili için İzmir 10.İcra müdürlüğünde 2017/12605 numaralı takip yapılmışsa da borçlu takibe itiraz ettiğinden takip durdurulduğunu, icra tebligatı borçluya yapılan ihtarname olarak değerlendirilerek davalı mütemerrrit duruma düşmüş olup,borcunu da bu güne kadar ödemediğinden davalarının kabulüne 17.950,84 TL alacağın, icra tebliğatının yapıldığı 20.09.2017 tarihinden itibaren davalıdan ticari reeskont faizi .yargılama giderleri ve takdir edilecek vekalet ücreti ile birlikte alınarak müvekkiline verilmesini tale ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili savunmalarında özetle; davacı tarafından üretilen malzemenin gerekli özellikleri taşımaması, üretimi tamamlanıp ihracatı gerçekleştirilen ürünlerin yapıştırma özelliklerinin kaybolması nedeni ile oluşan ayıbın davacıya sözlü ve mail ortamında birçok kez bildirildiğini, taleplerin sonuçsuz kalması neticesi üzerine müvekkilinin, davacıya Kemalpaşa 1. Noterliği’ nin 17.08.2017 tarih ve 11047 yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderildiğini, davacı tarafından müvekkilinin ihtarnamesine, dayanaksız iddialar içeren İzmir 26. Noterliği’ nin 15.09.2017 tarih ve 10961 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, müvekkil ile davacı arasındaki alışveriş, BK. 470 vd. maddelerinde düzenlenen Eser Sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacının ayıp malzeme üreterek müvekkilin zararına neden olduğu gibi Kemalpaşa 1. Noterliği’ nin 11047 yevmiye sayılı ihtarını tebliğ ettikten sonra, ayıplı malzemeden bakiye kalan bedeli tahsil etmek için İzmir 10. İcra Müdürlüğü’ nün 2017/12605 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, yapılan bu haksız takibe müvekkil tarafından itiraz edildiğini, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Davacının satış sözleşmesi kapsamında TBK m. 209 ve devamına göre davalıdan ürünü satın aldığı her iki tarafın da tacir niteliğinde bulunduğu, dava konusu adetrans artıcı maddenin yapıştırıcı özelliği bulunan madde olduğu, davalının bu maddenin üreticisi olarak … Firmasından aldığı hammaddeyi işleyerek sattığı, bu nedenle ürünün davalıya ait ürün olarak değerlendirildiği, adetrans artırıcı maddenin plastifiyan içermeyen akrilik asit ester ve stiren kopolimer dispersiyonu olan madde olduğu, bu ürünün homojen bir karışım olarak iki maddenin birbirine yapışmasını sağladığı, kullanım alanlarında farklı genleşme özelliklerine sahip olsa dahi maddeleri yapıştırdığı, bu maddelerin yapışmasıyla birbirini bırakmaması gerektiği ancak teknik spesifikasyon standartlarında açıklama yapılmadığından yapıştırılan maddelerin uzun süre bekletilmemesi gerektiğinin yer almadığı, yapışma probleminin kimyasalın zamanla yapıştırıcı özelliğini kaybetmesinden kaynaklandığı, incelemeye sunulan maddelerin de tek tek denendiği, yapıştırıcının termoplastik polimer grubunda bulunması nedeniyle nem ve sıcaklık dalgalanmalarından etkilendiği, yapılan testlerde de zaman içerisinde bu durumun ortaya çıktığı, bu özelliği nedeniyle ürünün ayıplı olarak belirlendiği, TBK m. 219 / 1 gereğince belirli vasıfları vaad eden davalının ürünün bu özelliği taşımadığı, maddi ayıbının bulunduğu, davacının böylece ayıptan doğan seçimlik haklarını TBK m. 227/1 ve 2 fıkra kapsamında kullanabileceğini, ancak davacının TTK m. 23/1- c ve TBK m. 223/2 gereğince malın kullanımıyla ortaya çıkan bu gizli ayıp nedeniyle ayıbın ortaya çıkması ile durumun derhal satıcıya bildirilmesi gerektiği (TBK m. 223/2), davacının usulüne uygun sürede ayıp ihbarında bulunduğu, böylece TBK m. 227/1-2’de ki hakları kullanabileceği, ancak davacının doğrudan tazminat talebinde bulunduğu ve sözleşmeyi usulüne uygun fesih etmediği (sözleşmeden dönmediği), somut olayda davacı alıcının satılanı iadeye hazır olduğunu, davalı satıcıya bildirmesi ve haklarını kullanması gerektiği halde; davacının sözleşmeden usulüne uygun dönmediği, sözleşmenin devam ettiği tespit edildiğinden TBK m. 112 da ki hakları kullanabileceği, asıl davada sözleşme devam ettiğinden satım bedelinin istenemeyeceği (15.00,00 TL), zarar olarak ise davacının zararını ispatlayacak herhangi bir delil ortaya koymadığı, belirlendiğinden zarar talebinin de reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden de; tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesiyle davacının davalıya 17.950,84 TL borçlu olduğu, tespit edilmek ile bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı-karşı davalı vekili 13.12.