Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2929 E. 2023/1593 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2929
KARAR NO : 2023/1593
KARAR TARİHİ : 26/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019
NUMARASI : 2017/460 Esas 2019/879 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 26/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/09/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ;
“DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 02/01/2016 tarihli “Çiftlik Sütü Alım Satım Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince üzerine düşen her türlü edimi yerine getirdiğini, davalıya süt teminin sağlandığını, davalı şirketin İzmir 27. Noterliği’nin 13/10/2016 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi hiçbir haklı neden olmaksızın feshettiğini, müvekkili şirket yönetim kurulu başkanı …’nın Bursa CBS 2015/83712 sayılı dosyası üzerinden yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandığını, ancak 19/11/2016 tarihinde tahliye edildiğini, … hakkında mahkumiyet kararı bulunmadığını yine şirket hakkında da tedbir ya da el koyma kararı bulunmadığını, davalı şirketin fesih ihtarnamesinde müvekkili şirket yönetim kurulu başkanının tutuklu olması, kendisine ulaşılamıyor olması ve ticari itibarlarının bu nedenle zedeleneceği gerekçesiyle sözleşmeyi feshettiğini, bu nedenlere dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkının bulunmadığını, davalı şirketin fesih beyanının hukuka aykırı olup haksız fesih hükmünde olduğunu, fesih beyanı haksız olduğundan fesih tarihi olan 14/10/2016 tarihinden geriye dönük 1 aylık süre içerisinde davalıya fatura edilen süt bedeli toplamının cezai şart bedeli olarak davalı tarafça ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 9/5 maddesi gereğince hesaplanan 285.888,12 TL cezai şart bedelinin davalı şirketten tahsili için İzmir 15 İcra Müdürlüğü’nün 2017/2803 esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin haksız feshi nedeniyle zarara uğradığını, belirtilen nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 09/03/2015 tarihli ” Çiftlik Sütü Alım-Satım Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin 1 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiğini, sonraki dönemde de müvekkili şirketin davalı şirketten süt alımına devam ettiğini, tüm süt bedellerinin davacı firmaya ödendiğini, davacıya herhangi bir borç bulunmadığını, 15/07/2016 tarihinde darbe girişimi sebebiyle davacı şirketin yönetim kurulu başkanı …’nın terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanması üzerine şirketin itibarının korunması ve zarar görmemesi için davacı şirketten süt alımının sona erdirilmesine karar verildiğini, İzmir 27 Noterliği’nin 13/10/2016 tarih 20489 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı şirketten süt alınmayacağının bildirildiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafından borcun dayanağı olarak gösterilen 02/01/2016 tarihli sözleşmenin imza altına alınmadığını, davacı tarafın cezai şart adı altında herhangi bir bedel istemesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından süt alımının gerçekleştirilmemesi hususunda ileri sürülen sebeplerin haklı ve geçerli nitelik taşıdığını, davacı şirket yetkilisi hakkında soruşturmaların halen devam ettiğini, davacı tarafın haksız bir kazanç elde etme gayretinde olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış, İzmir 15. İcra Dairesi’nin 2017/2803 esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
