Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2902
KARAR NO : 2023/967
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2019
NUMARASI : 2019/45 Esas 2019/292 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının alacağının sağlanması amacıyla borçlu hakkında ilamsız icra yoluyla icra takibine geçildiği, borclunun süresi içinde borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiğini, icra takibi durdurduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, Menderes İcra Müdürlüğünce başlatılmış olan 2017/591 Esas sayılı takip dosyasında borcun niteliğinin rücuen alacaklı olduğunu, davacı ile davalı borçluya Muğla 2. İcra Müdürlüğünce 2015/346 Esas sayılı icra dosyası kapsamında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığını, davacının icraya konu senette kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, haliyle davalı borçlu ile birlikte borçtan müteselsilen sorumlu olduğunu, bu sebeple davacı tarafça söz konusu icra dosyasına ait borcun tüm ferileri ile birlikte 11.05.2017 tarihinde ödendiğini, bu hususa ilişkin olarak Muğla Icra Müdürlüğü’nün 2015/346 Esas sayılı dosyasının celbini talep ettiklerini, belirterek toplanacak deliller ile birlikte borçlunun itirazının yerinde olmadığını belirterek İtirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine, yargılam agideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine açılan iş bu davanın haksız mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan reddi gerekmekte olduğunu, davacı ile davalının arkadaşlıklarının uzun yıllara dayanmakta olduğn,u davaclının arıcılık işi ile uğraşmakta iken davacının davalıya ortak iş yapmayı teklif ettiğini, bunun üzerine tarafların … isimli bir şirketin kurduğunu, davacı tarafın polis memuru olduğu için şirkete ortak olamadığını kendi yerine teyzesini ortak ettiğini, davalının bu şirketten hiçbir zaman beklentisinin olmadığını kendi işi ile ilgilendiğini, davacı tarafın arıcılık yapmaya çok hevesli ve meraklı olduğundan davalının Edirne’de arıcılık yapan arkadaşlarından arı almak için davalıyı Edirne’ye götürdüğünü, arı satan kişilerle 285 kovan arının pazarlığını yaptığını, 40.000,00 TL’ye anlaştıklarını, önce davacı adına senetler düzenlendiği ancak satan kişinin babasının davacıyı tanımadığını, bu satışı sadece davalıya güvendikleri için senetle taksitli bir şekilde alışveriş yaptıklarını söylediklerini ve ancak davacı değil müvekkilin asıl borçlu olarak gösterilip, davacı kefilmiş gibi gösterilirse malları verebileceklerini söyleyince davacının ısrarı karşısında müvekkilin 20′ şer binden iki adet senetlere sanki kendisi borçluymuş gibi imzalamak zorunda kaldığını, ilk yapılan davacının borçlu göründüğü senetlerin yırtıldığını, arıların alındıktan sonra davacının arılara karşı olan hevesinin geçtiğini ve arıların telef olmaması için davalının arılara bakmak zorunda kaldığını ve o kadar iyi bakmış olması sonucunda, elde edilen balların satılmasından kaynaklanan 17.500,00 TL’yi davacıya elden tanıklar huzurunda verdiğini, ancak davalının davacıya bundan böyle arıları ile ilgilenemeyeceğini, bunlarla ilgilenmesini söylediğini, arılar ile hiç ilgilenmeyen davacının arılarını telef olmasına neden olduğunu ve arıların öldüğünü, davalı müvekkil tarafından davacıya 17.500,00 TL’yi verince davacı nasılsa senetlerin borçlusu olmadığı düşüncesi ile vadesi gelen 20.000,00 TL’lik senedi ödemediğini davalının icralık olmaka içni bu senedi alacaklıya ödediğini, davaya konu ikinci senedin de vadesi geldiğinde davalının davacıya verdiği 17.500,00 TLyi bu dava konusu senedi ödemek için kullanmasını söylediğini, davacı tamam demesi üzerine dosya borcunu ödeyince davalıya ödeme emri gönderdiğini, dinletnecek tanıklarla ve toplanacak delillerle davalının davacıya böyle bir borcu olmadığı, dava sonucunda ortaya çıkacağından davalı aleyhine açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini, davacının % 20′ den aşağı olmamak üzere tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleri ve ücretin vekaletin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
MAHKEMECE:
” Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kambiyo senedine dayalı alacak bakımından TTK 773 maddesi göndermesi nedeniyle 702/3 madde gereğince senet bedelinin ödeyen davacı tarafından keşideci aleyhine başlatılan rucuen alacak talebinin yerine olup olmadığı, davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ve davacının davalı aleyhine icra takibi yapmakta haklı olup olmadığının tespitine ilişkin olduğu anlaşılmakla ;
