Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2880 E. 2021/1403 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2880
KARAR NO : 2021/1403
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : 2018/746 Esas-2019/872 Karar

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/10/2021

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/07/2019 tarih ve 2018/746 Esas-2019/872 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında süregelen bir ticari alım satım ilişkisinin bulunduğunu, müvekkili tarafından kesilen e-faturaların davalının defterlerine kayıtlı olduğunu faturalara itiraz edilmediğini, mal ve hizmetin teslim edilmesine rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7650 sayılı dosyasında başlatılan takipte itirazın iptali ve müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin yasal tebligat adresinin Kartal/İstanbul’da olduğunu, İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, müvekkilinin davacıdan 2014 yılından itibaren başta kalsiyum demir özlü tel olmak üzere demir çelik üretiminde kullanılan bir kısım ham maddeyi tedarik ettiğini, bu tedarikin herhangi bir sözleşmeye dayalı olmaksızın sipariş usulü yapıldığını, sipariş edilen malların müvekkiline teslimi sırasında yapılan tartımların davacı tarafından yapıldığını ve bunlara ait yazılı bilgilendirmeye dayalı olarak faturaların kesildiğini, davacı tarafın tartım hakkındaki hesaplaması ile müvekkili şirket kayıtlarında yapılan kontrollerde davacının başından eri hatalı gramaj belirterek faturalandırma yaptığını müvekkilinin kalsiyum demir alımları karşılaştırma tablosu ve bu tabloya dayalı olarak yapılan hesaplamaya göre KDV ve geçmiş yıllardan itibaren işlemiş faizi hariç 296.644,60 USD alacağı olduğu halde borçlu pozisyonuna düştüğünü, ticari defterlerde davacı lehine doğmuş gözüken cari hesap borcunun müvekkilinin geçmiş döneme ait olup davacı tarafça hatalı biçimde fatura düzenlenmesi nedeniyle doğan zararı ile takas ve mahsubunun gerektiğini, bu hususun Kartal 2. Noterliği’nin 09/07/2018 tarihli 11896 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya bildirildiğini ve mahsup sonrasında 160.764,31 TL’nin müvekkiline ödenmesinin istendiğini, bilirkişi incelemesi yapıldığında haklılıklarının ortaya çıkacağını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu alacak hakkındaki takas ve mahsup def’ilerinin kabulü ile davanın reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
MAHKEMESİNCE : Taraflar tacir olduğundan somut olayda 6102 sayılı TTK’nın 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesine göre; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Her tacirin iş ve işlemlerinde basiretli davranması gerekir. Davanın ve takibin dayanağı olan faturalar davalı tarafça 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmeksizin kendi defterlerine kaydedilmiştir. Faturaya tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması hali, faturanın miktar ve fiyat yönünden içeriğinin kabul edildiği anlamını taşıyacaktır. Davalı vekili bu davada “tonajda eksiklik olduğu ve müvekkiline bugüne kadar hatalı tartı ile evsafı eksik malzeme teslim edildiği” yönünde savunma geliştirmiştir. Davacı vekilinin de belirttiği şekilde; bir malın tartısı yani tonajı o malın en kolay kontrol edilebilir özelliğidir. Tonaj yönünden hata ihtimalinin düşünülmemiş olması hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır. Dolayısıyla davalı tarafça ileri sürülen ayıp, niteliği itibariyle “açık” ayıptır. Basiretli bir tacirden beklenen, satın aldığı malı 6102 sayılı TTK’nın 23. maddesinde belirtilen 2 ve 8 günlük süreler içerisinde tartısını kontrol ve muayene ettikten sonra teslim alması, belirlediği ayıpları da aynı süreler içerisinde karşı tarafa ihbar etmesidir. Tacirler arasında ayıp ihbarı noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılabilecektir. Davalı vekili ayıp ihbarının e-mail yolu ile yapıldığını ileri sürmüş ise de; yapılan e-mail yazışmalarının içeriği itibariyle sadece davalı tarafın teslimatın hangi formatta yapılmasını istediğine ve beklentilerine ilişkin olduğu belirlenmiştir. Yani; faturalardaki mallarla ilgili tonajda eksiklik ya da eksik tartı bulunduğu yönünde ileri sürülmüş bir ayıp ihbarı yoktur. Davacı tarafça düzenlenen son faturanın tarihi 24/03/2018’dir. Davalı tarafın ayıp ihbarı ise 09/07/2018 tarihinde davacıya gönderdiği ihtarname ile gerçekleşmiştir. Şu durumda teslimattan itibaren