İzmir 15.İcra Dairesi’nin 2017/2803 esas esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının … San. Tic. A.Ş., borçlusunun … Sanayi A.Ş olduğu, 285.888,12 TL asıl alacak, 4.002,43 TL vadelerden itibaren değişen oranlarda işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 289.890,55 TL alacak için 01/12/2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Dosya üzerinde ve davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporlarında özetle; “taraflar arasında cari hesaba dayalı borç alacak bakiyesi bulunmamakla birlikte şayet tazminat verilmesi hususunda karar verilmesi söz konusu olursa davacının tazminata konu alacak tutarı 285.028,13 TL dir ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Dosya üzerinde ve davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporlarında özetle; “davalı ticari kayıtlarına göre taraflar arasında borç alacak bulunmadığı, davalı tarafın sözleşmeyi haklı sebeple fesih ettiğine kanaat edilmesi durumunda tazminat ödemesinin olmayacağı, sayın mahkmenenin dava neticesinde davalı tarafın sözleşmeyi haklı sebep göstermeden fesih ettiğine kanaat etmesi durumunda ise tazminat hesaplamamız da fesih tarihin 2019/10 dönem olmasından dolayı, sözleşmenin 9/2 maddesi uyarınca hesaplamamız 2016 Eylül ayına ait davacı tarafından davalıya keşide edilen faturalar incelenmiş olup, 2019 Eylül ayında davacının davalıya toplam 5 adet süt faturası keşide ettiği ve iş bu faturaların dosya içeriğinde sunulu olduğu, davacı tarafından davalıya 295.484 LT süt karşılığında toplam 283.821,25 TL fatura keşide edildiği, dolayısı ile davalının davacıya fesihten dolayı 283.821,25 TL tazminat ödemesi ile 2.939,30 TL işlemiş faiz ödemesi hesaplandığı, zira davacı tarafından dava konusu harca esas değer 285.888,12 TL olduğundan ödemenin de bu tutar ile kısıtlı kalacağı ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafından, davalı borçlu aleyhine İzmir 15. İcra Dairesi’nin 2017/2803 esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, dosyada bulunan sözleşmeler, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; taraflar arasında 09/03/2015 tarihli Çiftlik Sütü Alım-Satım Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme süresinin 11/03/2015- 11/03/2016 tarihlerini kapsadığı, sözleşmenin 1 yıllık süre sonunda kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiği, davalı tarafın kabulünde olduğu üzere, sözleme süresinin sona ermesinden sonra da, davalının davacı şirketten süt alımına devam ettikleri, 09/03/2015 tarihli sözleşmenin incelenmesinde cezai şarta ilişkin bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının davaya ve icra takibine dayanak yaptığı sözleşmenin ise 02/01/2016 tarihli Çiftlik Sütü Alım-Satım Sözleşmesi olduğu, sözleşmenin bir suretinin davacı tarafça dosyaya ibraz edildiği, aslının da davalı şirkette olduğunun belirtildiği, davacı tarafça ibraz edilen sözleşmenin 9.5.maddesinde cezai şarta ilişkin düzenleme olduğu, bu sözleşmenin davacı tarafça imzalandığı, ancak sözleşmede davalı tarafın imzasının bulunmadığı, davalının 02/01/2016 tarihli sözleşmeyi imzalamadıklarını, taraflar arasında imzalanan tek sözleşmenin 09/03/2015 tarihli sözleşme olduğunu beyan ettiği, bu kapsamda taraflar arasında imzalanan 09/03/2015 tarihli sözleşmede cezai şart olmadığı anlaşılmakla, davacı tarafça usulüne uygun olarak ispat yükününün yerine getirilemediği kanaatine varılarak davacının davasının reddine, davacının dosyaya yansıyan kötüniyeti ispatlanamdığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacının davasının reddine, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine, dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya dayanak 02.01.2016 tarihli sözleşmenin davalı tarafça imzalanması yönetmelik gereği zorunlu olup söz konusu sözleşmenin davalı tarafça düzenlenerek müvekkili şirkete imza için gönderildiği, müvekkil şirketin kendisine gönderilen sözleşmeyi imzalayarak mail ekinde imza için davalı tarafa gönderdiği hususlarının dosyaya sundukları mail çıktılarından anlaşıldığı gibi bu hususun dinletecekleri tanıkların beyanları ile de ortaya çıkacağını, dolayısıyla davaya dayanak 02.01.2016 tarihli sözleşmenin, davalı tarafça da imzalandığının kabul edilerek anılan sözleşmenin cezai şart maddesi doğrultusunda yerel mahkeme kararının bozularak davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından, taraflar