Davaya dayanak 15/11/2011 ödeme tarihli 20 000 TL bedelli senedi davacının kefil ve davalının borçlu sıfatı ile imzaladığı, dava dışı …’nın senedin alacaklısı olduğu, senet alacaklısının Muğla İcra Müdürlüğünün 2015/346 sayılı icra dosyası ile davacı ve davalı aleyhine senet nedeniyle yapmış olduğu icra takibinin kesinleştiği ve alacaklı tarafından borcun tahsili için gerekli icra işlemlerinin yapıldığı, bu esnada dosya borcunun kefil … tarafından haricen ödendiğine ve alacağın kapandığına ilişkin alacaklı vekili tarafından verilen 25/03/2016 tarihli dilekçe üzerine dosyadaki hacizlerin kaldırıldığı ve dosyanın infaz edildiğinin anlaşıldığı, dosya içerisinde bulunan kapak hesabı ve davacı vekili tarafından ibraz edilen listeye göre davacı tarafından alacaklıya asıl alacak, faiz, icra harç ve giderleri ile vekalet ücreti de dahil olmak üzere 33.643,42 TL ödeme yapıldığı, ödemeyi yapan davacının davalı asıl borçlu aleyhine Menderes İcra Müdürlüğünün 2017/591 sayılı dosyası ile yapmışolduğu takibin davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine durduğu, davacı …’in kefil sıfatı ile üçüncü kişi alacaklıya ödemiş olduğu miktarı asıl borçludan rucuen talep etme hakkı bulunduğu, davalı tarafın savunmalarına davanın dayanağının kambiyo senedi olması ve sebepten mücerred olması nedeniyle itibar edilemeyeceği, senet kefilinin alacaklıya ödemiş olduğu bedeli asıl borçludan talep edebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne ve davalının likit olan borç nedeniyle icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiştir. ” gerekçesi ile,
“Davacı tarafından açılan itirazın iptali davasının KABULÜNE,
Menderes İcra Müdürlüğünün 2017/591 sayılı dosyasına yapılan itirazın İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
Davalı tarafından asıl alacağın %20 si oranında 6.728,68 TL icra inkar tazminatının davacıya ödenmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkili ile davacının arkadaşlıklarının uzun yıllara dayandığını, müvekkilinin arıcılık işi ile uğraşmakta iken davacı müvekkilinin de ortak iş yapmayı teklif ettiğini, bunun üzerine taraflar … isimli bir şirket kurduklarını, davacının polis memuru olduğundan dolayı şirkete ortak olamadığını, yerine teyzesini ortak ettiğini ancak bu hususun mahkeme tarafından hiç araştırılmadığını, müvekkilinin bu şirketten hiçbir zaman beklentisi olmadığını, kendi işi ile ilgilendiğini, davacı taraf arıcılık yapmaya çok hevesli ve meraklı olduğundan müvekkilinin Edirne’de arıcılık yapan arkadaşlarından arı almak için müvekkilini Edirne’ye götürdüğünü, arı satan kişilerle 285 Kovan arının pazarlığı yapıldığını, 40.000,00.TL’ye tarafların anlaştıklarını, önce davacı adına senetlerin düzenlendiğini ancak satan kişinin babası davacıyı tanımadıklarını bu satışı sadece davalı müvekkiline güvendikleri için senetle ve taksitli bir şekilde alışverişi yaptıklarını ancak davacının değil davalı asılın borçlu gösterilip davalı kefilmiş gibi gösterilirse malları verebileceklerini söyleyince davacının ısrarı karşısında müvekkilinin 20şer binden iki adet senetlere sanki kendisi borçluymuş gibi imzalamak zorunda kaldığını, ilk yapılan davacının borçlu göründüğü senetlerin yırtıldığını, delillerde belirtilen tanıkların dinlenmesini istemelerine rağmen mahkemenin usul ve yasaya aykırı olarak bu talebinin reddedildiğini, … Bankası … Şubesinden yapılan ödemenin araştırılması hususunun da mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak bu talebinin reddedildiğini belirterek, İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.05.2019 gün ve 2019/45 Esas ve 2019/292.Sayılı kararın istinafen incelenerek kaldırılmasına ve davacının davasının reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kefil olarak ödenen bonodan kaynaklanan rücuen alacağa dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
TMK’nın 6. maddesinde ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denmektedir. İspat yükü başlıklı HMK’nın 190. maddesi ” (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Yemin delili, HMK’nın 225. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup yemin kesin delil niteliğindedir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, iddianın ispatı yönünden başvurulacak son bir ispat vasıtasıdır. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; Hakim, ispat yükü üzerine düşen tarafın, iddiasını yazılı delillerle ispat edemediği kanaatine vardığı takdirde, ispat yükü üzerine düşen tarafa, dava ya da cevap dilekçesinde dayandığı yemin delilini de resen hatırlatmalıdır. Aksi halde, ispat yükü üzerine düşen tarafın tüm delilleri toplanıp, değerlendirilmemiş olacağından, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez. Bununla birlikte iddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için yemin deliline açıkça dayanılmış olması zorunludur.
Taraflar arasında davaya dayanak ödeme yapılan bonoda borçlu ve kefil ilişkisi bulunduğu ve miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmayıp davalı, gerçek bir borç olmadığı ve senet bedelini ödediği savunmasında bulunmuştur. Bu durumda ispat yükü davalı üzerindedir. Davalının sunduğu delillere göre savunmasını kanıtlayamadığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar uyarınca mahkemece; davalı vekilince cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı, ispat yükü kendisinde olan davalının gerçek bir borç olmadığı ve ödeme iddiasını yazılı delille ispat edemediği gözetilerek, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksi uygulama ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek derecede önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/05/2019 tarih ve 2019/45 Esas 2019/292 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ve harç iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.