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;davaya konu yapıştırıcı malzemelerin ayıplı olduğu açıkça ortaya konulmuş olup,alıcı Hollanda firması tarafından müvekkiline durumun bildirildiğini ve reklamasyon faturası kesildiğini,bu durumu hemen davalı firmaya faksla bildirdiklerini,ayrıca noter kanalı ile ihtaren bildirdiklerini,davalı firmanında noter kanalı ile cevap verdiğini,reklamasyon faturaları ile zararlarının sabit olduğunu,bu durumun ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu,ayrıca müvekkilinin fabrika sahasında ayıplı malzemelerin halen mevcut olduğunu,bilirkişi marifeti ile tespit edilmesi gerektiğini,mahkemeden talep edilmesine rağmen,mahkemenin taleplerini dikkate almadığını,tespitin yapılmış olması halinde zararlarının ortaya çıkacağını,Hollanda firmasının ayıplı mallarla ilgili zararını,müvekkilinden tahsil ettiğini,bu durumun mahkemece araştırılmadığını,eksik ve hatalı inceleme ile karar verildiğini,kararın kaldırılmasını davanın kabulüne,karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili istinafa cevaplarında özetle; davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl davanın, ayıp iddiasına dayalı alacak ve tazminat istemine ilişkindir.
Birleşen dava ise,cari hesap ilişkisi kapsamında bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Asıl davada,davacı taraf,davalıdan satın aldıkları yapıştırıcı ile hafif beton üzerine seramik yapıştırdıklarını,bu malları Hollanda firmasına sattıklarını,alıcı firmanın beton ile seramik arasındaki yapıştırıcının etkisini kaybettiğini,malzemelerin kullanılmayacak şekilde birbirinden ayrıldığını bildirdiğini,bu durumu faksla davalıya bildirdiklerini,yapıştırıcının ayıplı olduğunun laboratuvar ortamında tespit edildiğini,noter kanalıylada ayıbın ihbar edildiğini,Hollanda firması tarafından reklamasyon faturası kesildiğini,bu nedenlerle sözleşmenin feshi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL zararın tahsilini istemiştir.
Davalı taraf davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosyada ise, davacı taraf,davalı firmanın muhtelif zamanlarda kendilerinden mal alımında bulunduğunu,bedelini cari hesap usulüne göre peyder pey ödediğini,bakiye 17.950,84 TL borcun ödenmediğini,bu bedelin tahsilini talep etmiştir.
Davalı taraf,davacının satmış olduğu yapıştırıcı malzemelerin ayıplı olduğunu,bu nedenle zararlarının olduğunu,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine,birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı-karşı davalı vekili istinaf etmiş olup,istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereği istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek yapılmıştır.
Dava ve takip konusu, İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2017/12605 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … tarafından , takip borçlusu … aleyhine 17.950,00 TL alacak bedeli ile 15.09.2017 tarihinde ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlu … ‘ye ödeme emrinin 20.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu firmanın 26.09.2017 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
Davacı taraf, mahkemece 15.02.2018 tarihli celsede verilen süre içerisinde, dava dilekçesinde yer alan ayıplı mal nedeniyle oluşan zararı ve kaynağını açıklamış olup, beyan dilekçesi ile 20.000,00TL’nin 15.000,00TL’sini adetrans arttırıcı ürün için ödenen bedel olduğu, 5.000,00 TL’lik kısmının ise uğramış oldukları zararı kapsadığı belirtmiştir.