arasında ticari ilişki süresince uygulanan 09.03.2015 tarihli Sözleşme ile 02.01.2016 Tarihli Çiftlik Sütü Alım-Satım Sözleşmesi ve 02.01.2016 tarihli sözleşme ile ilgili olarak birim fiyatta değişiklik öngören 12.03.2016 tarihli ek protokolün değerlendirildiğini, yapılan tespitlerin davalarının haklılığını ortaya koyduğunu, mahkeme tarafından tanıklar dinlenmeden ve deliller toplanılmadan hüküm kurulduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı haksız fesih nedeniyle cezai şart alacağının tahsili için başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, taraflar arasındaki çiğ süt alımına ilişkin sözleşmenin haksız feshi nedeniyle sözleşmenin 9.5 maddesi gereğince bir önceki ayın toplam süt bedelinin cezai şart bedeli olarak ödenmesi gerektiğini beyanla cezai şart alacağının tahsili için başlattıkları takipte itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında bir yıl süreli 09/03/2015 tarihli “çiftlik sütü Alım-Satım Sözleşmesi” akedildiğini, sözleşmenin 1 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiğini, sonraki dönemde de müvekkili şirketin davalı şirketten süt alımına devam ettiğini, 15/07/2016 tarihinde darbe girişimi sebebiyle davacı şirketin yönetim kurulu başkanı …’nın terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanması üzerine şirketin itibarının korunması ve zarar görmemesi için davacı şirketten süt alımının sona erdirilmesine karar verildiğini ve ihtarname ile bildirildiğini davacı tarafından borcun dayanağı olarak gösterilen 02/01/2016 tarihli sözleşmenin imza altına alınmadığını, davacı tarafın cezai şart adı altında herhangi bir bedel istemesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından süt alımının gerçekleştirilmemesi hususunda ileri sürülen sebeplerin haklı ve geçerli nitelik taşıdığını beyanla davanın reddine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 15.İcra Dairesi’nin 2017/2803 esas esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının … San. Tic. A.Ş., borçlusunun … Sanayi A.Ş olduğu, 285.888,12 TL asıl alacak, 4.002,43 TL vadelerden itibaren değişen oranlarda işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 289.890,55 TL alacak için 01/12/2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun takibe itiraz ettiği görülmüştür.
Somut olayda, taraflar arasında 9/3/2015 tarihli “çiftlik sütü alım-satım sözleşmesi” akedildiği, sözleşmenin 1 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiği, davacı tarafından dosyaya sunulan mail çıktılarından davalının, davacı şirkete 30/11/2015 tarihinde “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 2015 yılı içerisinde çıkartılan çiğ sütün sözleşmeli usulde alım satımına ilişkin yönetmelik hükümleri uyarınca tarafınız ile şirketimiz arasındaki 2016 yılı çiğ süt alım satımını düzenlemek üzere hazırlanan çiğ süt alım satım sözleşmesi ekte sunuludur. Yasal mevzuat hükümleri uyarınca hazırlanan bu sözleşmenin imzalanarak tarafımıza iletilmesi konusunda yardımlarınızı önemle rica ederim.” içerikli maili gönderdiği, davacı şirketin 15/01/2016 tarihli cevabi maili ile sözleşmenin davacı tarafa gönderildiğinin anlaşıldığı, yine davalı tarafından 01/01/2016 başlangıç ve 31/12/2016 bitiş tarihli sözleşmenin 8.2. maddesinde belirlenen fiyatın 01/07/2016-31/12/2016 dönemine ilişkin kısmının revize edildiğine, 12/03/2016 tarihinde imzalanıp 12/03/2016 tarihi itibariyle yürürlüğe gireceğine ilişkin ek protokolün davacıya gönderildiğinin anlaşıldığı, buna göre, taraflarca imzalı 2016 dönemini kapsar çiğ süt alım satımına ilişkin sözleşme sunulmamış olsa da, davacı tarafından sunulan sözleşmenin davalı tarafından davacıya gönderildiğinin ve taraflar arasındaki bu sözleşmenin geçerliliğinin kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafından 13/10/2016 tarihli ihtarname ile 14/10/2016 tarihi itibariyle davacıdan süt alımına son verecekleri ihbaren bildirilmiştir.