en az 4 ay geçtikten sonra gönderilmiş bir ihtarnameyle yasal süre içerisinde ayıp ihbarında bulunulduğundan söz edilemeyecektir. Diğer yandan; davalı taraf faturalara yasal 8 gün içerisinde itiraz etmeyip defterlerine kaydederek fiyatı ve miktarı kabul etmiştir. Davalı tarafın takas mahsup isteğine ilişkin zararla ilgili olarak da; davacının geçmiş tarihlerde düzenlendiği faturalar yönünden hatalı tartı yapıldığı konusunda davalı tarafça süresinde ayıp bildirimi yapıldığına ilişkin bir delil sunulmamıştır. Bu nedenler karşısında; davalı tarafın takipte asıl alacak miktarına yönelik itirazı haklı bulunmamış, asıl alacak miktarına yönelik itirazın iptaline karar verilmiştir. Davacı vekili takipte istenen işlemiş faiz miktarı ile ilgili isteklerinden feragat ettiklerini belirtmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309 ve devamı maddeleri gereğince feragat, davayı sonlandıran işlemlerden olup, hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabileceğinden ve feragat beyanı verildiği anda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağından, davacı tarafın işlemiş faize ilişkin isteğinin ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. (Davacı lehine verilen icra inkar tazminatının hesabında takip tarihinde 1 USD’nin efektif satış kuru karşılığı olan 4.7307 üzerinden değerlendirme yapılmıştır. )
İSTİNAF BAŞVURU : Davalı istinaf dilekçesinde özetle ; cevap dilekçesindeki hususları tekrarla ayıp ve eksik mal teslimi konusundaki itirazların değerlendirilmediğini, tanik keşif bilirkişi delillerinin toplanmadığını , ayıp ihbari ve sözleşmenin mahiyetinin incelenmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
İzmir 19.İcra Müd.’nün 2018/7650 E.sayılı dosyasında, davacı tarafça davalı aleyhine fatura alacağına istinaden ilamsız icra takibi yapıldığı 19/06/2018 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı davalı tarafça 26/06/2018 tarihinde davacıya borcu bulunmadığı aksine alacaklı olduğundan bahisle borca faize ve ferilerine itraz edildiği görülmüştür.
Dava İİK 67. maddede öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Davalı tarafından keşide edilen 9.7.2018 tarihli ihtarname ile eksik tartımlı mal gönderiminden bahsedilerek 160 bin TL takas mahsup talebinde bulunulmuş. Davacı tarafça bu ihtara cevap vermemiştir.
Talep edilebilecek faiz alacağı için bilirkişi incelemesi yaptırılmış. Davacı vekili faiz alacağından feragat etmiş.
Taraflar tacir olduğundan somut olayda 6102 sayılı TTK’nın 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesine göre; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Tüm dosya kapsamı ve mahkemenin yerinde görülen gerekçesine göre, davacı vekilince 23/01/2018 tarihinden sonra kesilen faturalara dayanarak ilamsız icra takibi yapılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde 23/01-24/03/2018 dönemindeki faturaların doğru olarak kesildiğini beyan etmiştir. Aleyhine yapılan ilamsız icra takibi bu dönemde kesilen faturalara ilişkindir. Davalı tarafından kendisine teslimi gerçekleştirilen malzemelerde tonaj eksiği bulunduğundan 2014 yılından 2018 yılına kadar olan dönem için takas mahsup talep edilmiştir. Davalı tarafın iddiası, davacı ile olan ticari ilişki kayıtlı incelendiğinde yapılan tartım işlemlerindeki hesaplamaların hatalı olduğunun tespit edildiği yönündedir. Davalının ayıp iddiası gizli ayıp olsa dahi ticari kayıtların incelenmesinden anlaşıldığı beyan edilmesine göre 2014 yılından devam eden süreçte basiretli bir tacir gibi davranmayıp, üzerine düşen malı inceleme görevini yerine getirmediği kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça Ocak 2018 tarihinde e-mail ile ayıp ihbarında bulunulduğu beyan edilmiş ise de sunulan e-mail çıktılarından ayıba ilişkin bildirimde bulunulduğu hususu anlaşılamamaktadır. Davalının TTK 23.maddesinde düzenlenen sürelerde bir ayıp ihbarı bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmaması, takibe konu faturalara itirazının olmaması hususları dikkate alınarak mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir usulsüzlük olmadığından istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/07/2019 tarih ve 2018/746 Esas-2019/872 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 105.998,25 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 26.446,00 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 79.552,25 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/10/2021