Benzer bir olayda Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 04.12.2018 tarihli 2018/270 esas-2018/2687 karar sayılı ilamında”… Davacı vekili, davacının, davalıdan 29.06.2006 tarihli proforma fatura ile yüksek volüm enstrumanı, düzgünlük cihazı, tüylülük ölçüm cihazı satın aldığını, satın alınan cihazların ayıplı olduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshi ile cihazların bedeli olarak … ‘nın 30.11.2006 vadeli ve 78.500 USD miktarlı akreditifin bedelsiz kaldığının tespitine ve akreditifin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ayıplı olduğu iddia edilen cihazlara ilişkin davacı tarafından davalıya yapılan bir ayıp ihbarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalıdan Fibrotex Pamuk Test Cihazı, Haırınes Tester Test cihazı ve Evennes tester – 600 Test Cihazını satın aldığını, davacı işletmesinde, pamuğun ve ipliğin kalitesinin belirlenmesinde, ipliklerin büyüklük değerlerinin tespitinde ve pamukların düzgünlüğünün ölçülmesinde kullanılmak amacıyla satın aldığı cihazların, akreditif metnindeki satın alma amacını taşıyan ve bu amaca hizmet etmek için üretilen cihazların, amacına uygun olarak hizmet etmesi gerektiği, davacının satım akdini bu amaçla kurduğu ve cihazların bedelini ödemek için de akreditif açtığı ve akreditif metnine de cihazların tüm özelliklerinin derc edildiği; ancak cihazların tüm ölçümleri doğru ölçmemesi ve beklenen, amaçlanan faydanın elde edilememesi karşısında, sözleşmeye ve akreditif metnine aykırı cihazların alım satım sözleşmesini davacının fesih etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava ticari satımdan kaynaklanan ayıplı mal nedeniyle sözleşmenin feshi, akreditifin bedelsiz kaldığının tespitine ve akreditifin iptali istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 25.maddesinin 3.fıkrası (yeni 6102 sayılı TTK md.23) uyarınca ticari satışlarda malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmeli, açıkça belli değil ise alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa keyfiyeti derhal bildirmeye mecburdur. Ayıp adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak, kullanma sonucunda ortaya çıkan bir ayıp ise BK’nun 198.maddesinin 2.fıkrasının tatbik olunması gerekir. Davalı cevap dilekçesinde süresinde ayıp ihbarı bulunmadığını ileri sürmüş, mahkemece ayıbın yukarıda belirtilen yasa hükümleri çerçevesinde süresinde olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığına ilişkin gerekli inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece her ne kadar, davacı alıcının satılanı iadeye hazır olduğunu, davalı satıcıya bildirilmesi ve haklarını kullanması gerektiği halde; davacının sözleşmeden usulüne uygun dönmediği, sözleşmenin devam ettiği tespit edildiğinden; TBK m. 112 da ki hakları kullanabileceği, asıl davada sözleşme devam ettiğinden satım bedelinin istenemeyeceği, zarar olarak ise davacının zararını ispatlayacak herhangi bir delil ortaya koymadığı gerekçesi ile zarar talebinin de reddine karar verilmiş ise de; yukarıdaki emsal Yargıtay kararı ışığında somut olaya bakıldığında, davacı tarafın dava dilekçesi içeriğinden; sözleşmenin feshini talep ettiği,dolayısıyla dava dilekçesi ile sözleşmeden dönme iradesini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.Neticei talebini açıkladığı 01.03.2018 tarihli dilekçesinde de 20.000 TL nin 15.000 TL sinin bedel iadesi olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda,somut olayda TTK m. 23/3 ve BK m. 223/2 gereğince satılan üründeki ayıbın gizli ayıp olduğu, alıcının derhal ihbarda bulunması gerektiği, davacı alıcının ayıp ihbarını süresinde yaptığı tespit edilmiş olup, BK m. 227/2 fıkrada yer aldığı üzere, seçimlik haklarını dava dilekçesi ile kullanarak sözleşmenin feshi ile bedel iadesi ve zarar tazmini istediğinden;buna göre taraf delillerinin tamamının toplanıp,davacının ayıp nedeniyle uğramış olduğu zararların somut olarak tespiti ile sonucuna göre asıl ve birleşen davada karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/11/2018 tarih ve 2017/1137 Esas, 2018/1098 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, Davacı-karşı davalı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran Davacı-karşı davalı alınan istinaf karar harcının istek halinde İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine,
6-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 06/01/2022