Davalı tarafından, davacı şirket yetkilisi …’nın Bursa Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanması, tutukluluk sürecinde kendisine ulaşılamaması, birtakım basına yansıyan haberlerde …’nın terör örgütü ile bağlantısı olduğu şeklinde kamuoyuna yansıyan paylaşımlar bulunması nedeniyle müvekkili şirketin basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün sonucu olarak davalı ile ticari faaliyetin durdurulduğunu feshin haklı olduğunu ileri sürülmüş ise de, davacının ayrı bir tüzel kişiliği bulunan şirket olması, şirket hakkında terör örgütü faaliyetleri kapsamında kapatma ya da devir kararı bulunmaması, salt şirket yetkilisinin tutuklanmış olmasının haklı fesih sayılamayacağı, kaldı ki şirket yetkilisinin kısa süre sonra tahliyesine de karar verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, feshin haklı fesih olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki 01/01/2016 tarihi itibariyle başlayıp 31/12/2016 tarihinde ihtara gerek olmaksızın kendiliğinden sona ereceği kararlaştırılan sözleşmenin 9/5.maddesinde “sözleşmenin haklı bir neden olmaksızın taraflardan biri tarafından süresinden önce sona erdirilmesi halinde sona erdiren taraf, bir önceki ayın toplam süt bedelini diğer tarafa cezai şart olarak öder…. sözleşmenin bu şekilde sona ermesi halinde taraflar birbirlerinden başkaca tazminat vs hak talebinde bulunamaz” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı tarafından, davacıya gönderilen 21/10/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin fesih tarihi olan 14/10/2016 tarihinden geçmişe dönük 1 aylık sürede müvekkili şirket tarafından, taraflarına fatura edilen süt bedeli toplamı KDV dahil 285.888,12 TL olup, bu cezai şart bedelini ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde müvekkili şirkete ödemeleri ihtar edilmiştir.
Mahkemece SMMM bilirkişiden alınan raporda, fesih tarihin 2019/10 dönem olmasından dolayı, sözleşmenin 9/2 maddesi uyarınca 2016 Eylül ayına ait davacı tarafından davalıya keşide edilen faturalar incelenmiş olup, 2019 Eylül ayında davacının davalıya toplam 5 adet süt faturası keşide ettiği ve iş bu faturaların dosya içeriğinde sunulu olduğu, davacı tarafından davalıya 295.484 LT süt karşılığında toplam 283.821,25 TL fatura keşide edildiği, dolayısı ile davalının davacıya fesihten dolayı 283.821,25 TL tazminat ödemesi ile 2.939,30 TL işlemiş faiz ödemesi hesaplandığı, zira davacı tarafından dava konusu harca esas değer 285.888,12 TL olduğundan ödemenin de bu tutar ile kısıtlı kalacağı ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin 9/2.maddesi kapsamında sözleşmenin bir önceki ayın toplam süt bedelinin cezai şart olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı, hüküm kurmaya veya denetime elverişli bulunan bilirkişi raporundan, bir önceki ay (Eylül ayı) süt bedeli olarak KDV dahil 283.821,25 TL ve 2.939,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 285.888,12 TL talep edilebileceğinin bildirildiği, buna göre davanın talep gibi bu miktar üzerinden kabulüne karar vermek gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Tacirler arasındaki ürün bedeli üzerinden kararlaştırılan cezai şart alacağının likit ve belirlenebilir olduğu kanaatine varıldığından İİK 67.maddesi gereğince %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm aşağıdaki hüküm kurulmuştur.HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/09/2019 tarih, 2017/460 Esas ve 2019/879 Karar sayılı kararın 6100 sayılı HMK 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
1-Davacı vekilinin yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davacı vekilinin yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 16,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5)Kullanılmayan istinaf gider avansının istek halinde ilgilisine iadesine,
KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
B-1)Davanın KABULÜ ile;
Davalı borçlunun İzmir 15 İcra Müdürlüğü’nün 2017/2803 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin; 283.821,28 TL asıl alacak, 2.939,30 TL işlemiş faiz alacağı için iptaline, takibin değişen oranlarda avans faizi ile devamına,
Asıl alacak olan 285.888,12 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 57.177,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Davalıdan alınması gerekli 19.529,01 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.882,26 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 14.646,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3)Davacı tarafından yapılan 1.350,38‬ TL yargılama gideri ve peşin olarak yatırılan harç miktarı olan 4.882,26 TL olmak üzere toplam 6.232,64 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 44.883,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6)Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.09.2023